• 1 / 1 / 13 entry
  • 0 başlık
  • 61.39 incipuan

drachai önüncü nesil normal

  • 0
    dünyayi yöneten aile rotschild ailesi
    Copy paste pardon kaynak

    http://bykoyun.blogspot.c...rotschild-ailesi.html?m=1
    ···
  • 0
    bu oyunu hatırlayan varsa agır abilerdendir
    Efsane oyun 3 yıl Server işletmiştim. Ring of life (rpg), ring of fire ne yıllardı
    ···
  • 0
    sağlam müslümanlara sorum var
    Birde araştırmaya ek kavram ekleyeyim, araştırmana nokta ilmini de ekle. Nedir kısaca hersey bir anda oldu yaşandı ve bitti. Yani mukemmel sonlu bir düzen (evren, yaşam,vs), mükemmel olduğu için bitti. Bunu anlayabilmek içinde ilk önce yeni ortaya atılan karadeliklerle ilgili projeksiyon teorisini araştır. Aynı şekilde 7 boyut teoremi de bu konuyla paralel.

    Gerçeklik kavramın değiştiğinde islam dininin öğretileri tartışalım. Nasıl DNA sarmalı üzerinde çalıştıkça çözüldüyse Kuran-ı Kerim de üzerinde çalıştıkça kapasitemiz kadar çözülür.
    Bunlardan sonra cehennemin atılacak bir çukurdan öte değilde neden güneş olduğunu, güneş sistemimizde hata olduğunu güneş patlamalarının giderek arttığını ve 2010 yılında neredeyse dünyayı yok ettiğini ve dünyanın o anki açısıyla manyetik alan sayesinde milisaniyelerle kurtulduğunu konuşuruz. Şimdilik bu kadar
    ···
  • +2
    sağlam müslümanlara sorum var
    Hocam eski bir ateist olarak ve samimiyetine inanarak soyle basliyayim. ilk once islam dini tanri kavramini bilinenin aksine yok sayar. La ilahe illallah (la:yok ilahe:tanri illa :sadece Allah ) yani gokkubbenin veya paralel boyutlarin uzerinde falan bir tanri inanci yok. Allah kavrami ile isaret edilen var. Bu konuyu istersen sonra tartisabiliriz.
    Simdi insanoglu basli basina bir mucize ve zeki bir tur. Suan ki arastirmalar ile dna sarmalinin farkli olasiliktaki dizikimlerinin canli uzerindeki etkilerini neredeyse cozmus durumdalar. Sana onerim ise bir proje seklinde seklinde en azindan bir kere kuran-i kerim de anlatilmak istenen tanri kavramini arastirman. Bu aratirmayi: bundan 1400 yil once colde tas catlasin 5000 kisilik bir kabilenin okuma yazma bilmeyen biri tarafindan yazilan bir kitap unutmadan yapmani oneririm. ilk once dene sonra mucizeleri tartisalim.
    ···
  • 0
    müslümanım bilmem gerekenleri biliyorum
    Hocam iş dolayısıyla ancak bakabildim. Kafa kesme derdin nedir onu anlamadım ;

