• 0 / 0 / 101 entry
  • 4 başlık
  • 2 trend
  • 1,029.45 incipuan

bombaragas önüncü nesil normal

  • +10
    bir sosyalistin anıları
    Özelden attığınız mesajlar için hepinize teşekkür ederim arkadaşlar. T-shirtü bugün Madapaka nickli arkadaşa yolladım muhtemelen yarın kendisine ulaşır. T-shirtü alınca kanıt olarak buraya fotoğraf atmasını istedim ve yapacağını söyledi. Sözlüğe de uzun süre girmeyebilirim, soran olursa bir Bombaragas vardı anılarını anlatıp gitmişti dersiniz * Hoşçakalın arkadaşlar..
    Ve unutmayın;
    Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...
    ···
  • +12
    bir sosyalistin anıları
    Bu hikayeye başlarken Hikmet ile başlamıştım, dolayısıyla Hikmet ile bitirmek istedim arkadaşlar. Bu yüzden son paragrafı Hikmetin yazmasını istedim ve beni kırmayıp son paragrafı yazdı, direk olarak metni yapıştırıyorum...

    "Merhaba ben Hikmet. Sinan yoldaşın hikayesini sizler gibi ben de okudum ve hatta bizzat onunla beraber yaşadım :D Bizim mücadelemiz seneler önce başladı, 7 sene sürdü ve senelerce de sürecek. Sinan yoldaşın gözlerinde ki kıvılcımı daha henüz ilk eyleminde görmüştüm. O kıvılcım o gün Sinan yoldaşta, ondan 1 sene önce bende, yarın başka bir yoldaşta yanacak ve o kıvılcımlarla devrim ateşini yakacağız. Yaktığımız ateş büyüyüp devrim olacak ve yemin olsun sönmeyecek arkadaşlar."
    -Hikmet

    Şuan bu dizeleri okuyorsanız hikayemin sonuna gelmiş demeksiniz, bunun için okuyan herkese kişisel teşekkürlerimi sunuyorum...

    Daha önceden de belirttiğim gibi hikayeyi yazarken bazı arkadaşların ismini almıştım, bu arkadaşlar özelden bana destek verenler ve hikayeyi sıkı takip edenlerden oluşuyor. Aralarından bir iki tanesini de hoş sohbet ettiklerimin arasından seçtim. Aşağıda ismi olan arkadaşlar bana özel mesaj yoluyla yaşadıkları şehirleri yazarlarsa sevinirim. Hepinizin nick6 başlıklarına yarın "Bir sosyalistin anılarına şahit olmuştur... " yazılacak ve aranızdan birine söz verdiğim gibi Gezide sattığımız "Boyun Eğme" t-shirtlerinden birini hediye edicem arkadaşlar...

    fuckerfukara45
    nativerock
    obeydalek
    madapaka
    biji biji yaptırmadılar
    skywalkermert
    waccuwantmenn
    dusubasa
    sronnake
    kızıldusunur
    ···
  • +2
    bir sosyalistin anıları
    Merhaba arkadaş, Mustafa Kemal'in milliyetçiliği subjektif bir milliyetçilik anlayışıdır önce bunu iyi algılamak ve anlamak gerekir. Soruna gelince evet hem Mustafa Kemalin bir takım görüşlerini benimseyip hem de sosyalist olabilirsin bunda herhangi bir kaide yoktur, bu tür düşünen bir çok sosyalist var ve çoğunluğu HKP'de örgütleniyor.
    ···
  • +4
    bir sosyalistin anıları
    Hikayenin sonuna geldik, finali bu akşam yazıcam arkadaşlar.
    ···
  • +9
    bir sosyalistin anıları
    Bu sene üniversitede şuana kadar sadece Mülkiye'den ihraç edilen öğretmenler için bir eylem yapmıştık, onun haricinde KP tekrardan TKP ismini almıştı. istanbul'da büyük bir kongre yapıldı, kongre için iki gün önce Ankara'dan Hikmeti de alıp gelmiştim. Kongremiz, Haliç Kongre Merkezinde olacaktı. Dolmuşla Sütlüce'de inip oradan Haliç Kongre Merkezine doğru yürümüştük. Daha bahçeye girer girmez üzerinde ki üstlüklerde TKP logosu olan çark çekici gördüğüm iki tanımadığım yoldaş bana "Merhaba hoş geldin yoldaş" diyip gülümsemişlerdi, TKP'min logosunu tekrar yıllar sonra görünce ciddi anlamda mutlu hissetmiştim. Biraz daha yürüdükten sonra bahçede bir yoldaş Hikmetle benim üzerimi aramıştı, oysa ki içeriye girerken x-ray ile taranıyorduk fakat bizimkiler​ güvenliği epey yüksek tutuyorlardı. Hikmetle içeri girdiğimizde "Boyun Eğme" t-shirtleri ve kitaplar satılıyordu, Hikmetle birbirimize bakıp Gezi günlerini hatırlayıp gülümsemiştik. Daha sonra bizlere ismimizin yazılı olduğu birer yaka kağıdı ve Parti'nin yöneticileri için oylama yapılması için kırmızı bir karton verilmişti. (Orada dağıtılan yaka kağıdımı saklıyorum bu arada.) içeri nihayet girmiştik fakat hiç yer bulamamıştık, sahnede canlı olarak "El Pueblo Unido" çalıyordu ve içeride çok hoş bir ortam vardı. En arkalardan iki boş yer bulunca hemen oturmuştuk, biraz oturduktan sonra "Enternasyonal Marşı" ile kongre başlamıştı. Yunanistan ve Küba Komünist Partilerinden iki yetkili, Kemal Okuyan, Aydemir Güler, Enver Aysever, Berkin Elvan'ın babası ve daha niceleri o gün orada bizlerle beraberdi. Biz komünistlerin hepsinde bir slogan atma isteği vardır, o an içteki düşünceleri dışa vurmanın en güzel yolu kitleyle atılan sloganlardı. Kongremizde bile bol bol slogan atmıştık, 3500 kişi ile Hikmetle beraber yıllar sonra slogan atmıştık...
