- 0 / 0 / 67 entry
- 0 başlık
- 0.00 incipuan
el isabet analtıncı nesil normal
-
0
hikaye yazıyorum ve
devam etmeli miyim emin değilim. inanma mecburiyeti yok zaten ciddiye alınarak okunması benim açımdan iyi olmaz. hikayeyi bir süredir yazıyorum zaten. belki fark etmeyen olmuştur diye bu başlığı açtım.
bu aralar pek rahat değilim. huzur anlamında. devam edeceğim, ama birden kesilirse bilin ki iyi şeyler olmadı.
(bkz: zamanı geldiğinden yazıyorum) -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
yatakta oturdum, yüzüm ona dönüktü. üzerimde sadece çamaşırlarım vardı. "emin misin?" diye sordu saçlarımı kulağımın arkasına atarken. daha önce olmamış gibi. ilk kez gibi. "evet." dedim ve yutkundum. gözlerindeydim sadece. başka hiçbir şey yoktu. odada değildim. başka bir alemdeydim. endişem yoktu, korkum yoktu... huzurlu limandaydım işte. öyle nazikti ki tavırları, kırılgan bir şeymişim gibi davranıyordu bana. öperken, koklarken, içimdeyken... dans gibiydi sanki. uyum içinde. bittiğinde dünyanın en mutlu insanı gibi hissettim. nefesimin sakinleşmesini bekliyordum kollarında gözlerim kapalı. önceki ahmet değildi sanki. tanıdığım ahmet'ti işte. onunlaydım. mutluydum ötesi yoktu bunun. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
telefonum, cüzdanım, kimliğim hepsi evdeydi. ama dönemezdim eve. bir hafta geçti. her şey güzeldi. ne kabus, ne başka bir şey. sadece geceleri bazen tuvalet için uyandığımda ahmet'i hep çalışma masasında bir şeyler yazıp çizerken görüyordum. proje diye düşünmüştüm hep. bir hafta sonra yine tuvalet için uyandığım bir gece yanına gittim. sanki bir şey gizler gibi tam o anda masa lambasının ışığını kapattı. "çok yoruluyorsun, ne projesi, ne bu çizdiklerin." dedim. cümleme devam etmeme izin vermeden dudaklarıma yapıştı. nazik ama uzun uzun öptü. "iyiyim ben bir tanem. işler işte." dedi. tuvalete gidip geldim. odanın ışığını açtım düşük ayarda. yatakta oturmuş beni bekliyordu. ne günah umrumdaydı, ne başka bir şey. o an öyle çok istedim ki onu. kapının önünde durdum. kıyafetlerimi çıkardım. ağır adımlarla yürüdüm yanına. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
kabus görmeden uyandım. hava kararmıştı nerdeyse. bütün yorgunluğumu atmış gibiydim. ahmet uyumuştu. gülümsedim. yüzünü okşamaya başladığımda gözlerini açtı. gülümsedi o da. alnımı öptü. "iyi misin? güzel uyudun." dedi. "evet." dedim. birlikte yemek hazırlayıp yedik. muhabbet ettik. huzurluydum. yaşadıklarım aklımdan çıkıyordu onunlayken. bana kız kardeşinin kıyafetlerinden getirdi. bedenimiz aynıydı. kıyafetler tam bana göreydi. saat dokuz gibi evden çıktık. manzarası güzel bir mekanda oturduk, çay içtik. ne gelecek umrumdaydı, ne yaşadıklarım. onunlaydım. ötesi yoktu sanki. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
ahmet telefonu eline alıp birini aradı. "bugün gelemeyeceğim, idare et sen." diyip kapattı. gözlerine bakıyordum sadece. insan aşık oldu mu, dünyada sevdiğinin gözleri kadar güvenli başka bir liman olmuyor anne babası ona yüz çevirdiğinde. ifade edemem bu hisleri. "anlat, dinliyorum. neler oluyor?" dedi. anlatacaktım; ama sustum. fotoğrafları ben bile hatırlamıyordum. ona söylersem beni terk edecekti delirdiğimi düşünecekti. "ailemle tartıştım, başka bir şey sorma." der demez ağlamaya başladım. başımı göğsüne bastırdı. gözlerimi kapadım, kokusunu içine çektim derin derin. "hadi." diyip koluma girerek beni yatak odasına zütürdü ve yatırdı. "hadi. hadi uyu bir tanem. ben seni seyredeceğim. yanındayım." dedi. hiçbir şey olmamış gibi huzurla uyudum. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
neden oraya gitmiştim ki sanki; hayatım alt üst olmamış mıydı iyice onu gördüğümden beri? yine de en çok onun gözleri beni rahatlatıyordu. kurban gibi başımı uzatıyordum ona. korkmadan.