    2:190 Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın. Saldırgan olmayın. Allah saldırganları sevmez.
    2:191 Onları yakaladığınız yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın; zulüm ve işkence öldürmekten beterdir. Kutsal Mescid’in yanında sizinle savaşmadıkça onlarla savaşmayın. Size saldırırlarsa siz de onlara saldırın. inkarcıların cezası böyledir.
    2:192 Son verirlerse, Allah Bağışlayandır, Rahimdir.
    2:193 Zulüm ve işkence ortadan kalkıncaya ve din Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Son verirlerse, artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.
    2:194 Kutsal ay ancak iki taraflı gözetilebilir. Ateşkese uymak karşılıklıdır. Size saldırırlarsa onlara aynen saldırın. Allah’ı dinleyin ve bilin ki Allah erdemlilerin yanındadır.
    Yukarıdaki ayetleri okuduğumuz zaman açıkça görüyoruz ki öldürme emri onlara savaş açan düşmanlaradır. O dönemde Müslümanlar ciddi işkenceler görmüşler, bulundukları yerlerde öldürülmüşler, Mekke’den sürülmüş, işkencelere maruz kalmışlardır. Buna cevaptır bu ayetler, sizde cevap verin demektir. Yoksa savaşı müşriklerin kesmesi halinde Müslümanların devam ettirmesi de, başlatması da yasaktır. Bunu yukarıdaki ayetlerden açıkça görürsünüz.
    Nitekim bu emir de çok normaldir. Bunu şöyle bir analoji ile basitçe anlayabiliriz. Normal şartlar altında bir ülkenin ordusu kendi vatandaşına savaş açmaz. Ancak vatandaşlardan bir kısmı organize olup orduya savaş açarsa, ordu tabi ki bu saldırılara cevap verir. Ordunun cevap vermesi, orduyu ne zalim yapar ne terörist. Müslümanların yaptığı da budur. Bu müdafaadır ve can güvenliği için şarttır.
    Diğer ayet de bundan farklı bir şey demez… Bakalım: (Tevbe süresi):
    1: Antlaşma yaptığınız müşriklere, Allah ve Elçisi tarafından yapılan ilişkiyi kesme duyurusudur
    2:Bu topraklarda dört ay daha dolaşın Bilin ki, Allah’ı çaresiz bırakamazsınız Ama Allah, görmezlikten gelenleri (kâfirleri) rezil eder
    3:Bu büyük hac gününde Allah ve Elçisi tarafından bütün insanlara bildirilen şudur: Allah’ın o müşriklere desteği yoktur; Elçisinin de öyle Ey müşrikler, tevbe ederseniz hayrınıza olur Sırt çevirirseniz bilin ki, siz Allah’ı çaresiz bırakamazsınız Görmezlikten gelenlere (kâfirlere) acıklı bir azabı müjdele
    4: Bu duyuru, sizinle antlaşma yapmış ve daha sonra bir kusur işlememiş, size karşı kimseye destek vermemiş müşrikleri kapsamaz Onlara karşı olan andınızı süresinin sonuna kadar tam yerine getirin Allah korunanları sever
    5: (Dört) yasak ayı çıkınca o müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün Onları yakalayın, onları kuşatın, onlar için her gözetleme yerinde oturun Ama tevbe ederler, namaz kılarlar, zekât verirlerse yollarını açın Allah’ın bağışlaması çok, ikramı boldur”
    Öldürün denilen müşrikler; antlaşmayı bozan müşriklerdir. Ayetleri dikkatle okursak bunu çok kolay anlarız, birinci ayette açıkça bu bildirilmiştir: “anlaşma yaptığınız müşriklere ilişkiyi kesme duyurusudur” . Buradan anladığımız da bu ölüm emrinin tüm müşrikleri kapsamadığıdır.
    4 ayette de “antlaşmayı bozmayanların ve Müslümanların aleyhine çalışmayan müşriklerin hariç tutulduğu” söyleniyor. Demek ki bu ayetteki ilişkiyi kesme duyurusu, anlaşma yapılan her müşrikle ilgili değildir. Dolayısı ile ölüm emri anlaşma yapan her müşriki kapsamaz, sadece bozanları kapsar. O müşrikler diye belirtilmesi buna açıkça işaret eder. Ayetin Arapçasında el-müşrikün geçiyor yani “o müşrikler”, bunu anlamından kaydırıp tüm müşrikler yapmak sahtekarlıktır. Maalesef çoğu ateist bu sahtekarlığa bilerek ya da bilmeyerek alet olmaktadır.
