- 4 / 19 / 674 entry
- 28 başlık
- 3 trend
- 4,029.78 incipuan
charly mattei "çükerim."
-
+2
mutluluğun formulünü anlatıyorum
irem'in geldiği gün havalimanına karşılamaya gittim. beklediğim kadar güzel bir kız olmasa da, hala gözüme çekici geliyordu.
ancak üzerimde flörtüymüşüm gibi davranma isteği yoktu. o günlerde Mert de Esra'yı görmeye gelmişti. irem'le ilk buluşmamızda
yanımızda Esra ve Mert de vardı.
akşam Mert ve Esra irem'in benim kalemim olmadığını, daha iyileriyle bir ilişki kurmam gerektiğini söylediler. başınıza gelmiştir,
yakın arkadaşlarınız onay vermediği zaman karşınızdakini görüşünüz bile değişir. bende de böyle oldu ama çat diye gördüğüm ilk gün
bırakmak istemedim kızı.
zaten 1. ayımız da yaklaşıyordu ve irem bugüne özel planlar yapıyordu. öğlen buluşacaktık, gezip tozduktan sonra akşam şarap alıp eve geçecektik. benim ona yemek hazırlamamı istiyordu.
güzel bir akşam geçirecek, daha sonra sex yapacaktık. özel olarak hazırlanıyordu resmen. ben alkol tüketmeyi pek sevmem bunu bildiği için,
kırmızı mı içelim, beyaz mı deneyelim, o gün ne giymemi istersin, nasıl bi yemek yapacaksın vs vs.. sürekli sorup duruyordu.
o sıra irem'le çok görüşememiş, Mert'le ilgilenmek zorunda hissetmiştim kendimi. sonuçta Mert sürekli gelmiyordu, irem ise hep buradaydı.
irem bundan rahatsız olmuştu ama Mert ve Esra'yla takılmama ses etmemişti. 1. ayımızda telafi ederiz diyordu.
Mert'in döndüğü gün, irem'le skypeta yarın kaçta buluşacağımızı falan konuşuyorduk. o sıra telefonum çaldı, arayan Esra'ydı.
- alo, bebişim napıyosun?
+ iyi öyle oturuyoru, sen napıyosun?
- oturuyorum bende, ya yarın sabah 8'de annemleri bi yere zütürcem, hava biraz bozuk yağmurlu olabilirmiş, annem dönüşte tek olmamı istemiyo,
kaza falan yapmamdan korkuyo yollar ıslak olur diye, ben de Gaye'ye sordum işi varmış seni arıyım dedim, benimle gelir misin?
+ gelirim, kaçta çıkcaz?
- sabah 7de çıkarız evden, hazır ol sen..
+ tamam, öpüyorum.
böylelikle, yarın için irem'le yaptığım planda hafif bir esneme meydana gelmişti. -
+2
mutluluğun formulünü anlatıyorum
onu görünce, gülümseyerek yaklaştım.
- naber charly ya, görüşemiyoruz hiç..
+ sorma ya, seni Allah çıkarttı karşıma..
- hayırdır kankam?
+ ya sana birini sorcam sorcam, git gel yaşıyorum bi süredir, sen de denk gelince sorayım madem vardır bi hayır denk gelmemizde..
- kim kanka sor hayırdır sıkıntı mı var?
+ yok yok sıkıntı değil de garip bi durum, irem'i tanıyo musun?
- irem, irem x mi?
+ evet o..
- haydaaa, bekle Taygun tuvalette gelsin öyle konuşalım.. (Taygun geldikten sonra)
- kanka ne muhabbetin var senin bu irem ile?
+ ya böyle böyle flört ediyoruz gibi, sizin bi münakaşanız olmuş, irem bir şeyler anlattı ama teyit etmek istedim
- kanka bu kız çok büyük huur, aynı zamanda manyak. deli deli hikayeleri var ailesiyle ilgili.
ben buna yazdım instagramdan, bana geldi biz seviştik, sonra benle sevgili olmak istedi, ben de ben seni üzerim dedim sevgili olmak istemedim.
benden bir ay sonra da Taygun gibti.
T- gibtim kanka, ev kiraladık orda gömdüm hatta öyle büyük bi huur işte
N- kanka gibeceksen gib ama sevgili olmayı falan düşünme sakın, çok büyük hata yaparsın
+ eyvallah beyler, o da daha farklı şekilde anlattı, senle bir şeyler yaşamamış, Taygun'dan hoşlanmış, Taygun'la bi şeyler yaşadığını inkar etmiyo
falan filan anlatıp ayrıldım yanlarından. irem'den bu durumu gizledim ama konuşmaya devam ettim. irem bana huurymuş gibi hissettirmiyordu,
en iyisi yüz yüze gördüğümde karar veririm, hoşlanırsam devam ederim, hoşlanmazsam da bir şeyler yaşarım, sonra yol veririm diye düşünmüştüm.
zamanla irem Numan'ın bahsettiği gibi ailesi hakkında garip hikayeler anlatmıştı bana. bu da Numan'ın anlattıklarını doğrular gibiydi.
yine de şans vermek istedim.
ilerleyen günlerde, Galatasaray-Beşiktaş maçı vardı. akşam Esra ve Gaye'nin bana gelip maçı izleyeceğini söylediğimde, konuşmalarımızda Esra'nın sık sık
adı geçtiği için kabul etse de Gaye'nin kesinlikle benim evime giremeyeceğini falan söyledi. üzerimde kurduğu baskıdan ve yaptığı
kıskançlıktan rahatsız olmuştum. yerini ve haddini bilmesi gerektiğini söyledim, o ise çoktan sahiplendiği için bir tartışma yaratmıştı.
sakinleşince özür diledi. -
+2
mutluluğun formulünü anlatıyorum
beyler bu gece Beşiktaş maçı oldu, galip de gelince hiç yazma fırsatım olmadı. yarın biraz fazladan part atacağım. bekleyenlere teşekkürler. -
+3
mutluluğun formulünü anlatıyorum
peki dedim daha önce neden benimle konuşmayı devam ettirmek yerine kısa ve geç cevaplar vererek bitirdin?
irem anlatmaya başladı. "sen yazmadan bir süre önce Numan X ile görüşüyordum. instagramdan mesaj attı, konuşmaya başladık. buluşmaya karar verdik.
