- 4 / 34 / 173 entry
- 5 başlık
- 1 trend
- 2,413.44 incipuan
bianlatipgidicem07 önüncü nesil silik
-
+3
bir türk ajanının günlüğü
Cemaat danışıklı bir amerika oyunudur. Şuan Türkiye'nin bir şey kırdığı yok. Geriliyoruz, insanlar uyutuluyor. Ayrıca şuan öyle bir güç olduğunu düşünmüyorum. Geçmiş yıllarda böyle bir teşkilat olduğunu da düşünmüyorum. Biz Türklerin kanında var vatan. Bu yüzden kuruyoruz. Kanla ilgili bir şey. Kızıl Elmanın gelmesi kolay değil. Şuan Türkiye Ortadoğuya çekilmek isteniyor, diğer Türk devletleri ise Rusya'nın kabuğunu kıramadı, onun himayesi altında. Kolay iş değil kısaca. -
+5
bir türk ajanının günlüğü
ABD ile Rusya soğuk savaşta olsa bile hep aynı safta yer aldılar. Irak-iran savaşları, sadece Irak savaşı. Tek tek taraflarını detaylıca incelersen göreceğin amerika ile rusyanın destekleştiğidir. Şöyle düşün bunlar birbirine düşman ama son sözü hep birlikte söylüyorlar. -
+6
bir türk ajanının günlüğü
2008 de o kadar asker içeri alındı, rezil edildi. Bu süreç boyunca pkklılar dağdan davulla zurnayla indirildi, askerin içerdeyken teröristi alkışlattılar. 2003 yılında askerinin başına çuval geçirdiler kimse gıkını çıkaramadı, sence var mı? Yoksa çoktan ölmüş bir oluşumun hayali mi? -
+3
bir türk ajanının günlüğü
Günümüzde ki yapılanma boş iş, hendekler boş iş, o şekilde çözemezsin. Gönderelim polisi askeri bitirsin diyince bitmez oralarda olaylar, oranın halkı değişkendir. Güç sendeyse sana peşkeş çekerler, barış süreci çıkar. Van'a gidersin zafer işaretleriyle polis araçlarına taş atarlar, bir de bunu yaparken yüzlerini kapatmaya çalışırlar. Bu işler operasyonlar ile bitmez. Yaptırım ve derin oluşumlar gerek oralara. -
+30
bir türk ajanının günlüğü
15 Ağustos 2005 - SON
Özetle, o gün A'yı kaçırdık. A'dan Blere haber yollayıp avucumuza aldık. Aslında bu bile bunların devletin en önemli birimini yönetemeyeceğinin kanıtıydı. Toplantı başkanı asla toplantının yerini değiştirmezdi. A Türk değildi, bir Amerikalıydı.
işin en şaşırtıcı yanı buydu. Blerin hepsini öldürdük hiçbir şey bilmeyen sadece kural gereği oraya gönderilmiş kişilerdi. A'yı uzun süre sorguladık. Adam bizim birimin çok yükseldiğini savaş zamanı onlara sorun çıkardığını bu yüzden temizlendiğini söyledi.
Tamamen temizlenip temizlenmediğini bilmiyordu. Çoğunu öldürdük dedi. Biz bu adamında kafasını sıkıp ortadan kaybolduk. Yeni kimlik, yeni isim, yeni yerler. izimizi kaybettirdik. 2011 yılında arap baharında her şey yeniden başladı fakat onu anlatmayı düşünmüyorum.
Arap baharı şuan sürmekte, teşkilatın durumu ile bilgiyi o zaman öğrendik ve temize çıktık 2011 yılında olanlardan sonrası.
Finali yapalım istedim. Yoksa yapamıcaz, sorusu olan varsa alabilirim. Dinlediğiniz için teşekkür ederim. Uzun uzun yazmak isterdim nasıl oldu nasıl aldık nasıl zütürdük, sonra nasıl ortadan kaybolduk arap baharı filan ama bu kadarı yeterli. -
+14 -5
bir türk ajanının günlüğü
Beyler bir sorun var. internet gidip gidip geliyor. Türkiye geneli bir şey mi bilmiyorum ama bilgisayarda da sorunlar olmaya başladı. Düzeltebilirsem devam edeceğim. Okulu, işi olan kardeşlerimiz uyusunlar yazamayabilirim. Bu işin arkasında başka bir şey varda, bakalım. -
+25
bir türk ajanının günlüğü
10 Ağustos 2005
"Aklımda bir plan var." dedi Emir. "Dinliyorum." dedim. "Bu A'yı toplantı öncesi alabilirsek, diğer üçünü toplantı yeri değişti diye kucağımıza düşürürüz." dedi. "A en güvenlikli korunan kişi, onu almak başlı başına sorun." dedim.