    Nitekim çekilecek, tövbe edecek ve anlaşmayı bozmayan müşriklere dokunulmayacaktır…
    Aslında bakara süresinde de denildiği gibi Müslümanların tek düşmanları zalimlerdir ve sadece bunlarla savaş olur. Zalimler kimdir peki, Mumtehine suresi 8-9 ayetlerde bu da bildirilmiştir, bunlar üç grup insandır:
    1. Müslüman olduğumuz için bizi öldürmek isteyenler
    2. Bizi yaşadığımız topraklardan kovmak isteyenler
    3. Bizi yaşadığımız topraklardan kovmak isteyenlere yardımcı olanlar.
    Bu üç grupta olanlarla savaşırız, gerektiğinde öldürürüz. Bunun haricinde kimseyi düşman edinmemiz yasaklanmıştır. Tevbe süresi ve Bakaradaki kişiler bu üç gruba birden dâhildirler. Ve bu üç gruptaki insanları öldürmek de nefsi müdafaadır, ahlaksızca değildir bir haktır.
    Diğer taraftan bu ayetlerin inmesi de çok normaldir. Zira “onları öldürün” ifadesi olmazsa, Müslümanlar normal şartlarda geçerli olan insan öldürme yasağının savaş şartlarında da geçerli olup olmadığı konusunda şüpheye düşebilirlerdi.
    ···
  • 0
    müslümanım bilmem gerekenleri biliyorum
    Hocam Allah'ın C.C. ne senin tapınmana ne kıldığını namaza ne de tuttum oruca ihtiyacı vardır. Bunları tapınma olarakta görme, ben genel yanılgılaran bahsetmek istedim. Allah-u Teala'ya C.C. hamd olsun. Şükür bu yanılgılara karşı bu günahkar kulunun gözlerini açtı. önceden üzülerek söylüyorum bende inançsız biriydim. Rabbimiz tövbelerimizi kabul etsin.
    ···
  • 0
    müslümanım bilmem gerekenleri biliyorum
    hocam yine dediğim gibi tek âyet üzerinden değerlendiri
    Tevbe 4 Ancak, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, Allah’a ortak koşan müşriklerden, antlaşma şartlarına uyan, size olan taahhütlerini hiçbir şekilde ihmal etmeyen, size karşı hiçbir kimseye yardımda bulunmayanlar, arka çıkmayanlar bunun dışındadır. Siz de, onlarla olan antlaşmalarınızın hükümlerine antlaşma sürelerinin sonuna kadar uyun. Allah kendisine sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanları, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananları, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minleri sever.
    ···
  • -2
    müslümanım bilmem gerekenleri biliyorum
    Bence yanlış olan inanç şekli : "Yukarıda sizi yaratan bir tanrı var. Yeryüzünde peygamber seçti. Yukarıdan gelen melekle kitap indirdi! O'nunla size buyruklar yolladı. Kim O tanrının buyruklarına uyarsa onu cennetine sokacak; kim de O'nun emirlerine uymazsa cehennemine atacak!. Namaz kılıp oruç tutup dediklerini yaparsan cennete gidersin; aksi halde seni cehennemine atar!. Peygamber gibi sakal bırakıp giyinmez; oturup kalkmazsan sünnete uymamış olursun, cehennemliksin!.. iftarını 5 dakika evvel açarsan cezalısın yerine bir gün oruç tutacaksın!. Sanki o devirde saat varmış gibi!!"
    Bu yaklaşımlar hep insanları korkuttu uzaklaştırdı, inanç sistemini putlaştırdı. Şimdi uzun uzadıya yazmaktansa inancım Şeyhül Ekber Muhyiddin ibn Arabi(k.s.) dediği gibi :
    "Biz bizimle bizdeydik,
    Biz bizimle bize geldik,
    Biz bizimle bizde iken,
    Bizi bizden mi sorarlar?!"
    ···
  • +1 -1
    müslümanım bilmem gerekenleri biliyorum
    aşağıdaki alıntı gibi düşünüyorum :
    Gerek tarihî açıdan, gerekse insan yaratılışı açısından Peygamberimizin evliliklerini incelediğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor.

