iyiliği veya kötülüğü neye göre belirliyorsun?

Dolar ne

Kürdistana kimse saldıramaz. Koalisyon güçleri kerküğe giren herkesi vuracağız tarzında bir açıklama yaptı

Günlerden bir gün bir Kürt bir Türk bir Ermeni yolda yürüyorlarmış.
Az ileride bir Türke ait erik bahçesi görmüşler ve gidip gizlice ağaçlardan koparıp hırsızlık yapmaya karar vermişler. Bu üçü ağaçtan erikleri cukkalarken birden ağacın sahibi Türk gelmiş ve bunları sıraya dizmiş.

Ermeniye demiş ki: Ulan Hadi kürtle türk müslüman. Sen neyine güvenip de gelip benim ağacıma çıktın!
Deyip ermeniyi pataklayıp kenara atmış.

Sıra Kürde gelmiş demiş ki: Ulan hadi bu türk benim soydaşım sen neyine güvenip de geldin benim eriklerimi çaldın!
Deyip bunu da pataklayıp tarladan dışarı atmış.

En son Türke gelmiş sıra ve demiş ki ; Ula hiç utanmıyor musun Bu kürtle ermeniyle birlik olmaya, soydaşını soymaya!
Deyip türkü de bir güzel pataklayıp kürtle ermeninin yanına yollamış.

Bu üçlü çaresiz ve bitap halde yürürken Türk sormuş;
-Yav biz üç kişiydik bu adam tek başınaydı bizi nasıl dövdü? demiş
Kürt te oradan cevap vermiş
"ilk başta ermeniyi dövdürmeyecektik"

Kardeşim ben biraz okudum şiirsel olduğundan çeviri yapılırken anlam kaybı çok yaşamış. ille de okuyacağım dersen oku ama diğer türlü okunmaz.

Sagopa Kajmerin Dünyanın Ninnisi şarkısından bir sözdür kendisi

Tarihselcisin kardeşim

Kardeş ibadet için gönderilmedik. Allah bizi varetti ve bize bunun karşılığında hürmetimizi gösterebilmemiz için de ibadet olayını ortaya çıkardı. Daha detaylı konuşmak istersen her türlü soruna cevap olmaya hazırım özelden yaz

Peşmergelerin üniforması bu değil bari düzgün bir şehit peşmerge fotosu bulsaydın

25 Eylül Referandumu Öncesi Hazırladığım
Peşmerge Klibini Huzurlarınıza sunuyorum.

100 Yıllık Hasret Sona Eriyor!
25 Eylül Kurtuluşun Günüdür!

Youtube Linki

https://youtu.be/f_ATgJ4qSjA

Yolla aq merak ettim

Ey inananlar! Bir topluluk başka bir toplulukla alay etmesin! Olabilir ki, alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Alay ettikleri, kendilerinden hayırlı olabilir. Birbirinizi ayıplamayın ve birbinizi lakaplarla çağırmayın. imandan sonra fasıklıkla adlanmak ne kötü şeydir! Kim ki tövbe etmez, işte böyleleri zalimlerdir.

HUCURAT 11

Yolla sekiladamgeldi

LGBTi yürüyüşüne engel olacağız deyip. Ardından böyle pislikler yaparlar.

Din iman peygamber deyip. Oğlancılık yapıp hemde Taciz ve zina yaparlar. 3lü kombo..

Düstur Kuran Hedef Turan derler.
Ama Türklerden başka hiçbir milletin menfaatini düşünmezler.

Bu şahıs gibi her türlü pisliği yapıp aynı zamanda dindar ayağına da yatacak kadar iki yüzlüdürler.

imanları tıpkı bu fotoğraf gibi Gösteriş içindir.
Kameralar olmasa cumaya bile gitmezler.

Liste uzar gider. lakin bu şerefsizler ülkemden defolup gitmez.

