-2
Xanê Çengzêrin (Altın Elli Han) da olarak bilinen destan, halk arasında Dımdım Kalesi olarak biliniyor. Destan, 17. yüzyılda iran Kürdistanında yaşanmış gerçek bir Kürt ayaklanmasına dayanıyor. Ayaklanmanın merkezi ise iran Kürdistannda yer alan Mergever bölgesindeki Dımdım Kalesidir. Memê Alanla birlikte Kürtlerin ilk efsanesi olan Dımdım Destanı, 19. yüzyıl ortalarına kadar dengbej geleneği ile taşındı. 19. yüzyılın ortalarında yazıya dökülen destan Rusyanın Erzurum eski Başkonsolosu A. Jaba tarafından derlendi. 1860 Kurdskiye Rasskazı dört sayfalık bir düz yazı metni olarak yayımlandı. Destanın bu versiyonu Bayezitli bir Kürtün sözlerinden Arap alfebesiyle kaydedildi. Birkaç ad altında bilinen destan; Dimdim (Dımdım), Dımdım Xanê Kurda (Dımdım Kürt Hanı), Beytta Xanê Kurda (Altın Elli Hanın Merkıbesi), Xanê Çengzêrin (Altın Elli Han) gibi isimlerle bilinmekte. Destanda Dımdım Kalesi kahramanca savunulduğu; iran Kürdistanında Tergever, Mergever, Bıradost ve Uşnu bölgelerinde yaşayan Kürt köylülerin, Safevi (iran) istilacılarına karşı verdiği mücadele anlatılmakta. istilacılara tepki
Kürt halkının, kendi bağımsız Kürt devletini kurması istilacılar tarafından sürekli engellendi. Kuzeyden güneye, doğudan batıya giden ticaret yolları Kürt devletinin bulunduğu topraklarda geçiyordu. Stratejik bir yere sahip olan Kürt devleti sürekli, Osmanlı imparatorluğu ve Safevilerin saldırılarına uğruyordu. Dımdım Destanı, Safevi hükümdarı Şah Abbas Iin (1587-1629) döneminde yaşandı. Köylerde ve kentlerde yaşayan yoksulların durumları her geçen gün kötüye gidiyordu. Herhangi bir iyileşme görülmezken, şah kendi iktidarını ve amaçlarını gerçekleştirmek için daha sert önlemlere başvuruyordu. Bu da yoksul halkın tepkisini çekiyordu. Aynı zamanda Safevileri tek bir devlet haline getirmek isteyen Şah Abbas I, Kürt beylerini kendi himayesi altına almak istiyordu. Safeviler bu siyasetini yaşama geçirirken, en çok Kürt halkı zarar gördü. Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Kürt feodal beyleri de tek bir Kürt devletinin kurulması çabası içerisindeydiler. Xanê Çengzêrininde (Altın Elli Han) böyle bir amaçı vardı. Fakat Kürt feodal beyleri kendi aralarındaki düşmanlıklar ve çıkar ilişkilerinden dolayı bir türlü bir araya gelmediler. Kürt halk ayaklanması olan Dımdım da bu ortamda gerçekleşti. 1608-1610da gerçekleşen ayaklanma Safevi devletinin varlığına yönelen tehlikeli ayaklanmalar arasında yer aldı. Gerçekleşen ayaklanmadan sonra diğer halklar da birbirini zincir gibi izleyen ayaklanmalar gerçekleştirdiler. Destanın hikâyesi
Emir Han, Şah Abbas Iden yaptığı hizmetler karşılığında bir öküz derisi kadar toprak parçası ister. Emir Han, öküz postundan daracık ve incecik bir kemer yapar ve bu kemerle büyük bir toprak parçasını kaplar. Ve Gozan Tepesinde Dımdım Kalesini inşa eder. Kaleyi gizli geçitler, su havuzları, yeraltı su boruları ile döşer. Kalenin yeri ve yapımı göz önüne alındığında ise Emir Hanın büyük bir strateji bilgisine sahip olduğu görülür. Kürt devleti kurmak için böylesi bir plana girişen Emir Han, daha sonra şaha karşı çıkar. Ve şah, Emir Hana şöyle seslenir;
Ku te bêaqilî kiriye, Min bihîstiye te navê şah ser xwe daniye. Lo-lo Xano tu kurmancî
Qebûl bike tu vî tacî
Qebûl nakî te dikujim
(Akılsızlık yaptığın; Kendini şah ilan ettiğini duydum. Ey, han, sen Kurmancsın, Tanı benim tacımı, Tanımazsan, seni öldürürüm!)
