Ulan millet hep döv çocuğu kır ağzını demiş. Siz sanki birinin kız kardeşini ya da çocuğunu gibmediniz e dıbına kodumun beyin fakirleri

Yakın çekim yorgan ve biraz fotoşoplu

beyler olay daha biraz önce başıma geldi boş otururken anlatiyim dedim.
üni okuduğum şehirdeki bi kafede çalılan arkadaşımın yanına geldim bahçede oturup onu beklerken karşı tarafta geçen sene ayrıldığımız daha doğrusu beni terkeden sevgilimi gördüm ama ses etmedim o da beni sonradan gördü yanıma geldi.
naaağğbeerrr npıyosuuun vs vs iyi dedim senden naber iyiiii falaaan işte yaptı sonra oturmak için sandalyeyi çekti dur dedim orası rahat değil. elimdeki limonlu sodayı sandalyenin üstüne koydum şimdi otur daha rahat edersin dedim. 3 saniyelik bakışmanın ardından gözleri kanya kanaya gitti limonlu soda şişesi de abi ben nolcam işi görseydik ben gidiyom kızın peşine dedi git dedim deliyürek elbet zütünü açacak koşşşş. bu da böyle bi anımdır.
edit: foto dikkat amaçlı

size de adam akıllı bişey anlatılmıyor.

Bir kaç saat sahilde oturup sohbet etmemizin ardından eve geçmeye karar verdik.
Kızın bana olan ilgisini ve benden etkilendiğini anladığım için o an'a kadar aklında hiçbişey olmayan ben bi cinlik düşündüm. Malum yaz ayları ve sıcak. Eve geçtik ve ben klimalı odada yatmak istiyorum dedim. Orası kendi odasıydı yani anlayacağınız yanında yatabilir miyim'i birazcık üstü kapalı söyledim. Anladı. Tamam ama dedi diğer köşede yatarsın. Tamam dedim sıkıntı yok yeter ki serin olsun.

Bu arada beyler 180 boyunda, 68 kilo. Kaslı falan değilim düz bi vücudum var. Kızların herzaman ilgisini çekmişimdir. Yakışıklıyım diyebilirim. Bunu kendi kendime ego olsun diye söylemiyorum. Yılların verdiği deneyimle söylüyorum bana sorsanız değilim amk yakışıklı falan. Sadece ağzım çalışıyor ve biraz cool olduğumu söylerler. Herneyse diğer partı yazayım ben.

Prim yapma ya da trende girme gibi bi amacım yok. Sadece anlatmak istedim. Belki bi fikir verirsiniz. Belki bi yardımınız dokunur. Samimiyetinize inandığım için yazıyorum.
istemeyen okumaz.

Salonda oturmuş beni bekliyordu. Tanışmamıştık bile henüz. 2 mizde birbirimize meraklı gözlerle bakıyorduk. Birimiz bişey söylesin de sohbet açılsın diye. Akşama kadar yürümüş olmamın verdiği yorgunluk ve ortamı açmak amacıyla, Biraz yürüyelim mi, bana buraları gösterir misin? dedim. Tamam, üstümü değiştireyim bekle. dedi.
Üstüne sıfır kollu tişört altına da kot şort giydikten sonra hazırım hadi çıkalım dedi.
Dışarı çıktık ve o sıralar bilmediğim ama artık mesken tuttuğum sahile doğru yola çıktık.
Yavaş adımlarla ilerleyip birbirimizi tanımak için sorular soruyorduk.
Kaç yaşındasın, okuyor musun, nerelisin, vsvs.
Bu konuşmalardan sonra iş birazcık daha samimi olmaya başladı ki bende kıpırtı oluştu. Onda da oluşmuş.

Kardeş neden öyle dedin şimdi?

Gece vakti oldu ve eve geldiğini, şu şu şu adrese gelmemi istedi. Eyvallah geleyim de bilmiyorum ki amk. Neye binicem? Nerde inicem? otobüs mü dolmuş mu? ne nedir?
Sora sora bağdatı buldum anlayacağınız. Kl08'di otobüsün numarası. Bindim. Söylediği yerde indim ve beni almaya geldi.
Yavaş yavaş eve doğru yürüdük. Kızla aklımın ucundan bişey yaşamak geçmedi. Sonuçta beni misafir edecekti bu bile tatmin etmeye yeterdi.
Bi kaç dakikalık yürüyüşün ardından eve vardık. Bana kalacağım yeri gösterdi. Çantamı poşetimi yanımda ne varsa odaya fırlatıp attım ve hemen duş almam gerektiğini, mümkün olup olmadığını sordum. Onayladı. Çünkü eşşek ölüsü gibi kokuyordum. ayağımdaki çoraplar benliğini kaybetmiş allahuekber nidaları eşliğinde zikir çekiyorlardı. hatta kız ben peynir sevmem yanında peynir mi getirdin, burası küflü peynir gibi kokuyor bile dedi. ayaklarım onlar diyemedim. direk banyoya koştum ve hızlıca bi duş alıp çıktım.

bitirdiğimde bana hak vereceksiniz.