Sonra Numan beni eve davet etti, ev arkadaşları falan varmış oyun oynarız dedi, gittim. sohbet muhabbet sonrası Numan'ın odasına geçtik, Numan
soyunmaya başladı, durdurdum. ben bu şekilde bir şey yaşayacağın kız değilim dedim, o da benden duygusal bir şeyler bekleme, ben seni üzerim dedi.
kabul etmiyosan seni zorlamam dedi ben de istemeyince üstünü giyindi çıktık odadan, o duşa girdi. o sırada ev arkadaşı Taygun da kanka sen daha
evden çıkmadan önce duşa girmedin mi ya? diye dalga geçti. yani o sıra Numan duşa girerek az önce irem'i gibtim havası yarattı.
o gün ben Taygun'dan hoşlanmıştım tip olarak, ama ev arkadaşı falan olduğu için bunu belli etmemeye çalıştım. aradan biraz geçtikten sonra Taygun
bana yazdı. onunla görüştük. benden hoşlandığını falan söyledi, o açılınca ben de kendi duygularımdan bahsettim. görüştük. bir şeyler yaşadık.
ancak daha sonra Taygun, Numan seni gibtiğini iddia ediyo ben ev arkadaşımın gibtiği kızla birlikte olamam falan diyerek benden ayrılmak istedi.
olaylar böyle gelişince, kısa zaman sonra da aynı memleketten sen yazınca, yine onların çevirdiği bir oyuna dahil olmak istemedim. bu yüzden sen
nereli olduğunu söyleyince sana cevap vermeyi bıraktım" dedi.
anlattıkları garip de olsa, kabul edilebilir bir bahanesi olduğu için üstelemedim. yaklaşık 1 ay konuştuk irem'le. benden hoşlandığını biliyordum.
çekici bir kız da olsa, bu entrikalar falan benim pek hoşlandığım şeyler değildi, bu yüzden uzak durmaya çalışıyordum. bir yanım "olm daha önce
yazdığın kız işte, şimdi kendi gelmiş sana, geçmişinde bazı şeyler yaşadı diye gibtir mi edeceksin kızı?" dese de, diğer yanım "sen şimdi bu kızla
çıksan, Numan'ın, Taygun'un dalga konusu olacaksın. bizim gibtiğimiz kızı yanında sevgilim diye gezdiriyor musun? diye sorduklarında cevap
veremeyeceksin çünkü kanıt yok elinde, sal gitsin" dese de, bambaşka bir yanım "olm zamanında beğenip yazmışsın, kız çekici. bi ihtimal de olsa
Numan da Taygun da gibmiş, senin onlardan neyin ekgib, takıl geç" diyordu.
tatil bitti, okullara geri döndük. irem bir süre daha memlekette kalacaktı. henüz daha canlı kanlı görmemiştim. ne yapacağıma, onu canlı gördükten
sonra karar verecektim. tabii geçen süre zarfında her ne kadar uzak kalma taraftarı olsam da, konu sevgili olmaya, cinselliğe, hayattan beklentilere
vs gelmişti.
bir gün faturaları ödeyip eve doğru yürüdüğüm vakit, birinin arkamdan "naber charly?" diye seslendiğini duydum. arkamı döndüm, bu kişi Numan'dı. -
+2
mutluluğun formulünü anlatıyorum
o sıralarda bana, daha önce c2'den zarfladığım bir kız yazdı instagramdan, irem.
konuya açıklık getirmeden önce, kendisini kızlarla konuşmak konusunda yetersiz gören, iki lafı bir araya getiremeyen,
konuyu cinselliğe bağlamayı bir türlü beceremeyen panpalarımı, c2 uygulamasını indirerek hesap açmaya ve ardından
beğendiği kızlara yazmaya davet ediyorum. bir yazarsınız cevaplamaz, iki yazarsınız cevaplasa da giblemez, üçüncüsünde
dikiş tutturursunuz, hoş sohbet birine denk gelirsiniz. muhabbeti nasıl daha derine inebileceğinizi test etme fırsatınız olur,
bakarsınız foto istersiniz vs vs.. kendinizi test etmiş olursunuz böylece yarın bir gün beğendiğiniz veya düşürmek istediğiniz
bir kızla konuşma fırsatınız olduğu zaman çekinmeden nasıl ilerleyebileceğinizi bilir hale gelirsiniz. tinder'ı falan önermiyorum.
c2(connected2.me) diğer uygulamalara göre daha az ego barındıran bir uygulama. güvenin bana.
her neyse, irem'den bahsedeyim. c2'de aynı okulda, aynı bölümde okuduğumuzu görünce yazmak istemiştim. ancak güzel giden sohbetimiz
olmasına rağmen memleketimi öğrendikten sonra çok giblememişti. geç ve kısa cevap vermelerle konuşmanın dıbına koyduğu için uzatmamıştım.
beyaz tenli, kısa boylu, ince ama fotosunda harika kalçaları olan bir kız.
sınıftan bir çocuğa platonik olduğunu, yardımcı olup olamayacağımı sordu. hafif sitem ederek tarif etmesini istedim. mavi kulaklıklı, sigara içen
bir eleman arıyor. ben dikkat çekmemek için bakmıyordum, ders arasında yanımdaki arkadaşlarım gördü falan dedi. sınıftan tanıdığım bir kaç
elemanın instagrdıbını attım. bunlar değil dedi. o sıra bana takip isteği attı, kabul ettim. sensin işte dedi, ne benim dedim, o sensin dedi,
e benim mavi kulaklığım yok ve sigara içmiyorum dedim, yanındakilerden biridir sen olduğuna eminim insan kime platonik olduğunu bilmez mi ya falan
dedi, bu şekilde konuşmaya başladık.
beni bir derste görmüş, daha sonra bir sınavda. bahsetmiş, sonra arada dışarı çıktığımı görüp yanındaki kızlara göstermek istemiş. kızlar da
o şekilde tarif etmişler.. -
+3
mutluluğun formulünü anlatıyorum
beyler biraz gecikme oldu kusura bakmayın. 2 part atıyorum, okuyan olursa yorumlasın bir kaç part daha yazarım. okuyan yoksa yarın devam ederim..
Mert ile Esra bu şekilde devam etti. Mert okula geri döndü, ben de sömestr öncesi yaklaşan sınavlara odaklandım. sınavlardan sonra memlekete döndüm ve Mert ile
buluştuk. Esra'dan bahsetmemi istedi. ilişkileri ciddiye biner gibiydi. benimle fuckbuddy olduğu dönemden sonra eski sevgilisiyle barıştı, ayrıldı, barıştı, ayrıldı.
benle Eylül gibiydi. dikiş tutturamadı hiçbi zaman. ve bu ayrılık dönemlerinde hayatına başka erkekleri aldı ancak onlar da uzun sürmedi. ve Esra bu hayattan sıkıldığı
için bir çıkış yolu olarak görüyo seni. sevip, uzun soluklu bi ilişki yaşamak istiyor benim gördüğüm falan diyerek anlattım ona Esra'yı.
aynı gece eve vardığımda Esra da Mert'ten dert yanıyordu. cafeye çıkmış, yanımızda erkek yoktu, yer bildirince aynı mekanda olduğu için erkek de etiketlenmiş,
Mert bu çocuk kim diye sormuş, darlamış biraz.. güvenmiyor, sürekli sıkıyor, oysa her şeyi haber ediyorum falan diyodu Esra. ben de ona Mert'in eski ilişkilerinden,
ne kadar çok kandırıldığından falan bahsettim. bu yüzden sana alışana kadar biraz dayan, alıştıktan sonra orta yolu bulursunuz zaten diyerek tavsiyeler verdim.
amacım ikisinin de mutlu olmasını sağlamaktı. ilerleyen günlerde Mert'ten bir mesaj geldi.
