• 2 / 2 / 5 entry
  • 0 başlık
  • 20.20 incipuan

ayyacucho oybirinci nesil normal

  • 0
    telefondan anlayan pnpalar buyursun bi
    Şarj konusunda j7 primenin üstüne tanımam
    ···
  • 0
    hadi herkes ilk 31 çektiği
    Sineğin kanatlarını koparıp gibimin üstüne koyuyordum yürüyünce zevke geliyordum öyle öyle boşaldım biliyorum kötü bir çocukluk
    ···
  • +1
    biraz daha zeki olsam
    Şampuan lazımsa gelebilirim?
    ···
  • 0
    ben gidiyorum hazal
    gibtirgit aşk acını içinde yaşa
    ···
  • +1
    saf gelin hikayesi
    Saf gelin 15 yaşına kadar, dünyanın bütün kötülüklerinden korunarak ve evde nadide bir çiçek gibi saklanarak, hiçbir şeyden haberi olmadan yetiştirilen bir kızmış. Babasıyla anası onun diğer çocuklarla oynamasına, dışarı çıkmasına, böylecede kızlarla erkekler arasında geçen ayıp şeyleri öğrenmesine izin vermemişler.
    Saf gelin on beş yaşındayken onunla evlenme mutluluğuna eren çoban hasanda bu durumu biliyor ve kızın dünyalara bedel safiyetini korumak istiyormuş. Evlendikleri gece "sana bir sır vereceğim saf gelin!" demiş. "Ben senin gördüğün diğer insanlara benzemem." Saf gelin merakla bakmış kocasının yüzüne. Hasan, "bende diğer insanlarda olmayan bir fazlalık var" demiş ve açmış göstermiş. Saf kız, "Aaa!" diye bağırmış, "bu da ne böyle?"
    Hasan, ne işe yaradığını sana göstereyim demiş ve o geceyi sabaha kadar saf geline, insan soyu içerisinde sadece kendinde bulunan bu fazlalığın marifetlerini kanıtlamakla geçirmiş.( Anlayacağınız bi güzel düzmüş yani) O güne kadar salak salak gezinen saf gelinin yüzüne ertesi sabahtan itibaren kurnaz bir gülümseme yerleşmiş. Kocasının kendisine verdiği sırrı kimselerle paylaşmıyor, herkesi bilgiç bilgiç, hafif alaylı bakışlarla süzüyormuş.
    1-2 yıl böyle geçtikten sonra Hasanın askerlik çağı gelmiş. Gitmeden önce 2 yıl ayrı kalacağı karısına sarılarak döndüğü zaman kaldıkları yerden devam edeceklerini anlatmış. O zamana kadar uslu uslu bekle beni demiş. Hasanın askere gidişinden sonra saf gelinin yüzü gülmez olmuş, gözlerine garip bir hüzün yerleşmiş. Ne oldu sana diyenlerede hiç diyormuş Hasanımı özledim. Bir gün yine dalgın dalgın gezerken Hasanın arkadaşı mehmet gelmiş yanına. Saf gelin demiş kocası askere giden ilk kadın sen değilsin ki! Niye bitirdin bu kadar kendini? Saf gelin ama o kimselere benzemez demiş. Mehmet bunun üzerine nesinin benzemediğini sormuş, saf gelinde saf ya demişki; onun önünde hiç bir insanda olmayan bişey var (isminide öğretmemiş pekekent hasan) . Hasanın kurnazlığını anlayan Mehmet, saf gelin demiş O dediğinden bende de var! Saf gelin inanmamış Mehmetin yalan söylediğini düşünmüş, bunun üzerine mehmet ispat etmek için saf gelini ıssız tarlalara sürükleyivermiş. O günden sonrada saf gelinle Mehmetin geceleri kaçamak buluşmalardaki bu kanıtlama çabasıyla geçmiş.
    Derken askerlik bitmiş ve Hasan bir gün çıkıp gelivermiş. Bir de bakmış ki saf gelinin suratı bir karış, kendisine hiç yüz vermiyor. Ne oldu sana saf gelin diye sormuş. Sen yalancısın! diye cevap vermiş saf gelin. Hani o acayip şeyden yalnızca senin önünde vardı? Hasan içinden eyvah diye geçirmiş, elden gitmiş bizim saf gelin! O acayip şeyin başka kimde olduğunu sormuş, saf gelin ona mehmeti anlatmış. Hasan ne yapsın çaresizlikten hangi yalanı söyleyeceğini düsünmüş düşünmüş ve bende iki tane vardı demiş, birini ona verdim. Bunun üzerine saf gelin yüksek sesli bir ağlama tutturmuş feryada figana başlamış. Ne oldu diye sormuş hasan, niye ağlıyorsun? Saf gelin Hasanın koluna bir yumruk atmış ve niye iyisini ona verdin Hasanım deyip kendinden geçmiş.
    Emek verdim beyler bi şukuyu çok görmeyin
    ···