    Kongremiz bitmişti ve aklımızda kalan en etkili konuşmayı Kemal Okuyan yapmıştı;

    Bir komünist partisi ne işe yarar? Yayın çıkarır, toplantı yapar, bildiri dağıtır, miting düzenler, örgütlenir, açıklama yapar, kongre toplar, seçime girer, haklar ve özgürlükler için mücadele verir. Bu nedir? Binlerce, on binlerce, milyonlarca sayfa evrak, yazı, günler, haftalar, aylar boyu toplantı, on binlerce top kırmızı kumaş ve ileride anlatacağımız anılar…
    Hayır! Bu bir komünist partiyi tarif etmez.
    Komünist parti, kapitalist düzenin devrilmesine odaklanan, o işleme ebelik, öncülük edecek, kolaylaştıracak partidir.
    Toplantılar, bildiriler, gösteriler, yayınlar bunun içindir. Her şey bunun içindir...
    ···
  • +9
    bir sosyalistin anıları
    O sene bir kaç küçük olay daha yaşanmıştı fakat diğerleri kadar çarpıcı olaylar değildi, onları geçiyorum arkadaşlar. 2016 senesi bu şekilde sona ermişti. Yazın internetten bir kızla tanışıp, biraz yakınlaşıp, kısa bir süre sonra beraber olmaya başlamıştık. Benimle tanışırken politikayla pek ilgisi yoktu fakat laik bir ailede büyümüş, pek bilinçli olmasa da bir Kemalistti. Benimle beraber olduktan sonra benim ve hediye ettiğim kitaplar sayesinde o da Marksist-Leninist olmuştu. O yaz liseden ilker, Hikmet ve Yasin beraber tatile de gitmiştik. Yazı o tatille bitirmiştik. He bir de oradan ayrılmadan hemen önce Hikmet yanında getirdiği kırmızı spreyi bavuldan bizim şaşkın bakışlarımız içinde çıkarırken, yine boş durmayıp Erdek Ocaklar sahilinin yakınında bir duvara kırmızı spreyle "Tek Yol Devrim!" yazıp oraya hatıramızı bırakmıştı, yolunuz düşerse eğer hala duruyorsa sahilin orada bir duvarda o yazılamayı görürseniz Hikmeti anarsınız arkadaşlar...
    Sene 2017 ben üniversite üçüncü sınıftayım...
    ···
  • +8
    bir sosyalistin anıları
    Bazı arkadaşlar özelden Nihal Atsız ve Rıza Nurun Mustafa Kemal hakkında ısrarla iyi şeyler düşündüğü savunuyor. Bakın arkadaşlar, kitap okumaktan sakın korkmayın, okuyabildiginiz kadar okuyun ki her seferinde bir sosyalistin karşısına mahcup durumda kalmayın. Ben bir komünist olmama rağmen Türkiye Milliyetçilik tarihi hakkında da çok fazla kitap okudum. Nihal Atsız, "Z Vitamini" romanında üstü kapalı bir şekilde CHP, Kemalizm ve Mustafa Kemal'i sert ve alaycı bir dille eleştirmektedir. Aynı zamanda yazdığı bazı makalelerinde de eleştirdiğini de çok iyi hatırlıyorum. Övdüğü sözleri de mevcut lakin bu sözler sadece askeri yönünü destekler niteliktedir, siyasi yönetimini ve partisi CHPyi eleştirmiştir. Rıza Nur ise Atsızın manevi babasıdır ve hatratlarında Mustafa Kemal'e çok sert eleştirilerde bulunmuş ve bir takım kendince iddialar ortaya atmıştır. Teker teker yazmakla uğraşmıyorum dileyen araştırıp bizzat kendisi de öğrenebilir. Benim burada kimseye bir saygısızlığım olmadı, özelden aciz aciz küfür edip durmayın rica ediyorum. He birde ideolojiniz ne olursa olsun A olan durumu B olarak algılamaya kendinizi zorlamayın lütfen...