gün daha yeni aydınlanmıştı. zili çalmadım. bekliyordum. uyandırmak istemiyordum. bitkindim. başımı duvara yasladım hiçbir şey düşünmeden öylece durdum. iki üç saat sonra kapı açıldı. ahmet beni görünce şaşırdı. gözlerine bakıyordum. tek kelime edecek halim yoktu. elindeki çantayı bırakıp yanıma koştu. "ne oldu sana dedi?" korkmuştu. koluma girip içeri zütürdü. koltuğa oturttu. bir bardak su getirip verdi. ben ellerim titreyerek içerken o saçlarımı yanağımı okşuyordu. gözleri dolu dolu olmuştu. endişesini görebiliyordum. sevdiğim ahmet'i görebiliyordum. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
babam "toparlan!" gidiyorsun dedi. saçımdan sürükleyip kapıya kadar getirdi. o zamana kadar tek bir tokat atmayan babamın bana yaptıkları gururumu öyle incitti ki hiç canım yanmadı. öldürsün diye bekliyordum. deliriyordum. annem dayanamadı. "dur, hasta, bırak kızı, yapma." demeye başladı. pijamalarımla kapının önüne atıldım. annemin ağlama sesini duyuyordum. babam bağırıyordu "o... !" diye. anneme vurmaya başladığını duyunca dayanamadım. apartmandan çıktım. ne para vardı üstümde ne kart. ağlaya ağlaya hızlı adımlarla yürüdüm. bir buçuk saat sonra ahmet'in evinin önündeydim. apartmanın kapısı açıktı. girip merdivenin ilk basamağında oturdum. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
annem hemen hastaneye zütürmek istiyordu beni. odama gitmiş kıyafetlerimi almak için. annem gelmeyince uzun süre, babam beni kendi yataklarına yatırıp annemin yanına gitti. çok geçmeden geri geldi. "hastaneye gitmek istemiyorum, iyiyim baba." dedim. donuk bir sesle "tamam." dedi. "ne oldu? annem ne yapıyor?" diye sordum. "fotoğraflarına bakıyor." dediği anda hızlıca tokat attı. ne olduğunu anlamamıştım bile. afalladım. fotoğrafım falan yoktu orta yerde. babam saçlarımı çekiyor, kafama vuruyordu. bir iki saniye sonra annem geldi ve suratıma bir tomar fotoğraf fırlattı. babam içeri gitti. doğrulup birini aldım. fotoğraf elimden düştü. elma ağacının önünde oturuyorum, bacaklarım açık. bir şey yok üzerimde. dehşete kapıldım. beynimin o kadar hızlı çalıştığı başka bir an hatırlamıyorum. ne zaman gittim, nasıl böyle bir şey yaptım, ben miydim o... ölmeyi öyle çok istedim ki. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
sedef'in cansız bedeni kucağımda, ayağa kalktım. hiç susmuyordum. içimde biriken atamadığım bütün çığlıklarla haykırarak geldiğim yere doğru koşmaya başladım. sedef'in kolları, bacakları, başı sallanıyordu. o anları asla unutamam. "al beniii, al hadi!" diye yalvarıyordum. hiç durmayan fısıltı o anda durdu. yavaşladım, sedef'i yere bıraktım. ayağa kalkarken toprağa basmadığımı fark ettim. halı vardı, başımı kaldırdım, annem babam... koridordaydım. sedef'i arıyordum. çırpınıyordum. anne ve babamın çaresiz çığlıkları geliyordu derinden. babamın beni tutmaya çalıştığını anımsıyorum. ve deli gibi çırpındığımı. küçük masum bir kızı öldürmüştüm. annem haykırıyordu yeter!" diye. ahmet'in sesini duydum o anda. "uyan." dedi. babamın kollarındaydım. tepkisiz... -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
