Ne yapmak lazım ?

Evlensen bile ikiniz de ayrı ayrı ölür, ayrı kabirlere girersiniz.

Allah yardımcın olsun. Amin.

Âhenk salâ sesinden sızan,
Kulağıma doğduğum günde okunan ezan.

"konuşma müşkülat var senin"...

Ebleh demekte haklıymışım.

Ebleh...

Allah hidayet versin. Amin.

Dindar kardeşlerin "hakikati arayacaksan" yazsınlar. Her önüne gelene "bunu biliyordum" , "inançtan başka ne söylüyor bu" diyeceksen boşuna uğraştırma. Sen yoluna, islam yoluna...

Sen inatçının tekisin. Cevap arasan zaten burada sormak için klavye oynatmazdın. islam hakkında düşünmek istemeyen bağnazın birisin. Eğer islam da iyi bir şey varsa (ki mecburen iyi olduğunu kabul ettiğin şeyler var) kötü olduğunu zannettiğin şeylerin hikmetini daha bulamamışsın ve anlayamamışsın demektir. Yazdığın sırf ve saf, tertemiz cahillik kokuyor.

Yaprak sıkılmıştı ağaçtan,
Bahaneydi Sonbahar.

Bir iğnenin (yapan, üreten olarak) sahibi vardır. Sahibinin kaybetmiş olması o iğnenin yapıldığını değiştirmez. ince işler tesadüfle olmaz.

Muhtarsız köy olmaması, "Bir düzen sağlayan var." Manasında olur. Bir Belediye Başkanı veya Başka bir unsurun Başkanı misalimiz dahilindedir. Düzeni sağlayan mutlaka olur. Çünkü düzgün işler düzen ve plan ile olur. Düzen ve plan ise mutlaka bir yapanı vardır. Plan kendi kendine çizilmez, düşünülmez.

Eğer her bir kelimesi bir cümle, her bir cümlesi bir paragraf ve her bir paragrafı bir sayfa ve her bir sayfası başka bir kitabı ifade eder gibi geniş ve mânâsı gayet yüksek... Yazısı gayet maharetli ve san'atlı ve ince nakışlı ve kapağında müellifinin (yazarının) mührü ve imzası bulunan bir kitap bulunsa... Anlaşılır ki bunu yazan kâtip gayet ince ilimleri bilir, hem maharetli bir san'atkârdır. Hem bu kitabın onun kalemiyle yazıldığı belli olur. Aynen öyle de... Şu kâinat öyle bir kitap hükmündedirki: incir çekirdeği gibi bir küçük harfinde, istikbaldeki incir ağacı ormanlarının programları sayfa sayfa yazılıdır. Bir küçük harfine binler sayfa işlenmiş, hem gayet sanatlı ve intizamlı ve böyle büyük ve engin bir kitap elbette öyle bir Zât tarafından yazılmış ki kendinden başkasının yazması muhaldir (imkan dışıdır).

Anlayamaman küfretmeni gerektirmez.

Bir köy muhtarsız olmaz.

Bir iğne ustasız olmaz, sahibsiz olamaz.

Bir harf kâtibsiz olamaz, biliyorsun.

Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket (kainat) hâkimsiz olur?

Ölümden sonra: gözükmeyen âlemin perdesi kalkacak. Daha doğrusu gözükmeyen şeyleri: zaten göstermeyen Zât gösterecek. Dünya da büyük küçük hiçbir şey başıboş olmadığı gibi, başıboş bırakılmadığı gibi insan da başıboş bırakılmadığını ve her işinin gayet ehemmiyetle kaydedildiğini ve kendisinin her işini gören bir Zât olduğunu bilecek.

Sevdiklerimiz zaten şu an bile intizardalar (beklemedeler). Tıpkı öldükten sonra bizim de olacağımız gibi... Dünya da bir kuş yavrusuna bakan annesinin kalbine farketmeden şefkati yerleştiren, "Rahman" olan Zâtın kararını bekleyecekler, bekleyeceğiz. Merhametini intizar ediyoruz, merhamet eyle Allah'ım. Amin.