    ···
  • +10 -1
    bir sosyalistin anıları
    O olaydan sonra bir daha okula mescit yapımı için bir imza kampanyası yapılmamıştı. Suratımda gözle görülebilir bir iz yoktu fakat sırtımda 1 ay boyunca morlukla gezmiştim, Oktayın ise dudağı patlamıştı. Sağ elimin orta parmağının ise attığım yumruğun etkisiyle kemiğinde bir soyulma ve küçük bir şişlik meydana gelmişti. Olaylardan sonra okulda bizlere destek veren öğrenciler gelip bizlere geçmiş olsun dileklerini sunmuşlardı, gelenlerin çoğu tipik CHPli Ulusalcı-Kemalist kızlardan oluşuyordu fakat o Türkçü çocukta bizimle çay içmeye gelenlerin aralarındaydı. Çocuk iki yan masada oturuyor ve ara sıra çaktırmadan bana bakıyordu, anlaşılan hala beni hatırlıyordu. Kalkıp yanına bir sandalye çekip "Merhaba arkadaş nasılsın?" diye sormuştum, "iyiyim siz nasılsınız?" diye karşılık vermişti. Çok kibar ve efendi bir çocuğa benziyordu, biraz konuşmuştuk ve bana isminin Erdem olduğunu söylemişti. "Dün bizim aramızda seni de gördüm Erdem, ne için solcularla yürüdün?" diye sorduğumda bana büyük bir Mustafa Kemal Atatürk hayranı olduğunu ve malum kişilerden nefret ettiğini söylemişti. Türkçülerin hepsini internette görmüştüm, bu çocuk canlı gördüğüm ilk Türkçüydü ve hepsi bana "ırkçı Kemalist" geliyordu, fakat çokta ironikti ki Nihal Atsızın ve manevi babası Rıza Nur denilen hastanın birer Kemalizm düşmanı olduğunu hatta bir çok kez Mustafa Kemal'i sert bir şekilde eleştirdiğini ya bilmiyorlardı ya da görmezden gelmeye çalışıyorlardı. Bunu dediği anda bu kokuşmuş gerici zihniyete karşı olan sadece bizim olmadığımızı anlamıştım, radikal islamcılar zamanında sadece komünistlere karşı ses çıkartabiliyordu çünkü hiç bir iktidar AKP iktidarı kadar Mustafa Kemal düşmanlığını meşrulaştırmamıştı, fakat şimdi siyasi doruklarını yaşadıkları için saldırılarını Mustafa Kemale kadar indirmişlerdi...
    Edit: Yarın devam edicem arkadaşlar, hikayeyi yazmaya başladığımdan beri gündemi pek takip edemiyor ve kitap okuyamıyorum. Bu gece onlarla ilgilenicem, hepinize iyi geceler...
    ···
  • +11 -1
    bir sosyalistin anıları
    Barikata doğru kol kola girmiş yürüyen tahminimce 50 kişi "Faşizme Karşı Omuz Omuza!" sloganıyla yürüyorduk. O an insanın içinde güçlü bir adrenalin duygusu oluyor ve sadece hedefi düşünüyorsunuz, ben en önde yanımda Zeki ve Oktay yoldaşla yürüyordum ve ÖGB barikatina karşı ilk çarpışanlardan olacaktım. Parkamın önünü kollarım kollara bağlıyken zar zor açmıştım, tam ÖGB tarafından kurulan etten duvara yaklaşmışken aramızda kadın yoldaşlarımızın olmasına rağmen barikatın arkasından taş, cam şişe ve bilimum küçük zarar verici maddeler atılmaya başlanmıştı. Tahminimce 100 kişilik ÖGB joplarını çıkartıp bize ve karşıda ki gruba saldırmaya başlamıştı, bir anda müthiş bir arbede yaşanmıştı, göz gözü görmüyordu ve çok kuvvetli bir uğultu etrafı sarmıştı, o an hemen 5-10 metre karşımda duran bir çember sakallıyıyla bir güvenlik görevlisi boğuşuyordu. Koşarak bütün gücümle çember sakallıya bir yumruk attım ve yere düştü. Yumruğu attıktan sonra sağ elimin parmaklarında bir zonklama oluşmuştu fakat o adrenalin ile pekte bir şey hissetmiyorsunuz derken güvenlik görevlisi sırtıma bir jop darbesi indirmişti. O an nefesim çok ani bir şekilde kesilip gözlerim kararmıştı fakat düşmemiştim, yerden kalkan çember sakallı yobaz suratıma bir yumruk atmıştı. Kendimi korumaya çalışırken 4-5 tane yoldaş bana vuran çember sakallıyı dövüp yerde tekmelemişlerdi, o yoldaşlık ruhu insana çok güzel bir duygu yaşatıyor arkadaşlar çok. Güvenlik görevlileri yerde ki çember sakallıyı tekmeleyen yoldaşlarıma vurmaya başlayınca nefesimin hala daraldığını hissetmeme rağmen güvenlik görevlilerine tekme tokat saldırmıştım. Okula çevik kuvvet ekiplerinin gelip yoğun biber gazıyla kalabalığa dalması sonucu hem olaylar bitmişti hem de okulda o gün ders işlenmeyip öğrenciler eve erken yollanmıştı...
