- 0 / 0 / 31 entry
- 53 başlık
- 732.46 incipuan
cenge giderken allahu ekber önüncü nesil silik
-
+5 -1
tekasur suresi
102-et-TEKÂSÜR
Tekâsür, çokluk yarışı ve çoklukla övünmek demektir. Kevser sûresinden sonra Mekke'de inmiştir. 8 (sekiz) âyettir. Cahiliye Arapları, mal, evlât ve akrabalarının çokluğunu bir gurur ve şeref sebebi sayarlar, hatta bu hususta yaşayanlarla yetinmeyip kabilelerinin üstünlüğünü geçmişleriyle de isbat etmek için kabirlere gider, ölmüş akrabalarının çokluğuyla övünürlerdi. Sûrede onların bu tutumu eleştirilmekte ve gerçek üstünlüğün ahirette ortaya çıkacağı belirtilmektedir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Mal mülk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki,
2. Nihayet kabirleri ziyaret edeceksiniz.
3. Hayır! Yakında bileceksiniz!
4. Elbette yakında bileceksiniz!
5. Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız,
6. Mutlaka cehennem ateşini görürdünüz.
7. Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz.
8. Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz. -
+8 -3
bilim adamı ay a gidiyor 1 fotoğraf çekiliyor
bu gibiklerde helaya gidip foto show yapıyor beynini gibtiğimin beyinsizleri -
+2
amr bin as ın hayatı
Sözü dinlenen ve çevresini rahatlıkla etkisi altına alabilen atak bir kişiliğe sahip zekî, fedakâr, akıllı, bilgili siyasette dâhî, yiğit bir komutan. Risale-i Nur’da “dâhiye-i siyaset” olarak vasıflandırılan, Mısır’ın fatihi ve büyük bir devlet adamıdır.
Müslüman olmadan önce Mekke’nin ticaret ve siyaset hayatında önemli bir yeri vardı.
Sık sık ticaret kervanlarıyla dış memleketlere seyahatlerde bulunduğundan önemli dostluklar kurdu. Yakın dostu olanlardan birisi de Habeşistan’ın Hristiyan kralı Necaşi’dir. Bu dostluğundan ötürü, Mekke’li müşriklerin zulmünün tahammül sınırlarını aşmasından dolayı, adil Necaşi’nin memleketine sığınan Müslümanları geri almak için gönderilen heyete başkanlık yaptı. Ancak, Necaşi Müslümanları teslim etmeyince eli boş döndü.
Bedir Savaşına, Ebu Sufyan başkanlığındaki ticaret kervanı ile beraber olduğundan katılamadı. Uhud ve Hendek savaşlarında Mekke’li müşriklerin yanında yer aldı.
Amr’ın islamiyet’i kabul etmesinde etkili olanlardan birisi dostu Necaşi’dir. Kendisine tabi bir gurupla Necaşi’ye sığınıp onun da desteğiyle Müslümanlara karşı mücadeleye devam niyetiyle Habeşistan’a gelen Amr, burada Peygamber Efendimizin (asm) elçisi Amr bin Ümeyye’yi görünce çok şaşırdı ve bilahare, elçinin kendilerine teslim edilip öldürülmesini isteyince, Necaşi’nin öfkelenmesine sebep oldu. Hükümdarı öfkelendirdiğinden ötürü büyük bir mahcubiyete düşerek özür diledi. Bunun üzerine Necaşi:
“Musa’ya gelen Namusu Ekberin (Cebrail) kendisine geldiği bir zatın elçisini, öldürmek üzere sana vermemi istiyorsun, öyle mi? Yazıklar olsun sana ey Amr! Haydi sözümü tut da Ona tabi ol. Allah’a yemin ederim ki, O, gerçekten doğruluk üzerinedir. O, Musa bin imran’ın (as) Firavun ve ordusuna galip geldiği gibi, kendisine karşı çıkanlara mutlaka galip gelecektir” dedi.