" Bir köy muhtarsız olmaz.
Bir iğne ustasız olmaz, sahibsiz olamaz.
Bir harf kâtibsiz olamaz, biliyorsun.
Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket (kainat, dünya) hâkimsiz olur? " Elbette bir hâkimi var. Allah var.

Ölüm anında hissedeceğimiz şeyleri ölürken ancak anlayabiliriz sanki ama... Tatmak ile ilgili bir şeyler var *

Doğmadan önce nasıl olduğunu nereden bilebilir ? Öldükten sonra aynen olacağını nereden bilebilir ?

Herhangi bir şeyin (fiilin, işin) olması (ve meydana gelmesi) için ya tesadüf, ya sebepler, ya kendi kendine olması... Ya da başka bir Zât bu işi yapıyor olmalıdır. Bir iki misal ile açıklamak gerekirse... Şöyle ki:

Eğer ki: cansız, akılsız, kudretsiz ve kuvvetsiz, ilimsiz ve şuursuz maddeler... ( Meselâ atomlar veya atom altı parçacıklar veya daha başka keşfedilmemiş materyal veya partiküller... )

insanın yıllarca fakülte okuyup eğitim ve öğretimden geçerek ancak edinebildiği, fakat hatâ yapabileceği bir bilgiyi ve işi... Bu cansız (!), Küçük maddeler... Gayet san'atlı, kolaylıkla, hızlıca, intizam ve mîzan ile... Yapabiliyorlarsa...

Âşikâr bir şekilde: bu zerre gibi şeyleri, başka bir ilim, kudret, şuur, akıl, idrak, irade sahibi bir Zât görünmeyen bir şekilde kontrol ediyor olmalıdır. Çünkü:

1-) Tesadüf eseri olabilir. Fakat tesadüf: intizamı, mîzanı ve san'atı sürekli yapamaz. Halbuki bilim ile uğraşan insanlar ve yılların birikimi ile konuşan profesör ve öğretim üyeleri (gerek yerli, gerek yurtdışında olsun) hepsi: çoğu bitki ve hayvan türleri için "muntazam işleyen bir fabrika, şaheser bir makine" benzetmelerini yapmaktadır. (Nitekim kendi üniversitelerimizdeki derslerimizde bile duymaktayız.) O halde bu kadar ölçü gerektirdiği ve insanın duygularına hitap ettiği açık olan işleri yapmak tesadüf ile olmaz.

2-) Sebepler zaten cansız varlıklar olduklarından sebeplere zaten havâle edilmez. Güneş olsun, su olsun, ışık olsun... Zaten akılsız maddelerdir.

3-) Bir şeyin kendi kendine olması da muhaldir (imkan dışıdır). Çünkü bir şeyin kendi kendine olması için o şeyin kendini yapması lazımdır. Halbuki bir şeyin kendini yapması için kendinden önce de var olması lazımdır. Bu ise mantık dışı olur. Bir şey kendi kendini yapamaz. Kendine kendine olamaz. Mecburen başka bir varlık yapmalıdır.

Başka bir misal daha:

Nasıl ki bir çakıltaşı için: "bu çakıltaşını çalıların arasına atsan etrafındaki diğer çakıltaşı ve toprakları kendine celbedip (çekip) veya kendi görünmez elleriyle etrafındaki maddeleri toplayıp ihtişamlı büyük bir saray olur ve olduğunu görüyoruz" dense anlaşılır ki o cansız çakıltaşı değil, başka büyük bir maharet sahibi uzaktan mükemmel bir şekilde o işi görüyor. Çünkü muhaldirki (imkansızdırki): bir anda cansız, akılsız, kuvvetsiz şeyler birbirine ihtişamlı ve intizamlı bir saray olmak için yaklaşmaya başlasın. Toprağa atılan çekirdeğe zerrelerin (minerallerin) gelmesi ve celbedilmesi (kuvvetlerle çekilmesi) dahi öyledir. Sadece içinde (DNA'sında) nasıl ihtişamlı bir ağaç ve sanatlı bir sentez fabrikası olacağı yazılıdır. Ve yine herkes bilir ki defter ve kanunlar (yazılar) iş görmez. Kâtip (yazan) ve Hâkim iş görür.