- kanka Murat kim? (Murat, Ömer'in arkadaşı, bir halısaha maçında Esra beğenmişti ancak sonradan sadece takipleştiler, bir şey yaşanmadı)
+ Ömer'in arkadaşı kanka hayırdır?
- ya bu Esra'nın instagramında gördüm, çocuk dağ atsa beğeniyo, taş atsa beğeniyo Esra. hayırdır?
+ bilmiyorum kanka valla Ömer'in arkadaşı tanışıklıkları var ama o kadar yani..
- aralarında bi şey oldu mu ne alaka bu iş?
+ olmadı, bilmiyorum valla..
- iyi bakalım..
şeklinde bir konuşma geçti. aynı gece dışarı çıkarken Ömer'i de aldım, arabayla çarşıya iniyorduk.
- Ömer, bugün Esra Murat'ın bi kaç fotosunu beğenmiş, Mert'te hayırdır falan diye sordu bana, Ömer'in arkadaşı ama aralarında bi şey olmadı falan dedim Mert'e,
sana sorarsa bi ara Esra'nın Murat'ı beğendiğini falan söyleme, durduk yere araları bozulmasın zaten mevzu uzamadı beğenide kaldı biliyosun..
+ kanka Mert bana da sordu, ben böyle böyle diye anlattım olayı..
- aferin sana..
bu şekilde Mert'in, istemeden güvenini sarsmış oldum. amacım, hiç de mühim olmayan bi olayı büyütmeden kapatmaktı ancak Ömer'in itiraf etmesi araya çomak soktu.
Esra da açıklama olarak seri like yapıyordum, kimin fotosu olduğuna bakmadan beğendim farkında bile değildim, zaten engelledim çocuğu büyütülecek bir şey
değildi demiş.
velhasıl kelam, Mert'in güvenini sarstığımızla kaldık. -
+2
mutluluğun formulünü anlatıyorum
merhaba beyler, akşam 22.00-23.00 gibi yeni entryleri gireceğim. gelen yorum bırakıp gitsin, kaç kişiyiz görelim.. -
+3
mutluluğun formulünü anlatıyorum
bu sefer hikayeyi sonlandırana kadar yazmaya devam edicem beyler. bu gecelik son 1 part atıyorum, yarın devam edeceğim. uplayan, şukulayan herkese çok teşekkürler.
ertesi gün Ecem'den gelen mesaj ile uyandım.
+ canımı sıkmamıştın, hatta ben işaret ettim sana çünkü yanıma gelmeni istiyordum, kuzenim adına özür dilerim senden
- kuzenin miydi o? ben de niye bu kadar kızdı falan diye düşünmüştüm, önemli değil. ama gecenizi yarım bıraktınız..
+ alt katta devam ettik, hatta bi ara yukarı çıkıp yanına gelmeyi düşündüm ama rezil olurum diye yapmadım.
- keşke gelseydin.
+öyle işte..
- neyse, geç olsun güç olmasın, anlat bakalım..
diyerek konuşma, tanışma faslına geçtik.
özetle kız istanbul'da okuyormuş, yılbaşı için kuzeninin yanına gelmiş. sevgilisinin olduğunu, ancak sevmediğini ve çocuk onu çok sevdiği
için çıktığını söyledi. ben de benimle konuşmaya devam edecekse, bir ilişkisinin olmamasını tavsiye ettim. çocuktan ayrılamayacağını, ama benimle
konuşmayı kesmek istemediğini söyledi, ben de basit bir şey istemediğimi, sevgilisi varsa benim olmayacağımı anlattım. o da istanbul'a gelirsen
mutlaka haber ver dedi. o gece sevgilisi yazdı. kızı düzeltmek için çok uğraşmış, sadık kalması için çabalıyormuş, kızla konuşmamamı rica etti.
gerçekten rica etti beyler, garip ama evet. ben de "senin isteğinle değil ama sevmediği bi çocukla çıkan ve ayrılamayan bi kızla işim olmaz"
diyerek konuşmayı kestim Ecem'le. Ecem'e de bu durumu açıklayan bi mesaj attım, o da cevap olarak "istanbul'a geldiğinde mutlaka haber et" dedi.
ilerleyen günlerde Esra ile Mert sevgili olmaya karar verdiler. Mert zamanında Esra ile fuckbuddy olduğumu biliyordu. bu konu o sıra hiç açılmamıştı
ancak Ömer bu durumdan ötürü hiç istemiyordu sevgili olmalarını. kanka takıl geç, sevgili olacaksan da takılmalık olarak gör kızı gönül bağlama
falan demişti. iş ciddiye binerse birbirimizin yüzüne nasıl bakıcaz falan diye düşünüyordu. Mert de ne yaptığımın farkındayım, merak etmeyin
bağlanmam falan diyerek tatilinin tadını çıkartıyordu. -
+3
mutluluğun formulünü anlatıyorum
arkamı döndüğümde ortalık karışmıştı. masadaki eleman bana doğru gelmeye çalışıyor, yanındaki kız da onu sakinleştirmek için uğraşıyordu.
daha sonradan öğrendim ki masadaki çift kızın kuzeni ve sevgilisiymiş. eleman benim öyle rahat kızın elinden tutup kulağına yaklaştığımı
görünce dellenip ayırmaya kalkmış. sevgilisi elemanı sakinleştirmeye çalışırken Özlem de bunu farkedip beni arkamdan çekmiş.
kötü bir niyetimin olmadığını, kızı beğendiğimi ve dans etmek istediğimi söyledim. kız da kuzenine surat astı. 5-10 dk içinde toparlanıp gittiler.
moral bozmak, surat asmak istemedim ve masadakilerle eğlenmeye devam ettim. artık herkes alkolün de etkisiyle birbiri ile dans etmeye başlamıştı.
Ömer önce Cemre'ye yürümüş, karşılık alamayınca Özlem'e yanaşmıştı. bir ara kolonun dibinde Özlem Ömer'in dudaklarından kurtulmaya çalışıyordu.
onlar bu durumdayken, Esra yanıma gelip "Miray'ı Mert'in yanından al" dedi, "neden" dedim, "ben Mert'e aşık oldum" dedi. biraz sarhoştu. üstüne
gitmek istemedim. Miray'ın elinden tutup dans etmeye başladım, Esra da Mert'in yanına gitti..