Amr, bu mübarek zatın huzurunda islamiyet’i kabul ettiğini açıkladı ve bilahare Medine’ye giderek önceki günahlarının affı için Peygamber Efendimizden (asm) dua etmesini isteyip Müslüman olduğunu bildirdi.
Medine’ye Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin huzuruna geldiğinde iki Cihan Güneşi efendimiz onu görünce çok sevindi . Ashabına dönerek: “Mekke size ciğerpârelerini attı…” buyurdu kelime-i şehadet getirerek islâm’la şereflendi.
Amr ibni Âs, Fahr-i Kâinat (s.a.) efendimize, önceki yaptıkları günahların af edilip edilmeyeceğini sordu. Rasûl-i Ekrem (s.a.) efendimiz de: “islâm öncekileri saymaz…” buyurdu.
islamiyet’i kabul etmesiyle Mekke’li müşriklerin daha da zayıflamasına sebep olan, islam tarihinde büyük başarılara imza atan, Amr ibni Âs (r.a.) biat ettikten sonra aklını, dehâsını, becerisini ve cesaretini islâm’ın hizmetine verdi. Ömrünü hep savaş meydanlarında geçirdi. Fetih üstüne fetihler gerçekleştirdi. -
+3
musab bin umeyr in hayatı
Mus'ab b. Umeyr (ra), Bedir gazvesinde muhacirlerin, Uhud'da ise bütünüyle Müslümanların sancağını taşıdı ve Hz. Peygamber (sav)'in sancaktarları arasına katıldı.
Uhud muharebesinin Müslümanların aleyhine döndüğü ikinci safhasında Mus'ab b. Umeyr (ra), sürekli Hz. Peygamber (sav)'in yakınında idi. Müşriklerden ibn Kamie, öldürmek niyetiyle Rasûl-i Ekrem (sav)'e yaklaşınca diğer bazı sahabîlerle birlikte, Hz. Mus'ab ve Nesibe Hatun (r.anha) onu karşıladılar. ibn Kamia, çift kat zırh giyinmiş olduğundan aldığı darbelerden etkilenmedi. Mukabil bir kılıç darbesi ile Hz. Mus'ab'ın sağ elini kesti. Hz. Mus'ab, sancağı sol eline aldı. ikinci bir darbe de sol elini kesti, Mus'ab (ra) bu sefer de sancağı göğsü ile sıkıca tuttu, yere düşürmedi. Fakat ibn Kamia mızraklayıp onu şehid edince sancak Hz. Ali'ye intikal etti.
Hz. Mus'ab şehid düştüğünde fakirâne bir kıyafet içinde idi. Hz. Peygamber (sav) onu o vaziyette görünce şöyle dedi: "Bakınız şu yiğide ki, Allah onun kalbini nurlandırdı da o, anne ve babası arasında sizin görmediğiniz yiyecek ve içeceklerin en iyileriyle beslenmekte olduğunu görüp dururken, Allah ve Rasûlü'nün sevgisi ona anne ve babasını bıraktırdı." Kezâ, Hz. Mus'ab'a hitaben de: "Ben seni Mekke'de gördüğüm zaman senden daha ince ipek elbise giyen, senden daha güzel görünüşlü bir yiğit yoktu! Şimdi sen bir hırka içinde saçı başı karmakarışık bir haldesin!" demekten kendini alamadı ve başında durarak şu mealdeki âyeti okudu: "Mü'minler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. işte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir. Kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir." (Ahzab, 33/23)
