
- 1 / 1 / 9138 entry
- 694 başlık
- 273.32 incipuan
albirinciolbirinci birinci nesil normal
-
0
hayat üzerine saçmalamalar
I took about 20 years of very serious smoking
A few ups and downs
A few trips
Little space odyssey once in a while
To get back, to get back, to get back, to get back, to get back to bein' a kid all over again
Because you know when you see a little boy or little girl runnin' down the street
Runnin' to meet the popsicle truck and all the sudden and you get to turn around and say "Wow I'll be glad when this cat gets here, all these changes I'm going through"
Back home again baby
Then comes the ages when you start drinkin' wine
Takin' care of business at the drive-in-movies, and one day your partner gives you one of those funny lookin' cigarettes and says its time to for you, for you to get mellow one more time
And after that first hit, the whole world brightens up just a little bit
But you know I come from back, way back in Indiana where like we've got outhouses, and brothers wearin' pointed toe shoes and carryin 45s, but you know there's, there's three kind of people in this world, that's why I know a change has gotta come
I say there's white people, there's black people and then there's my people -
0
hayat üzerine saçmalamalar
bir de bu başlık birileriyle paylaşılabilir aslında. sadece buranın 2010'lardaki kara mizahını bilmeyen insanlar diğer entrylerime bakıp beni yargılayabilir belki. ama o kısmı önemsiz, asıl benim bunu okuduğumda aldığım hisleri insanların alacağını düşünmemem. bunlar gerçekten özel şeyler, çünkü hiç kimse okumayacak diye yazdım. en azından tanıdığım kişiler okumayacak, ama belki benim kafamda üç beş insan başlığa denk gelirse de ilham verici olsun diye yazdığım bir şeydi, sanırım. -
0
hayat üzerine saçmalamalar
evet buraya her gelişimde jack kerouac muhabbeti yapmamın sebebi şu, çünkü yolda'yı 19-20 yaşımda okumuştum yaklaşık burada yazmaya başladığım zamanlara denk geliyor. burada aktif takıldığım zaman da diğer kitaplarını okumuştum. o yüzden burası bana o zamanlarımı kafamı hislerimi hatırlatıyor. site çökmezse belki 10 yıl sonra bunu bir sanat eseri olarak yayımlarım, yani bu linki, internete gizlenmiş günlüğümü.
sadece jack'i değil aynı zamanda gece üçlere kadar oturup sigara içtiğimi, tatlı bir efkarım olduğunu, serin yaz akşamlarını, sokaklarda koşturan hallerimi de hatırlıyorum. mesela aşk ve ilişkiler ne kadar bilinmez ve karmaşık geliyordu, ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yoktu, deniyorduk. -
0
hayat üzerine saçmalamalar
helellele gene geldim binlerrrr
bazı şeyler var buraya yazılması gerekiyor, o yüzden geliyorum. bunlar önemli olaylardan oluşan hayatımdaki mihenk taşları değil. sadece bazen bu başlığın frekansı ile aynı hislerde oluyorum, bunlar buruk bir sevinç, depresyon veya sonrasında beliren bir umut olabiliyor.
makale okumayı seviyorum ama yazmayı sevmiyorum sanırım. sonra biraz daha okumaya devam edince yazmaktan hoşlandığım şeyler geldi aklıma o zaman yazı daha kolay aktı. bunu yazmaya gelmiştim aslında. sonra kendi nickimin başlığına girdim, bazıları dostum severim falan demiş nicklerini de hatırlıyor gibiyim ama onlar kimdi ne konuşuyorduk? samimi olarak mesajlaştığım insanlar olduğunu hatırlıyorum ama gibik sözlük mesajları bir dönem sıfırladığı için hepsi gitti. mesajlar dursa hatırlardım kim olduklarını. neyse baktım onlar sözlüğü ilk 1-2 yılda bırakmış zaten, sanki ölmüşler gibi hiçbir iletişimimiz kalmamış. belki başka arkadaşlar ile de iletişimimiz kalmamıştır ama herhangi sosyal bir mecrada aratsak bulabiliriz.