Ben Miray'la, Esra da Mert'le dans etti gece boyu. clubtan çıktığımızda ise Mert Miray'la bindi taksiye, Esra çıldırmıştı..
size demiştim ya -kızlar karşısında bir rakip olduğunu hissederlerse eğer, size kendilerini kanıtlamak için extra çabalarlar- diye, Esra da
kendini kanıtlayabilmek için eve gittikten sonra bize gelmek istediğini söyledi. Miray'ı yurduna bıraktıktan sonra Mert'e olayı anlattım. Esra'nın
bize gelmek istediğini söyledim, gelsin kanka sıkıntı yok dedi. 5 gibi Esra ve Özlem bize geldiler.
Ömer az biraz Özlem'le ilgilendi, daha sonra Esra ile Mert'i bi odaya kapatıp konuşmalarını sağladım. ben de o sırada gece boyu aklımdan çıkmayan,
clubta bakıştığım kızı aramaya başladım. gece yapılan check-inlere baktım, swarmın altını üstüne getirdim. ardından instagramda bulunduğumuz clubı
konum olarak belirleyen fotolara baktım. en son twitterda mekanda check-in yapılmış şekilde arattım ve bütün kızların profillerine teker teker baktım.
ve bum. buldum. adı Ecem'di. instagramdan mesaj attım..
- bu gece böyle sonlansın istememiştim, canını sıktıysam kusura bakma.
tam bu noktada kesip size bir tüyo daha vermek istiyorum. tanımadığınız, ilk defa muhabbete başlayacağınız bir insana karşı kuracağınız ilk cümle
bazı şeyleri karşı tarafa iletmeli. kötü niyetli bi insan olmadığınızı, pısırık ve özgüvensiz olmadığınızı gibi. ve kızı cevap atmaya zorlayacak
bir şey olmalı.
bu mesajıma bakalım, bu gece böyle sonlansın istememiştim, farklı bir şey istiyordum çünkü. yanına geldim, dans ettim seninle, pısırık değilim.
canını sıktıysam kusura bakma, iyi niyetli biriyim. bu gece böyle sonlansın istemezken kötü niyetli değildim. canını sıktıysam kusura bakma
yani senden özür diliyorum, beni affet ve affettiğini söyleyeceğin bir cevap ver.
yani kurduğunuz cümlenin alt metni, sizin ne söylediğinizden daha önemli aslında. bunu göz önünde bulundurup o şekilde yaklaşın daima.
neyse hikayeye dönüyorum. kız mesajı okumadı. daha sonra Esra ile Mert salona geldiler bir süre daha oturdular ve gittiler.
Esra hoşlandığını söylemiş, Mert de kafasının biraz karışık olduğunu söylemiş ve zamana bırakmışlar. -
+3
mutluluğun formulünü anlatıyorum
Ömer de bir arkadaşını(Cemre) çağırmayı planlıyordu yılbaşı için. kalabalık olacağımızı düşündüğümüz için
cluba gitmeye karar verdik.
yılbaşından bir kaç gün önce Mert yabancılık çekmesin, clubta soğuk bir ortam olmasın diye Esralarda yemek yedik.
tanıştık, oyun falan oynadık.
velhasıl kelam, yılbaşı günü ben(charly), Ömer, Mert, Eray(Mert'in ev arkadaşı), Esra, Gaye(Esra'nın ev arkadaşı),
Özlem(Esra'nın memleketten arkadaşı), Cemre(ömer'in arkadaşı), Miray(Mert'in görüştüğü kız) yani 5 kız 4 erkek
cluba gittik.
2015'e büyük umutlarla, Gizem'in hayatımda olacağı ve sevgilim olacağı umutlarıyla girmiştim ancak her şey
tepetaklak olmuştu. bu yüzden 2016'ya pek iyimser bakamıyordum. sadece güzel bir gün olsun, sevdiklerimle
güzel bir yıl geçireyim istiyordum.
her ne kadar Esralardaki yemekle ortamdaki soğuk havayı yok ettik diye düşünsek de, cluba girdiğimizde herkes çekindi birbirinden.
ben de ortamı ısıtmak için herkese yanaşıp iki dans edip devam ediyorum.. zamanla, alkolün de etkisiyle gevşeyince dans etmeye başladık.
Mert Miray'la, Ömer Cemre'yle, ben de ara ara Esralarla dans ediyordum.
hemen arkamda bir kız vardı, sürekli göz göze geliyor, gülümsüyor, dans etmeye devam ediyorduk..
bir ara tuvalete indim, ben çıkarken bakıştığım kız önümdeydi. benim peşime mi indi diye düşündüm ama konuşmaya cesaret edemedim.
normalde cluba sık giden biri değilim. o güne kadar alkol tüketmemiştim, o gün de Mert'in isteğiyle bir shot atmış, devamında
Red Bull içmiştim. bakıştığım kız Tarkan'ın Öp şarkısının "öp öp öp doyamadım" kısmında beni işaret ederek göz kırpınca
neyin etkisiyle bilmiyorum ama gazı alıp elinden tutarak yanına indim..
masada, yani kızın karşısında, bir çift vardı. arkadaşları olduğunu düşünerek çok önemsemeden kızla dans etmeye başladım.
kulağına eğilip "çok güzel olduğunun farkında mısın?" dedim. kız tam "yaa çok teşekkür ederim" derken biri beni arkamdan çekmeye başladı. -
+4
mutluluğun formulünü anlatıyorum
Esra'yla tekrar yakın olmaya başlayınca aklımı bir soru kurcalamaya başladı. tekrardan eskisi gibi fuckbuddy mi olacağız?
bu sorunun cevabını bulmak için Esra'ya gittim ve konuyu açtım.
Ben- ben bizim eskisinden daha yakın olduğumuzu düşünüyorum ve biz yakın olmaya başladığımızda genelde tehlikeli oluyoruz, ne düşünüyosun?
Esra+ yakın olduğumuzun farkındayım ama böyle düşünmemiştim hiç, sen ne düşünüyosun, ne istiyosun?
- benim için şu an ortada durum, sen ne istiyorsun önemli olan bu. fuckbuddy olalım dersen eğer, okeyim,
arkadaş kalalım dersen buna da okeyim, senden bir beklentim yok. ama benden bir beklentin olursa karşılarım yani..
+ ben arkadaş kalma taraftarıyım, seninleyken eğleniyorum, gülüyorum, geziyorum, güveniyorum sana yani bence bunu bozmayalım
- tamam olur, daha iyi olur hatta..
diyerek arkadaş kalmaya karar vermiştik ve o günden sonra Esra çok daha yakın arkadaşım olmuştu.
burada kesiyorum, hikayede zaman zaman yer alacağını düşündüğüm için Ömer'den ve Mert'ten bahsedeceğim.
Ömer, benim memleketten çocukluktan tanıdığım, ara ara kopsak da arkadaşlığımı daima devam ettirdiğim ve üniyi benimle aynı şehirde kazanınca
eve çıktığım arkadaşım. ev arkadaşım yani. biraz cılız, baskın karakter olmayı seven, kumral bi çocuk.
