kör oldum bu ne.

o profil fotosu ne öyle!

sayuuuuuuuuuuz reeeeeeevoşiiiiiiiiiiiiiimıııııııı
soreespubliiiiiiiikssssssssssssorooooooobodddddnııııııııııy
spotiiiiiiiilaaaaaanavaaaaaaaaaaakiiiiiveliiiiiiikayaruuuuuuuuuuussssssssssss dasodzavsiyesodannniyyyyyyyvaaaaaaleeeeeenaraoooooooodooooooo
veliiiiiiikiiiiiiymoguuuuuuhiyyyyyyy sovyetsi sayooooooooooooooooooooooooooooooooooz
paaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaartiiiiiiiiiiyaaaaaaaaaa leeeeeeeeeeeeeeeeeeeeninaaaaaaaaaaaa

olaylar, olayları biz şekillendiremeyiz her zaman. bazen kontrol bizde olmaz, ve bu kontrol dışı olaylar, bizi tek kapılı bir eve tutsak edecek noktaya geldiğinde, seçim yapmanın bazen mümkün olmadığını farkedersin

beyin eritici kitap. ama nasıl bir hayal gücüdür o be!

evet kalmadı.

o almıyor işte, yiyorsa vazgeçeceksin hayattan. pek çok farklı yolu da vardır bunun, ben ilk adımlarımı atmaya başladım.

kendimi küçük görmüyorum... fare çıkıp karıncadan medet umarsa küçük görmüştür kendini. oysa karşısındaki aslanı överken kendisinden nasıl övgülerle bahsedebilir?

masturbasyon diyorsun, uyku diyorsun, umursama diyorsun, ama bunlar bedene hitap eden şeyler. ruhumdan asla çıkmıyor bu ızdırap.

çiziklerden zarar gelmez, kolaysa benim bileklerimi kestiği gibi kessin.

tek bir şey yeter, beni ikna edecek tek bir sebep. tüm acılara rağmen yaşamalıyım diyebilmem adına tek bir sebep.

öyle tarifsiz yanıyor ki canım, öyle çaresizim ki, ifade etmekten yoksunum kendi ruh durumumu, bitsin istiyorum bu iş çabucak bitsin.

ben şu halde yaşamak istemiyorum , ne olur ya hayatım bitsin ya da bu lanet şey.

deme öyle, ben haketmiyorum onu. zavallı, düşmüş ben.

şuan gözlerimden yaşlar dökülüyor, bir kaç saattir böyle, boğazımda bir şey var, öyle acıyor ki canım, tam kalbimde bir hafif bir his var. öyle anlamlı hissediyorum ki, onsuzluğu daha anlamlı yaşayamazdım. çok kötüyüm

ah tek taraflı aşk beni nasıl aptallaştırdı, nasıl unutmuşum onun bir başkasını sevdiğini! hele de bu bahtsız çarşamba gününde!

bir hayatın katlanılmazlığı karşısında.

bir tanım başlığı. sözlük adına bir gelişmedir bu.

ne bekliyorsun bunlardan zaten asdlmsd

değer mi bu kadar kendime acı çektirdiğime ya.

nick entry uyumsuzluğu şeysi falan filan. ah ben de yalnız değilim sanırım.

1 kişi dedim, 1 kişi geldi, ne güzel. gel pmye.

ben zaten malım.

yok mu dertleşecek bir kişi.

sen ve ben vardık orada, sırf biz vardık orada,
oysa tüm sonsuzlukta dönüp duran biçarelerdik orada,
ve sonsuz dans, biterdi, acısız yarayan yaraların, kuruması gibi hızlı, ve hızlı, ve hızlı ve hızlı... biterdi...
valsimiz unutulur giderdi...
biz dünyanın iki ucunda, koştururken dört pabuç dört yana,
duyardık hasreti, zamansız mekansız eski güzel günlere.
ve biz koşturdukça dönerdi evren, bizdik, dünyanın iki ucunda,
koştururken evrenin acımasızlığı baki kalırdı.
ne geriye kaldı muhabbet, ne sohbet, ne keramet, ne bir suret diyecekken ifade et,ne de koşuşturmalar,iki yorgun ruh.
bitap düşüp kalmıştı soğuk mermere.
vazgeçmiş gibiydi güzel bir dans teklifine,
mademdi bize kan lazımdı dedi ruh,
mademdi bu yaradan akmadı kan,
kan akacaktı aşka başka yaradan,
damlasın diye mermere, kırılsın diye ve gocunsun,
ve lanetlensin diye uzaktaki tenlere, ve lanetlensin diye,
bahtsız toprak.
burada bize dans yasak demişlerdi, yalan değildi bu ,
sonsuza dek yasak.
hoşçakal yar.

ibrahim kaypakkaya büyük bir insandı