0
Yorgunum abiler, bu akşam yine yorgunum. Başım boynuma ağır. Düşünüyorum ya ondan olacak. Kim demiş düşünmek ağırlık yapmaz diye. Siz bilmezsiniz müjganın yokluğunu, onu düşünürken başına omzuna binen dünyalar yükü bilmezsiniz. Benim derdimin devası belli, rakı şişesinin dibindeki o son damla iyi edecek beni.
Meyhaneye doğru yürüyorum. Hava karanlık, ufaktan bir parça sis yarenlik ediyor bana. Ben ise kaldırım taşlarını izliyorum. Ara sıra kafamı kaldırıp boşa yaşayan, lüzumsuz mahalle sakinlerinin tek tük yanan ışıklarını kontrol ediyorum. Neden mi boşa yaşıyorlar? Bu da soru mu abiler. Onlar müjganı tanımıyor. Müjganı tanımayan birinin yürümesi, sohbet etmesi, çayın yanında bir dal sigara yakması hatta nefes alması dahi lüzumsuz. Bu dünya onun için var. Pencereme konan kumrular onun için aşık oluyor, çınar yaprakları o geçerken, içinde bir parça huzur olsun diye rüzgarda birbirine sürtünüyor, dünya bile müjgan rahatsız olmasın diye sessiz dönüyor abiler. Şimdi onun dünyasında ondan bihaber yaşayanların soluduğu hava lüzumsuz değil mi?
Meyhaneye geldim. Binanın içi benimkinin aksine aydınlık. Masaların çoğu boş, demek ki derdimle yalnızım. Girişte sağdan ikinci masaya oturdum. Hep buraya gelir bu masaya karşılıklı otururduk. Bazen bakışır bazen gülüşür bazen de düşünürdük. Çok güzel düşünürdü abiler. Dirseğini masanın köşesine dayar, o incecik işaret parmağıyla kadehinin ağzında daireler çizerdi. Müjgan çok güzel kadındı. Kendi gibi sesi de güzel kadındı. Biz otururken bazen bir sessizlik olurdu. işte bu zamanlarda bir şarkı tutturudu, " unutmadım seni ben, her zaman kalbimdesin." vallahi müzeyyen abladan güzel söylerdi. Müjgan çok güzel kadındı. Kendi gibi sesi de güzel kadındı.
Bu mahallenin ağzı bozuk insanları, dar sokakları, iki katlı sıvası dökülmüş evleri hatta köşe başındaki söğüt ağacı bile onu boğmuş olacak ki gitti buralardan. Nefes alabilseydi bırakıp gider miydi beni. Nefes alamamış olacak ki bir sabah namazı vakti bana bir hoşçakal bile demeden o zengin bin kurusuyla gitti. Olsun... Gidenin de kalanın da gönlü hoş olsun. Çok düşündüm kusuruma bakmayın. Bu akşam affınıza mağruren biraz şeyim. Efkarlıyım abiler efkarlı.