Mert de Ömer'le ortak arkadaşımız, aynı lisede okuduk. daha sonra üniyi farklı bi şehirde kazandı ancak memlekette sürekli görüşüyorduk.
temiz yüzlü, ağır abi takılmaya çalışan ama yüzündeki masumluğun buna izin vermediği, iyi niyetli bi çocuk.
zamanlar Ömer de Esra ile tanıştı. Esra, ev arkadaşı Gaye, Ömer ve ben
beraber takılmaya başladık. hafta sonları avmye gitmeler, evde çekirdek kola yapmalar falan klagib arkadaş ortamı işte. o kadar yakın olduk ki
Esra ile Gaye halısaha maçımıza falan geliyorlardı. bir gün bir halısaha maçında Esra Ömer'in arkadaşı olan Murat'ı beğendi, adını falan sordu bana.
söyledim. eve gelince Ömer'e Murat'ın sevgilisi olup olmadığını, Esra'nın beğendiğini ama çaktırmamasını falan söyledim. daha sonra takipleştiler ancak
bu olaydan bi iş çıkmadı. Esra Murat'a yürümedi, Murat'ta Esra'ya..
2015in sonlarına doğru Mert yılbaşını birlikte geçirmek için bana yazdı. Ev arkadaşı Eray'la birlikte bir kaç günlüğüne bize kalmaya geleceklermiş,
"orda görüştüğüm bi kız var(Miray) hem onla görüşürüm, hem yılbaşını beraber geçiririz, ortam olsun eğleniriz" falan dedi.
Ancak hiçbirimiz erkek erkeğe takılmak istemiyorduk, ben de Esralara yazmaya karar verdim. Onların da arkadaşı gelecekmiş(Özlem) kız kıza olmak istemiyorlarmış,
bana yazacakken ben onlara yazmışım. iyi dedim işte. hep beraber eğleniriz. -
+2
mutluluğun formulünü anlatıyorum
Esra'yı unutmayalım. bunların yaşandığı dönem, Esra bana duygusal bir şeyler hissetmeye başlamıştı. giydiğim tshirtün ne güzel
olduğundan, tipimden, saçlarımdan falan sürekli övgüyle bahsediyordu. Nesli diye bi kızdan kıskanmıştı. durum böyle olunca
Esra'yı aldım karşıma konuştum. bunu daha önce konuştuğumuzu, bunun bize zarar vereceğini, zaten aramızdakinin sevgililikten
aşağı kalır bi yanı olmadığını ama bana duygusal bi bağlılık hissetmemesi gerektiğini açıkladım. beni haklı buldu.
ve zamanla ikisi ile bir şeyler yaşamaya başlamıştım. bazen Esra ile, bazen Seda ile..
daha sonra Seda dayanamayıp Esra'ya anlatmış, Esra Seda'nın ağzına sıçtı okulda. bana da nasıl yaparsın böyle bi şey,
yaptığın yakıştı mı şimdi sana vs diyerek küstü.
burda yine size kızlar hakkında ufak bir tüyo vereyim, karşısında bir rakip olduğunu hissederlerse eğer,
size kendilerini kanıtlamak için extra çabalarlar.(Seda gibi)
ancak o rakibi tercih ettiğinizi düşünürlerse, sizi yok sayarlar.(Esra gibi)
bu yüzden, ilişkilerinizde de, arkadaşlıklarınızda da karşınızdakine "sen en iyisi olmazsan eğer, en iyisi olabilecek
insanlar var, ama ben yine de seni tercih ediyorum"u hissettirin ve bu çizgiden çok fazla oynamayın. eğer bunu başarırsanız
etrafınızdakiler daima size kendini kanıtlamak için çaba sarfedecektir. dozu aşmayın, sevdiğiniz insanlarda çok fazla uygulamayın.
her neyse, güvenimi boşa çıkarttığı için Seda ile bağlantımı kestim. Esra ile de bağlantım kopmuştu.
size bunları Esra'nın kim olduğunuzu bilmeniz açısından anlatıyorum. 1 sene sonra Esra ile aynı arkadaş ortamında bulunduğumuz
için barıştık. geride bıraktığımız süre zarfında neler yaşadığımızı konuştuk, evi evimin yakınlarındaydı, okula inerken beraber
inip çıkışta bir şeyler içmeye oturuyorduk. anlayacağınız tekrardan yakın arkadaş olmaya başlamıştık.
Esra ile barıştığım dönem(2015 eylül), diğer hikayemin bittiği dönem. Gizem'in bir başkasıyla olduğunu kabullendikten sonra(2015 kasım) kendi yoluma
bakmayı seçtim. kısa bir süre Eylül ile barıştım ancak her zamanki gibi uzun sürmedi. ayrıldım.(2015 aralık) Eylül konusunda detaya girmeyeceğim.
çünkü tanışmamızdan birlikte geçirdiğimiz yarım yamalak 4 sene ayrı bir hikaye konusu olur. iyi anımsamak istemediğim bir insan
olduğu için sadece bu kadarını yeterli buluyorum. zaten bu hikayede adının Eylül olmasının sebebi, hayatımın Eylül'ü olarak görmemden kaynaklanıyor.
hani Eylül'de yapraklar dökülür, ağaçlar kurur, tüm canlılık gider.. Eylül de bende öyleydi. belki de yaşantımın en cafcaflı döneminde, gençliğimin
en canlı olduğu zamanlarda beni tüm her şeyde kısıtlayıp sevgimi kullanarak yaşama sevincimi elimden alıyordu.
Gizem'in Gizem olma sebebi de, benim için hep bir sır olarak kalmasıydı. hiçbir zaman flörtten sevgililiğe geçiş yapamamış, o arada bağlantıyı kopartmıştık.
onunla olabilseydim hayat bana ne getirecekti, nasıl bir hayatım olacaktı bilemediğim için Gizem adını verdim.
her neyse, Esra'yla barıştım işte. yakın arkadaş olduk tekrardan.
hafta sonu dışarı çıkmaya, ara ara evine gidip oyun oynamaya falan başlamıştık. -
+3
mutluluğun formulünü anlatıyorum
Esra ile her şeyi konuşmuştuk. sınıftan kimse bilmeyecekti, ne olursa olsun. ne o benden, ne de ben ondan duygusal bir şey
beklemeyecektik. aramızdaki şey sadece birbirimize duyguğumuz güvenle birlikte birbirimizi tatmin etmekten ibaretti.
zaten onun yeni ayrıldığı bir ilişkisi vardı, benim de geldiğim şehirde 2 senemi harcamış Eylül vardı, ara ara yazıyordu.
hiç kafamı bulandırmak istemedim.
ilişkimizin zirve yaptığı dönem yılbaşı zamanıydı. o sınıftaki kızlarla birlikte geçirecekti, ben de liseden hala devam eden
yakın arkadaşımın yanında kutlayacaktım. döndüğümüzde Esra'nın gözlerinde biraz utangaç bir bakış vardı, anlat dedim..