"7 gün içinde bir toplantı olacak. Adamın evine dair her şeyi biliyoruz, korumalarına dair her şeyi biliyoruz. Çok basit bir planla her şeyi halledebiliriz." dedi. "A'yı alırsak diğerlerine gerek kalmaz zaten ama onlarda boş değil." dedim.
"Ertuğrul Ağabey bize vasiyet gibi bir şey bırakmış. Büyük ihtimal şuan teşkilatın başında ki kişiler bunlar. Bunları kaçırırsak kesin vatan haini oluruz ama başka şansımızda yok." dedi.
Gerçekten başka şansımız yoktu. Adamlar istediklerini yaptırıyorlardı. istediklerini öldürtüyorlardı. Öldürttükleri kişiler arasında vatanına milletine sevdalı olan insanlarda vardı. En kötüsü de buydu. Vatanın milletin gücüyle vatanına aşık olanları öldürtüyorlardı. -
+21
bir türk ajanının günlüğü
13 Temmuz 2005
Düşünmeye devam ediyorduk. "Bizim bileceğimiz bir şey yaptı kesin." dedim. "Hiç aklımızdan çıkmayacak bir şey yapmış olması lazım, belli bir şeyler bırakmış." dedi.
Aklıma ilk operasyona gittiğim gün geldi. Onu yazdım xx/xx/xxxx şeklinde sonra açmayı denedim. Açıldı. "Ne yazdın?" diye sordu. "ilk operasyona gittiğim tarihi yazdım." dedim. Düşünmeye başladı. Çekmeceden bir tane dosya çıktı.
Dosyayı açıp incelemeye başladık. Feneri yaktı, bakıyoruz. 4 tane isim vardı. 3 ismin sayfasına B, bir ismin sayfasına A yazılmıştı. "Bu A yazan her şeyin başı." dedi.
incelemeye devam ettik. Sabıkaları, sicilleri, görevleri, fotoğrafları, ana, baba adları okuduğu okullar her şey vardı. "Tamam da bu adamları bulmak hiç kolay değil." dedim. "Diğer çekmeceyi açalım." dedi. Geçti tarihi yazdı.
Bir dosya daha çıktı, aynı şekil B-B-B-A yazılmıştı. Burada her türlü adres bilgisi vardı. Bu biraz daha gevşemiş bir dosyaydı. Yorumlara yer verilmişti. "Şuradan şu kadar koruma çıkıyor, şuradan geçmek riskli olabilir." gibisinden.
Evin geri kalanını incelemeye başladık. Tuvalete kadar. Bir şey çıkmayınca evden çıktık gittik.
"Bu isimleri ne yapacağız?" diye sordu. "Bir tanesi ortadan kaybolursa hepsi işkillenir, yok olurlar. Bunları eş zamanlı almak lazım." dedim.
"Yeterli kişi sayısına sahip değiliz." dedi. 2 kişiyle 4 kişiyi alma şansımız yoktu. Dosyayı incelemeye başladım. "Bunlar 3 ayda bir toplantı gerçekleştiriyormuş." dedim. "Çok güvenlikli olur, sıkıntılı. imkansız." dedi. "Plan yaparsak sıkıntısızca alırız." dedim. -
+21
bir türk ajanının günlüğü
13 Temmuz 2005
Ağır bir kitap alıp vurmaya başladım duvara, duvar değilde sanki duvara bir şey sarılmış gibi duruyordu. "Bir eve çıkıyor." dedim. Kitaplığın arasından geçip eve girdim. koskoca bir oda vardı. Odada hiçbir şey yoktu. Sadece bir çalışma masası vardı.
"Gel, tahmin ettiğim gibi kimse yok. Burada bir şeyler var." dedim. Arkamdan geldi. "Işığı açma." dedim. Çalışma masasına geçtim. Çekmeceyi açmaya çalıştım kilitliydi. "Şifre istiyor." dedim. Diğer çekmeceye uzandım. Yine şifreliydi.
