+1
-1
Savaş Tarihi
Mahmut Yıldırım(Yeşil) Kimdir?
1951 Bingöl doğumludur. imam Hatip Lisesi mezunudur. 1973 yılında Bingöl`ün Genç ilçesi
Jandarma Komutanlığı ile ve MiT Tatvan Bölge Müdürlüğü ile çalıştı. 1974 Yılında askere gitmiş ve
Kıbrıs Barış Harekatına katılmıştır. Askerden geldikten sonra Hizbullah Haraketi içine sızarak MiT
için çalışmıştır. 1989 da MiT ile ilişkisi kesilmiş ve Jandarma istihbaratı ile çalışmaya başlamıştır.
PKK'nın ortaya çıkması ile birlikte Jandarma istihbaratı ile çalışmaya başlamıştır. Bölgede PKK ile
mücadele için herkesten çok çalışmış bir kişilik diyebiliriz.
Dağlarda PKK gibi dolaşır, onlar gibi giyinir, onlar gibi davranırdı. Askerlerin ayırt etmesi içinde
Yeşil bir flar takardı.. Oğlunun yazdığı kitaba göre:" Ekibindeki herkese çantadaki kumanyaları
döktürürmüş. Onlar(PKK) nasıl savaşıyorsa bizde öyle savaşıcaz aç, susuz, uykusuz. 6 kişilik bir
ekibi vardır.
Dağda PKK'lı bir grup ile karşılaştığında onlarla konuşur aynı kampta kalırmış. Uygun bir anı
yakaladığında grubun hepçek tutuklar.
Oğlunu cümleleri:
Babam "akşama görüşürüz" diyerek evden çıkar ve en az 3 ay gelmezdi. Eve geldiği zaman 5560
kg kadar düşerdi. Ayaklarının altından taşları cımbızla toplardık. 2 ay yataktan çıkmazdı. Her
geldiğinde Kur'an okur, kurban keserdi. Hiçbir zaman müzik dinlemezdi. Gittiği operasyonlarda
çatışma sesini kaydeder onları ve Abdülsametten Kur'an dinlerdi.
Bir keresinde çatışmada sıkışan bir timi kurtarmak için desteğe gitmişti. Eve geldiğinde üzerinde
Kan vardı. Giyisisini çıkartıp sıcak suya bastı ve Kazanın için tamamen kırmızı olmuştu. Sonra bu
suyu bir çukur kazıp içine döktük ve üstünü kapattık .Babama ne oldu diye sordum. Bana destek
için gittiği timdeki bir asker yaralanmış. Babam onu omuzuna almış ve oradan çıkarmış ama askeri
hastaneye yetiştirememiş Şehit olmuş. Sonraları babam ne evden çıkarken hep gözü kanı döktüğümüz çukura takılırdı ve bize derdi ki ; Sakın oraya basmayın orada Şehit Kanı var.
PKK'lıların öyle bir korkulu rüyası olmuş ki. Telsizlerde "Yeşil geldi" dediklerinde teröristler
çekilmeye başlarmış.
Yeşil bölgeyi çok iyi bilirmiş. Bölgeye yeni gelen bazı Komutanlar ondan yol tarifi nerelerde pusu
atılıp atılamayacağını sorarmış.
Bir keresinde PKK kampına baskın düzenlenecek. Kampa gidiliyor fakat kampta kimseyi bulamıyor.
Askerler geri çekilirken YEŞiL orada kalır ve bölgeye hakim bir mağraya geçer. Teröristler geri
dönene kadar bekler ve onlar geriye döndüğünde birliklere haber verir ve askerlerin gelmesiyle
kampı düşürürler.
Bir köye gittiğinde köy kahvesinde gece burada kalıcam der ve bu haberin dağa gideceğini bilir.
Gece kendisini öldürmeye gelen teröristleri pusuya düşürüp öldürürmüş.