durumu sınıftaki kızlara anlatmış yılbaşında. shot oyunu oynamışlar, herkes bir şey itiraf edip shot atıyormuş, o da benimle
olan ilişkisini anlatıp shot yapmış. doğal karşıladım, çekineceğim bir şey yoktu. toplum içinde bizi zor duruma sokacak
şeyler söylemedikleri sürece sorun yok dedim.
daha sonra, Esra'nın bizi anlattığı kızlardan Seda bana daha yakın davranmaya başlamıştı. aralarda sigara içmeye çıkmak yerine
sınıfta benimle takılıyordu, okuldan sonra mesaj atıp konuşmaya çabalıyordu. sınıfta tek güvendiği erkeğin ben olduğumu falan
söyleyip bana sır veriyordu. bir kez esrar içmiş, Polonya'da arkadaşları ile iddiaya girip bir kız ile öpüşmüş falan..
burda kesiyorum, size bir tavsiye vermek için. bakın beyler, bir kızın size olan ilgisini hissederseniz eğer, ilk olarak
yapmanız gereken şey onu salağa yatarak zarflamak. onun size olan ilgisini farketmemiş gibi yaparak, daha çok ilgi göstermesini
sağlamak ve daha zayıf duruma geçtiği an, onun size olan ilgisini kanıtlayabilmesi için ve aranızdaki güveni de sağlayabilmek
için normalde yapmayacağı bir şeyi yapmaya zorlamak.
ben de böyle yaptım Seda'ya.. bana ilgi gösterdiği kesindi, ancak farketmemiş gibi yaparak onu daha fazla ilgi göstermeye
zorluyordum. böyle durumlarda genelde karşımdaki ile oynadığım bir oyun vardır, birbirimize sürekli sorular sormak ve
cevap olarak sadece evet/hayır demek. karşıdaki cevap verdikten sonra bir soru sormak zorunda. örnek veriyorum.
- daha önce bungee jumping yaptın mı? (basit ve saçma bi soru ile giriş)
+ evet, sen daha önce Polonya'ya gittin mi? (devamı da basit ve saçma bi soru)
- hayır, en güvendiğin erkek ben miyim? (belki hemen değil ama bir kaç soru sonra özele inmeye başlama)
+ evet, sen bana güveniyor musun? (o da tedirgin bi şekilde güvenildiğini teyit ettirme çabasında)
- evet, bu güveni kanıtlamak için ileri gidebilir misin? (işte bu soruda evet ya da hayır demek zorunda olduğu için avlanıyor)
hayır derse eğer, "demek ki yeteri kadar güvenmiyormuşsun. insan güvendiği biri için risk alabilir. mesela ben de sana güveniyorum ve senin için ileri
giderdim." diyerek karşınızdakini "evet" demeye zorlayacaksınız. evet dedikten sonra oyunu bırakıp ne kadar ileri gidebilirsin, ne konuda ileri gidebilirsin
gibi sorular sorarak karşıdakini çözmeye çalışın.
karşıdaki zaten size ilgisi olan biri olduğu için, ne kadar ileri gidebilirsin konusunda net bi cevap veremese de, ne konuda ileri gidebilirsin konusunda
cinselliği bir şekilde kabul edecek. orda sizin karşınızdakine ne kadar baskın olduğunuz da çok önemli. kabul ettirmelisiniz.
her neyse, böyle avladım işte Seda'yı. ne konuda dediğinde her konuda, ileri gidemeyeceğin bir konu var mı? diyerek topu ona attım, o da hayır dedi.
o halde ne kadar ileri gidebilirsin dedim, bilmiyorum, ne istediğine bağlı dedi, mesela bana şu an fotoğraf atabilir misin anlık dedim, attı.
fiziğini görmek isteseydim de bunu yapabilir miydin? dedim, attı. bu şekilde açtım onu. daha sonra muhabbeti iyice cinselliğe bağlayıp buluşmaya ikna ettim. -
+2
mutluluğun formulünü anlatıyorum
o sıra herkes sınıfa girip sırasına yerleşiyor, ben de okumaya başladım sesli bir şekilde akrep burcunun özelliklerini..
akrep burcu güçlü bir burçtur, sinsidir ama çevresindekilere zarar vermez. güvenilirdir, kimi nasıl alt etmesi gerektiğini bilir.
iyi niyetlidir ama damarına bastığınız zaman size hayatı zindan eder. onunla düşman olmak istemezsiniz. (ben böyle okudukça
Esra da gaza geliyor, sınıf da oo çekmeler falan) o sıra akrep burcu ve cinsellik başlığına geldim, okumaya devam ettim.
ilişkilerinde cinsellik ön plandadır, partnerini çok memnun eder, akrep burcundan ayrılan bir insan mutlaka geri arar..
Esra kıpkırmızı oldu, tüm sınıf yerlerde.. hoca geldi ben de kapattım kitabı, Esra'dan özür diledim..
böyle böyle şakalarla, muhabbetlerle yakınlaştık Esra ile. gün içinde sohbet etmeler, numara almalar, ders çıkışı 101 oynamalar falan
derken iyi sayılabilecek bir arkadaşlığımız oldu. hoca bir gün ara verdiğinde Esra arkada çubuk kraker yiyordu. bana da ver dedim,
gel al dedi ağzındakini işaret ederek, bak alırım dedim, alamazsın, alırım, alamazsın.. yaklaştım. dur dedi görcekler. görmeseler
tamamsın yani dedim, bi tane çubuk kraker çıkarttı verdi, öyle dağıldı konu.. akşam mesaj attım.
- çubuk yiyelim mi?
+ şimdi mi?
- evet, olmaz mı?
+ sen ciddisin baya baya
- evet, sen değil miydin?
+ bilmem, nerde yicez?
- aşağıdaki parkta olabilir.
+ tamam çıkarım 10 dkya..
diyerek anlaştık, 10 dk sonra Esra ile parkta buluşup, çubuk yeme bahanesi ile öpüştük. ilerleyen günlerde aramızda tüm sınıftan
gizlediğimiz bir fuckbuddy ilişkisi oluşmuştu. ikimiz de yurtta kalıyorduk. bu yüzden akşamları canımız çektiğinde parka çıkıp birilerine
yakalanma korkusu ile sevişiyorduk. derste arka sıraya geçip birbirimizi okşayıp adrenalinin zirve yapmasına izin veriyorduk. bazen
hocanın ara vermesine 5 dk kala beni okşamaya başlayıp ara boyunca sınıfta oturmama sebep oluyordu. -
0
hayatımı nasıl toparladığımı anlatıyorum
beyler başlığı http://www.incisozluk.com...n%C3%BC-anlat%C4%B1yorum/ buraya aldım. takip etmek isteyenler buyur edebilir. * -
+5
mutluluğun formulünü anlatıyorum
neyin ne olduğunu anlamanız açısından, bu hikayeye üniversiteye gittiğim ilk seneden başlayacağım.
