
- 6 / 14 / 62 entry
- 16 başlık
- 271.52 incipuan
ateistsolucan "Solucanlar çok yalnız!"
-
+3 -3
tutmayan dizilerin sebebini buldum beyler
Eğer bir dizide 30-35 yaşında adama sırf genç göründüğü için lise öğrencisi rolünü verirsen o iş yatar usta. NET -
0
türkiye de nasıl bir yeteneksizlik söz konusu
Sözlükteki tepkiler üzerine hiç izlemediğim Yunus Karaca'yı izleyeyim dedim. Çocuk stand-up yaptığını iddia ediyor. Stand-up yapan bir kişinin profesyonel olması gereken şey anlatımıdır. Bu çocukta anlatım 0. Cümleleri ezberleyip peş peşe söyleyerek bu yarışmayı kazanıyorsa gerçekten bizim ülkemizde bir köpeğin 1. yetenek seçilmesi çok da garip değil. Diğer bir konu yaptığı espriler. Hepsi sizin de dediğiniz gibi ya sözlük ya da facebooktaki sayfalardan çalınıp kendi olay örgüsünü yaratarak anlattığı espriler, şakalar falan filan.
Beni en çok hayal kırıklığına uğratan ise jüriler.
Acun Ilıcalı : Açıkcası örnek teşkil eden bir kişilik. Gerek kişiliği gerekse yaptığı işler. Böyle nitelikte bir adamın bu nitelikte bir "stand-up" çıyı finale kadar taşıması beni çok şaşırttı.
Özgü Namal : Başarılı bir oyuncu. Yetenek sizsiniz de daha çok diğer jüri üyelerine zıt fikirleriyle gündeme gelmişti hatırladığım kadarıyla. Bir sanatçının da böyle bir karar vermesi beni üzdü.
Murat Boz : Sadece tipiyle prim yapan hiç sevmediğim biri. Sevmememin özellikle bir sebebi var. Bu insandan bir beklentim yok.
Eser Yenenler : Beni en çok hayal kırıklığına uğratan jüri. Kendisi komedyen ve karşısında komik olmaya çalışan ve bence kesinlikle beceremeyen bir çocuk. Bu komedi sektörünü benden daha iyi bilmediğine emin olduğum Eser Yenenler bu çocuk için çok iyisin, çok başarılı, çok komiksin gibi övgüler yağdırıyor. Burdan da şunu anlamış oldum ki aslında Eser Yenenler gerçek bir komedyen değilmiş.
Edit1 : Diyebilirsiniz ki Eser oyuncu çocuk stand-upçı (ki bunu demeyeceğinize eminim.) Evet eser ve çocuğun ilgilendikleri alanlar farklı olabilir ama Eser aynı zamanda bir program sunuyor ve bu programda doğaçlama şakalar, espriler yapıyor. Dolayısıyla Eser ve çocuğun ilgilendikleri alanlar kesişebiliyor.
Edit2 : Bu benim sadece kişisel düşüncemdir. Yazmak istedim o kadar. -
+1
neden her zaman üzülen erkekler beyler
Benden hepinize gelsin panpalarım. Şu yalan dünyadaki samimiyetimize gelsin.
https://www.youtube.com/watch?v=O8dJOf8t5FU -
+3
neden her zaman üzülen erkekler beyler
Her türlü binliği, gavatlığı, huur çocukluğunu biz yapsakta olayın sonunda üzülen, kırılan, paramparça olan yine biz erkekler oluyoruz. Tabi bunun yanında saf, temiz olduğu halde kırılan, mutsuzluğa terk edilen panpalarımız da var. Neden biz beyler neden? -
+1
sevgilimin kız arkadaşıyla beraber oldum
nedense hasaki'nin hikayeyi bitiriş tarzı yaşanmış bi olay değil de kurguymuş gibi geldi. yine de güzel hikayeydi. bundan sonra yazsan da yazmasan da eline sağlık kardeşim. -
+1
ilkokulda ilk reddelişim
normalde senle dalga geçerdim ama sen şu arka fona dua et. kıyamam lan sana -
0
en sağlam lise anım kaçırma rez mez yok
Sonuç olarak erkeklik gitti elden. Kıçımdan kan aldılar. Daha ne sonucu istiyorsun pekekent? -
+3 -5
en sağlam lise anım kaçırma rez mez yok
Evet beyler. Anadolu lisesinde okuyorum o zamanlar. 