    ···
  • +12 -3
    bir sosyalistin anıları
    Bu olayı duyan FKF ve bazı örgütsüz Kemalist öğrenciler bizden önce imza standına gidip tepkilerini göstermiş fakat karşılık alınınca küçük bir arbede sonucu ÖGB tarafından tarafların ayrıldığının haberini almıştık. Bunun üzerine bizler de TKPli Öğrenciler olarak hemen toplanmıştık, tam hatırlamıyorum ama yaklaşık 15 kadar kişi örgütlü bir şekilde gidip o standı dağıtacaktık. Geçen gün standa tepki gösteren ve tartışan örgütsüz arkadaşların yanında FKFli yoldaşlarda bizlerle gelip gericilere haddini bildirmek istemişlerdi, örgütsüz öğrenciler arasında bir çok kız öğrenci vardı, ben çevreyi analiz etmeyi çok seven ve iyi de analiz eden biriydim, gözüme yan yana duran iki heyecanlı genç çarpmıştı. Biri şu 3 Mayıs afişlerini duvarlara yapıştıran arkadaştı, yanında da bir arkadaşı vardı ve onların da bizimle yürümeleri dikkatimi çekmişti...
    Bizler kampüsün arka bahçesinden yürüyüşe başlamıştık, sloganlar eşliğinde yürüyorduk, bir slogan kesilince kısa süreli bir sessizlik olurdu, o an kalabalığın ayak sesleri duyuluyordu. Biz daha kurulan standa gelmeden ÖGBnin önümüze kurduğu etten siyah bir duvar görülüyordu, fakat biz hızımızı hiç kesmeden yürümeye devam ediyorduk, attığımız bazı sloganlara yürüdüğümüz kortejden bazı arkadaşların eşlik etmemesi dikkatimi çekmişti ve bana Gezi ruhunu hatırlatmıştı. Bizler kolluk güçlerinin barikatlarıyla çatışmaya alışıktık fakat kortejde ki çoğu kişinin alışık olmadığını düşünüyordum. Biz yaklaştıkça karşımızdan da bir ses yavaş yavaş tekbir sesleri yükselmeye başlamıştı, islamcıların bu kadar ses çıkartabilecek kadar kalabalık olmadığını düşününce ülkücülerle bir sağ dayanışması kurulduğunu anlamıştım, kollarımıza girerek hep bir ağızdan "Şeriata Faşizme Karanlığa Geçit Yok!" sloganlarıyla yürürken aklımda Nazım Hikmet'in dizeleri canlanıyordu;
    Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar
    Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır
    Safları sıklaştırın çocuklar
    Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.
    ···
  • +13 -3
    bir sosyalistin anıları
    Ertesi hafta, okula mescit açılması için bir takım tartışmalar söz konusu olmuştu. Okulda ki radikal islamcı öğrenciler okula mescit istiyordu ve bunun için stant kurup imza toplamaya başlamışlardı. Bu kitle AKP iktidarından önce bir eğitim kurumunun içine mescit açılmasını asla dile getiremezdi, bu yüzden o dönemlerde sadece başörtü yasağına karşı ses çıkartabiliyorlardı. Fakat AKP iktidarı bu kitle için laikliği, modernizmi ve bilimi ortadan kaldırmak için çok uygun bir iktidar dönemiydi. Biz bu insanların amaçlarının yıllardan beri kökünden ucuna kadar biliyorduk. Okulun içine dün başörtüsünü sokanlar bugün mescit koyacak, yarın ise başka bir dini istekle karşımıza çıkacak ve kademe kademe istediklerini elde edip laik eğitimi yok edeceklerdi. Fakat bu ülkede yıllardan beri solcu öğrenciler vardı ve biz bu gericilere her zaman olduğu gibi yine geçit vermeyecektik...
    ···
  • +11
    bir sosyalistin anıları
    Arkadaşlar özelden bazı aynı sorular sürekli geliyor onları buradan cevaplayıp devam edicem...
    Ben ateistim Hikmet Alevi, Şuan Oktayın yanında kalmıyorum tek başıma yaşıyorum, hayatım boyunca hiç bir eylemde silah ve molotof kullanmadım TKP resmi bir siyasi partidir ve silahlı yapılanması yoktur, hala TKPdeyim fakat şu aralar biraz pasifist takılıyorum, t-shirt almak isteyen arkadaşlar ben t-shirt satmıyorum fakat aranızdan birine daha önce de söylediğim gibi bir tane hediye edicem, 1 Mayıs için inci Sözlük korteji kurmak isteyen bir arkadaş var​ ve beni de çağırıyor, katılmak isteyen arkadaşlar olursa buraya yazabilir, normalde TKP kortejinden başka bir kortejde yürümem fakat eğer ciddi rakamlara ulaşırsak sizin için gelebilirim.
    ···
  • +1
    bir sosyalistin anıları
    Bu sene kitlesel bir katılım bekleniyor. AKPnin, OHAL'i daha fazla uzatıp kutlamaların önüne geçmesi tartışılıyor şimdi sosyalistler arasında, eğer böyle bir durum olmazsa herhangi bir sorun çıkmaz sanırım.
