twitleri güzel bu amın feryadının. takibe alıp okuyun binler.

https://twitter.com/#!/omerzulumdul

elimi ağzıma tutup,
içeri doğru koşuyorum.
artık ne duyduklarımı,
ne de gördüklerimi,
ne de yaşadıklarımı almıyor midem.
eşcinsellikten iğrendiğimden değil.
tam tersi,
bu durumun sorumlusu olarak da yine bir erkeği gömrdüğümden.
belki ilk aşık olduğu adamı.
belki de babasını.

elimi ağzıma tutup,
içeri doğru koşuyorum.
artık ne duyduklarımı,
ne de gördüklerimi,
ne de yaşadıklarımı almıyor midem.
eşcinsellikten iğrendiğimden değil.
tam tersi,
bu durumun sorumlusu olarak da yine bir erkeği gömrdüğümden.
belki ilk aşık olduğu adamı.
belki de babasını.

gözyaşlarını silmekten çekiniyorum.
dokunmaya çekiniyorum.
içim eriyor ama.
canım yanıyor.
hiç bu yoktu diyorum ihtimaller içinde.
unutmuşum ben bunu.
ısklamışım lan işte.
o kadar çok bağırmışım ki,
sevgi sözcüklerini ible duyamaz olmuşum.
o kadar çok çürümüş ki yananklarım,
sıcacık bir öpücüğü bile hissedememişim.

başım dönüyor.
bu kez alkolden değil.
orta kulakta sorun olduğundan da değil.
bu kadar sürpriz yeterli olduğundan.
geri yaslanıyorum
duvar buz gibi.
bu ise karşımda ağlıyopr.
karşımda genç bir kız,
başka bir genç kız için aşk acısı çekiyor.
adalete bak kitabını gibeyim diyorum.
heyt be.
hayata bak.

ona senden bahsettiğimde seninle görüşmememi bile istedi.
insna işte,
aynı cinsiyetten olsa bile,
aynı durumlarda,
aynı tepkileri veriyor.
ama sen naptın?
hiç bu ihtimali düşünmedin ible.
hemen kendince beni bi kalıba sokup, yargıladın.

anlamadım diyorum,
bu yüzüme konuşarak tokat atarken.
gerçekten anlamadım.
nasıl iştir bu.
nedir* ne değildir?
ben bir kadına aşıktım diyor.
genç bir kıza.
onunla aşk yaşıyorduk.
senin bendne hoşlanmadığını anlamadım mı sanıyorsun sen aptal!!!

sen de peşin hükümlüsün diyor.
sen de iğrendiğin kişilerdensin.
o kadar çok salya saçarak küfretmiş,
o kadar çok önemsemişsin ki kendini,
inançların, inanmadıkların kör etmiş bilincini.
ruhun olduğunu bağıra bağıra,
bir ruhsuz olup çıkmışsın.
aşkı cinsiyete indirgeyecek kadar budalalaşmışsın.

karıncalanıyor zihnim.
o nasıl oluyor diyorum.
o nasıl iştir.
sevgilin seni bir erkekle mi aldattı?
nasıl bir iştir bu.
sen gördüğüm en güzel kadınlardan birisin.
seni aldatan bir erkeğin aklından zoru olması lazım.

bak diyor elime dokunarak.
ben bir aşk yaşadım. daha doğrusu yaşıyordum.
ailemi, toplumu ve tanrıyuı karşıma almıştım.
ama noldu biliyo musun?
ilk yokuşta sırtımdan vuruldum.
aldatıldım.
hem de bi erkekle?

sabırsızlığımın nedeni ölüm ama.
bunu ona o an söylesem anlar mı ki?
asla.
ölümcül bir hastalığım olduğundan değil.
ama anlamaz.
biliyorum.
anlamadılar.
ve hiç anlamayacaklar.
evrende en değerli şeyin sağlık ve hayat olduğunu bilemeyecek kadar körleşmiş algıları.

tüm güzelliğiyle hememn yanımda.
seni üzenin dıbına koyim ben diyorum.
gülümsüyor.
yok diyor.
bu öyle değil.
nasıl yani diyorum.
nasıl öyle değil.
bildiğin gibi değil işte.
ne sabırsız bi adamsın sen!!

mutfağa geçip, birer birayla geri dönüyor.
ben de demleniyordum diyor.
canım sıkkın biraz.
senin de canın sıkkın.
dertleşiriz.
senin neyin var diyorum.
hiç diyor.
bilirsin.
aşk-meşk muhabbeti.