ilk sene hazırlık okumuştum. sınıf 35 kişilik, kimse birbirini tanımıyor, herkes tanışıp kaynaşma çabasında. ben ise küçük bir
şehirden gelmenin kendini bilmezliği ve küçük şehirde az biraz tanınıyor olmanın getirdiği ego ile sınıfta kendi başıma takılıyorum.
yanıma gelip laf atanlar oldu ama asık suratla cevap vermiş olmalıyım ki, sohbeti devam ettiremeyince kalkıp gittiler.
bir süre böyle geçti ancak bakıyorum, herkes sohbet muhabbet ben hala yalnız takılıyorum. bu iş böyle olmaz dedim ve ders arasında
hocanın söylediklerine cevap olarak ufak ufak ama herkesin duyabileceği espriler ile sınıfa kendimi ısındırmaya çalışıyorum.
o ara, 2 arkada sıramda oturan bir kız var, adı Esra. size biraz Esra'dan bahsedeyim. 160 boylarında, hafif tombul, sarışın, şirin
suratlı bi kız. bir iki kez küfür ederken duymuştum. başka da muhabbetim olmadı. bir gün derste yanımdaki arkadaş gitmek zorunda kaldı.
Esra da kitabını evde unutmuş, hoca yanıma oturttu. ingilizce paragraf okuyup anlayarak altındaki soruları cevaplandıracağız. konu
Pandora'nın kutusu.. paragrafta Pandora'nın kutusundan tüm kötülüklerin dünyaya dağıldığı falan anlatılıyor.
ergenlikle olgunluğa geçiş dönemindesin hazırlık sınıfında, bende de o sıralar liseden kalma bi alışkanlık var.. sorulan soruya sex
diye cevap veriyorum.
- napıyosun?
+ sex
- nereye gidiyoruz?
+ sex
gibi. Esra da paragrafı falan okumadı ve soru cevaplandırma kısmına gelince bana dönüp "ne çıkıyormuş Pandora'nın kutusundan?" diye sordu,
boşluğuma geldi, "sex" diyerek cevapladım. hafif kızardı, ikimiz de gülümsedik..
ilerleyen günlerde kaynaştık Esra ile, yanımdaki eleman gelmediği günlerde yanıma oturuyordu bazen ben onun yanına geçiyordum, kaynaşıyorduk.
bir gün hoca ara verdiğinde yan sıradaki kızın burçlar kitabını alıp kendi burcuma dair ne varsa okudum. özelliklerim,
uğurlu sayım, uğurlu taşım vs vs.. o sıra Esra geldi, elimdeki kitaba bakarak sıraya oturmaya çalışıyordu. ne burcusun dedim, akrep dedi
gerine gerine.. -
+11
mutluluğun formulünü anlatıyorum
herkese merhaba beyler.
bundan yaklaşık 2 sene önce sizlere hayatımı nasıl mahvettiğimi anlatmıştım. lise günlerimde kurduğum samimi
arkadaşlıkları ve başımdan geçen olayları hayatımın aşkı olarak gördüğüm Gizem'in çevresinde toparlayıp
onu nasıl ellerimin arasından kaybettiğimi, geri kazanmak için neler yaptığımı ve bu yaptıklarımın bana neler
kaybettirdiğini anlatmıştım. hikayem, Gizem'in, benim de tanıdığım biri ile sevgili olduğunu öğrenmem ile son buldu.
okumak isteyenler için; http://www.incisozluk.com...nlat%C4%B1yorum/sahibi/1/
şimdi ise sizlere, geride bıraktığım bu 2 sene içerisinde neler yaşadığımı, hayatımı nasıl toparladığımı ve şu an ne durumda
olduğumu anlatacağım.
ilk hikayemde nasıl bu kadar fazla kız düşürdüğümü sorup tüyo isteyen, bu konu ile ilgili başlık açmamı söyleyen panpalarımız vardı.
ancak açtığım başlığı kadınlar konusunda açtığım için çok ilgi görmemişti. şimdi, bugüne kadar edindiğim tecrübeleri, yaşadıklarımla
birlikte harmanlayıp örnekler vererek size aktarmayı düşünüyorum. yani okuyan panpalarımız sadece geride bıraktığım 2 seneyi değil,
aynı zamanda bir kıza nasıl yaklaşması gerektiğini de öğrenecek.
amacım şuku kasmak, gündem olmak değil. sadece ben yazdığım sürece yorumlarınızla, merak ettiğiniz sorularınızla yanımda olduğunuzu
hissettirin, yeterli. samimi, makara bir başlık olsun. okuyan hem benim entrylerimden, hem sizin yazdıklarınızdan keyif alsın.
son olarak, dönem dönem anlattıklarımın gerçek olduğunu kanıtlayabilmek için görsel atmayı düşünüyorum. bu yüzden daha önceki hikayemde
de kullandığım https://about.me/charlymattei sayfasını güncelledim. attığım fotoların linki entrylerde görünmediği için
bu siteye atacağım. attığımda entry içinde bahsederim zaten.
herkese keyifli okumalar.
uplayan, şuku veren elleriniz dert görmesin.
edit: moderatör başlık fotoğrafını https://i.hizliresim.com/68nmP3.jpg ile değiştirirse çok memnun olurum. -
+4 -1
hayatımı nasıl toparladığımı anlatıyorum
beyler şu an bazı sebeplerden dolayı antalya'dayım. hikaye tutmadığı için yarıda bırakmıştım ama altına girilen rez'ler, atılan up'lar nedeniyle ve gelen mesajlardan dolayı tekrardan başlama gereği duydum. burada rez alanlara, özel mesajdan yazanlara, yeni başlık açtığımda haber vereceğim. ilginiz için teşekkür ederim.. -
+8
hayatımı nasıl toparladığımı anlatıyorum
merhaba beyler. bu gece devam etmemi isteyen varsa yazabilir mi? ona göre sonlandıracağım hikayeyi. -
+9
hayatımı nasıl toparladığımı anlatıyorum
beyler kimse var mı? okuyan yoksa son partım. ben yazarken ne şuku geliyor, ne yorum. yazmayı bırakınca upluyorsunuz.
bir süre ne olacağını konuştuk, o günün akşamında Mert eşyalarını almaya gitti, sonra bizde kaldı. ertesi gün de döndü kendi okuluna. daha sonra tartışırken, Esra'nın kendini çok temizmiş gibi aksettirmesine dayanamayan Mert benimle yaşadıklarını bildiğini itiraf etmiş. hal böyle olunca oklar bana döndü. Esra bana yazmadı bir kaç gün, okulda karşılaştık..
- bu konuyu Mert'e söylediğini bilmiyordum, hadi Mert'e söyledin, gelip bana da söyleseydin ya Mert'in bildiğini.. kaç aydır yalan söyledim yalancı durumuna düştüm senin yüzünden..