Hayat, insanın "Sır"rı anlamak için çabalaması ve bocalamasından ibarettir. Ölüm gelince "Sır" inkişâf eder (açılır).

Hayatın sadece uçkurdan ibaret olmadığını bir gün insanlık anlayacak...

Meğer kıyamet kopmamış ola...

islam ve Ahlak olduğu zaman aldatma olmaz. Çünkü islam ve Ahlak zaten aldatmanın karşıtıdır.

Kadının kapalı olması islam ve Ahlak ile kapandığını göstermez.

Kapalı bir kadının aldatması ise hususî bir şeydir, her kapalı kadın aldatmaz.

10 sözünden 9 u yalan biri şüpheli diye bir laf var ama.

Öncelikle aşk meşk işlerinden maalesef anlayan birisi değilim. Fakat bu aşk hissiyatının reddiyle acısını çekmek... Zor olduğu âşikâr. Allah sabır ve tahammül versin, Amin. Yardımım bu mesaj kutusundan çok dokunmaz ama... Bir iki kelam ile rahatlatabilirsem... Lütfen ümidinizi kesmeyiniz. Aşk hissiyatı da diğer hissiyatlar gibi yönü bir taraftan bir tarafa çevrilebilir. Yani şimdi sevdiğinizi ilerde sevmeyebilir ya da başka birini sevebilirsiniz. O halde sürekli bu halleri derd edinmeyin. Geçici olarak bilin. Nitekim fâni ve ölen şeylere duyulan yüksek aşkın sonu hep hüsran olur. Bitmeyen bir şeye aşık olunuz.

Öncelikle aşk meşk işlerinden maalesef anlayan birisi değilim. Fakat bu aşk hissiyatının reddiyle acısını çekmek... Zor olduğu âşikâr. Allah sabır ve tahammül versin, Amin. Yardımım bu mesaj kutusundan çok dokunmaz ama... Bir iki kelam ile rahatlatabilirsem... Lütfen ümidinizi kesmeyiniz. Aşk hissiyatı da diğer hissiyatlar gibi yönü bir taraftan bir tarafa çevrilebilir. Yani şimdi sevdiğinizi ilerde sevmeyebilir ya da başka birini sevebilirsiniz. O halde sürekli bu halleri derd edinmeyin. Geçici olarak bilin. Nitekim fâni ve ölen şeylere duyulan yüksek aşkın sonu hep hüsran olur. Bitmeyen bir şeye aşık olunuz.

iki saat değil ama yarım saat - 1 saat olabilir. Ama mesajla

Hah hah öyle bir toplum yok, olmadı, olmaz. Zorlama *

Bir sorununuz mu var acaba ? Yardımcı olabilecegim bir durum var ise söyleyiniz lütfen.

yalan. Ölümden sonra ahiret var, her şey teker teker kaydolunuyor.

Birileri bilse de bilmese de, istese de istemese de, anlasa da anlamasa da...

Bilimin gelişmesi ve gelişmeye devam etmesi: elinde sonunda insanın her şeyi anlayamayacağını ve öleceğini değiştirmeyecek.

Herkes aleyhine konuşsa bile islam değişmez ve ölmez ve bitmez bir hakikattır.

Gündüz vakti gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar.

islamiyet güneşini görmek istemeyen ve kaçan akılsızdır.

Allah(cc) var.

Elhamdülillah, sizler nasılsınız efenim ?