Apoya 1 Ton Yüklü minibüs ile suriyede suikast düzenliyor fakat başarısız oluyor. Başaramadığı
için uzun süre konuşmuyor kendi içine kapanık oturuyor. Dönemin Jandarma Genel Komutanı,
arkadaşları, Mesut YILMAZ teselli etmek için arıyor. " Ölmedi ama Suriye topraklarından çıkarmak
zorunda kaldı. Hedefimize ulaştık" diyorlar ama babam hiç değişmiyor.
Dağda gezerken PKK'lı militanlara eğitim veren bir Yunan subayını görüyor ve bu adam
Yunanistan'a döndüğünde bu adamı suikastle ödürüyor. Fakat yakalanıyorlar. O kadar işkenceye
rağmen tek kelime konuşmuyor. BEN ÖLDÜRDÜM demiyor. Yunan hükümeti YEŞiL'in suikasti
düzenlemediğini anlayınca Türkiyeye teslim ediyor ve Yetkililere diyolarlar ki "Eğer Yetiştirdiğiniz
tüm personel böyleyse işimiz var bizim"
Pgibolojik Savaş Uzmanlığı
Yeşil tamamen dostluklarını dahi Vatan için kurmuş bir kişilik. Dostluk kurduğu kişi Vatana fayada
sağlıyorsa bir daha o kişiyle irtibata geçmezdi.
Köylere her gittiğinde çocuklar Ahmet (Ahmet Demir adını kullanıyor.) amca geldi diye yanına
koşarlarmış. O da çocuklara çikolata dağıtırmış.
Yeşil köyleri gezerken. Köyün birtanesinde oraya yeni atanmış bir memur, köylüleri etrafına
toplamış birşeyler anlatırken bir yandanda içki içiyormuş. Bunu gören Yeşil halkın içinde bu adamı
azarlamış küçük düşürmüş. Çünkü bölge halkı bu tür konularda hassas.
Bir keresinde evde telefonda birisi ile konuşuyor ve kavga ediyormuş. o kadını niye tutukladınız
serbest bırakın diye. Tabi hanımı ve oğlu bunu duyunca. Meraklı gözlerle Yeşil'e bakıyor. O da
durumu açıklıyor. Polis bir tane hayat kadınını PKK prograpandası yapıyor diye tutukluyor. Yeşil
buna kızıyor ve diyor ki " Bu kadın hayat kadını bunun yaptığı PKK prograpandasından ne olur ?
Bu kadını tutukladınız ne olur diye düşün bakalım."
Susurluk çetesine kan kusturuyor. Hepsinde haraç alıyor. Peki buradaki ince nokta ne? PKK bu
çetenden sınırdan geçirdiği uyuşturucu için para alıyor. Sırf bu para PKK'ya gitmesin diye bu
adamlara haraç kesiyor ve "Kim size gelirse adımı verin. Adım Ahmet Demir, Kod Adım YEŞiL"
diyor.
Oğlunu ifadesine göre: O gelen paranın kuruşunu ellemedi bizede elletirmedi." Bu Para Haram
Para" dedi. Paranın tamdıbını devlete aktardı. Eğer o parayı kullanmış olsaydık 7 sülalemiz
çalışmadan hayat sürerdi.
Polis Yeşili şüphelenip örgüt üyesi diye tutukluyor. Fakat hiçbir zaman Devlet için çalıştığını
söylemiyor. Sırf deşifre olmamak için. Yanında DHKPC ve PKK'ya ait kimlik taşırmış. Sorduklarında
ben PKK'lıyım dermiş.
Alparslan Türkeş Elazığ'a ziyarete geldiğinde onun korumalığını yaparmış. Türkeş yeşili çok
severmiş. ( Oğlunun ifadesine göre )
Oğlu Anlatıyor:
Babam evine hiçbir zaman Bayrak asmadı. Çünkü bayrağa saygısı sonsuzdu. Saygısızlık ederim
karşısında diye asmazdı. Birgün çok sevdiği bir komutan işlemeli bir bayrak hediye etti ve asmasını
istedi. Babamda ofisine astı. Fakat bir misafiri bacak bacak üstüne atarak ofisinde oturunca
misafiri gidince hemen bayrağı alıp çekmeceye koydu.
NE BÜYÜK ADAMSIN SEN YEŞiL