Her intihar kelimesini duyduğumda aklıma gelen bu şiiri görmek mükemmel hissettirdi.

Eski sözlük değil burası ya. Ben kafa dağıtmak için giriyorum sadece artık önceden günüm burada geçerdi.

ikisini de pc ye getirdi Epic. Hemen çektim Detroiti 20 lira. Böyle üst düzey bir oyun için para değil.

Boşanma meselesi hakim olmana bağlı

Napolyon'un boyu 1.60 civarlarında idi keza Stalin de o civarlarda idi. Ama bu adamların karizması onları 1.85 lik kadınlar için bile bir dev yapıyordu. Eğer sende o karizma olmuş olsa idi zaten kız sana onu diyecek cesareti bulamazdı.

Tırtıklı olsun.

Eğer bu adam için değer diyorsan bence affet. Yok değilse gibtir et. Bu arada sen bana fena derecede tanıdık geliyorsun.

Benimki farklı bir durum Allah'a şükür dostlarım hiç satmadı beni öyle. Benimkiler genelde taku benle birlikte üstleniyor birlikte çözemiyoruz. Ben de onlar için aynı şekilde. Sadece benim için kırmızı çizgi denilebilecek bir durum başıma geldi. Sonra dedim giberler bu adamlarla geçirdiğim günleri bir düşününce dedim yakışmaz.

Daha bugün başıma geldi oysa ki çok kararlıydım.

Entry nick uyumu

Up Up Up

Up up up

inşallah ustam sağolun hepiniz.

Beyler bir yakınım şu anda Ankara'da Lokman Hekim Hastanesinde çok acil B RH+ kan gerekiyor. inci ailesi olarak yardım edebilecek arkadaşlar kardeşler bana özelden ulaşsın. Şimdiden eyvallah beyler.

Admin arkadaşlar yardım ederseniz vallahi çok sevinirim.

Kent

\\\' \\\'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim\\\' dedin.
\\\'Bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz yargısıyla karşı karşıya
-bir ceset gibi- gömülü kalbim
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün
boşuna bunca yılı tükettiğim ülkede\\\'
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın
bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede koşacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka
bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir
bütün yeryüzünde\\\'


Konstantin Kavafis

Kardeşim bu dayanıklılık ile ilgili, dayanıklılık da hacim ile ters orantılı. Yani büyütürsen dayanıklılığı azalır. At yannanı bi de hormon demiş*

Dötüncüden beri buradayım ben dıbına koyayım. 8-9-10. nesillerde de hesabım var.

biri ananı gibtim demeden.

1-Terörü bitirmek istiyorsan öncelikle silahlı kanadı azaltman ve bu silahlı kanadın şehir yapılanmasını yok etmen gerekiyor.

Militan yapısını yok edebilmek için ise Osman Pamukoğlu gibi kaliteli subaylar yetiştirmen ve yakın temasa geçip kayıp ne olursa olsun, gerek sınır ötesi gerek de sınırda harekete geçeceksin. Bunların vur-kaç taktiklerine gayrinizami harp denir. Gayrinizami harp taktiğini kullanan düşmana savunma yaparak üstünlük kuramazsın o yüzden sürekli taarruz halinde kalmak zorundasın. Sürekli saldırılar düzenleyeceksin.

2-Militanları azalttıktan sonra ikinci hedefin şehirler olacak. Asker halk ile yakın temasta bulunacak ve ülkenin gücünü gösteren propaganda afişleri billboardları kaplayacak, polis arabalarından anonslar, marşlar geçecek. Saygının en büyük kaynağı korkudur. Korkmalarını sağlayacaksın ama zulmetmeyeceksin. Ölen teröristlerin fotoğrafları şehirlerin duvarlarını kaplayacak. Teröre karşı destek için belirli bölgelerde özel karakollar kuracaksın. Aileleri bu konuda bilinçlendireceksin.

3-Bölgeye sıkı ekonomik yardımlar yapacaksın. Bu ekonomik yardımlarla bölgenin kalkınmasını sağlayacaksın.

4-Devlete karşı çıkan eylemlere en sert şekilde karşılık vereceksin.