Ama Emir Hanın şaha cevabı nettir:
Tacê te ser serê te be, Gû nav mesebê te be, Kuştina mêra wê hebe, Kurdistan bênav nabe.
(Senin tacın başında kalsın, Mezhebine tüküreyim senin, Varsın yiğitler ölsün, Bir tek Kürdistan onursuz kalmasın!)
Bu cevaptan sonra savaş başlar. Yedi yıl süren savaşın seyri, şahın, gizli su yolunu bulmasıyla değişir. Kalenin içindekilerin susuz kalmasından dolayı kale şah tarafından ele geçirilir. Kalenin ele geçirildiği sırada Emir Hanın annesi Güher Hanım kalenin içine daha önce döşenmiş barutları patlatır. Ve kale yerle bir olur. Kürtlerin Şêr e, çi jin e çi mêr e (Aslan aslandır, ne fark eder, ha erkek, ha dişi) atasözünden de anlaşılacağı gibi, o dönemde Kürt toplumunda kadına değer veriliyordu. Emir Hanın, Xanê Çengzêrin (Altın Elli Han) ismini alması da; şahın, Kürt aşireti olan Bıradostu kazanmak için altın işçiliğinin en iyi ustalarına protez bir kol yaptırarak, Emir Hanın kegib koluna takmasıyla olur. Safevi devleti, Şah Abbas Iin uyguladığı sert ve baskıcı iç politikalardan dolayı başlayan Kürt ayaklanmasını zor da olsa bastırdı. Yaşanan ayaklanmalara katılan beylikler ve aşiretler ya yok edildiler ya da topluca ülkenin en ücra köşlerine sürüldüler.
Kaynakça: Avesta Yayınevi Kürt Kahramanlık Destanı: Dımdım. Ordixanê Celil�in yazdığı eser Rusçadan ibrahim Kale tarafından çevrildi. Destanın altı değişik versiyonu hem Kürtçe hem de Türkçe olarak verilmiş.
KISACA:
Dım dım söylencesi iran'ın kuzeyinde yaşayan Han avden adlı Şahın Hakkarili bir kahyası vardır.Şah becerikli ve dürüst kahyasını çok sevmektedir.
Bir gün kırk kişilik bir haydut çetesi ,şahın çiftliğini basar, talan etmek ister. Kahya çetedekilerin otuzunu öldürür,ama bir saldırganın kılıç vuruşuyla sol eli kopar.Şah altın bir el yaptırarak onu ödüllendirir.
Günlerden bir gün çiftliği dolaşmaya çıkan kahya, çobanın yanına varır.Öyle yorulmuşturki, sunulan taze sütü içemeden uyuya kalır. Kavalı süt çanağının üzerine koymuştur. Rüyasında ak bir deniz üzerinden geçerek dewfine bulduğunu görür. Uyanır bu sırada sarı bir sinek kavalın içinden geçerek korudaki mağaraya girmektedir. Düşünü hatırlayıp o da mağaraya girer. Büyük bir define bulur. Mağaranın ağzını örtüp Şah'a varır haber verir. Kendisine bir manda derisi kadar toprak bağışlanmasını ister.