"Şifreyi nerden bulacağız?" diye sordu. "8 haneli." dedim. Düşünmeye başladık. 8 haneli ne olabilir diye düşündüm. Doğum tarihi geldi aklıma, "Doğum tarihi." dedim. Bana söylediği ama gerçek olmadığını düşündüğüm doğum tarihini girdim. Sonuç olumsuzdu. -
+24
bir türk ajanının günlüğü
13 Temmuz 2005
"Burada bir şey yok. Dükkana gidelim." dedim ve elimi masanın üstüne koyup kalkarken elimde boşluklar hissettim. Direkt masaya baktım. 5 tane dik çizik vardı. "Bu adam düzen delisi, düzenin alasını görmüş. Çizik onu rahatsız eder. Bu çiziklerde bir şey var." dedim.
Kitaplığa gittim. Birinci kitaplığın ortasına vurdum. Bir şey olmadı. ikincisi, üçüncüsü ve dördüncüsü hepsinde aynı sonu. "Delirdin sen." dedi Emir, en son beşinci kitaplığa vurduğum zaman küt diye bir ses geldi. "Arkası var." dedim.
"Bina bitişik. Bir şey saklama şansı yok." dedi. Vurmaya devam ettim. Kitaplığın tahta bölümü çıktı ve karşımıza bir duvar çıktı. Duvara vurdum. Arkası boşluktu. "Normalde boşluk olamaz. Bir yere gidiyor burası." dedim.
"Başımıza bela alacağız, başka bir eve açılıyor. Polisi ararsalar çıkamayız." dedi. "Başka bir eve açıldığı kesinde, 4 kitaplıkta arka taraf dolu, beton. Beşinci de boşluk üstünde beş tane çizik var." dedim.
Bir süre durduk. -
+23
bir türk ajanının günlüğü
13 Temmuz 2005
intihar ettiği söylenen masaya oturdum. Aramaya başladım. Bomboştu. Her şeyi almışlardı. "Bir şey koyacak olsa buraya koyardı." diye söylendim. "Bulamadın mı bir şey?" diye sordu Emir. "Yok, sen?" diye sordum. "Kitaplarda bir şey yok." dedi.
Kitaplıklar, tek kitaplık üstünden değildi. Ayrı ayrı ayrılmış, 6 tane kitaplık vardı. fakat duvara bitişikti bunlar. "Kitaplıkların, tek bir kitaplığa konmaması sence anormal değil mi?" diye sordum. "Boş." dedi.
Gerçekten boştu şizofrene bağlamıştım. "Yerin altına bir şey saklama şansı yok. Bina burası." dedi. Tavana baktım. "Orta kat." dedi. "Diğer bina ile bitişik değil mi bu bina?" diye sordum. "Evet." dedi.
Düşünmeye başladım. -
+24
bir türk ajanının günlüğü
13 Temmuz 2005
iki yıl boyunca saklanmıştık, boş boş beklemiştik. Teşkilattan kimseyle konuşmamıştık bile. Ertuğrul Ağabeyinde bizden farkı yoktu ama illa ki bıraktığı bir şeyler vardı. intihar ettiği yere gittik. Kapıyla uzun süre oynadıktan sonra içeri girdik.
"Şimdi ara ki bulasın bir şeyler." dedi. "illa ki bir şeyler bıraktı." dedim. Kütüphane vardı, kütüphaneyi incelemeye başladık. Tek tek kitapları inceliyorduk. Her sayfasına bakıyorduk. 2,5 saatlik incelemenin ardından bulduğumuz tek şey koca bir hiçlikti. -
+18
bir türk ajanının günlüğü
13 Temmuz 2005
"Ertuğrul Ağabey bize bir şey bırakmıştır illa ki." dedi Emir. "intihar ettiği eve gitmemiz gerekiyor." dedi.
Öyleydi, gitmemiz lazımdı da karşımızda da bizim gibi eğitimli kişiler olabilirdi. Sonuçta Ertuğrul Ağabeyi bile yakayı ele vermişti bunlara karşı ama yıl geçmişti. "Bir şeyler bulmuş ve bırakmıştır illa ki." dedim.
