- 1 / 2 / 245 entry
- 0 başlık
- 0.32 incipuan
fulanimasyon dötüncü nesil normal
-
+1
canımın acısıyla sacmalayacagımm
hayır niye istemiyon şu kızın numarasını. beynine çaktığım alt tarafı numara isteyecen sonrada dışarı çağıracan bu kadar basit -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
ne kadar da güzel olurdu mor çiçek desenli eteğiyle. dizinin hemencecik altında biten, ve bacaklarının bakir güzelliğini ortaya koyan, ayaklarına kadar bakmaya gücüm dayanmaz kaval kemiğinin ortalarında iken soluğum kesilir ve bakışlarımı hemen başka yöne çevirirdim -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
hatta "o" gün giydiği mor çiçek desenli eteği yüzünden yaptım bütün o hareketleri diye kendi şapşallığıma kılıf uydurmaya başlamıştım. o sırada arabanın yanından geçen orta yaşlı çift "deli midir nedir kendi kendine konuşuyo" tarzında suratıma baktı (tabi o sıralar telefon daha ebesinin amında bile değildi). bende onlara sinirlenip koltuğun altındaki levyeyi bi an elime aldım ama tekrardan aklıma "o" nun gelmesiyle ve huur çocuklarına konuşacak konu çıktı diye kendimi avutmamla sigaramdan bir fırt daha çekip arabam kadar küçük dünyama geri döndüm -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
yüzüme tekrardan cin aliyle yarışır saflıkta bi gülümseme yerleşmişti. "o" nu ilk gördüğüm gün aklıma gelmiş, frikik kullanmak için topun başına geçmiş bi sabri sarıoğlu edasıyla, kendi salaklığıma gülsemmi üzülsemmi diye kararsız kalmış ve sonunda gülmeyi tercih etmiştim -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
"o" hep aklımın bi köşesinde kalmıştı ve yine beynimdeki yüzlerce nöronun her üzgün olduğumda yapmaktan dolayı alışkanlık kazandığı bir biçimde üst bilincime yerleşmişti -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
sevmediğim karımı, sevmediğim çocuklarımı, hiçbir zaman bi parçası olmadığım ailemi, hergün gitmemek için binlerce bahane üretip sonunda gibe gibe gittiğim işimi, sabah arabama binerken komşulara iyi görünmek için yüzüme tutturduğum gülücüğümü ve daha binlercesini aklıma getirip mutsuzluk komasına girmeme ramak kala aklıma "o" geldi... -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
hani karanlığın hep olduğunu sizin ondan kaçmak için bin türlü iş yapıp kurtulduğunuzu farkedersiniz ya o anda. ben açıkçası öyle hissederim ve kabullenirim bunu. aynen bu şekilde bi saniye bunları aklımdan geçirdikten sonra yalnızlığımı tekrardan ve tekrardan kabullendim -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
karım içerde bambaşka dünyalara yelken açmışken ben kendi acılarımla yüzyüze kalmıştım. gitmesinin üzerinden fazla geçmeden; yalnızlık üzerime adeta elektrikler kesildikten sonra ortaya çıkan karanlık gibi düşmüştü -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
burada kastettiğim o tak u ve haşereleri daha sonra kolaylıkla anlarsınız. mal mısınız amk anladınız tabikide -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
devam ediyimmi beyler? tamam mı devam mı? irlandalı benlemisin değilmisin? -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
sigaramdan aldığım o ilk fırtın ağzımda yarattığı o metalik tatla beraber alaturka tuvalette düzgün nişan alınamayıp yanlış yanlış yerlere bırakılan tak ve onun üstüne üşüşen bilimum haşereden oluşan o garip nesne kıvamındaki hayatıma geri dönmüştüm -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
o içerde yeni yeni kıyafetleri denemeye, reyon görevlisinin göstereceği şeyleri adeta orgazm olurcasına incelemeye başlamışken ben arabada günümün ilk sigarasını yakmıştım -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
karımı alişveriş merkezine zütürmüştüm. aramızda bu konuyu daha önceden konuştuğumuz için park alanında durduğum anda benim arabadan çıkmamı bir saniye bile beklemeden, akşam babasının getirdiği yeni oyuncağı gören küçük çocuklara ait olan o bakışla arabadan inip çoktan mağazanın kapısıyla arada kalan mesafeyi yarılamıştı -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
sen niye bekliyodun diye ampır ampır soranları modası geçmiş sandalyemin üzerinde otururken duyabiliyorum. sakin olun anlatıcam hepsini anlatıcam -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
ağızlarından okouyordum küfürlerini. nası anlıyodun diye sormayın o kadar kursa boşunamı gittik amk -
0
95 senesinin bir ocak günüydü
insanlar bu havada dışarı çıkmak zorunda olduklarına ayrı, doğmuş olduklarına ayrı küfrediyorlardı - daha çok