hoca ders ankatırken kapıdan eli silahlı bir kişi girer ve siz ani menevra hareketleriyle sınıfı kurtarırsınız ve ardından sınıfta havaifişekler atılır sizde duvarlardan tırmanmaya başlamışsınızdıe artık.

Bakın beyler bu kız inanıyor ve hevesli. Yaşına rağmen büyük işler yaptı. Max 2025'te görürsünüz.

RTE açık ve net bir şekilde başarı örneğidir zütler. Bakın adam en aşağılardan nerelere geldi. Önünde ne engeller konuldu hepsini yıkıp geçti. Muhtar bile olamazsından Cumhurbaşkanı oldu hatta kendisi bir üst rütbe koyup başkanlığı getirdi.

Peki bu adam ne yaptı? inandı beyler. Adamın inanın beyninde başarısızlık diye bir şey geçmiyordu. Başarısızlıkları sonuç olarak görerek onlardan bile yarar sağladı. Sonra da Türkiye'nin Cumhurbaşkanı oldu.

Liseliler bilmez belki ama Çek cumhuriyeti - Türkiye maçını ele alalım. Burada bizi 2-0'dan 2-3'e çeken inançtı. ilk yarıda sporcular odaya girdi. Hepsi ahanda elenecez napacaz lan derken Fatih Terim onlara inanç aşıladı. Belkide futbol tarihinde 4-0'dan 4-5'e çevrilen maçları gösterdi. Okudu, izletti. Sonra futbolcular kendilerinde olan inançla 3-2 Çek Cumhuriyetini yenerek tüm ülkeyi sevindirdi. işte inanç dediğimiz şey çok önemlidir beyler.

“iyi ağaç kolay yetişmez; rüzgar ne denli güçlü eserse, ağaç da o denli sağlam olur.”
John W. Marriott

Hayatta bir çok zorluklar yaşadık. Fakat bu zorluklar karşısında, hedefimiz olan inancımızı yitirmezsek daha da güçleniriz. inancımızı bir rüzgar karşısında bırakırsak başarıya ulaşamayız.

Başarıya giden yol modellemedir. Sen Sirkan'ı örnek alır, onun dediklerini, onun yaptıklarını araştırır ve kendini ona göre modellersen ve inanırsan onun gibi başarılı bir iş ile meşgul olabilir, amerikaya gidip starbaks kahvesinin fotoğrafıyla pozlar verebilirsin.

inanç dediğimiz şey saçımızın rengi gibi değişmez bir şey değildir. inanç bir insanın hedefidir. Fakir mahallelerde inanç yoktur. Herkes çaresiz olduğunu düşünür ve "ben mi zengin olacağım" diye sayıklar. Orada yetişen çocuklar inançsız büyür. Dinden bahsetmiyorum. Başarıya olan inançtan bahsediyorum. inançlı ortamda büyüyenler ise başarılı olur. inanç her şeydir.

Bende inancın 0 olduğu okula gittim. ilk senemde YGS'den 800.000 gibi bir sonuç aldım. Bu sonucu almamda inancım ön etkendi. Sürekli kendime, iyi okulda yetişemedim, öğretmenlerim kötüydü (hala kötüydü diyorum çünkü gerçekten kötüydüler), imkanım yok vs. dedim. inancım yoktu çünkü. Sonra ise bir sohbette bir kişi bana inanç verdi.

Yaparsın, edersin, çalışırsan olur dedi. Bir kişide sende kapasite yok. Mezuna kalsan şimdi yaptığından daha kötü yaparsın dedi.
2 tane inanç seçecektim. Ya burgere gidip hayatımı asgari ücretle geçindirecektim. Ya da gerçek inancı seçip başarıya gidecektim.

Ben iyi olan hapı yani başarıya olan inancı seçtim ve 3 net yapabildiğim matematiği 25 nete kadar çıkartabildim. Bunu inançla yaptım. Sizde de inanç varsa her şeyi başarabilirsiniz. Modelleyin, çabalayın başarın.

