sümerler + antik mısır = çok tanrılı
akkad + babil = çok tanrılı
tevrat = tek tanrılı
incil = tek tanrılı
kuran = tek tanrılı

yukarıdaki sıralama kronolojik olarak bir inanç sisteminin diğerine nasıl aktarıldığını göstermektedir.

Çok tanrılı inançlardan tek tanrılı inanca aşama aşama nasıl geçildiğini iyi idrak etmelisiniz.

Tek tanrılı inanç sistemi ibrahim yani abraham ile başlar muhafazid ile sona erer. ibrahim soyundan gelen ishak yahudilerin, ismail arapların atasıdır. Yahudi kavmi ile Arap kavmi akrabadır. Alfabeleri benzerdir. ibrani alfabesinin ilk harfi Alef, Arap alfabesinin ilk harfi Eliftir. Her iki alfabedeki kalan harfler temel olarak birbirine benzerdir.

Muazzez Ilmiye Çığ'ın Sümer'de Tevrat ve Kuran'ın Kökeni kitabını okuyabilirsiniz. internette online olarak mevcut.

Fussilet Suresi 44. ayette Arap kavminin anlaması için Arap peygamber gönderildiği yazılıdır. Bu durumda teknik olarak diğer kavimlerin Kuran'dan sorumlu olmadıkları sonucu çıkar.

Adem bugün hala yaşasaydı tahminen 7000 yaşında olurdu. Oysa Göbeklitepe tahmini 12000 yaşındadır.

Bu bilgiler ışığında incelerseniz aslında semavi dinlerin o kadar da semavi ve ilahi olmadığını görebilirsiniz.

Son olarak Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk adlı eserinde “Aziz milletvekilleri, dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz.“ sözü din adı altında Arap gelenek ve göreneklerinin bize nasıl etki ettiğinin somut bir göstergesidir.

Okuyunuz, araştırınız ve sorgulayınız...

ismin bu demek

markası neydi acaba?

Miraçta muhafazid Allahın huzuruna çıkar, müjde olarak 50 rekatı kitler, muhafazid düşünceli bir şekilde dönerken Musaya rastlar ve musanın müthiş pazarlığı sayesinde 5 e kadar indirtir. Hadi yine iyisiniz

sokuklar siz yatın kalkın musaya dua edin. Eğer o olmasaydı 50 rekat zütünüze girmişti

jesus christ aman tanrım didim

haydi atayizler bunu da açıklayın lan

tamam şimdi o daire ile tükkanı zütüne sok

50 kilo civarında

Açılın ben peygamberim ; binlerce yıldır gizemi çözülemeyen bu soruyu nihayet cevaplıyorum. Benden duymuş olmayın Allah sizle taşşak geçtiğini bana bizzat söyledi. Söylemicektim ama siz aciz kulların kafayı yemesine dayanamadım. Şimdi gibtirin gidin namaz kılın hipneler.

2018 ocak ayı itibariyle asgari ücret 1603 TL oldu. Bu rakam çok fazla. Bana göre reel asgari ücret 900 TL civarında olmalı. Bakmayın Sayın Cumhurbaşbakanımız sizi çok ama çok sevdiği için bol keseden maaş verdirtiyor. Azıcık adam olun kıymetini bilin hipneler.

Yıl olmuş 2018 siz hala neyi tartışıyonuz len?

Geçen hafta noel dolayısıyla hristiyandım. Bu hafta deistim. Haftaya Budist olmayı düşünüyorum ama du bakalım...

Sırf bu başlığa bir şeyler yazabilmek adına sözlüğe üye oldum.

Genç dimağların her ne kadar argo yazanlar olsa da sükunetle tartışabilmesi güzel.

Bir yaratıcının olup olmaması ile dinsel addedilen ve göklerden geldiği sanılan kitaplar farklı olgular.
Burada bir yaratıcının olup olmadığı benim ilgi alanım değil çünkü ben şahsen bir yaratıcının olduğunu düşünüyorum, bu bende ki yanılsama ya da beynimin bir oyunu olabilir.

Din olgusunu kavrayabilmek için dinlerin kutsallarını iyi incelemek ve gönderdiği düşünülen kitapları okuyup kavramakta fayda var.

Çoğunluğun müslüman varsayıldığı bir ülke de islam dininden başlamak, öncelikle onun ne olup olmadığını kavramak doğru bir yaklaşımdır.

Bunu bir örnek ile açıklayacak olursak;

Fussilet Suresi 44. ayeti Diyanet çevirisini buraya alıntılıyorum :

" Diyanet işleri: Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. inanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).”

Ben Arapça bilmiyorum. Öğrenmeyi de hiç düşünmedim. Öğrenseydim birşey kaybeder miydim? Hayır. Peki yukarıdaki ayete istinaden ; bana göre yabancı bir dil Arapçadır. Dolayısıyla da Kuran bana göre yabancı dildedir. Bölge olarak Arabistan bize yakın olabilir ve bizler eğer istersek Arapça öğrenebiliriz, ya Avustralya'daki Aborjinler, Afrika yerlileri, Güney Amerika'daki farklı dil konuşan insanlar?

Bunlar Kuran'dan muaf mıdır? Bizim Türk olarak Arapça öğrenme zorunluluğumuz var mıdır?

Eğer yok ise biz de Türk olarak Kuran'dan muaf mıyız? Eğer değilsek , yaradan bize de kendi dilimizde gönderemeyecek kadar ya da bizi Arap yaratamayacak kadar aciz midir?

Hani o her şeye kadirdi?

Bu adaletsizlik değil midir?