5-Kaliteli diplomat yetiştireceksin ve dünya siyasetinde söz sahibi olacaksın. Eğer Avrupa ve ABD ile diplomatik ilişkilerin iyi ise dış basında övgü ile bile söz edebilirler senden.

6-ilk başta hafif sonra ağır cezalar vereceksin. Silahlı kanattan teslim olanlara öncelikle hafif cezalar vereceksin. Teslim olanların sayısı günden güne artacak, haliyle militan da azalacaktır. Terör azalıp halk da elini terörden çektikten sonra teröre dair ilk eyleme en ağır cezayı vereceksin.

7-Propaganda kaynaklarını yok edeceksin. Üstüne de senin abartılı olarak propaganda yapman lazım.

8- Hedeflerini doğru seçeceksin, dış basında kendinden çok söz ettirmemek için bölgeyi bir kapalı bölge haline getireceksin, yayıncıları vs engelleyeceksin, devlet adına dış basında kiralık kalemler tutacaksın. Sadece bir kaç yayında bile seni övseler diğer kaynakların gerçekliğini sorgulatmaya yetecektir.

9- Tüm bunlara rağmen, eğer karşında isyan eden bir halk var ise dünya tarihinde Cengiz Han ve Timur başta olmak üzere bir sürü örneğin var. YOK EDECEKSiN.

gibtir edin hikayeyi falan alın şiir amk.

https://www.youtube.com/watch?v=HcqCKBRiF4s

Biraz daha konuştuk sonra annesi arayınca çıkması gerektiğini söyleyip gitti. Giderken son bir defa daha sarıldık. Sonra odama geçip, olanları düşünerek uyuyakaldım.

Ertesi gün babam uyandırdı. Kahvaltı hazırlamıştı. Sırf ayıp olmasın diye masaya oturdum. Krep yapmıştı. Öykü'yle yaptığımız kahvaltı geldi aklıma. O gün de krep yapmıştım. Kafamı öne eğdim. Bir kaç saniye sonra babam çıkacağını söyledi, ve kapıyı kapatmadan önce "Hiçbir şey için canını sıkma" dedi. Ve kapıyı kapattı.

Her şeyi anlattım ona. En azından bilmesi gerektiği kadarını. Odama yöneldim sonra. Öyküyle iken aldığım bilekliği zütürdüm.

O an ne kadar gülümsenebilir ise o kadar gülümseyerek baktım ona. "Bunu verecektim ona, unutmadım seni hiç diyecektim" sesim titriyordu. Bilekliği camdan dışarıya fırlattım.
"Artık bir önemi kalmadı"

(bkz: ben bulldoser)

Hatırlayan varsa gelsin, devam ediyorum.

(bkz: aralıksız 1 yıl boyunca bittim)

Konuşmadan ayağa kalktık. Evimin önüne kadar beni bıraktı.

"Gelmek ister misin ?" dedim.
Bilmem dercesine omzunu silkti.
"Kimse yok içeride rahat ol" dedim.
Sonra çekingen tavırlarla peşimden geldi. Anahtarla kapıyı açtıktan sonra, anahtarı yere atıp salondaki koltuğa oturdum. Anahtarı alıp masaya koyduktan sonra yanımdaki koltuğa oturdu.

"Neden kursa geri geldin" dedim.
"Bilmem, sadece orada olmam gerektiğini hissettim" dedi. "Hem zaten gözlerim böyleyken eve de gidemezdim" diye ekledi ağlamaktan kızarmış gözlerini ovalayarak.

Yaklaşık yarım saat sonra artık kendime gelmiştim. Ama hala elim telefona gitmiyordu. Yanımda kimse kalmamıştı selin dışında.
"Konuşmak ister misin" dedi.
Hayır manasında kafamı salladım. Dolu gözlerimle.
"Ne kadar istersen ben o kadar yanındayım " dedi. "Gitmemi istersen" sözünü bitirmesine izin vermeden sarıldım ona. Ben ağladıkça o daha çok ağladı.

"Seni seviyorum" diye fısıldadı kulağıma. Bir şey demedim. Diyemedim.