    ···
  • +9
    bir sosyalistin anıları
    2016 1 Mayısı için IŞiD canlı bomba tehditleri burjuva medyamız tarafından ortalığa yayılmıştı, bunun yanında dünyanın gelmiş geçmiş en büyük antikomünist devleti olan ABD, vatandaşlarına Türkiye için 1 Mayıs uyarısı vermişti. Vermişti ki bizim işçimiz, gencimiz ve niceleri 1 Mayısa korkusundan gidemesin. Fakat sol örgütler bundan korkacak değildi, herkes 1 Mayıs için Bakırköy'de​ toplanacaktı. Kalabalık fazla kitlesel olmamıştı, DiSK harici işçiler zaten fazla yoktu, daha çok sosyalist kesimden gelenler vardı, normalde her 1 Mayıs onbinlerce o işçi meydanlarda kendi gününü kutlardı fakat bu sene medyanın saldığı korku ile DiSKten bile fazla bir katılım olmamıştı. Her sene olduğu gibi çok yoğun bir güvenlik önlemi alınmıştı, fakat çoğu sol örgütler bu 1 Mayısa gelmeme kararı almıştı, bu çok can sıkıcı bir durumdu. Meydana girerken yanımda Orhan ve Oktay yoldaşlar vardı, flamalarımızda çark çekiç yerine orak çekiç, TKP yerine KP yazıyordu, 2017'de KP tekrar TKP ismini ve çark çekiç logosunu geri alacaktı. O sene en büyük katılım HDPten olmuştu, onun yanında sadece; Halkevleri, Çarşı, CHP, SYKP, Haziran Hareketi, DiP, SGDF, TSiP, EMEP, ESP, DiSK ve KESK sendikalarının yanında biz de Türkiye Komünist Hareketi olarak alıyorduk fakat bizden bile çok fazla gelmeyenler olmuştu. Alana girdiğimizde o eski canlılığı göremesem de 1 Mayıs heyecanına yine kapılmıştım, halay ve horonlar çekiliyor, sloganlar atılıyor ve sohbetler ediliyordu. Devletin belirlediği alanda kutladığımız için herhangi bir polis müdahalesi olmamıştı fakat hayatımda gördüğüm en cansız 1 Mayıstı...
    http://i.sabah.com.tr/sb/...ayis-kutlamalari/15_d.jpg
    ···
  • +13
    bir sosyalistin anıları
    1 Mayıs heyecanı yine içimizi sarmıştı, çalışmalara son hızla devam ediyorduk. Biraz dinlenmek için kafeye gidip çay ve tost söylemiştim, tostu yerken bir yandan da 1 Mayısı düşünüyordum. Bir an bile aklımdan çıkamıyordu, o sene torna işçiliğinden emekli olan babamı da alıp yürüyecektim. Babamı yürüyüp slogan atarken hayal edip gülümsüyordum ki Orhan üzerinde Kazım Koyuncunun çizimi olan siyah bir t-shirtle yanıma oturmuştu, "Nasıl Sinan yoldaş güzel mi t-shirt?" diye sormuştu. Ben de ağzımda ki tostla başımı sallayıp güzel güzel demiştim. Orhan da sıkı bir sosyalistti ve benim gibi marksizm-leninizmi hayat felsefesi haline getirmişti. O gün bana Kemal Sunal'ın "Köşeyi Dönen Adam" filminden kesitler halinde bir video izlemişti. Daha sonra dün ki çocuğa karşı iyi bir tavır sergilediğimi söylemişti ve biraz o çocuk hakkında konuşmuştuk, daha sonra Oktay beni aradı ve kalkıp yanına gitmiştik...
    Bu arada 1 Mayıs gelmişti ve bizler tekrardan hazırdık...
    Orhanın bana o gün izlettiği video https://youtu.be/YNmuV5ggCpY
    Yazmaya yarın devam edicem arkadaşlar okuyan herkese iyi geceler.
    ···
  • +12 -3
    bir sosyalistin anıları
    Okulu 1 Mayıs için afişlerle donatmaya çalışıyorduk, Oktay Orhan ve Buse yoldaşla duvarlara afişleme çalışması yaparken bir çocuğun da bizden 10-15 metre ileride heyecanla ve endişeyle afişleme yaptığını görüp yanına gitmiştik. Çocuk bizden küçük gösteriyordu, suratında kıl bile çıkmamıştı ve bizi görünce kılık kıyafetimizden ve Oktayla benim bıyıklarımdan solcu olduğumuzu anlamıştı. Yaptığı afişe bakmıştık, mavi renk bir afişti ve üzerinde 3 Mayıs ile ilgili bilgiler içeriyordu. Çocuğun ellerine baktığımda mavi rengin avuçlarına işlediğini görmüştüm belli ki bu iş için emek vermişti, Buse yoldaş afişi yırtmak için tırnaklarıyla ucundan kazımaya başlamıştı fakat ben müdahale ederek ellememesini söylemiştim. Çocuğun yüzünde masum bir ifade vardı ve o genel Türkiye faşisti modeli yoktu. "Merhaba arkadaş nasılsın?" diyip elimi uzattığımda çekine çekine elimi sıkmıştı. Bizimkiler ne olduğuna anlam verememiş bakışlarla bana bakıyorlardı. "3 Mayıs gününde ne olmuştu?" diye sormuştum. Aslında 3 Mayısın ne anlama geldiğini, hatta Sabahattin Ali ve Nihal Atsız davasını tamamen biliyordum. Çocuk sesi titreyerek bize Irkçılık Ve Turancılık davasını kendisine taraflı bir şekilde öğretilen gibi anlatmıştı, Orhan asi ve Karadeniz şivesiyle "O kafatasçı Atsızın mapus günleri bizi ilgilendirmiyor bir daha bu afişleri buraya asma arkadaşım" demişti. Çocuk yutkunmuş fakat bir şey diyememişti. O an elimi çocuğun omzuna atmıştım ve "Biz sana zarar vermeyeceğiz endişelenme, fakat ülkü ocağında duydukların" derken daha cümlemi bitirmeden çocuk bana "Ben ülkücü değilim ki Abi Türkçüyüm" demişti. Bana Abi diye hitap edince bizimkiler gülmüştü, ben ciddiyetimi hiç bozmadan bu temiz fakat beyni zenofobik düşüncelerle yıkanmış çocuğun suratına bakarak hafifçe gülümsemiştim. O çocuğa vurmamıştık, savunmasız ve kandırılmış bir insana saldırmamız hem onun bize olan öznel düşüncelerini etkiler, hem de 15 yaşında hayatını daha eşit ve adaletli bir devrimin umuduyla kaybeden Berkin Elvana sosyal medyadan acizce sallamak kadar faşizan ve iğrenç bir yol olurdu. ismini soramadan alel acele gitmişti çocuk, biz de afişlemeye devam etmiştik. Gencecik fidanların beynini Hitlerden farkı olmayan Nihal Atsız gibi bir şahsiyetin düşünceleriyle zehirleyen insanlardan hesap sormak istiyordum...