Habbab b. el-Eret (ra)'in genel olarak muhacirler, özel olarak da Mus'ab b. Umeyr (ra)'e dair ilginç bir yorumu vardır, aynı zamanda onun toprağa verilişi hakkında da bilgi vermektedir. Habbab (ra) diyor ki: "Biz Mekke'den Medine'ye dünya için değil, Allah rızası için Rasûlullah (sav) ile beraber hicret ettik. Artık, ecir ve mükâfatımız Allah'a aittir. Muhacir yoldaşlarımızdan bu ecir ve nimetten hiçbir şey tatmadan âhirete gidenler vardır ki, Mus'ab b. Umeyr onlardandır. Dostlarımızdan kendisine hicret semeresi ulaşan ve bu meyveyi devşirenler de vardır. Mus'ab, Uhud günü şehit olmuştu da biz onu saracak bir kefen bulamamıştık. Yalnız, şehidin bir kaftanını bulmuştuk. Biz bu aziz şehidi, ona sarmağa çalıştık, başını bürürken ayaklan açılıyordu, ayaklarını kapatırsak başı açığa çıkıyordu. Rasûlullah (sav) bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de izhir otu koymamızı emir buyurdu." -
+2 -2
çıplak kız paylaşsak hepiniz şukularsınız
ama Allah'ın ve Peygamberimizin yüce dostlarını paylaşıyoruz bir şuku bile yok. yazıklar olsun hepinize -
+1 -2
veysel karani nin hayatı
Hz. Veysel Karani deve çobanlığı yapmaya başlayınca ihtiyar ve hasta annesi olmasa deve otlattığı sakin vadilerden Karen’e inmeyi hiç istememektedir. Kendi uzletgahında Allah ile başbaşa kalmaktan bir an olsun ayrılmak istememektedir. Artık Hz. Veysel Karani’nin ufku öyle geniş, aydınlık, gönlü öyle duyarlıdır ki, her an bir kurtarıcının haberini beklemektedir.
Ve beklediği kutlu haber çok geçmeden kendisine ulaşır. Bu haber Allah’ın son Peygamberi Hz. muhafazid’in zuhur ettiği ve insanları “Hak Din’e” davet ettiği haberidir. Hz. Veysel Karani bu haberi duyunca hiç kimsenin irşad ve teşviki olmadan Müslüman olur, islam’a ve Hz. muhafazid’e gönülden bağlanır. Annesine de Kelime-i Tevhid’i bizzat kendisi öğretir.
Hz. Veysel Karani Müslüman olunca yüce peygamberin nurlu yüzünü görebilmek aşkıyla yanar tutuşur. Hz. Veysel Karani, Allah Resulü’nü görme arzusunu birkaç defa pek sevdiği annesine açarsa da, çok ihtiyar ve âmâ (kör) olan annesi, kendisine bakacak kimse olmadığından izin vermez. Hz. Veysel Karani’nin yaşı kırk’ın üzerine gelir. Oğlunun gönlünde patlayan yanardağları çok iyi hisseden anne, çaresiz “Ancak Medine’ye gidip hemen gelmek, Hz. Peygamber’i orada bulamayacak olursa teşriflerini beklemeden dönmek.” Şartıyla kendisine izin verir.
Gönlü Allah aşkıyla, Peygamber muhabbetiyle dolu olan Hz. Veysel Karani, izin alınca durmaz ve Medine yollarına koyulur. Issız vadiler, dağlar, tepeler, kızgın çölleri aşar ve Peygamber beldesi Medine’ye ulaşır. Hz. Peygamber’in evine giden Hz. Veysel Karani, Peygamberimizi evde bulamaz. Peygamber Efendimiz o sırada Tebük Seferi’ndedir. Peygamberimizi bulamayınca çok üzülür. Hz. Veysel Karani, annesine verdiği sözü hatırlar. Hz. Aişe (R.A.)’ye “- Kainatın efendisine selamımı söyleyiniz. Cennet sabahlarını andıran mübarek yüzlerini doya doya görmek isterdim. Lütfen, içimin aşk-ı muhafazid’i (S.A.V.) ile yandığını, gönlümün bitmez niyazını bildiriniz.” Diyerek ayrılır ve tekrar Yemen yolunu tutar.