"Gidip öğrenmemiz gerekiyor." dedi. "Gece gidelim." diyebildim sadece, içimde bir ürkme vardı. Hemde acıyla karışık hüzün. Ertuğrul Ağabeyde kaybettiklerimin arasına gelmişti. -
+22
bir türk ajanının günlüğü
11 Temmuz 2005
izimizi kaybettirmiştik. Babamın mezarına gidip oturdum. Cenazesine katılamadım."Baba cenazene katılamadım beni affet." diye başladım cümleye, polisler arıyordu. "Gelmek istedim. Uzaktan izlemekle yetindim, vatan için, ben senden böyle gördüm, böyle öğrendim." dedim.
Emirde yanımdaydı. Neredeyse 2 yıldır kaçak olarak yaşıyorduk. Ertuğrul Ağabeyden haber alamamıştık. O gün geri döndük eve televizyonu açtığımızda Ertuğrul Ağabeyin intihar ettiğini gördük.
"Yakalanmış." dedi Emir, büyük ihtimal bizi de yakalayınca bunların aynısını yapacaklardı. Öldürüp intihar etti diyeceklerdi. Yargılamayacaklardı bile, çünkü bildiklerimiz ile ölmemiz gerekiyordu.
Aklıma vatan geldi, o da intihar etmişti, Serdar geldi. Kurtaramadım onu ve en son Ertuğrul Ağabey. -
+27
bir türk ajanının günlüğü
27 Kasım 2003
"Ulan ingilterenin büyükelçisini koruyamıyorlar. Bize gelince hemen buluyorlar anasını satayım. Bu vatan hainlerinin kökünü kazımamız lazım." dedi. "Ertuğrul Ağabey ile konuştum. Aynı şeyleri söyledi." dedim.
Bir yandan koşuyoruz, bir yandan konuşuyoruz. En sonunda bir taksiye bindik. Taksiyle 5 dakika gidip indik, başka taksiye bindik, 5 dakika da onla gidip başka taksiye bindik, sonra yayan olarak devam ettik yolumuza peşimizde değillerdi izimizi kaybettirmiştikte, bulacaklardı illa ki.
"Ülkede çok şey değişmiş biz yokken." dedim. "Böyle yapanları bizden önce o birimdekiler öldürürdü. Ağ şeklinde yayılmadılarsa kimse izin vermezdi buna." dedi. Haklıydı, ülkenin en güvenli birimine kadar girmişti adamlar. -
+21
bir türk ajanının günlüğü
27 Kasım 2003
Çıkardı silahı sıktı yangın merdivenin kilidine, tekme attı. "Hadi aşağıya." dedi. Aşağıya iniyorduk yangın merdiveninden de "Aşağıyı tutmuşlardır." dedim. "O zaman aşağıya inmeden buradan atlamak lazım." dedi. 2.Kata geldiğimizde yangın merdivenlerinin demirinin arasından geçip gecekonduların çatısına atladık.
Arkamızdan bağırışmalar var ama çatı da çöktü çökecek. indik aşağıya koşuyoruz. "Ulan bizi kovalayanlar bizim kadar vatana hizmet ettiyse kafama sıkarım." dedi Emir, "Bırak onlarda doğru bildiklerini yapıyor." dedim. -
+20
bir türk ajanının günlüğü
22 Kasım 2003
"Ertuğrul Ağabey?" diye açtım telefonu. "Ortadan kaybolun." dedi. "Ağabey, kaybolduk." dedim. "Birimin içine satılmışları yerleştirdiler. Engel olamadık. Ters düştüm üstlerle, beni arıyorlar. Öldürecekler. Sakın ha ortaya çıkmayın. Emire bir şekilde ulaş, telefonunu da at. Yakında intihar etti diye beni de çıkartacaklar ortaya. Bu teşiklatın içinde ki vatan hainlerini temizlemen sana vasiyetimdir. Ben yapamazsam sen yapacaksın, senin vatana borcundur." dedi kapattı.
Kendimden geçmiştim Emiri aradım, telefonu kapalıydı. Telefonumu atıp evine gittim. Kimse yoktu adam tam gizlenecek bilgili adamdı. Her şeyin farkındaydı. Evin kapısına ulaşman gereken kişiler var diye not bırakıp gittim.