    ···
  • +12
    bir sosyalistin anıları
    Okulda bir süre sessizlik yaşanmıştı, Orhan, Oktay ve ben kütüphanede takılmaya başlamıştık. Fakat kütüphanede Marx ve Engels'in 20. Yüzyılı tepetaklak edip dünyayı sarsan eserleri bulunmuyordu, oysa ki okunan her Komünist Manifesto okuyan kişiyi kapitalizme karşı bilinçlendirip marksizmin bilimsel ideolojisine aşık ettirebilirdi. Orhan bunun üzerine bir şey yapılmasını söylemişti ve yoldaşları toplanmıştık, konu hakkında oturup konuşup tartıştıktan sonra rektörlüğe gidip bizlerin gönüllü olarak kitap bağışlamak istediğimizi söylemiştik fakat rektörlük bizi artık tanıyordu, artık bizi görünce suratı asılır hale gelmişti ve beklediğimiz üzere kitapları öğrenince teklifimizi reddetmişti. Bunun üzerine Orhan kütüphaneye gizlice kitap eklemeyi teklif etmişti fakat bunun üzerine fazla düşmemiştik çünkü okuldan atılmaya kadar gidebilirdi...
    Bu arada Oktayın yanına Kadıköyde öğrenci evine çıkmıştım, Oktay zaten tek başına aylığı ödemeye zorlanıyordu artık ikimiz ortak ödeyecektik. Yukarı kat komşumuz sanırım bir black metal hastasıydı ve gece gündüz demeden son ses çok sert brutal vokal çığlıkları geliyordu. Oktay evin duvarlarına Türkiye solunda efsaneleşmiş olan devrimcilerin bazılarının, Fidel Castronun ve Che Guevara'nın fotoğraflarını ve posterlerini asmıştı. Oktayın Kübaya karşı çok içten bir sempatisi vardı, facebooktan Kübalı arkadaşlar ekleyip onlarla ingilizce konuşuyordu ve evinde Küba bayrağı bile vardı...
    1 Mayıs tekrar yaklaşmıştı ve biz okulda 1 Mayıs için afişleme çalışması yapıyorduk, fakat bir duvarda farklı bir afiş görmüştüm. 3 Mayıs Türkçülük Günü içinde bir afiş asılmıştı...
    ···
  • +9
    bir sosyalistin anıları
    Öğretmenimiz okuldan atılmamak için mahkemeye kadar gitmiş ve en sonunda zafer direnenlerin olmuştu, öğretmenimiz okulda kalmıştı...
    Bir ay herhangi bir sorun yaşanmamıştı, Hikmet beni arayıp Ankara'ya çağırıyordu, benimle birlikte istanbul'a geri döneceğini ve ailesinin yanına gideceğini söylüyordu. Bir Cuma gecesi otobüse atlayıp Ankara'ya gitmiştim, iki gün orada kalıp Hikmetin yoldaşlarının bazılarıyla da tanışmıştım. Ardından beraber istanbul'a​ gelmiştik ve Hikmeti evine Okmeydanına bırakmıştım. Okmeydanında değişik bir olayda olmuştu onu da anlatıyım, Hikmetin evine yarım uğrayıp babası ve Mahir Abiyle görüşmüştüm, akşama doğru tek başıma eve dönerken beni sokağın köşesinde üç çocuk çevirmişti. 15-16 yaşlarında olan bu genç arkadaşlar yaşça büyük olan bana kim olduğumu ve mahallelerinde ne aradığımı soruyorlardı. Ben bir şey yapmadan gülümseyip Hikmetin arkadaşı olduğumu söylemiştim, çocuklardan biri belinde ki küçük silahı çıkartıp bir eliyle saklayarak ters bir şekilde "Neye gülüyorsun lan sen Hikmet kim oğlum?" gibisinden bir şey söylemişti, Hikmeti tanımıyorlardı. Ben silahı görmeden önce gayet sakindim fakat silahı görünce biraz beklemelerini ve Hikmeti arayacağımı söylemiştim. Hikmetin gelmesini beklerken çocuklara benim de sosyalist olduğumu söylüyordum, tam çocuklarla olumlu olumlu konuşmaya başlamışken Mahir Abi ve Hikmet yanımıza gelmişti, Mahir Abi bana silah çekmiş olan çocuğa çok sert bir tokat atarak çocukları yollamıştı. Mahir Abiyi tanıyor olmalılardı ki hiç bir şey demeden hızlı hızlı gitmişlerdi, Mahir Abi çocukların uyuşturucu satıcılarına karşı nöbet tuttuklarını ama ergenliklerinden dolayı biraz heyecanlı olduklarını söyleyip benden onlar adına özür dilemişti. Ardından benim onca ısrarıma rağmen dolmuşa kadar benimle gelmişlerdi.