Uzun yıllar önce, daha yeryüzünde kimsenin olmadığı dönemlerde Zervan isimli tanrının iki oğlu olmuştur. Birinin adı Hürmüzdür ve bereket ve ışık saçan anldıbına gelmektedir. Diğerininki ise ise Ehrimandır ve kötülük ve kıtlık saçan anlamındadır. Fırat ve Dicle’nin yaşam bulduğu, Ahura Mazda’nın kutsadığı topraklarda Hürmüz hep iyinin ve uygarlığın temsilcisi, Ehriman da onun karşıtı olmuştur.

Hürmüz, dünyada kendisini temsil etmesi için Zerdüşt’ü gönderir ve yüreğini sevgi ile doldurur. Zerdüşt ise buna karşılık oğullarını ve kızlarını Hürmüz’e hediye eder. Ehriman bu durumu kıskanır ve yüzyıllar boyunca sürecek olan iyilerle savaşına başlar. Tüm iyilere, Zerdüşt’ün soyuna ve iyiliklere Medya coğrafyasındaki yaşamı çekilmez bir duruma getirir. Ehriman bazen gökten ateşler yağdırır bazen fırtınalar koparır ve iyiliğe ve iyilere hep zulm eder. En sonunda da içindeki nefreti ve kötülük zehrini zalim Kral Dehak’ın beynine akıtır ve onu bir bela olarak Asur ve Med halkının üzerine salar. Dehak’ın bildiği tek şey kötülük etmektir. Zalim Dehak halkının kanını emerken beynindeki zehir bir ura dönüşür ve onu ölümcül bir hastalığın pençesine düşürür. Dehak acılar içinde kıvranarak yataklara düşer ve hastalığına bir türlü çare bulanamaz. Dönemin doktorları acılarının dinmesi ve yarasının kapanması ve hastalığının iyileşmesi için yaraya genç ve çocukların beyinlerinin sürülmesini önerirler. Böylece kürtlerin yaşadığı coğrafyada aylarca hatta yıllarca süren bir katliam başlar; her gün zorla anne ve babalarından alınan iki gencin kafası kesilip beyinleri merhem olarak Dehak’ın yarasına sürülür. Bu katliam sürerken, sıra Med halkının çocuklarına gelir. Gençler öldükçe Fırat’ın, Dicle’nin, Mezrabotan’ın hali perişan ve içler acısıdır. Halk çaresiz ve güçsüz düşmüştür. Gençler katledilirken sıra bir gün daha önce bu şekilde 17 oğlunu kaybetmiş olan Kawa adındaki demircinin en küçük oğluna gelmiştir

Kawa, 20 Martı 21 Marta bağlayan gece sabaha kadar demir ocağının başında sabahlar ve oğlunu zalim Dehak’ın katlinden kurtarmak için çareler düşünürken imdadına göğün yedinci katındaki iyiliğin temsilcisi Hürmüz yetişir. Ninowa'lı Kawa'nın yüreğini sevgi ve umutla doldurur ve bileğine güç, aklına ışık verir. Ona Zalim Dehak'tan kurtuluşun yolunu öğretir. 21 Mart sabahı, gün doğduğunda, Kawa oğlunu kendi eliyle Dehak’a teslim etmek ister ve zulmün ve kötülüğün kalesi olan Dehak'ın sarayına girer. Oğlunu zalim Dehak’ın huzuruna çıkarırken yanında getirdiği örsünü Dehak’ın kafasına vurur. Dehak’ın ölü bedeni Demirci Kawa’nın önüne düştüğü anda kötülüğün alevi Ninowa’da söner. Kısa sürede bütün Ninowa ve bölge halkı isyan eder ve ateşler yakarak saraya yürürler. Zulme karşı isyanı başlatan Kawa, demir ocağında çalışırken giydiği yeşil, sarı, kırmızı önlüğünü isyanın bayrağı, ocağındaki ateşi ise özgürlük meşalesi yapar. Ninowa cayır cayır yanarken meşaleler elden ele dolaşır, dağ başlarında ateşler yakılır ve kurtuluş coşkusu günlerce devam eder. Zalim Dehak’tan kurtulan halklar 21 Mart’ı özgürlüğün, kurtuluşun ve halkların bayramı olarak kutlar. Demirci Kawa; başkaldırı kahramanı, Newroz ise; direniş ve başkaldırı günü olarak tarihe geçer.

Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kürtlerin dört parçaya bölünmüş olmasının sonuçları sizce nedir?

Dünyadaki her milletin ve devletin Türkleri düşman gördüğünü zanneden millete Türk Milleti Denir.

Ermenilere karşı Kürtleri kışkırtıp soykırım yaptıranlara Türkler denir.

Şuan gördüğünüz bütün büyük mafya adamlarının hepsi Türktür. Zamanında tam tersiyken Kürtler eşkiya olmuştu. Şuan onların hepsine vatan sever diyenlere Türk denir.

Erotik içerikli veya ferre içerikli Birçok internette gezen Türkçe videoların hiçbiri doğudan çıkmamıştır. Bembeyaz insanlar. Hani kürtler "kara" olur ya?

Kendi dışındaki her milletle ve dinle alay ederler lakin kendi milletleriyle ilgili hiçbir mizahi yaklaşımı kabul etmezler. Vatan haini yaftasıyla linç girişimleri başlatana Türk Denir.

Görev başında ölen, ölmeyen herkese şehit derler. Ama bilmezler ki Şehitlik sadece Allah yolunda ölenlere verilir. Tüm hayatı pislik içinde geçen bir insan ölünce şehit olmaz. Kimin şehit olacağına da Allah Karar verir.

Avrupa'da ki veya Amerika da ki bütün kültürel bayramları eski türklerden ćalındığını öne sürene Türk Denir.

Hamburger Pizza ve birçok küresel çapta tüketicisi olan yiyeceklerin aslında kendilerinden çalındığını zanneden millete Türk milleti denir.

O zamanlarda dünyanın en gelişmiş dili Arapçaydı. Her yıl şiir yarışmaları yapılır kazananların şiirlerine ödüller verilirdi. Şaire önem verilirdi. Ayrıca o vakitlerde dünyanın ortak bir dili olmadığından mevcut diller arasından Arapça uygun görülmüştür. Şuan gönderilse belki ingilizce dahi olabilirdi. Ayrıca Kuran anlam kaybetmiyor çevirilerde. Adam akıllı bir çeviri okursan gerçek manasına ulaşırsın. Bazı ayetlere mantıksız demen cımbızlama tekniğiyle kuranı okuduğun manasına gelir. Kuranı baştan sona okumuş ve kuranı bilen birisi bir ayet hakkında konuşurken bütün kuranın o mevzu hakkındaki görüşünü bilir. Bir mevzu hakkında tek bir ayete bakılmaz onunla ilgili olan bütün ayetlere ve peygamber hayatında bu ayet hakkında nasıl izah getirmiş veya indiği şartlar ve koşullar nedir bunlara bakılır.