24 Kasım 2003
Kapıya gittiğimde 27.11.2003 yazısıyla karşılaştım. 27 Kasımda yeniden gidecektim de bu notu kim bırakmıştı? O bırakmıştı büyük ihtimalle de, o bırakmadıysa diye düşündüm. O bırakmamış olsa o binadan çıkamazdım zaten. 27 Kasımda yeniden gidecektim oraya.
27 Kasım 2003
Gittim üst katta beklemeye başladım. Sonra benim katıma birisi çıktı. Emirdi, oda üst kata gelmiş. Direkt kata çıkmamış. Göz göze geldik. "Hadi çıkalım." dedi. Çıkacakken merdivenlerden birilerinin çıktığını gördük. "ikimizden birisi takip edilmiş." dedim. Öylece durduğumuz yerde kaldık. -
+20
bir türk ajanının günlüğü
20 Kasım 2003
ikinci saldırı, yine engel olamadık. Bu sefer kimse çağırmadı bizi, biz gittik. Ertuğrul Ağabey ortada yoktu. Emire sordum. "Ertuğrul Ağabeyi gördün mü?" diye "Hayır." dedi. "işin ucu çok derinlere dayanıyor, ortalıktan kaybolalım bir süre." dedim.
22 Kasım 2003
Cidden kafama sıkmakla sıkmamak arasında gidip geliyordum. Biz görevimizi yapamamamıştık bir kere, o iki bombayı da engellememiz lazımdı. Engelleyemedik. istanbulun göbeğinde iki tane bomba patlattı adamlar. Ertuğrul Ağabeyden ses yok. Ülke ne hallere düşmüş. Kafayı yemek üzereydim.
Sonra telefonum çaldı... -
+29
bir türk ajanının günlüğü
17 Kasım 2003
Ertuğrul Ağabey bir dakika durmuyordu. Oradan oraya, oradan oraya koşuyordu resmen. Bir şeyler vardı. "Bunlar bir saldırı daha yapacak." diyordu. "Bir saldırı daha olacak, engel olmamız lazım." Bilgi geliyordu da bize ekgib geliyordu. içeri adam sokmuşlardı.
Yani Serdarın dediği gibi dibimize küçük Amerikayı kurmuşlardı. iç işlerimize de oradan müdahile ediyorlardı. ileri görüşlüydü, kardeşim benim. Emirle ben hazır kıta bekliyoruz. Bir emir gelirse beklemeden gidicez. Bir bomba daha patlarsa terör bölgesi ilan edilir Türkiye. -
+17
bir türk ajanının günlüğü
15 Kasım 2003
ilk istanbul saldırısının olduğu gün. Saat 9.39du hiç unutmam evdeydim. Zangır zangır çaldı telefon, bir başka çaldı. Açtım direkt. "Çabuk gel dükkana." diye bağırdı Ertuğrul Ağabey. "Ne oluyor?" diye soramadım.
Koşarak gittim dükkana. ilk istanbul saldırısı oldu El-Kaidenin "istanbul'un göbeğinde intihar saldırısı yaptı adamlar. Engel olamadık." diye masasını yumruklarayarak kırdı adam resmen. Emirle ben bakışıyoruz. Acaba diyoruz öldüremedik mi? Acaba bir iki tanesini sağ mı bıraktık?
"Ağabey, öldürememiş miyiz? Yapamamış mıyız görevi?" diye sordum. "Hayır, zaafiyet var. Adam sokmuşlar içeri, istedikleri bilgiyi verdiler, istemedikleri bilgiyi vermediler." dedi. "Saldırıyı yapan kesin El-Kaide mi?" diye sordum. "El-Kaide." dedi. -
+24
bir türk ajanının günlüğü
14 Kasım 2003
Gittik mekana, küçük bir gecekondu. Bize söylenilen şey, öldür. Gözaltına al filanda demedi adam, direkt öldür dedi.
Bir odada ışık yanıyor. Planımız şuydu. Emir tarayacak ışık yanan odayı sonra ben el bombasını koyacağım, dışarı çıkanları da öldüreceğiz, mecburen çıkacaklardı. Aynen istediğimiz gibi oldu. Tarafı bir güzel ben el bombasını koydum. Neredeyse ev çökecekti. Çıkan iki kişiyi de öldürdük. içeri girdik tek tek gezdik. Dağılmışlar. Çocuk yoktu aralarında, ona sevindim. Çocuk katili olmamıştık ama vatan için gözümüzü kırpmazdık. Öz kardeşim olsa öz kardeşimi, anamı babamı da vururdum. Vatana kim ihanet ederse benim düşmanımdı. Ölecek kişiydi, ben böyle yetişmiştim.