    ···
  • +19
    bir sosyalistin anıları
    Öncelikle yoğun ilgi ile hikayeyi takip eden ve özelden yüzümü güldüren mesajlar atan arkadaşlara teşekkür edip devam ediyorum...
    Okulun çıkışında pankartımızı alıp tahminen 60-70 kişilik bir kitleyle sloganlar atmaya başlamıştık, bu sefer rektörlük polise haber vermiş olacak ki çevik kuvvet ekipleri tarafından sağa sola joplu kalkanlı etten duvarlar örülmüştü. Boğazlarımız yırtılana kadar bağırıyorduk, havada öfkeyle sımsıkı sıkılmış yumruklarımız sloganların ritmine göre inip kalkıyordu. "YÖK Kalkacak, Polis Gidecek, Üniversiteler Bizimle Özgürleşecek!", "Yaşasın Devrimci Dayanışma!", "(Öğretmenin adı ve soyadı) Yalnız Değildir!" "Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!" ve polis ekiplerine bakıp "Faşizme Karşı Omuz Omuza!" sloganlarını atıp, bir yoldaşımız megafonla olaya dair açıklama yapmıştı. Öğretmenimiz, her zaman taktığı gözümüzde artık kendiyle bütünleşmiş kızıl atkısıyla olay yerine gelip gözleri dolu dolu bizi izleyip açıklama bitince alkışlamış ve megafonu alıp kısa bir konuşmayla bize teşekkür etmişti...
    Yaptığımız bu eylem rektörlüğe ve YÖK'e bir gövde gösterisi niteliğinde olmuştu ve olaysız bir şekilde dağılmıştık...
    ···
  • +12
    bir sosyalistin anıları
    Önce Oktaya daha sonra bütün örgütlü yoldaşlara duyduklarımı yaymıştım. Öğretmenimize bunun önüne geçmek için dayanışma içerisinde olmamız gerektiğini söylemiştik fakat bize, bunu yaparsak daha beter kuduracaklarını söylemişti. Bize ne kadar itiraz etse de biz bu faşizme karşı ses çıkartacak ve öğretmenimizin hakkını arayacaktık. O gün iki yoldaşımız okuldan çıkıp önce beyaz bir amerikan kumaşı alıp daha sonra siyah bir sprey ile "(ismini vermiyorum) Yalnız Değildir!" yazıp bir pankart hazırlamışlardı...
    Ertesi gün okulda örgütlü gücümüzü kullanacaktık, kampüste oturan öğrencilere konuyu anlatıp yarın yapacağımız dayanışmaya çağırmıştık. Daha sonra okula hazırladığımız pankartı asmıştık. Pankart için okuldan izin almadığımız için ÖGB veya faşistlerin indirmemesi için Orhan, Oktay, Ufuk yoldaşlar ve ben pankartın başında nöbet tutup o derse girmeyecektik. Herhangi bir sorun olmamıştı ve öğrenciler dışarı çıkmaya başlamıştı, 4 kişi parkalarıyla bir pankartın başında bekliyordu. Bu manzarayı gören öğrenciler gelip pankartı okuyor, bazıları ise bize ne olduğunu sorup bilgi alıyordu. Okul çıkışına gelmiştik ve okulda ki bütün sol örgütler dayanışma içerisine girip örgütlenmişti; Öğrenci Kolektifleri, FKF, TKP hatta TGBlilerden bazıları bizler ile dayanışma içerisine girip okul çıkışında toplanmıştık...
    ···
  • +15
    bir sosyalistin anıları
    Okulda sevdiğimiz solcu bir öğretmenimiz vardı, anlattığına göre 68 kuşağından beri mücadelenin içerisindeydi. Büyük bir Mao hayranıydı ve tam anlamıyla bir Maoistti. Çin'e gidip Maonun oyuncak figürünü alacak kadar, okulda bizlere göstermişti. Maocuların Çin'in nüfusunun büyük bir kısmını kapladığını iddia ederdi ve bize sürekli Kültür Devrimini anlatırdı, biz Kültür Devrimini zaten biliyorduk ama onun sayesinde öğrenmediğimiz şeyleri de öğrenmiştik. Aynı zamanda çokta hayvan sever bir insandı, evinde ki kedi sayısı hep değişirdi, yavru kedi görünce dayanamayıp evine aldığını söylerdi. Beni çok severdi, sohbetimi çok beğendiğini söylerdi, hatta bir kere Oktayla beni eve davet etmişti ve eşiyle çok sıcak karşılamışlardı...