Beyler bundan 4 ay önce başımdan geçen bi olayı anlatıcam. Etkilerini hala çekiyorum ama tepki veremiyorum lanet olsun ki.
Sinirden çatlıyorum ama ne yapabilirim? Olmuşla ölmüşe çare yok derler. Gerçekten de öyle. Kabullenmeye çalışıyorum. Umarım başarıcam.
Toplaşın bakalım.

2015 yazı ağustos sonları.

Gezgin ve maceracı ruhumun verdiği gazla akdeniz bölgesini geziyordum.
Kalacak yer işini ise internet üzerinden ayarlayıp gidip misafir oluyordum. Bulamazsam sokakta yatıyor gece bi şekilde geçiriyordum.

Antalya'da kalacak bi bayan bulmuştum ve buluşup eşyalarımı çantamı bırakmak için sözleştim. Gece geç vakitte geleceğini söylediği için ben gün boyu sokaklarda gezip dolaştım kaleiçine gittim. seyir terasına çıktım. mark antalyayı gezdim. ne bileyim gezdim işte.

2015 ağustos ayından başlıyorum çünkü herşey o zaman başladı.

yengemi gibsem okurdunuz amk

Üniversitede okuduğum yıllar
Sene sonu gelmiş herzaman yaptığım gibi sabah kalkıp elimi yüzümü bilimum ihtiyaçlarımı karşılayıp çantamı toplayıp kampüse çıktım. Son derslerdi sanki daha öncekilere girmişim gibi buna da girmeliyim diye düşündüm. Derslerle pek alakam yoktu işten güçten para kazanmanın derdinden okula çıkamıyordum. Ailemin durumu iyi değildi annem-babam ayrılmış biri istanbulda biri memlekette ben ise üni okuduğum yerdeydim. Ne istanbula gitmek ne de memlekete gitmek istiyordum. Anlayacağınız iki ucu taklu değneğin ortasında kalmıştım bu yüzden de kendi kendime bi düzen oluşturup para kazanıp kiramı faturalarımı ve diğer ihtiyaçlarımı karşılamak için çalışıyordum.
istemsizce derste oturup hocayı dinliyormuş gibi yapıp bi yandan da telefonla uğraşıyordum. Yaz tatilinde ne yapacaktım? Bu şehirde kalamazdım yazın hiç çekilmez diye düşünüyodum aslına bakılırsa hiçbi zaman çekilmiyordu bu şehir. Çok anılarım geçti iyisiyle kötüsüyle bu yüzden beni doldurmuştu bomboş bi sayfa açmak istiyordum en azından son sınıf başlayana kadar.
Facebookta dolaşırken insanların otostopla gezilerini maceralarını paylaştığı sayfaya denk geldim. Ben de otostop yapmıştım ailemin arası iyi olduğu yıllarda yurtdışında gezmiştim. Macera olsun işte.
O sayfadaki insanların gezilerinin sonunda günübirlik çalıştıklarını 3 5 kuruş kazandıklarını gördüm. Bunu ben de yapabilirim diye düşündüm nolacaktı ki sanki onlardan neyim ekgib dedim kendi kendime. Hem otostopla gittiğim yerde belki düzenli iş bulurdum yaz tatili bitene kadar diye geçirdim içimden.
Ve tam o sırada hocanın ders bitmiştir çıkabilirsiniz hepinize iyi tatiller diyişini duydum.
Toparlandım ve sınıftan çıktım kafeteryaya doğru giderken yaz tatili planının üstüne düşünüyordum ama öncelikle burdaki işlerimi bitirmem lazımdı. Evi toplamam kirayı vermem borçsuz harçsız şehirden ayrılmam lazımdı.