Peygamber Efendimiz seferden dönünce Hz. Aişe’ye şöyle hitap ettiler:
“- Ya Aişe, evimize hangi ulu kişi geldi? Bu Rahmani kokular, bu ilahi lezzet nedir?
Ey Allah’ın Resulü; Yemen Oymağı’ndan Karen Köyü’nden Üveys adında bir zat sizi ziyarete geldi. Mukaddes Cemâlinizin bağrı yanık aşıklarındanmış. Zat-ı âlinizi bulamayınca çok üzgün bir halde ayrıldı. işte o adam gittikten sonra evin içinde bu ulvi kokuları hissettim.
• Ya Aişe, sen o zatı gördün mü?
• Evet ey Allah’ın Resulü. Sağ gözümün ucu ile baktım.
• Öyleyse o gözünü bende ziyaret edeyim. Görüşün ve gördüğün mübarek olsun.”
Bir müddet sonra Mescid-i Nebevi’ye geçen Resulullah, Sahabelerine seslendiler;
“ – Müjdeler olsun, Üveys’i gören gözü ziyaret ettim, gelin siz de benim gözümü ziyaret edin.
Ve buyurdular; “Bana Yemen tarafından rahmani kokular geliyor. Şüphesiz tabii’nin en hayırlısı Üveys’tir.”
Resulullah son hastalıklarında Hz. Ömer, Hz. Ali ve Hz. Aişe’ye vasiyet buyurdular :
“ Benden sonra arkamdaki hırkamı, Üveys’e veriniz.”
Yine Resulullah buyurdular :“Benim ümmetimde Üveys adında bir kişi vardır. Kıyamet gününde Rebia ve Mudar Kabileleri’nin koyunları tüyü sayısınca günahlı kişilere şefaat edecektir.”
Resulullah’ı göremeden tekrar Karen’e dönen Hz. Veysel Karani yine deve çobanlığı yapmaya devam eder. Yine Karen halkı ona divane gözüyle bakar ve O’nunla alay ederlerdi. O yine herkesten uzak kendi uzletgah’ında ibadetleriyle meşgul olur, gönlü Allah aşkı, Peygamber sevgisiyle dolar taşardı.
Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Ali ve Hz. Ömer Üveys Hz.’ni bulur ve Peygamberimizin vasiyeti üzerine Hırka-i Şerifi Hz. Veysel Kanani’ye verirler. Peygamberimizin hırkasının Hz. Veysel Karani’ye verilmesinden sonra ve Peygamberimizin O’nun hakkındaki övgülerinin duyulmasından sonra Hz. Veysel Karani’nin gözünde değeri artar, herkes ona hürmet eder. -
0
ferendalan yuamiren sereşi
islam tarihi ve felsefesi alanında çok büyük bir bilim adamıdır. pek tanınmaz. ama hakikaten büyük bir bilim adamıdır. -
+1
debariyum debastolon
islam tarihi, islam felsefesi ve toplum savaş pgibolojisi dalında büyük bir bilim adamıdır. pek tanınmaz. ama hakikaten büyük bir bilim adamı ve düşünürdür. -
0
karlot cangir hyuna
islam felsefesi, islam sosyolojisi ve islam tarihi dalında büyük bir bilim adamıdır. pek tanınmaz. ama hakikaten büyük bir insan ve bilim adamıdır. türk değildir. -
0
gerenda tobaya kavayaşşi
felsefeci, yazar, sosyolog, toplum pgiboloji dalında bilim adamıdır. pek tanınmaz. fakat büyük bir insandır. -
0
o ses türkiyede arkadaşım cemreyi elemişler
{[InciListeHaberYap]}
[[
{{baslik: Bu yazı insanları doğru yola sevk etmek için yazılmıştır. }}
{{resim: http://i.imgur.com/2TP4vTk.gif }}