beni çekip yere attı. sonra birden normale döndü gözleri. ağlamaya başladı. gediğim yönü gösteriyordu "bu, bu, bu!" diyerek. sarıldım sımsıkı. gözlerine bakamazdım daha fazla. öyle masum ve korkmuştu ki, öyle ağlıyordu ki dayanamıyordum. gözlerimi kapattım. boğazlarımı yırtarcasına bağırmaya başladım. ve o anda ellerim sedef'in boğazına gitti. sıkıyordum tüm gücümle. önce onu sonra kendimi kurtaracaktım. sonsuz bir ormanın içinde diz çökmüş, sedefin minik bedeni kollarımda bağırıyordum. çaresizlik çığlıkları atıyordum. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
koşuyordum sonunu bilmeden. durmadan, durmayı düşünmeden. ben hızlandıkça onun fısıltısı da yükseliyordu. bir an gözüm karardı yuvarlanmaya başladım. kendime geldiğimde bir yarığın kenarındaydım. cehennem uğultusu bu dedim o an. başımı uzattım, inanılmaz bir sesle akıyordu dere. "işte!" dedim. kurtuldum. yarığın karşısında da devam ediyordu ağaçar ama geçmek imkansızdı. kurtulmuştum işte. ölecektim. bitecekti. kendimi boşluğa bıraktığım anda bir el koluma yapıştı. uçurumda sallanıyordum, çırpınıyordum düşmek için. gözlerimi yukarı çevirim ve sedef'i gördüm. çığlık atmaya çalışıyordum, sesim çıkmıyordu. sedef değildi çünkü biliyordum. kanlanmış gözleriyle bana bakıyordu -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
su sesi duyuyordum, ara sıra da çakal sesleri. gözlerimi kapattım... açtım...
lacivert bir gökyüzü, ne karanlık ne aydınlık. başım yukarda. ağaçların arasından gökyüzüne bakıyorum. bakışlarımı aşağı indirdim. sonu olmayan bir orman. sağa baktım, sola baktım. arkama... hep aynı. ahmet'in değişen sesini duyuyordum. anlamadığım şeyler söylüyordu. sonra birkaç kelimeyi tekrarlamaya başladı. koşmaya başladım. sesi yükseliyordu. defalarca tekrar ediyordu. beynime kazıyordu sanki. kısık ama yüksek bir sesle her kelimeden sonra nefes alarak söylüyordu: iştaktu... ileyke... kefiren... iştaktu, ileyke, kefiren... iştaktu! ileyke! kefiren! -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
annem yanıma geldi. berbat hissediyordum. titriyordum nöbet geçirir gibi. kaskatı kesilmişim, yatırmaya çalışmışlar beni yere, sırtüstü. seslerini duyuyordum, babam da gelmişti. ama kıpırdayamıyordum. babamın endişelendiğini hissediyordum. annem çığlık atıyordu, babam "kızım, kendine gel!" diyordu. nefes alamamaya başladığımı hatırlıyorum. ölmek istiyordum. sadece tavana bakabiliyordum. gözlerimi bile hareket ettiremiyordum. bazen babam geliyordu tam karşıma, bazen annem. ağlıyordum bağırıyordum, ama hiçbirini görmüyordu ailem. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
son iki üç gündür hiç rahat değilim. iki aylık rahatlıktan sonra yine kötü şeyler başladı. fakat öyle bir şey ki bu, bilen bilir, rahatsız edilmediğiniz zamanlarda düşünürsünüz ve korkarsınız başlangıçta. ama an gelir yüzleşmek istersiniz. korkunuz gider yerine cesaret duygusu gelir. yüzleştiğinizde de korkmazsınız. bu, gece içerden bir ses geldiğinde korkmadan kalkıp bakmanıza ve sonradan "ne yaptım ben?" demenize benzer aslında. her şey bitince "ne yaptım?" dersiniz. şimdi, yazmaya devam edeceğim. inanın ne olacağım, bilmiyorum. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
Beyler devam edeyim mi? Yoruldum, o kadar yazdım. Bunalıyorum da bir de. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