+ Esra ben bunu Mert'e ilk sene biz bunları yaşarken anlatmıştım, yıllar sonra sizin tanışacağınızı, tanışıp sevgili olacağınızı ben nerden bileyim? Mert seni daha tanımadan önce biliyordu bizim bi şeyler yaşadığımızı. yıllar sonra gelip tam sevgili olacağınız zaman sana Mert biliyor mu deseydim?
- tamam charly ama güvenimi sarstın bil.
+ burda güvenilmeyecek bi şey yok, açık açık söyleseydin bu çocuk zaten bunları bilerek sevgili oldu seninle. o onu göze almış yani.
- neyse..
dedi ve ufak çaplı tartışmamız burda son buldu. sinirlenip Mert'e yazdım.
- bak kanka, bana zamanında anlat dedin, anlattım. yalansız, olduğu gibi. ama en ufak kavganızda ne anlattıysam delil gibi öne süreceksen ortada bi yanlış var demektir. ben ikinizin de mutlu olması için çabaladım, zamanında umursamadan başladın bu ilişkiye şimdi önünüze engel koyma
+ charly, sonra konuşalım bu konuyu bildiğin gibi değil..
- tamam.. -
+4
hayatımı nasıl toparladığımı anlatıyorum
olayı Mert'e açıklayamadım. kimseye de bahsedemedim. kaldı içimde.
daha sonra Mert bir kez daha bizim bulunduğumuz şehre gelmeye karar verdi, güzel giden uzaktan ilişkisini buluşarak daha da güzelleştireceklerdi. Esra arabayla gidecekti, bana da gel dedi. olur dedim. aynı gün Esra'nın ev arkadaşı da sevgilisinin yanına gidecekti. bakireydi, kızlığını vermeye gidecekti. o gün havalimanında bana sakso ile ilgili, sevişmeyle ilgili bazı sorular sordular. daha sonra ev arkadaşı tuvalete gittiğinde Esra whatsappına bak dedi. yine Mert'e attığı fotoğraflardan yollamıştı bana. kızım napıyosun ya dedim, iyi mi sence dedi, beni bulaştırma napıyosanız yapın dedim, o sıra ev arkadaşı geri geldi.
onu uçağa bindirdik, ardından Mert geldi. onları eve bıraktıktan sonra ben de eve geçtim ve yine dosyaya bu fotoğrafları da attım.
bir kaç gün onlar beraber takılsın dedim, rahatsız etmedim hiç..
bir sabah Esra "charly şu Mert'i al, kurudum artık sex yapmaktan, hala sırnaşıyo" tarzı mesaj attı, Mert'i kahvaltıya çağırdım. biraz oturduk lafladık, akşam tekrar beraber takıldık.
ertesi gün Mert'le Esra şu an hatırlamadığım bi olaydan ötürü tartıştılar. ha ha hatırladım. nereye gideceğimize karar veremedik, bir kaç tur attık olduğumuz yerde, Esra uzak bi yere gitmeye gönülsüzdü, Mertler de hep yakınlarda takılmaktan sıkılmıştı, en son Esra "bu araba da su yakmıyo" deyince Mert ve biz kapıyı vurup çıkmak zorunda kaldık. aslında benzini de babasının şirkeyi ödüyordu ama, o gün belli ki aralarında başka sorun vardı. -
+4
hayatımı nasıl toparladığımı anlatıyorum
bir gün dersten sonra Esra ile, ilk sene tanıştığımız arkadaşların da bulunduğu bir masada oturuyorduk.. herkes kendi kafasında birileriyle sohbet ediyo, arada muhabbete herkes dahil oluyo sonra yine ikili üçlü sohbetler.. o sıra fotoğraf falan denildi, Esra da bana dönüp,
- oğlum geçen Mert'e bir fotoğraf atmışım, öff..
+ ne fotoğrafı len?
- bekle, whatsappına bak
whatsappı bi açtım, bildiğiniz Esra, yüzü ve göğüsleri görünür bir şekilde fotoğraf yollamış bana. napıyosun kızım dedim, ulu orta açıyordum çünkü fotoğrafı.. sen benim kardeşim gibisin, ben senden çekinmiyorum artık dedi..
kapattım fotoğrafı, koydum telefonu cebime. daha sonradan topluluğun muhabbetine dahil oldum ve dağıldık sonradan..
eve vardığımda fotoğrafı silmeli miyim, yoksa arşive mi atmalıyım arada kaldım. Esra biz fuckbuddyken de bana fotoğraf atmıştı ama ben onları sileli çok olmuştu, o dönem arşiv de tutmuyordum. yarın bi gün olay ortaya çıkar da benim başıma kalır diyerek bilgisayarda gizli bir dosya açtım arşivden bağımsız, oraya attım fotoğrafı.. -
+6
hayatımı nasıl toparladığımı anlatıyorum
3 gün boyunca sadece evde takıldık, duş, yemek, sevişme üçgeninde geçen bir 3 gün oldu ve mutlu bir şekilde tekrar üniversitemin olduğu şehre doğru döndüm. evet 1 kez daha, tamamen bitti dediğim Eylül'ü hayatıma almıştım. son kez şans vermiştim, hem de herkesi karşıma alıp, sözlerimi bir kez daha yutup..
ama tabii ki o da 1 ay sürdü. 1 ay boyunca nereye çıkmak istesem tartışma, neyi yapma desem inadına yapma, saygını yitirme dedikçe kötü sözler.. en sonunda tak dedi, bitirdim. ama bu sefer gerçekten içimdeki duyguları da alıp zütürmüştü, çünkü ilk defa her şeyiyle istediği şekilde gitmiştim ona.
geriye güzel bir kaç anı, bir dolu pişmanlık kalmıştı.
Esra ile Mert de ilişkilerine düzgün şekilde devam ediyorlardı.
size ufak bir ayrıntı vereyim beyler kızlarla ilgili..
kızlara güven verirseniz eğer, istediğinizi elde etmeniz daha kolay olur. bi kız, sevmediğinizi bilse bile güvendiği takdirde bir çok şey yapabilir, bir kız sizi sevmese bile güvendiği için bir çok şey yapabilir. bu yüzden öncelikle karşınızdakine güven vermeye bakın daima. çünkü kızlar her zaman kendilerini güvende hissedecek birilerine ihtiyaç duyarlar.
ben de o dönemlerde c2'den olsun, farklı mecralardan olsun tanıştığım kızlarla sohbeti kurduktan sonra hep fotoğraf alırdım. fotoğraf dediğim, bildiğiniz çıplak fotoğraf. sevgili olmak şart değil, onun senden, senin ondan hoşlanman şart değil. doğru şekilde muhabbeti ilerletmeyi bildiğin sürece bir sorun olmuyor. tarafımdan defalarca onaylanmıştır.
Esra da bu olayları biliyordu. ya snapchatten, ya whatsapptan, ya skypetan görüşüyordum kızlarla.. yakın arkadaşım olduğu dönemde de bunun bilincindeydi.. - daha çok