Dileği kabul edilir o da bir manda derisini ince ince kıyarak bir yumak oluşturur. Mağaranın bulunduğu alanı bununla çevirir.Çevirdiği yerler kendisinin olmuştur. Defineyi çıkarıp mağaranın olduğu yere büyük bir kale yaptırır. Artık "Altın Elli Han" diye anılır. Dım dım adı verilen bu kalenin iran'ın kuzeyinde günümüzde de ayakta olduğu söylenir.
iran şahı:
“Hey Han! Ne de olsa Kürtsün,
Tanı benim tacımı,
Tanımazsan yok ederim seni”
Kürt hanı, Emirxan:
“Senin tacın senin başında kalsın,
Vız gelir bana senin tacın,
Varsın yiğitler ölsün,
Ama Kürdistan şan ve şereften yoksun kalmasın”
iran Şahı:
“inat edersen eğer,
Üzerine ordular yollarım
Silerim yeryüzünden ordunu senin
Soyunu ve halkını yok ederim”
Kürt hanı:
“Bizim halkımız teslim olmaz,
Savaş meydanında bekler düşmanı,
Aslan gibi dövüşür,
Ben korkmam ordularından senin,
Ben korkmam Tebriz’den gelecek handan,
Ordumu dağlardan silemezler,
Ben korkmam –yardımına- Çin’den gelecek handan,
Kökünü kazıyamaz benim halkımın,
Ben korkmam –yardımına- Tmor ’dan gelecek handan,
Süremez benim halkımı dört bir tarafa,
Ben tanımam senin tacını,
Vız gelir bana senin tacın,
Ben Kürdistan’ın şanını yere düşürmem”.
…
Birkaç gün sonra Kürt hanının oğlu:
“Yüceler yücesi kurtarıcının üzerine yemin ederim,
Kale çevresinde kurulan düşman çadırları,
Havadaki yıldızlar kadar,
Ağaçlardaki yapraklar kadar,
Deniz kıyısındaki kumlar kadar, çok”.
Kürt hanı:
“Varsın ölsün yiğitler,
Ama Kürdistan şan ve şereften yoksun kalmasın!”
…
Kürt komutan ordusuna:
“Asker babanın çocukları korkmazlar,
Ölümden korkmazlar,
Gitmek için cenge, beklemezler babalarını,
Yiğitlerin çocukları yiğit değildir, gitmedikçe savaşa, korumadıkça babalarını”.
Bir Kürt asker:
“Ben bağlı bir orak değilim,
Ben bağlı bir dana değilim,
Gelince cenk zamanı, yiter benim itidalim”.
…
“Dalga dağ yamaçlarından geçti,
Güneş gibi ışıdı kılıçlar,
Cenk sürüyordu dağlarda,
Ok ve sadak sesleri yayılıyordu,
Yaban domuzu ve parslar tutuşuyordu savaşa”
…
Savaşın ortasında bir komutan:
“Geldiler işte, geldiler işte,
Aşiret kafileleri geldiler, geldiler işte,
Çıldırmış kurtlar ve aslanlar gibi geldiler onlar,
Kürdistan’dan aşiretler geldiler,
Kürt önderinin yardımına geldiler”.
...
Emirxan yardıma gelen bir Kürt aşiret liderine:
“Sen her zaman düşmanlığımızı yaptın,
Askerlerimi katlettin, Sana ve orduna yoktur güvenim
Sana yoktur ihtiyacım”.
O aşiret lideri:
“ARAMIZDA VARDI KARDEŞ KAVGASI,
DÜNYA MALI DAVASI,
ŞiMDi iSE SÜREN KÜRDiSTAM KURTULUŞ SAVAŞI,
BU SAVAŞTA KÜRDiSTAN DÜŞMANLARINI PÜSKÜRTELiM,
SONRA SEN BANA UZAK BEN DE SANA.."
Kürt kadını.
“Ola ki yenilirse hanlarımız,
Eli silah tutan kadınlar dövüşecek ölümüne,
Diğerleri de cephanelikte havaya uçuracak bedenlerini”.
…
“Ki yine olursa sağ kalanımız,
Kazısınsın kafalarımız,
Kesilsin zülüflerimiz”
…
“Varsın yiğitler ölsün,
Ama Kürdistan şan ve şereften yoksun kalmasın”