{{yazı: Bir ismi Mustafa bir ismi Ahmet
Allahumme salli âlâ muhafazid
Ruzi Mahşerde bize eder medet
Allahumme salli âlâ muhafazid
Nuru anın kalbini pür nur eder
Zikri gönül mülkünü mamur eder
Çok salavat Ademi meşrur eder
Allahumme salli âlâ muhafazid
Nail olam dersem eğer devlete
Eyle ibadet Cenab-ı hazrete
Ver salavat ruh-i paki emrede
Allahumme salli âlâ muhafazid
Vird edip onu müdam eyleyen
Yoksul olup varlığını dileyen
Huzur bulur çok salavat söyleyen
Allahumme salli âlâ muhafazid
Derviş Musa halis eyle niyetin
Emrine imtisal eyle hazretin
işte budur doğru yolun cennetin
Allahumme salli âlâ muhafazid }}
]] -
+2 -1
tartışmasız türkiyenin en sağlam spikeri
{[InciListeHaberYap]}
[[
{{baslik: Bu yazı insanları doğru yola sevk etmek için yazılmıştır. }}
{{resim: http://i.imgur.com/2TP4vTk.gif }}
{{yazı: Bir ismi Mustafa bir ismi Ahmet
Allahumme salli âlâ muhafazid
Ruzi Mahşerde bize eder medet
Allahumme salli âlâ muhafazid
Nuru anın kalbini pür nur eder
Zikri gönül mülkünü mamur eder
Çok salavat Ademi meşrur eder
Allahumme salli âlâ muhafazid
Nail olam dersem eğer devlete
Eyle ibadet Cenab-ı hazrete
Ver salavat ruh-i paki emrede
Allahumme salli âlâ muhafazid
Vird edip onu müdam eyleyen
Yoksul olup varlığını dileyen
Huzur bulur çok salavat söyleyen
Allahumme salli âlâ muhafazid
Derviş Musa halis eyle niyetin
Emrine imtisal eyle hazretin
işte budur doğru yolun cennetin
Allahumme salli âlâ muhafazid }}
]] -
-1
ben ne zaman sevişeceğim elektrik aldığım bi kızla
Bir ismi Mustafa bir ismi Ahmet
Allahumme salli âlâ muhafazid
Ruzi Mahşerde bize eder medet
Allahumme salli âlâ muhafazid
Nuru anın kalbini pür nur eder
Zikri gönül mülkünü mamur eder
Çok salavat Ademi meşrur eder
Allahumme salli âlâ muhafazid
Nail olam dersem eğer devlete
Eyle ibadet Cenab-ı hazrete
Ver salavat ruh-i paki emrede
Allahumme salli âlâ muhafazid
Vird edip onu müdam eyleyen
Yoksul olup varlığını dileyen
Huzur bulur çok salavat söyleyen
Allahumme salli âlâ muhafazid
Derviş Musa halis eyle niyetin
Emrine imtisal eyle hazretin
işte budur doğru yolun cennetin
Allahumme salli âlâ muhafazid -
+2 -1
sözlükçe zengin oluyoruz
Bir ismi Mustafa bir ismi Ahmet
Allahumme salli âlâ muhafazid
Ruzi Mahşerde bize eder medet
Allahumme salli âlâ muhafazid
Nuru anın kalbini pür nur eder
Zikri gönül mülkünü mamur eder
Çok salavat Ademi meşrur eder
Allahumme salli âlâ muhafazid
Nail olam dersem eğer devlete
Eyle ibadet Cenab-ı hazrete
Ver salavat ruh-i paki emrede
Allahumme salli âlâ muhafazid
Vird edip onu müdam eyleyen
Yoksul olup varlığını dileyen
Huzur bulur çok salavat söyleyen
Allahumme salli âlâ muhafazid
Derviş Musa halis eyle niyetin
Emrine imtisal eyle hazretin
işte budur doğru yolun cennetin
Allahumme salli âlâ muhafazid - daha çok