Siyah ağaçlardan oluşan bir ormanda gece dolunay vakitlerinde yalnız başıma dolaşıyorum. Neden diye sorma en ufak bir fikrim yok.
Sonra arkamdan sesler duyuyorum. Arkamı dönüyorum bu sefer sesler önümden geliyor. Nereye dönersem döneyim o ses arkama geçiyor. Sonrasında koşmaya başlıyorum korkudan nasıl koştuğumu ben bile bilmiyorum. Koştururken aklıma bu ağaçlar neden siyah sorusu takılıyor. Ay ışığınında etkisiyle ağaçlar gözüme korkunç yaratıklarmış gibi görünüyor. Bu sefer ağaçlardan da kaçmaya başlıyorum bir mağara görüyorum içine giriyorum. Mağara devasa büyük. Mağarada ilerlerken bir meşale buluyorum. Filmlerin etkisinde kaldım galiba. Yakınca mağaranın içinde insan silüetinde gölgeler görüyorum. O an bildiğim bütün duaları etmeye başladım. Rüku eder gibi yere kapandım bu gölgeler etrafımda halkalar halinde bilmediğim bir dilde kelimeler söylediler. Etrafımda döndüler. Ama ben o an kalbim duracak gibi hissediyordum. Bunlar etrafımda döndükten sonra duruyorlar. Ben kafamı dahi kaldıramıyorum. Biraz zaman geçiyor kafayı hafif öne kaldırıp bakıyorum ki ortalıkta hiçbirşey yok. Bir ufak toprak parçası üzerindeyim etrafım sularla kaplı 4 m2 lik bir adadayım sanki. Bak burada söylemem gerekenler var ben yüzmeyi çok bilmem. Ayrıca son yüzmeye çalıştığımda boğuluyordum.
Herneyse ben karar veriyorum karşı kıyıya kadar yüzmeye. Suya atlıyorum sırt üstü yüzüyorum ilk başta yorulmamak için mesafe uzak çünkü. Biraz gittikten sonra denizde suyun altında birşeyler çarpmaya başlıyor bana. Hani o an zaten korkuyorum bu da üstüne gelince hızlı hızlı yüzmeye başlıyorum. Yüzüstü dönüyorum öyle yüzüyorum (Normalde yüzemem öyle) Biraz öyle gittikten sonra bir el ayak bileğimden tutarak beni suyun derinliklerine çekiyor. Öyle soğuk bir el ki nasıl tarif etsem bilemedim. Beni suyun altına çekiyor gittikçe az olan ay ışığıda kayboluyor. Gözümü yukarıya dikmiştim git gide ışık azalıyordu. Biraz sonrasında ise heryer kapkaranlık oldu. Ama bende boğulma gibi birşey olmuyordu. Rüya işte.. O kadar karanlıktı ki kendi elimi kaldırıyordum ama elimi dahi görmüyordum. Vakit geçtikçe bu beni bıraktı  ben çok hızlı bir şekilde yüzeye kadar çıktım nasıl çıktıysam artık. O an sanki kurtuluyormuş hissi insana çok güzel Bir tekne görüyorum yüzeye çıktığımda. Teknede Piskopat tipler beni halatla çekiyorlar tekneye. Tekne dediğimde balıkçı teknesi. Herifler benle sohbete başlıyor ne yapıyorsun denizde bu saatte bu kadar açıkta felan. Ben anlatıyorum adamlara. Adamlar o sırada birbirlerine bakıyor. Beyaz sakallı yüzü yaralı bir adam sen şimdi acıkmışsındır deyip bir balık çıkardı. Önümde elindeki koca bıçakla ikiye ayırdı. Ben zaten piskopata bağladıklarını düşününce suya atladım tekrar yüzmeye başladım adamlar beni tekneyle kovalıyor bende yüzerek kaçıyorum. Sonrasında bunlar beni yakalayıp kolumu bacağımı felan kesiyor. o sıralarda da ben uyanıyorum.

Hayır ola acaba manası nedir?