Geldiler, içeri buyur ettim. Bora'yı görüncede Ayşe'nin zevkine sıçayım dedim. Gayet atletik, çok yakışıklı olmasa da gideri olan bir tip. Ben de o zamanlar cılız bir şeyim. Beni nasıl tercih etmiş en başta anlamadım * :P

Neyse Bora sinirli sinirli bakıyor, ben de içimden "gibecem birazdan ben senin sinirini merak etme" diyorum.
Geçtiler odaya. Bekleyin bir şey okutcam size dedim. Gittim Ayşe'nin defterini aldım, geldim. Malum sayfaları açtım, "oku şuraları" dedim. Çocuk 20 dakika okudu defteri.

Birader ben böyle olduğunu bilmiyordum, kusura bakma dedi. Ayrıca teşekkür ederim dedi.

Ayşe sizde mi dedim
Evet dedi
içiyor muydunuz siz dedim
Evet dedi
Gel benle dedim, çocuğu tuttum bakkala zütürdüm. Al dedim 10-15 tane bira. Aldı. Yürü size gidiyoruz dedim.

Gittik elemanların evine. Ayşe içeriki odada ağlıyor. Biz Bora ile başladık bira içmeye, muhabbet ediyoruz. Arada sinirlendiğimizde gidip Ayşe'ye "neden böyle yaptın?", "amacın ne?", "allah belanı versin be kızım senin" diye diye arada sesimizi yükselterek ama genelde çok sakince soruyoruz. Sadece ağlıyor, hiç bir cevap vermiyor. Kadın herhalde gece 12'den sabah 6'ya kadar ağlamıştır.

Oradan da yurda döndüm Sabah 7 gibi. Arkama bile bakmadan. Dedim artık ne tak yerseniz yeyin.

Sene 2005 idi. 11 sene önce. Ben daha 18 yaşındaydım o zaman.

Öncelikle kimseye bu gördüğümden bahsetmedim. Ahmetlere falan bile. Hiç bir şey olmamış gibi davrandım bir süre. Hatta herkes ortak arkadaşımız olduğu için mecburen Ayşe ile görüşmek zorunda kalıyoruz. Trip falan da yapmadım, ve en önemlisi o ayrılık konuşmasını hiç yapmadım. Araya sömestir tatili girdi. Saçlarım uzundu, hep kısa kestirmemi isterdi. Üç numaraya.. Sömestir tatilinde de arayı uzak tutmadım, ara ara nabıyorsun nasılsın diye mesaj çektim. Muhabbet de ettik. Bu kadınlardan Fatma'dan bahsettim ya, Fatma ve bir tanesiyle daha aynı şehirde ailelerimiz. Antalya'da. Sömestir tatilinden beraber dönelim dedim. Tamam dediler, biletleri aldık. Bu ikisi bir de ben. Üniversite Eskişehir'de sabah 6'da varıyoruz oraya Antalya'dan. Size gelecem, yurtla uğraşamam dedim. Olur ama Ayşe ne olacak dediler? Ne olacak lan bir şey olmaz dedim. Peki dediler.

Vardık eve. Bunların dördüncü hatun evde yok, girdim onun odaya uzandım uyumaya. Öğlene doğru bir uyandım, yanımda bir kağıt kalem sesleri, çaktırmadan baktım. Ayşe.. Bir şeyler yazıyor bir deftere yere çökmüş. Bir süre bekledim. Baktım gideceği yok. Öksürür, uyanır gibi yaptım. Kalktı gitti, odasına. Ben de uyandım bir süre sonra Fatmaların yanına gittim. Ayşe evden çıkınca da odasına dalıp defteri buldum. "Sen burada yatıyorsun, uyuyorsun, ben sana dokunamıyorum" falan tarzında zilyon tane şey yazmış. Defteri geri bulduğum yere bıraktım. Çıktım evde eşyalarımı alıp yurda geçtim.

Akşama Fatma'yı aradım, siz evde olacak mısınız? Ben içeceğim de dedim size geleceğim. Biz evde olmayacaz ama anahtarı vereyim dedi. Tamam dedim. Gece Fatmalar, Ayşeler herkes geldi. Millet uyudu. Ayşe uyumamış, beni çağırdı, odasına gittim. Biliyorum nasıl bir gerizekalılık yapacağını. Muhabbet falan derken, ben bütün sinirimi bastırmışım, sanki çok samimi bir arkadaşımmış gibi geyik yapıyorum. O gece Bora'yı da benle aldattı gene.

Ertesi gün Fatmalardan anahtarı aldım gene. Evde benden başka kimse yok. Ayşe, muhtemelen Boralarda. Tam istediğim gibi. Şimdi planın son aşamasına geçiyorum, ama işin ucunda dayak yemek de var, kavga etmek de var. Biraz cesaret gelsin diye 3-4 bira içtim.