12 kişilik bi sayısal sınıfıydık. Milletin aklı fikri dersteyken biz arka dörtlü olarak hep makara kukara yapardık. Ders mers giblemezdik. Olay bi edebiyat dersinde geçiyor. Hoca geldi sınıfa dersi anlatıyor falan arada sorular soruyor. Çoğunuzun bileceğini düşündüğüm "Parker" uçlu kalemim vardı. (Bilmeyenler hikayenin tamdıbını okumadan önce hemen parker kalemlerine baksın çünkü hikayenin ana kahramanı o kalemdir.) Her neyse edebiyat hocası sorulara devam ediyor. Bu arada hoca huysuz, aksi, ciddi bi kişilikti. Yavrum ayağa kalk dedi. Kalktım. Bu sırada benim kalemim arkamda oturan arka dörtlü grubunun bir üyesinde. Hoca bana soru falan sordu cevapladım oturabilirsin dedi. Sağolun hocam demeye kalmadan "Aaaaaaaığğğğğ" diye bi haykırdım. Ne yazik ki "Parker Uçlu Kalemime" oturmuştum. Arkamdaki arkadaşım ben ayağa kalkınca kalemi orda bekletmiş ben oturunca da iş işten geçmşti tabi. Kalem tam omurilik kemiğimin sonuna (kuyruk sokumu) saplandı. Kalemin batmasıyla tekrar ayağa kalktım kalem arkamda saplanmış bir şekilde sallanıyor. Tabi bizim grup yerlerde kahkaha atıyor. Ben kalemi çıkarmak için elimi arkaya bi attım kalemi çektim. Kalemin 1/5 i girmiş ve full kan. Elim baktım kan. Pantolonun arkasına baktım oluk oluk kan. Kızlar falan peçete verdi oraya iyi bi tampon yaptık derken kanı durdurmayı başardım. Kandan sonra tek sıkıntı oturamamaktı. Oturduğum anda bir kalem daha girmiş gibi oluyordu. Şimdi ne zaman bi araya gelsek hep o muhabbet açılır. -
0
tarikat hocası ile anımı anlatıyorum
biliyorum kardeşim. sorun kimin sakalı olduğunda değil yanlış anlamamda. anlatabildin mi? -
0
tarikat hocası ile anımı anlatıyorum
Akşam arkadaşlarla halka açık parkta oturuyoruz. Çay çekirdek sohbet muhabbet falan. Bi tarikatın hocası geldi. Böyle uzun sakallı kafasında kavuk gibi bir şey, uzun bir hırka gibi bir şey her neyse. Geldi yanımıza önce bize küçük broşürler dağıttı. Sonra konuya girdi. "Kardeşlerim yarın akşam Yavuz Selim ilim ve Kültür Derneğimize sakal-ı şerif gelecektir. Görmek isterseniz buyrun." dedi. Durdum durdum dedim ki "abi sakallı şerif kim?" Arkadaşlar başladı kahkaha atmaya. Hoca şaşırdı afalladı falan. Sonra geldi yanıma eğildi "kardeşim sakal-ı şeriften bahsediyorum. Merak etme bizde sakallı şerifte bol sakallı hasanda mehmette" dedi. Kusura bakma abi falan dedim. Öyle geldi geçti -
0
bu başlıkta herkes hedeflerini yazsın amk
Neden bilmiyorum ama tek hedefim arkadaşımın arkadaşı olan 1.70 boylarında 50 kilo balık etli siyah saçlı siyah gözlü kızı gibmek. -
+1
tüm gün bu şarkıyı dinleyip skylar greyin
sen deli gibi resimlerine bakıp onu hayal edersin ama elin oğlu onu sıcak su dolu küvette giber. -
-1
erkekliğin altın kuralını açıklıyorum
Biz erkekler : Bal bulsa kaymak ister, ateş bulsa çakmak ister. NET! Aksini iddia eden zaten muallakdir. -
+7
ilk küfürümü anlatıyorum beyler
O zamanlar 1. sınıftayım. Yeni başladım. Heyecanla okula gidip geliyorum. Ben 1. sınıftayken 5. sınıfa giden bir çocuk vardı. Tenefüslerde maç yaparken herkese küfür ediyordu. Anlamıyordum ben de bir şey haliyle. Gittim yanına. Sen ne diyosun? ingilizce falan mı konuşuyosun dedim. Kahkaha atmaya başladı. Bana da öğret dedim. Tamam dedi. Oturdum yanına. Öğreticem ama bunu her yerde söyleme dedi. Olur dedim. Benim bu söylediklerim küfür dedi. (En akılda kalıcı küfürü de "pekekent"ti.) pekekent diye tekrarlattı bana. iyice dilim alışmıştı. Üzerinden biraz zaman geçti. Bir sabah annem ben babam kahvaltı yapıyoruz. Ben okula gitmemekte ısrarcıyım. Babam da gideceksin diye ısrar ediyor. Tansiyon biraz yükseldi. iyice sinirlendim ve babamın suratına karşı, gözlerinin içine bakarak "p e z e v e n k" dedim. Babam duyduğuna inanamamıştı. Adamın kafada bir şok etkisi yarattı. Ne dedin sen dedi bana. pekekent dedim. Babamın ayağa kalkıp bana tokat atmasıyla kendimi masayla sandalye arasında sıkışmış bir şekilde bulmam bir oldu. bin niye vuruyosun dedim sonra. Kaldırdı bana masanın altından bir daha aynı şekilde vurdu. Gözlerim kararmaya başladı. Olduğum yerde bayılmışım. Kendime geldiğimde babamın çatık kaşlarıyla karşılaştım. Bana dediklerini hatırlıyor musun dedi. Evet, pekekent ve bin dedim. Sonra tekrar vurdu. Vurdu murdu ama küfürler sayesinde 3 gün okula gitmemiştim. - daha çok