0
araştırmacılar, mizahi anlatım biçimlerinin çoğunun, dinleyici ya da okuyucu zihninde ani kavramsal birsıçrama yaratmaya dayalı olduğunu söylüyorlar; ve bizi güldüren çoğu şeyde, ortak iki unsur olduğunu: sonucun (ör. bir fıkradaki canalıcı son cümle) beklenmedik, ama aynı zamanda da bütünle uyum içinde oluşu. buna göre de, birçok mizahi üründen alınan haz da iki zihinsel aşamaya bağlı: esprideki 'sürpriz' unsuruna duyarlı olmamız ve beklenmedik olanı farkettiğimizde de otomatik olarak bir anlam arayışına görmemiz. bir fıkranın sonundaki canalıcı cümle, kısa bir süre için bize anlamsız gelir, çünkü daha önce anlatılmış olanlarla bir zıtlık oluşturur. şaşırırız. ama hemen sonra bakış açımızı değiştirir ve bu cümlenin aslında anlam taşıdığını, üstelik son derece de mantıklı olduğunu farkederiz. bu süreç, birçok zihinsel etkinliğin eşgüdümlü olarak işlemesine bağlı. daha önce depoladığımız bilgilerden yararlanıyoruz örneğin; yani bellekten. sonra mizahi (uyumsuz) unsurun bulunup çıkarılmasında rol alan, mantıksal ve çözümleyici sol beyin yarımküresinden; uyumsuzu bütün içine oturtan, yani espriyi 'yakalayan', değerlendirici sağ yarımküreden...
bir açıdan bakıldığında mizah, yukarıda basitçe anlatılan özellikleriyle bilişsel gelişim açısından bir egzersiz niteliği de taşıyor. içerdiği 'mantık'la, mizah da soyut düşünmenin bir biçimi aslında. örneğin anne babasını 'iğnelemeye' başlayan bir çocuğun -ki iğneleme de bir tür mizahi anlatım içeriyor- benzeşimler, kinaye, ince alay gibi soyut düşünme unsurlarından da yararlanmaya başladığını söyleyebiliyoruz. bunun bir sonucu da, düşünme, sorma ve sorgulama becerisinin artışı.
rkettiğimizde de otomatik olarak bir anlam arayışına görmemiz. bir fıkranın sonundaki canalıcı cümle, kısa bir süre için bize anlamsız gelir, çünkü daha önce anlatılmış olanlarla bir zıtlık oluşturur. şaşırırız. ama hemen sonra bakış açımızı değiştirir ve bu cümlenin aslında anlam taşıdığını, üstelik son derece de mantıklı olduğunu farkederiz. bu süreç, birçok zihinsel etkinliğin eşgüdümlü olarak işlemesine bağlı. daha önce depoladığımız bilgilerden yararlanıyoruz örneğin; yani bellekten. sonra mizahi (uyumsuz) unsurun bulunup çıkarılmasında rol alan, mantıksal ve çözümleyici sol beyin yarımküresinden; uyumsuzu bütün içine oturtan, yani espriyi 'yakalayan', değerlendirici sağ yarımküreden. rkettiğimizde de otomatik olarak bir anlam arayışına görmemiz. bir fıkranın sonundaki canalıcı cümle, kısa bir süre için bize anlamsız gelir, çünkü daha önce anlatılmış olanlarla bir zıtlık oluşturur. şaşırırız. ama hemen sonra bakış açımızı değiştirir ve bu cümlenin aslında anlam taşıdığını, üstelik son derece de mantıklı olduğunu farkederiz. bu süreç, birçok zihinsel etkinliğin eşgüdümlü olarak işlemesine bağlı. daha önce depoladığımız bilgilerden yararlanıyoruz örneğin; yani bellekten. sonra mizahi (uyumsuz) unsurun bulunup çıkarılmasında rol alan, mantıksal ve çözümleyici sol beyin yarımküresinden; uyumsuzu bütün içine oturtan, yani espriyi 'yakalayan', değerlendirici sağ yarımküreden.