Trende mi koşuyorum?

Karpuz;

- Tek başına yenilmeyeceği için en az 4 kişiyle yeniliyor. Bu sayede karpuz yerken bazen karşımızdakiyle göz teması kuruyoruz bazende ani serinlikle sanki başka bir ülkeye seyahat etmiş gibi mutlu oluyoruz.

- Karpuzu kesince içinden olumlu enerjiler çıktığı isveçli bilim adamlarınca zaten söylenmekte.

- Karpuz'un boşanmaların %78'ini engellediği düşünülüyor.

- Ayrıca Evlilik uzmanlıkları boşanma derecesine gelmiş bireylerin karpuz yemelerini sağlıklı buluyor.

ne kadar kıskansanızda o gece herkes bu vatanı kurtarmak için ayaktaydı. Sizlerin geleceğini belkide torunlarınız için o gece boyunca uyumadılar bayrak salladılar.

burada gelip 15 temmuza laf edenler hayatlarındaki tek direnişi gezi olarak görmüşlrr sanırım orada da Türk bayrağımız yakılıyordu ama nedense hiçbir tepki yoktu.

tepkiniz bu destan için çıkartılan bir kaç para için miydi? Yoksa yaralı askerleri hastanrye kaldıranlar için mi?

ulan kudurun ülkede hep iyi şeyler yapanlar eziliyor ya onlar susuyor sırf kargaşa çıkartıp ülkeyi kışkırtmayın diye. burada da 2 beğeni alayım trende gireyim diye 15 temmuzu karalayanlar acaba 15 temmuzda neredeydi?

atm ye mi koşmuşlardı? onlar mıydı?

bilmezler

http://pixelcanvas.io/@347,-1828

Yardım ederseniz sanırım oyundaki en büyük bayrak olacak. Sağ ortadan başlarsak etkimizi daha net görebiliriz hadi pnplar.

Elinde bir adet hediye kutusu. Güzelce süslenmişti. Dayı ne var onun içinde diye sordum. Açarsam öğrenmek zorunda kalırsın dedi. Bende onu iterek zorla aldım ve açtım. Üzerinde bir adet buton bulunuyordu. Bu ne la derken dayı dedi ki;

Eğer sen bu butona basarsan 1 gün sonra dünyanın öbür ucunda bir ülkede bir kişi ölecek. Sende 1000 lira kazanacaksın. Basmazsan para falan vermem o kişide ölmez.

1 Saat düşündüm. Bende butona basınca adam mı ölür lan diye bastım. Hiçbir şey olmadı. Hatta sesi hoşuma geldi 5-10 kere bastım. Ertesi sabah dayı yine gelmişti. Gelir gelmez paramı ver lan diye üzerine çullandım. Parayı verdi sağ olsun. Sonra şimdi kutuyu nereye zütürüyorsun diye sordum.

Dedi ki Dünyanın öbür ucunda bir başka ülkede bir kişiye vereceğim.

Beyler ne demeye çalıştı bu?

trenin rayını değiştirip 1 kişiye doğru gitmesini sağlayabilirsiniz.

Treni bırakıp 5 kişi ölsün mü dersiniz yoksa rayı hemen değiştirip treni 1 kişiye doğru sürdürüp onun ölmesini mi sağlarsınız?

7 saat sonra trende girersek cevabınızı değiştirecek başka bir şekilde soracam soruyu.

Çalışmadı yaw

Seninki 30 olacak karşim

Şukuyu 100 çukuyu 40 olarak ayarladım beyler 10dk sonra görüşürüz. rez alın.

rte adamdır

Bazıları bi caps paylaşıp onları 15 yıldır iktidarı dahi koklattırmayan adama bu paylaşımda bulunmuş. Bu adamın zeki olmama ihtimali YOK.

Şimdi bir iyi diyenler var birde kötü diyenler.
iki adet ok çıkartabiliriz.