Döndük Ertuğrul Ağabeye verdik raporu. Böyle böyle. Tamam dedi. Gözükmeyin 1-2 gün. -
+22
bir türk ajanının günlüğü
14 Kasım 2003
Gitmekle gitmemek arasında kalmışken, ne kaybedebilirim ki diye gittim. Oturmuş bekliyordu beni uzaktan biraz izledim. Tam adım atacaktım telefonum çaldı. Baktım Ertuğrul Ağabey arıyor. "Şimdi sırası değil." desem bile El-Kaide aklıma geldi.
Açtım mecburen. "Acilen gel dükkana." dedi kapattı. Elim telefonda kaldı. Sevdiğim kadın belki 100 adım ötedeydi. Vatan ise bana gel diyordu. Durdum 15 saniye filan hareketsiz arkamı döndüm. Yürümeye başladım. Ertuğrul Ağabeyin dükkanına doğru.
Girdim içeri, "Ne oldu ağabey?" diye sordum. Verdi adresi, "Gidin sorgulamadan öldürün, kim var kim yok, yaşına başına bakmayın, 12-13 yaşında ki çocuk olsa bile gidin öldürün" dedi. "Kim ağabey bunlar?" diye sordum. "El-Kaide." dedi. "Ne işi var bunların?" diye sordum. "Amerika bir şeyler yaptırmak istiyor bize yaptıramıyor. Bunları kullanarak yaptıracak." dedi. Emir girdi o sırada içeri. iyileşmiş. ikimiz gidecek halledecektik. -
+23
bir türk ajanının günlüğü
12 Kasım 2003
12 gün boyunca sokağıma bile uğramadım. Ben değil sevdiklerim de işin içindeydi. Ertuğrul Ağabey bana ulaşmış "El-Kaide bir şeyler düzenleyecek. Tetikte ol seni aradığım zaman gel." demişti. El-Kaidenin bizimle alıp veremediği ne diye düşündüm.
Anasını satayım öyle bir ateşin içine düşmüştük ki, ülkeyi koruyan bizleri vatan haini ilan etmelerine az kalmıştı. Kendimizi belli etsek vatan haini ilan edilecektik. Etmesek vatanın göbeğinde bomba patlatacaklardı.
Yolda giderken, yıllardır nişanlım olarak kalmış kadınla karşılaştım. Durduk ikimizde konuşamadık. "Nasılsın?" diye sorabildim sadece. "iyiyim, uzun süre göremedim seni." dedi. "Öyle gerekti, uzak durdum biraz." dedim. "2 gün sonra benimle buluşur musun?" dedi şurası şurası. Konuşmamız gereken şeyler var.
Çekti gitti. Evli kadındı o bu normal bir şey değildi. Gidemezdim de, öyle bırakmıyordum. Parçalayamıyordum. Silip atamıyordum. -
+23
bir türk ajanının günlüğü
1 Kasım 2003
2003'ün kasımı bizim için çok sancılı geçti. Her şeyin başlangıcı 1 Kasımda oldu. Vatan ölü bulundu evinde. intihar olarak nitelendirdiler ama Vatan intihar edecek adam değildi. Ertuğrul Ağabey çok suskundu.
"Ağabey siz öldürdüyseniz söyleyin bileyim." dedim. "Neden öldüreyim ben Vatanı." dedi. "Ağabey yapmışsa bir yanlış öldürmüşsündür." dedim bu işler böyleydi. Baban olsa babanı tanımayacaktın.
"Hepimizin hayatı tehlikede." dedi. "Nasıl?" diye sordum. "Başka ülkelerin adamları işin içinde, Vatan kendini güvene alamamış, evine gitme, burada da kalma. Sokakta kal. Bir şeyler yap kendini koru." dedi. "Ağabey kendi ülkemizde rahat gezemeyecek miyiz?" diye sordum. "Bundan sonra böyle." dedi. - daha çok