    Bir gün öğretmenimizin YÖK kararıyla okuldan atılacağına dair iddialar duyduk, bunun üzerine hemen yanına gidip bunu sormuştum. Bana, kendisinin sosyalist görüşleri ve Facebook paylaşımlarında ki Tayyibe giydirmesi yüzünden okuldan atılmak istendiğini söylemişti. O an beynimden kaynar sular yavaş yavaş bacaklarıma kadar dökülmüştü, anayasada ülkede fikir ve görüş özgürlüğü olduğu söyleniyordu fakat bu YÖK tarafından ihlal ediliyordu. Bizler bu haksızlık için bir şeyler yapmalıydık...
    ···
  • +11
    bir sosyalistin anıları
    Okul tekrar başlamıştı, okula girdiğimde üniversiteye yeni başlayacak öğrenciler vardı ve heyecanlı görünüyorlardı. Oktayda buluştuk ve kafeye geçtik, yarım saat sonra bizimkiler de geldi ve kahvaltı edip çay içmiştik, o hafta hızlı ve stabil geçmişti. ikinci hafta okula yeni başlamış 3 yoldaş bizimle tanışmak ve örgütlenmek istemişlerdi. Aralarından biri çok gözü pek görünüyordu, Orhan Rizeliydi fakat hiç bir zaman kendine Rizeli demez Hemşinli derdi, Hemşinliler Rize'de yaşayan küçük etnik bir halktı. Orhan Karadeniz şivesine yakın bir şiveyle konuşan, saçları uzun, hafif sarışın, beyaz tenli ve iri gözlü bir yoldaştı. Orhanla sıkı birer dost olacaktık...
    ···
  • +12
    bir sosyalistin anıları
    Bu arada yaz tatili de güzel geçmişti. ilk köye gidip çocukluk arkadaşlarımla vakit geçirip onların çalışmalarını dinlemiştim. Hepsi birer proleter olmuştu bile, kimi birinin tarlasında çalışıyor, kimi çobanlık yapıyor, kimiyse köyün zengin bir addıbının himayesinde ne isterse yapıyordu. Bu kadar emek sonucuna rağmen kıyafetlerinin ve saçlarının kirli olduğunu görmüştüm, bu beni çok utandırmıştı. Benim hiç bir işe emek vermezken şehir hayatında ailemin yanında az buçuk güzel bir evde yaşama hakkım varken köyde ki yaşıtlarımın her sabah erkenden kalkıp çalışmaya gitmesi sonucu böyle bir halde olmaları içimi sarsmıştı. Ama ben onlar için Gezi Direnişinde sattığımız "Boyun Eğme" t-shirtlerinden 6 tane getirmiştim ve hepsine hediye etmiştim. T-shirt satarken elimizde kalanları Hikmetle almıştık ve partiye geri verme fırsatımız da olmamıştı. Daha sonra Günay'ın çalıştığı tarlaya giderek ona yardım etmiştim, kim bilir kimin özel mülkü altında çalışıyordu Günay her gün bu tarlada, kim bilir Günay'a bu işi veren adam hangi hayat standartlarında yaşıyordur da Günay her sabah kalkıp onun hazinesine akçe katacak metasını (satacağı ürünleri) üretiyordu. Bu sistem sadece işçiyi değil köylüyü de yıpratıyordu...
    ···
  • +1
    bir sosyalistin anıları
    Evet TKP ve ÖDPlilerdi fakat ben o gün aralarında yoktum. internette görüntüler de mevcuttu ama bulamadım bulursam atarım yoldaş.
    ···
  • +13
    bir sosyalistin anıları
    O dönem genel seçime epey yaklaşmıştık, parti içerisinden değişik sesler çıkıyordu, AKPye tek başına iktidarı bırakmamak için HDPnin barajı aşması gerekiyordu ve aşırı sol partiler HDPye oy atmayı tartışıyordu. Benim şahsi fikrim HDPnin başlarda bir umut olduğuydu fakat son zamanlarda etnik milliyetçiliğe kadar giden bir politika izlemiş ve Kürt hareketini desteklemiş olmasıyla benim oyumu kaybetmişti. Yapılan tartışmaya Oktayda girerek çok sert şekilde eleştirilerde bulunuyordu, HDPnin reformist bir parti olduğunu, işçi sınıfına herhangi bir artısı olmayacağını söylüyordu. Bir yoldaşımız HDPnin en güçlü sosyalist parti olduğunu iddia edince Oktayın suratı kıpkırmızı olmuş ve "Sosyalist mi? Ne sosyalisti? Sosyalist ne arar la HDPde?" diyerek bizleri gülme krizine sokmuş ve hemen ardından hafif Ege şivesiyle "Oportünist insanlar bana yoldaş diye hitap etmesin!" diye bağırmıştı. Parti içi bir bölünme yaşanmıştı fakat büyük çoğunluk HDPye oy kullanılmasının yanlış olduğunu söyleyerek bunu reddediyordu. Sonuç olarak HDP barajı aşmış fakat bizimkiler ve ben oyumuzu TKPden yana kullanmıştık...
    Okul dönemi de bitmişti, okulun son günü bizim örgüt olarak okula "Boyun Eğme" t-shirtüyle gelmiştik ve bir seneyi daha devirmiştim...
    Sene 2016 ben üniversite ikinci sınıftayım...
    ···
  • daha çok