Eğer bu adam iyiyse;
15 yılda ülkeyi iyi bir hale soktuğu için
15 yılda muhalefeti susturduğu için
15 yılda muhtar bile olamazsın dedikleri zaman en üst rütbe Cumhurbaşkanı olması ve hızını alamayıp Başkanlık sistemini getirmesi
15 Yıldır ülkeye daha fazla yol ve köprü havaalanları getirtmesi

Eğer bu adam kötüyse;
15 yıldır halkın yarısından çoğuna kötü olduğunu hissettirmemesi
15 yıldır halka kötü olduğu için iyi şeyler getirmesi
15 yıldır muhalefetle alay etmesi
.
.
.

Bu örnekler çoğaltabilir. Adam Bariz bir şekilde zekidir ve beyni de boş değildir. O yüzden bu adam uzun adamdır.

sen becerememişsin

Sağ gözünüzü kapatacaksınız beyler hani kalem tuttuğunuz el var ya yukarıya çıkın oradaki gözünüzü kapatacaksınız işte. Sonra kalem tutmadığınız el var ya o göz açık olacak ve buraya bakın olan yere bakacaksınız. Burnunun da resmin ortasında olsun. Yavaşça uzaklaşın yavaşça yakınlaşın illaki kör noktanız gözükecek.

Not: Eğer ilk okulda "oooo sen solak mısın?" diye bir şey duyduysanız da kalem tutan elinizdeki gözünüzü açık tutun.

ortalayıp bak pnp

Beyler bakın şimdi. Gözlerimizde yama gibi bir yer var. Bir yere baktığımız zaman o yama olan diğer yerleri yamalıyor ve olduğundan başka bir şekilde görüyoruz.

Şimdi size o kör noktayı bulduracağım. Yani yamalı yeri.

Yukarıdaki resime sağ gözünüzü kapatıp sol gözünüzle "buraya bakın" olan yere bakıyorsunuz. Diğer yuvarlak kısımda kaybolana değin kafanızı yavaşça ileri geri yapıyorsunuz /20 cm falan/. O yuvarlak zımbırtı kayboluyor. Oraya isterseniz parmağınızı koyun o kör nokta sayesinde parmağınızın bir kısmını beyaz olarak göreceksiniz. Yamalattırıyor çünkü.

Haftasonu olmasına rağmen bu kadar ses pek hayra alemet değildi. Gidip baksamıydım yoksa çadırıma geçip kulaklığımı takıp son ses müzik mi dinleseydim. Üşendiğim için çadırıma geçip müzik eşliğinde uyumayı seçtim. Uyandığımda korna sesleri kesilmişti fakat çadırın içi o kadar pis kokuyorduki zor nefes alıyordum. Yediğim şekerlemeler gaz yapmış olmalı. Direk kendimi dışarı attığım gibi eşyalarımı toplamaya koyuldum. Teleskobumu ve çadırımı toplamam yarım saatimi aldı ve diğer eşyalarımı alıp arabama doğru yol aldım. Ormanlık alandan geçerken o insansız koku gitmiş yerini leş kokusuna bırakmıştı. Bu koku çadırımın içindeki kokuya çok benziyordu. Aklıma kötü fikirler geliyordu. Adımımı hızlandırdım ve gördüklerimin karşısında şok oldum. Trafik oluşmuştu fakat arabaların içinde bir tane bile insan yoktu. 100 metre ileride zor görünen 3 tane palyaço kılıklı insan vardı. Acaba yine darbe mi olmuştu? Sokağa çıkma yasağı varsa işte şimdi yandım dedim içimden. O 3 palyaçoya kadar yürüdüm. 3'üde dönüp bana baktı fakat yüzlerinden hiçbir şey okunmuyordu. Yavaş adımlarla bana doğru geliyorlardı ve her adımlarında ben biraz daha ürküyordum. "Heyy Selam" diyerek seslendim. Fakat hiçbiri cevap vermedi. Aradaki mesafe 20 metreyi bulmuştu. Şaka mıydı bu? Kaçmayı düşündüm fakat yakalanma korkusuyla olacaksa şimdi olsun kafasındaydım. Aklıma arabam geldi ve o palyaço kılıklı ürkünç mahlukatları atlatmak için arabama doğru koştum. Kapıyı açtığım gibi kilitledim. Bunlar hala bana doğru ağır ağır geliyorlardı. Sesleri de duyuluyordu bu sefer. Köpek hırlamasına benzer bir sesti. Telefonumdan polisi arayacaktım. Hemen 155'i çevirdim ve telesekter şu mesajı söylüyordu; "26.02.2019 Tarihinde Avrupa ve Asya kıtalarını hedef alan bir saldırı gerçekleşti. Tüm halkımızın en yakın karakol, cami ve okullara sığınmaları gerekmektedir. Durum netleşinceye kadar çıkmamanız gerekmektedir. Gerekli yardım yapılacaktır. Devlet bu zorlu günleri de başarılı bir şekilde atlatacaktır." iyi de nasıl bir saldırıydı ki bu böyle?-