evet hislerin en samimi şekilde döküldüğü, dinleyici kaygımın sıfır olduğu, adeta jack kerouac'ın daktiloyu dövercesine yazdığı satırlar gibi akan bu başlıkta tekrar birlikteyiz. -
+1
hayat üzerine saçmalamalar
eveet yazıların en güzeli en doğalı hayat üzerine saçmalamaların yeni bölümü ile sizlerleyiz. yayın hayatının 8. yılında adeta internette büyüttüğüm bir günlük. başladığımda 20 yaşındaydım şu an 28. duygusal roller coaster'ıma hoşgeldiniz. bu roller coaster yaşama sevinci ile melankoli arasında gidip gelir. şimdi gene melankoliden doğan bir hayata tutunma hissi ile sizlerleyim. bazen hayatta birilerinin size iyi gidiyorsun demesi gerekiyor, genelde kimse böyle bir şey demediği için siz arada kendinize diyin en iyisi. çünkü iyi gidiyorsunuz. acaba doğru yapıyor muyum, başka bir şey mi yapmalıyım, ne yapıyorum ben, bu kaygıları bir çözüme ulaştıramıyorsanız üzerine düşünmemek en iyisi, o yüzden yaptığınızı yapmaya devam edin. size iyi bir insan olduğunuzu hissettirecek şeyler yapın. -
0
hayat üzerine saçmalamalar
tasalı bir adam diyorum ama ilk entry'de de melankolik tarafıma rağmen hayat enerjisi patlayan bir yazı ile başlamışım. eskiden yazdığım yazılara bakarken şöyle bir şeye rastladım, belki birilerinin gününü daha iyi yapar diye buraya bırakıyorum.
insan hayatının her dönemi o kadar güzel ki, geriye baktığında mutsuz olamıyorsun. Her dönemde farklı bi heyecan var çünkü yeni bir şeyler var. Bundan önce hep üniversite hayatının bir son olduğunu düşünürdüm. Tüm eğlencenin bitişi ve sıkıcı bir hayat. Öyle olmadığını bugün fark edebildim. Aslında hepsi yaşadığın andan zevk alabilmekle ilgilidir. Yoksa bütün dönemleri kendine zehir edebilme ihtimalin var. Tüm bunları kelimelere dökmek zor olsa da içinde bir yerlerde hissedebiliyorsun. Yapacak o kadar çok şey var ki. Duvarların arkasına saklanıyoruz bile bile, korkakça. Derin bir nefes çek şimdi içine. O hafif serin yaz akşamında sahilde otur, yıldızlara bak. Aylardan temmuzsa belki meteor yağmuru vardır o akşam. Nasıl keyifsiz olabilirsin ki şimdi? Gelelim hayatın sıkıcı diye beklenilen dönemine, 20li yaşlar sonrası. Beklenilen senaryo okulu bitirmeden sonra bir işe girme ve kariyerinde yükselme girişimlerinden oluşmaktadır. Bir uğraşın olmadığında sıkılmaya mecbursun. Düşünmeden oturduğunda ve boş ekrana baktığında. Kalkıp koşmaya mecbursun ve yorulmak da bahane değil. Yorulsan dururdun, neden şikayet ederek koşuyorsun hala? Dur o zaman. Ya dur ya koş, şikayet etme ama.
08.04.2013 02:58 -
0
hayat üzerine saçmalamalar
evet geldik gene, i'm back bitches.
gene bir jack kerouac okuyup hayatı bir yazarın anlatımı ile yaşamaya başlayınca aklıma yazmak geldi. yazmak gelince de 7 yıllık bu kişisel blog geldi aklıma ve işte buradayız. bir arkadaşım jack kerouac sevme sebebim olarak çünkü onunla büyümüşsün, sen büyüdükçe o da sonraki kitaplarında yaş olarak büyümüş şeklinde bir tespit yaptı. ilginç gerçekten, neden olmasın. yolda'yı okuduğum sene 2010 yazı olabilir, buradaki yazılarım da biraz sonrasında başlıyor. zaten sözlük açılmamıştı kitabı okuduğumda. her neyse, jack biraz puşt bir adam ama kitabını ilk okuduğumda vay be arkadaşım gibi geliyor demiştim. hatta eski yazdığım yazılarda üslubundan izler bulabiliyorum. böyle düşünmeden aklına geldiği gibi akıcı ve sarhoş yazımı hayatın kendisi gibi geliyor, bunu da etkileyici buluyorum. bir de yazının kendisi aynı yolculuğun nereye varacağından çok yolculuğun önemli olması gibi. anlattı şeylerin bir önemi yok. insanda gündelik hayatta yaşadığı çok acayip olmayan ama günlük rutininden de farklı olan şeyleri heyecanlı heyecanlı anlatma isteği doğuruyor.
neyse bu kadar jack yeter. ben bu aralar nasılım ona gelelim. kendimi iletişime kapattım sanırım. insanlar konuşurken dinlemiyorum, çoğu kez yapıyorum bunu, bir şey söylerken bile cümlemin yarısında ilgim kaybolmuş başka bir şeyi düşünüyor bulabiliyorum kendimi ve bu çok taktan bir özellik. biri beni dinlemediğinde yaptığım şeyin ne kadar taktan olduğunu daha iyi anlıyorum. yıllar içinde değişmeyen tek şey sanırım bu dertli tasalı halim. -
0
hayat üzerine saçmalamalar
gene şu kadar yıl olmuş vay be yazacaktım ki, son yazıların içeriği hep bununla sınırlı kalmış. nostalji yapıp bırakmışım. artık burada yazmıyorum belki ama geldim mi de böyle boş geçirmemek lazım, ne de olsa geçmişe dönüp kendimi okuyabiliyorum bu başlık sayesinde.