Siyah ağaçlardan oluşan bir ormanda gece dolunay vakitlerinde yalnız başıma dolaşıyorum. Neden diye sorma en ufak bir fikrim yok.
Sonra arkamdan sesler duyuyorum. Arkamı dönüyorum bu sefer sesler önümden geliyor. Nereye dönersem döneyim o ses arkama geçiyor. Sonrasında koşmaya başlıyorum korkudan nasıl koştuğumu ben bile bilmiyorum. Koştururken aklıma bu ağaçlar neden siyah sorusu takılıyor. Ay ışığınında etkisiyle ağaçlar gözüme korkunç yaratıklarmış gibi görünüyor. Bu sefer ağaçlardan da kaçmaya başlıyorum bir mağara görüyorum içine giriyorum. Mağara devasa büyük. Mağarada ilerlerken bir meşale buluyorum. Filmlerin etkisinde kaldım galiba. Yakınca mağaranın içinde insan silüetinde gölgeler görüyorum. O an bildiğim bütün duaları etmeye başladım. Rüku eder gibi yere kapandım bu gölgeler etrafımda halkalar halinde bilmediğim bir dilde kelimeler söylediler. Etrafımda döndüler. Ama ben o an kalbim duracak gibi hissediyordum. Bunlar etrafımda döndükten sonra duruyorlar. Ben kafamı dahi kaldıramıyorum. Biraz zaman geçiyor kafayı hafif öne kaldırıp bakıyorum ki ortalıkta hiçbirşey yok. Bir ufak toprak parçası üzerindeyim etrafım sularla kaplı 4 m2 lik bir adadayım sanki. Bak burada söylemem gerekenler var ben yüzmeyi çok bilmem. Ayrıca son yüzmeye çalıştığımda boğuluyordum.
Herneyse ben karar veriyorum karşı kıyıya kadar yüzmeye. Suya atlıyorum sırt üstü yüzüyorum ilk başta yorulmamak için mesafe uzak çünkü. Biraz gittikten sonra denizde suyun altında birşeyler çarpmaya başlıyor bana. Hani o an zaten korkuyorum bu da üstüne gelince hızlı hızlı yüzmeye başlıyorum. Yüzüstü dönüyorum öyle yüzüyorum (Normalde yüzemem öyle) Biraz öyle gittikten sonra bir el ayak bileğimden tutarak beni suyun derinliklerine çekiyor. Öyle soğuk bir el ki nasıl tarif etsem bilemedim. Beni suyun altına çekiyor gittikçe az olan ay ışığıda kayboluyor. Gözümü yukarıya dikmiştim git gide ışık azalıyordu. Biraz sonrasında ise heryer kapkaranlık oldu. Ama bende boğulma gibi birşey olmuyordu. Rüya işte.. O kadar karanlıktı ki kendi elimi kaldırıyordum ama elimi dahi görmüyordum. Vakit geçtikçe bu beni bıraktı  ben çok hızlı bir şekilde yüzeye kadar çıktım nasıl çıktıysam artık. O an sanki kurtuluyormuş hissi insana çok güzel Bir tekne görüyorum yüzeye çıktığımda. Teknede Piskopat tipler beni halatla çekiyorlar tekneye. Tekne dediğimde balıkçı teknesi. Herifler benle sohbete başlıyor ne yapıyorsun denizde bu saatte bu kadar açıkta felan. Ben anlatıyorum adamlara. Adamlar o sırada birbirlerine bakıyor. Beyaz sakallı yüzü yaralı bir adam sen şimdi acıkmışsındır deyip bir balık çıkardı. Önümde elindeki koca bıçakla ikiye ayırdı. Ben zaten piskopata bağladıklarını düşününce suya atladım tekrar yüzmeye başladım adamlar beni tekneyle kovalıyor bende yüzerek kaçıyorum. Sonrasında bunlar beni yakalayıp kolumu bacağımı felan kesiyor. o sıralarda da ben uyanıyorum.

Hayır ola acaba manası nedir?

Evrim ateizmin bir ürünü değildir bir müslümanda evrime inanabilir.

Evet okuduğunuz gibi panpalar. 4 kişi olacağız kişi başı 1k yani toplamda 4bin tl var. Güzel önerilerinizi bekliyorum. Bütçeyi duruma göre arttırabiliriz biraz.
(Tercih sahil kenarı)

Reklam için yanlış seçim

Hacı para ile sahip olduğun ilişki daha çok parası olan birisi tarafından zaten bitirilecekti.

Dünyaya imtihan olsun diye gelmedik hurafelere inanım durmayın.