Sen kimsin ya?

Puştların pusu kurduğu puslu bir gece vakti kimseye haber vermeden kamp yapmaya gidiyordum. Yolda Johnny Cash açmış sanki uzun Amerika yollarında gidiyormuşcasına kampta yapacağım gök gözlemini düşlüyordum. Hava normal fakat geceler daha da karanlıktı. Üstelik yolu sadece arabalarımın farları aydınlatıyordu. Arabamı yavaşlatarak gitmeye devam ettim. Yapacağım kamp yeri sahil kenarında, daha insanlar tarafından keşfedilmemiş, kendime özgü bir yerdi. Etrafı ağaçlarla kaplı ve sadece 2 insanın sığabileceği küçük bir sahilcik. Teleskobumu, çantamı ve kamp eşyalarımı alıp tahmini 500 metrelik ormana dalış yaptım. Orman her zamankinden daha insansızmış gibi kokuyordu. Kulaklıklarımı ev harici her yol yürüyüşünde takardım fakat bu ormanda takmaya bir türlü güvenemezdim. Normalde insan dışındaki canlılara inanmam fakat bu küçük yolculuğumda tek korktuğum yer burasıydı. Sonunda benim özel sahilime varmıştım. Yanımda 1 kişilik daha yer vardı fakat -o- kişiyi daha bulamamıştım. Sahile her vardığımda gözlerim sırf bunun için dolar. Çünkü 26 yaşında tek derdim buydu. Deniz, gökyüzü ve ben. Çadırımı kurmuş teleskobumu ayarlamıştım. Savaştan, ihanetten, kıskançlıktan ve kısacası insanların yaptığı tüm pisliklerden kaçmıştım. Sanki dünyaya 30dk önce gelmiştim ve çadırımı kaldırıp gökyüzünü inceledikten sonra ölecektim. Gökyüzünde hiç bulut yoktu. Hatta istanbul gibi kalabalık bir şehir yanı başımda olmasına rağmen gökyüzü oradaki ışıkları görmemiş gibi beni izle diye bağırıyordu. Çünkü yıldızlar daha çoktu ve belirgindi. Çantamdan atıştırmalık yiyeceklerimi çıkardım. Hazır kahvemi döktüm ve teleskobumdan gökyüzüne bakmaya başladım. Rüyamdayım sanki. Her şey o kadar net ve berrak ki. Sanki uzay gemisindeyim ve oraya doğru seyehat ediyordum. Dünyayla bağım kopmuş sınırsız bir yolculuktayım. Tam bu hayale kapılacaktım ki ormanın geri tarafında kalan yoldaki korna sesleri duydum. Dünyaya döndüm kısacası öldüm.

devamı gelecek

Rte yi unutmuşsun pnp

Beyler adamlar pc başında değil orada gece hadi bitirelim