    25 yaşına kadar, gençliğinin en heyecanlı çağında kavmi içinde bekar yaşamış ve hiçbir kadınla ilişkiye girmemiş, iffet sahibi olduğu, dost ve düşmanın ittifakıyla sabit olmuştur. Hatta kavmi ona her yönüyle güvenilen biri olarak "muhafazidül-Emîn" unvanını vermişlerdi.

    Oysa içinde bulunduğu toplum, çok kadınla münasebeti normal addediyordu; Buna rağmen o, gerek 25 yaşına kadar ve gerekse daha sonraki hayatında pek çok hem de bakire kızla hayatını birleştirebilirdi. Ancak o, böyle yapmayıp kendisinden 15 yaş büyük, 40 yaşında dul bir kadınla evlenmiştir. Hem de bu evliliği eşi vefat edene kadar tam 25 yıl sürmüştür. Yani elli yaşına kadar tek ve dul bir hanımla yetinmiştir.

    Onun evliliklerinde nefsaniyet olmadığının bir delili de, müşriklerin davasından vazgeçmesi için yaptıkları teklife verdiği cevapta saklıdır.

    Müşrikler, amcası Ebu Talip'e gelip, "yeğenin eğer başımıza reis olmak istiyorsa onu reis yapalım veya en güzel kız ve kadınlarımızı ona verelim. Ta ki, bu davadan vazgeçsin." dediler.

    Amcası bu teklifi ilettiğinde Efendimiz (a.s.m) şu karşılığı verdi:

    "Ey amca! Eğer sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar 'vallahi ben bu davadan yine vazgeçmem."

    Bu cevap onun neyin peşinde olduğunu, kadın gibi, reislik gibi insanların değerli addettikleri şeylerin onun nazarında ne kadar değersiz olduğunu ispata yeter.

    ikinci evliliği ise Hz. Hatice'nin vefatından sonra yine yaşlı ve dul bir kadınla, Hz. Sevde ile olmuştur.

    Hz. Sevde ile de üç yıl yaşadıktan sonra, yaklaşık 54 yaşına kadar hep tek kadınla yaşamıştır. ilginçtir ki, onun çok kadınla evliliği hayatının bundan sonraki son on yılı içinde gerçekleşmiştir Bu gerçekler karşısında evliliklerinde şehvani ve nefsanî arzuların tatmin gayesini aramak insan tabiatını ve tarihî gerçekleri inkar etmekle mümkündür. Ve bu yaklaşım asla insaflı ve mantıklı bir yaklaşım sayılamaz. Olsa olsa kasıtlı bir karalama maksadı taşır.

    Hayatının son yıllarına rastlayan evliliklerinde yukarda zikredilen evliliğin dayandığı her iki gayenin, Neslin çoğalması ve nefsanî arzuların tatmininin bulunmadığını görürüz. Zira nesli, ilk eşi Hz. Hatice'den devam etmiştir. Daha sonraki evliliklerinde çocuğu olmamıştır. Sadece Mısır'lı Mariye'den ibrahim dünyaya gelmişse de bir buçuk yaşında vefat etmiştir.

    Görüldüğü gibi evliliklerin ana gayesi olan neslin çoğalması, tarihî bir gerçek olarak Hz. Hatice'nin dışındaki evliliklerinde yoktur.

    Geriye evliliğin ikinci derecedeki gayesi kalıyor, Yani nefsanî ve şehevanî duyguların tatmini. Peygamberimizin çok kadınla evliliğinde gerek fıtrat ve gerekse tarihî gerçekler açısından bu gayenin aranamayacağını gördük. Zira bir insanın nefsanî ve şehevanî arzularının en ateşli ve uyanık bulunduğu şüphesiz 15-45 yaş dönemidir.

    Şayet Hz. Peygamber, bu dönemde birçok güzel kadınla evlenmiş, sonradan onları terkedip daha başka genç güzel kadınlar almış olsaydı, şehvanî hisleri tatmin yolunda ileri sürülen iddialar bir dereceye kadar haklılık kazanmış olurdu. Oysa o böyle yapmamış, tam tersine hayatının son on yılı içinde (53-63) aralarında Ümmü Seleme gibi yaşça ilerlemiş, ve birçok çocuğu olanlar da dahil, aldığı hanımları ileri yaşlarda ve dul olarak almıştır. Meselâ, Hz. Sevde 53 yaşında ve dul. Hz. Zeyneb binti Huzeyme, 5O yaşında ve dul. Ümmü Seleme 4 çocuklu ve 65 yaşında bir dul. Ümmü Habibe dul ve 55 yaşında, Meymune 2 çocuklu ve dul.