Sonra başladım Ayşe'yi aramayı, çalıyor çalıyor açan yok. 10 kere falan aradım. En son bir eleman çıktı. Kardeş dedi ben Bora'nın ev arkadaşıyım, Bora rahatsız oluyor artık dedi.

Bora kim lan? Al Bora'yı da hemen buraya gelin dedim. Peki bekle geliyoruz dedi.

rezzzzzzzzzzzzzz

O gece de Bora'ların evdeymiş. Boraların evde yan apartman.. Ahmet'e benle gel dedim, gittik yan apartmana, sen çıkma ben çağırayım insin aşağıya dedi Ahmet. iyi dedim. indirdi Ayşe'yi aşağıya. Bağırındım, çağırındım biraz. Sonra da yurda döndüm o gece. Bu aldatılmam değil, sakin olun.

Biz hala resmi olarak ayrılık konuşması yapmadık bu arada. Ben kafada zaten bitirdim de, bunu dillendirmedik henüz. Bir gün bu kadın arkadaşlardan Fatma ile gene yan apartmanda bir arkadaşın evine film izlemeye gittik beraber. Yol filmini izleyecez. Başladık filme, iyi güzel.. Ara verelim kahve koyalım dedik. Ben koyarım dedim siz oturun. Ulan öyle bir daireye gelmişiz ki, mutfak apartman boşluğuna bakıyor. Apartman boşluğunun karşısındaki daire ise Boraların dairesiymiş. Perde çekili. Bir tane gölge var. Kafa dazlak bir elemanın gölgesi.. Odaya bir kadın giriyor. Ulan 5 aylık sevgilimi tanımayacak mıyım? Ayşe resmen bu işte. Gölgesinden tanıyorum. Sarılıyorlar. Öpüşmeye başlıyorlar. Sonra kız bir yere uzanıyor. Muhtemelen kanepe yada yatak. Peşinden de erkek uzanıyor. Gölgeler kayboluyor. Elimde kahve makinesi ile öyle kalakaldım camın yanında.

Ben sinirlenince, öyle klagib Türkiye erkekleri gibi "yakarım, yıkarım" falan triplerine hiç girmem. Aksine sakinliğimi korur, plan, program yaparım. Strateji kasarım.

Dedim kendi kendime madem bana bunu yaptın, ben de bir şeyler düşünürüm elbet.

Bana ingilizce'de yardım eder misin bahanesiyle benle daha samimi oldu, bir süre sonra da sevgili olduk zaten. 5 ay boyunca çıktık. iyi güzel. 5 ay sonra bir sebepten dolayı kavga ettik. 3-4 gün konuşmadık. Dördüncü günde bizim tayfanın hepsi bu kadınların evindelermiş, ben de çıktım gittim. Ayşe yok tabi evde. Bizim Ahmet, Ayşe nerede falan diye sordu bana, ne biliyim oğlum kavgalıyız biz, üç dört gündür konuşmuyoruz, ev arkadaşları burada onlara sor dedim. Meğersem nerede olduğunu biliyorlarmış ama bana alıştıra alıştıra söylemeye çalışıyorlarmış.

Ayşe benle sevgili olmayı düşünürken, hoşlandığı bir eleman daha varmış. Adı da olsun size, Bora.. O dönem ikimiz arasında kararsız kalmış. Sonra beni seçmiş.

Burda mısınız lan?

Toplaşın beyler hızlı hızlı yazıcam fazla uzamasını istemiyorum

Ben de size aldatılmamı canlı canlı nasıl izlemek zorunda kaldığımı anlatayım. isimleri değiştiriyorum yalnız. Biraz uzun olacak, okumak isteyenler okur artık.

Sene 2005. Yeni başlamışım üniversiteye. Yurt kaydında tanıştığım Ahmet isimli arkadaşla aynı odayı seçtik. Bir süre sonra kadınlı erkekli bir grubumuz oldu. Gruptaki üç kadın yanlarına bir dördüncü alarak eve çıktılar. Biz 3-4 erkek de ara ara gidip kalıyoruz hatta. Gırgır, şamata, okey geceleri. Güzel.

Bu kadınlardan tekiyle ben sevgili oldum. Adı diyelim ki Ayşe..

Hikayede baya ilerleme sağlamıştık ama silik yiyip araya süre girince devam edemedim. Şuku ekgib etmeyin panpalar.

insan okuyor insan yazıyor panpa

Gönder

Yolla baba