Rüyamda yine sedef'i gördüm. Elinde çürük elma, ağzıma sokuyordu. Elimle engel olmaya çalıştım. Tükürdüm. Ezan okunmaya başladı, sedef'in gözleri büyüdü ve kaçmaya başladı. Peşinden gidiyordum, düşecek diye korkuyordum, alacakaranlıkta harmanda benden kaçıyordu. Sanki saniyeler içinde aydınlanıyordu hava. Ezan bitmemişti bile. Sedef patikadan çıktı. Yetişemiyordum, öyle hızlıydı ki... Fırının önünde durdu. Fırının içine girdi. Kapağı açtığımda Ahmet'in gözlerini gördüm. Nefes nefese uyandım. Ezan okunuyordu. Yine o berbat bulantı... Banyoya koşarken koridorda kustum. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
Aynaya bakıyordum, bacaklarımı araladım. Dokunmak istemiyordum. Oturduğum yerden kalkmadan yatağa uzandım. Ahmet'in bana yaptığı şeyi görüyordum. Ahmet'i görüyordum. Gözleri başka bakan. Nefesim ciğerimi yakıyordu. Kendimi kontrol edemiyordum. Elimi küloduma soktum. Dokunmaya başladım. Dokunmak denemezdi buna. Ahmet'in çektirdiği acıya benzer acılar veriyordum bedenime. Duramıyorum. Belim kıvrılıyordu. Diğer elimle ağzımı kapattım, boğulacaktım nerdeyse. Sesim kesilmişti. Ahmet'in görüntüsü netleşiyordu her an. Durmaya çalıştım. Olmadı. Parçalarcasına gidip geliyordu elim. Birden durdum, tam o anda. Nefes nefeseydim. Bekledim bir süre. Eşofmanımı giydim, yatağa girdim. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
Normal bir durummuş gibi geliyordu bana. Tepkisizlik, Tepkisizlik, Tepkisizlik... Beynimde fırtınalar kopuyordu ama kılım kıpırdamıyordu. Ne kadar süre öylece durdum bilmiyorum. Ayağa kalktım. Yatağın ucunda boy aynası vardı. Önünde durdum. Gözüm karanlığa alışmıştı. Vücudumun sağ yanını net olarak görebiliyordum penceren gelen hafif ışıkla. Yaklaştım. Gözlerime baktım. Yaşlar akıyordu ama yüzümde bir duygu ifadesi yoktu. Tişörtümü çıkardım, ardından eşofmanımın altını... Sadece çamaşırlarımla öylece Durmuş kendimi izliyordum. Pencereden gelen soğuğu hissediyorduM. Bir adım attım geriye doğru. Bir adım daha... Yatağa oturdum. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
Çakmağın ayarını sonuna kadar getirdim. Çakıp bırakıyordum. Tekrarlıyordum. Odadaki hava ağırlaştı o dakikalarda. Sigarayı yaktım. Evde içmezdim hiç. Uzanıp pencereyi açtım. Oda tamamen karanlık değildi. Sokak lambasının ışığı az da olsa aydınlatıyordu. Sırtımı yatağın arkasına yasladım. Deli gibi içime çekiyordum sigarayı. Gözlerimi kapatıyordum, nefesimi tutuyordum bir süre ve ağır ağır veriyordum. Külünü sigara paketine dökecektim, pakette kalan iki sigarayı yatağa bırakırken ağzımdaki sigara göğsüme düştü. Hemen alıp söndürecektim ama sigara yanmamıştı hiç. -
0
zamanı geldiğinden yazıyorum
Babam bir kasa mineralli su getirdi eve. Benimle ilgilenmezdi pek, sadece maddi yönden desteklerdi her zaman. Annem sürekli odama gelip kontrol ediyordu. Bir şişe daha getiriyordu her seferinde odamdaki yarımı alıp. Alnıma bakıyordu, bir ihtiyacım olup olmadığını soruyordu. Anneme karşı hiçbir zaman sesimi yükseltmemiştim. Söylenirdim bazen ama o kadar. Odama son girişinde birden tavrım değişti. "defol, rahat bırak beni!" diye bağırdım. O gece bir daha gelmedi yanıma. Tepkisizlik sarmıştı yine beni. Çantamdan sigaramı ve çakmağımı alıp ışığı kapattım, Yatakta bağdaş kurdum. - daha çok