    Bir başka tarihî gerçek de şudur. Bu hanımlardan eceli gelip ölenlerin dışında hiçbirisinden de ayrılmayı düşünmemiştir.

    Gençlik çağı geçtikten sonra nefsanî ve şehvani arzularda gerileme olduğu inkar edilemez bir fıtrat kanunu ve yaratılış gerçeğidir.

    işte Peygamber Efendimizin çok evliliklerini tahlil ettiğimizde karşımıza bu ibretli tablo çıkmaktadır.

    Özetle ifade edecek olursak, 15-45 yaş dönemindeki evliliklerde nefsanî ve şehevanî gaye aranabilir. Oysa Efendimiz, bu dönemde genç ve bakire kızlar ve kadınlarla evlenmemiştir. Tam tersine 40 yaşında, üstelik dul bir kadın olan, Hz. Hatice ile evlenmiştir. Ve bu evliliği Hz. Hatice'nin vefatına kadar sürmüştür.

    Çok evlilikleri, nefsanî duyguların büsbütün gerilemeye yüz tuttuğu 53 yaşından sonraki dönemde gerçekleşmiş olduklarına göre, bu evliliklerde mantığın gereği olarak başka gayeler aramak zaruridir. Bu sadece aklın ve mantığın değil, insan tabiatının ve insaflı bir değerlendirmenin de zorunlu bir gereğidir.
    ···
  • 0
    müslümanım bilmem gerekenleri biliyorum
    birbirini takip eden ayetler, sizinle savaşını öldürün, saldırgan olmayın diyor işkence yapmayın, işkence öldürmekten kötüdürdür diyor. ayetler birbirini takip ederek okursak,,, saldırfan olmayın zalim olmayın diye anlam çıkarmak bence daha doğru olur
    ···
  • 0
    müslümanım bilmem gerekenleri biliyorum
    Söylenenlere çok aldırmamak gerekli Kuran-ı Kerim de Bakara süresinde :

    "2::90 Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın. Saldırgan olmayın. Allah saldırganları sevmez.
    2:191 Onları yakaladığınız yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın; zulüm ve işkence öldürmekten beterdir. Kutsal Mescid’in yanında sizinle savaşmadıkça onlarla savaşmayın. Size saldırırlarsa siz de onlara saldırın. inkarcıların cezası böyledir.
    2:192 Son verirlerse, Allah Bağışlayandır, Rahimdir.
    2:193 Zulüm ve işkence ortadan kalkıncaya ve din Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Son verirlerse, artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.
    2:194 Kutsal ay ancak iki taraflı gözetilebilir. Ateşkese uymak karşılıklıdır. Size saldırırlarsa onlara aynen saldırın. Allah’ı dinleyin ve bilin ki Allah erdemlilerin yanındadır"
    ···
  • 0
    müslümanım bilmem gerekenleri biliyorum
    çok bilgili değilim konu hakkında yanlışım olabilir ama başka örtmek mevzusu incil dede geçer
    Ama başını örtmeden dua eden ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı traş edilmiş bir kadından farkı yoktur.

    6 Eğer kadın örtünmüyorsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da traş etmesi ayıpsa, başını örtsün.

    dinler arası farklılıkların oluşması insanların dünya menfaatlerinden kaynaklanır.. Kuran-ı kerim hariç hepsi bu yüzden bozulmuştur. islam son din olduğundan Kuran-o Allah C.C ayetlerle koruduğunu bildirmiştir.
    Dinimiz dünya hayatının geçici olduğunu bizleri sonsuz bir hayat beklediğini söyler. Bu yüzdendir ki bu kısa yaşamımızon her anında dine göre yaşamayı emreder. ufak bir hesaplama yaparsak sonsuzluk karşısında bir insan ömrü bir rüya gibidir.

    5 vakit namaz ise müslümanın en büyük koruyucusudur. 5 vakit namaz kılmak için bir çok günaha uzak durmak gerekmektedir.
    ···
  • +26
    boncuk omer in hikayesi
    hikaye için kayıt oldum
    ···