yazacak bir şeyim yok belki de. bir şeyler kötü değil, herşey yolunda ama nötrleştim mi acaba diye düşünüyorum. çok yükseldiğinde veya düştüğünde yazasın gelir, ortası insanı bitiriyor. kendimi bir döngüde hissediyorum. iş hayatı da demek istemiyorum sadece, bugün işten çıksam herşey değişir diyemem. neyse bu niye bunalımlıyım ühühü tarzı muhabbetleri sevemedim. hikayeler daha çok ilgimi çekiyor. spora gittim 1. gün normaldi 2. gün bütün kaslarım ağrıdı, bütün gün bundan şikayet ettim çünkü oturduğumda kalkınca zor yürüyordum. sonra şikayet edip durdum diye rahatsız oldum, ama gerçekten çok ağrıyor her yerim.
bence yarın kameramı alıp çıkayım biraz turlayayım, hayvan gibi de sıcak olur kesin ha. neyse açık hava iyidir. -
0
hayat üzerine saçmalamalar
ah evet ne yazacağımı hatırladım. çok önemli bir konuymuş. şimdi birisi bir kitaptan görsel paylaşmış. kitap adeta edebiyat parçalamış sevmek şöyle olmaz böyle olmaz kalbini çıkarıp vereceksin falan. kusura bakmayın ama bu şiirler ve romanlar insanlara saçma sapan ilişkiler yaşatıyor. seviyorsan seviyorsundur işte, bunu okuyup adam kendine "lan ben gerçekten sevmiyor muyum?" diyebilir. ne gerek var? aq arabeski, al zütüne sok kocaman aşkını. insan gibi seviyorsan sev işte. bir de elaleme laf yetiştiriyor öyle sevilmez diye. -
0
hayat üzerine saçmalamalar
5.5 yıl olmuş buraya yazmaya başlayalı. before sunrise ve before sunseti beğendim ve sanırım before midnight'ı filmin raconuna uygun bir şekilde yıllar sonra izleyeceğim. -
0
hayat üzerine saçmalamalar
selamlar, yazmayalı aradan bir yıl geçmiş. Yeniden buradayım. bugün bir arkadaşımla yaşadığım bunalımı paylaştım. eski bunalımlar gibi de değil. onların bile bir tadı vardı. bunun benzerini kendisinin de yaşadığını ve çeyrek yaş bunalımı olabileceğini söyledi. yakında 26'yı bitireceğim. belki de öyledir bilmiyorum. buraya daha güzel şeylerden bahetmeye gelmiştim ama unuttum. hatırlarsam yazacağım. -
0
hayat üzerine saçmalamalar
anlatacak bir hikaye yok, bütün vücuda etki etmiş bir değişim var sadece. -
0
hayat üzerine saçmalamalar
bugün bir fenayım dostlar. ne oldu bilemedim, işte bunaldım belki biraz. ama bir de şu üstümde geçmeyen yalnızlk hissi var. acaba sevgilimle ayrıldıktan sonra görüşmeye devam edip sonra tekrar iletişimi kesmemizin alakası var mıdır diye de düşünmüyor değilim. neyse öf sıkıldım lan bu nasıl bir goygoy. evet şimdi normale dönüyoruz. dışın
anlatacak bir şeyim var mı bir düşüneyim. valla klagib bunalım kafası işte, bir şeyler yapmamaktan falan yakınırım en fazla. mesela bu üretme ve gelişme kaygısı neden bizi yiyip bitiriyor? 2 dakika oturup kafa dinlemek yok. illa bir aktivite. bir de sosyal olarak etkileşime geçmeden duramıyoruz, bunu oturup daktiloda veya wordde yazabilirdim gelmişim buraya yazıyorum. bir de derdim ki orman koruculuğu yapsam dağın başında 3 ay, jack kerouac gibi. nasıl yapacaksın sen daha şehirde kendi kendne kalamıyorsun. ama kamp yapmayı da severim yalan yok. keşke kamp yapsam. -
0
dc mi siker marvelmi kültürlü panpalarım
dc'nin hikayeler daha derin, marvel'in daha fantastik ne sevdiğine göre değişir bu sorunun cevabı
benim tercih dc ve alt kümesi vertigo -
0
yazacak kimse bulamadim lan
olm onu çok seviyorum diyebileceğim adam bulamadım deyince kız sandım bi an
kimseye değmez kardeşim boşver bak yoluna -
0
beni adıma kararı siz verin beyler lütfen
okumayanlar için özet: 5 aylık sevgili vs namazında iç mimar - daha çok