susuyor.
susuyorum.
koluma girip yukarı çıkarıyor.
sessizce odasına geçiyoruz.
bir yanım her şey güzel olacak derken,
diğer yanım;
aldanma diyor. hiçbir şey asla şimdiki halinden güzel olmaz. olamaz!!!

bir kadının netliği,
karamsarlığından kötüdür.
bir kadının dengeli hali,
dengesizliğinden beterdir.
bir kadının kadın taklidi yapması,
kadınlığından daha kötüdür.

nesin peki sen diyorum.
geveliyor.
nesin sen!!!
söylesene!!!
git diyor. yoksa polis çağıracam.
yeni geldim yanlarından diyorum.

ben rehabilitasyon merkezi değilim diyor.
sol elim arka cebime gidiyor.
orada kelebek diye tabir eidlen bi bıçak var.
o eli oradan kelebekle çıkarıp,
güzel yüzünü,
çirkin ruhuyla eşitlememek için zor tutuyorum kendimi.
hala kontrollü bir huur çocuğuyum!!

anlamıyor tabi ki beni.
nasıl anlasın ki.
hayalleri var daha.
okulu bitirip de yüksek lisans yapacak.
bedenini sevişirken değil de,
okuduğu gibik okullarda çürütecek ruhsuzlardan o da.
gene de bi ihtimal eşiğindeyim işte.
hemen olduğum yere çöküp,
yoruldum diyorum.

anlam veremiyor bu halime.
leş gibi kokuyorum.
hem ruhen.
hem de bedenen.
bi şey olmuş diyor.
hep bu soru dıbına koyim diyorum.
hep bu soru.
bi şey olsa bu saatte kapında işim ne?
bi şey olmadığı için buradayım.
ömrümün yarısı bitti-gitti.
ve hala bi şey olmuyor.

defalarca zile basıyorum.
salonun lambası yanıyor.
açan yok ama.
bir ara bir kafa aşağı bakıyor.
ben binanın karşısına geçip,
el sallıyorum.
yüzünü ekşitip içeri geçiyor.
ben bekliyorum ki kapıyı açsın.
açmıyor. kendisi aşağı inip,
noldu diyor.
hiç diyorum.

zihnim bana oyun oynuyor.
ben de ona oynuyorum.
hemen üzerime bir şeyler giyip,
sokağa düşüyorum.
zihnimde dilaranın kaldığı ev.
bir keresinde marketten beraber çıktığımızda,
poşetlerine yardımcı olup,
kapı eşiğinden geri döndüğüm ev.
hemen apartmanın dibinde bitiyorum.

aklım gidiyor.
hiç gitmediği uzak mesafelere.
yer kayıyor kendiliğinden. yerimden kalkıp, şişeyi getiriyorum dolaptan.
annem geliyor aklıma.
babam.
ablam.
abim.
aile kavramı geliyor aklıma.
cümleler geliyor gırtlağıma kadar.
kusmuklar.
hepsini bir "gibtir" cümlesiyle yutup,
geri gönderiyorum geldikleri noktaya.

hayatımın ne öncesi manalı ne de berisi.
akıp gidiyor her şey.
eziliyorum bir hamamböceği gibi.
ağır geliyor varoluş.
neden varım diyorum kendime.
cevabım;
nedne yok olmayasın oluyor.
ölüm bir yokoluş değil ki diyorum.
tam tersi bir başlangıç belki de.
ama benim yeni bir varoluşu kaldıracak takatim yok.

duvar dibine çöküp,
devam ediyorum içimden konuşmaya.
alkol sadece kan akışını hızlandırmaz.
zihin akışını da hızlandırır.
zihnimden geçenlere yetişmiyor, dilim.
büyüyor da büyüyor ağzımda.
sabrımın taşı kırılmış.
bu yüzden tabanlarım acıyor.

öyle acımasızım ki, kendime karşı.
hayali bir mahkeme kurup,
kalemi kırıyorum.
ve kendimi darağacına çıkarıp,
ayaklarımın altındaki sehpaya tekmeyi basıyorum.
kimse ölmüyor ama.
boynumda, insan olmanın yağlı urganı.
ayak parmaklarım yere değiyor.
ve ben yüksekten düşmediğim için o iple,
boynum kırılmıyor.
sadece can çekişiyorum.

birazdan sabah olacak diyorum.
ben de iğrendiğim insanlar gibi işe gideceğim.
ağızları leş kokan birilerinin ağız kokusunu ensemde hissedip,
para kazanacağım.
o parayı ise ya bir ororspuya ısmarlayacağım alkolllü gösterilip,
lakolsüz olan içkilere harcayamacağım.
ya da gibtiğimin elektrik, su faturasına ödeyeceğim.