selam panpalar nasıl gidiyor hayat?
benim şu ara harika gidiyor dersem yeridir. Düzenli spor ve beslenme, meditasyon ve kolay hazlardan kaçınma kombinasyonu gerçekten işe yarıyor beyler. Benim 5 hafta falan oldu, bu saydığım şeyleri neredeyse hiç aksatmadan yerine getirdim. insanlarla iletişimim ciddi şekilde düzeldi. Eskiden durduk yere depresif düşüncelere dalardım, hatta ara ara intiharı bile düşünürdüm, artık hiç öyle hissetmiyorum çok şükür. Yastığa kafamı koyar koymaz uyuyabiliyorum. Bir süredir sabahları da alarm çalmadan uyanmaya başladım.
Birkaç post önce yazan arkadaşın bahsettiği gibi ferre ve 31'i bırakmak çok ciddi bir enerji veriyor ve asıl mesele bu enerjiyi doğru yerlere kanalize edebilmek beyler. Mesela ben bu enerjiyi iş bakmaya ve iş mülakatlarına hazırlanmaya harcıyorum. Almanya ve ingiltere'deki firmalardan mülakat teklifi aldım. Eski halim olsa üşenirdim, daha sonraya falan ertelerdim. Ama artık üşenmiyorum. Kıçımı kaldırıyorum.
Sonra yeni insanlarla tanışabileceğim ortamlara girmeye başladım. Ben şahsen bar ortamlarını sevmiyorum. Bana birşey katabileceğini düşündüğüm yerlere gitmeyi tercih ediyorum. meetup.com o açıdan çok faydalı panpalar. ilgi alanınıza uyan konulara aktivitelere katılabiliyorsunuz. Buna sadece karı kız düşürürüm gözüyle bakmayın beyler. Kadın erkek farketmeden yeni insanlarla tanışın. Hiç ummadığınız bir anda yeni tanıştığınız birinin size çok faydası dokunabilir.
Sağlıklı iletişimle ilgili püf noktalarını okumuştum yabancı bir makalede. Sizinle de paylaşıyım. insanlarla iletişim kurarken şunlara çok dikkat edin:
- Göz teması, göz teması, göz teması. Bu çok önemli beyler. Karşınızdaki insanla konuşurken göz teması kurmayı ihmal etmeyin. insanlardan gözünüzü kaçırmayın. Özellikle kızlarla iletişimde bu baya faydalı oluyor.
- Karşınızdaki kişi konuşurken dinleyin. Ama gerçekten dinleyin. Karşınızdaki konuşurken ne cevap vereceğinizi düşünmeyin, gerçekten karşınızdaki kişiyi anlamaya çalışın. Dinlemeyi öğrenin kısacası.
- Biriyle konuşurken başka şeylerle ilgilenmeyin. Telefona vs. bakmayın amk.
- Konuştuğunuz kişi lafını bitirene kadar araya girmeyin. Bırakın lafını bitirsin, ondan sonra 2-3 saniye bekleyip söze başlayın. Yırtık dondan fırlar gibi lafa giren kişiler sevimsiz olur, söyledikleri de pek ciddiye alınmaz haberiniz olsun.
- Konuşmalarınızı hikayeyle süslemeyi öğrenin. insanlar genel olarak hikaye dinlemeyi severler. Vereceğiniz bir bilgiyi hikaye anlatır gibi anlatabilirseniz daha akılda kalıcı olur, hem de muhabbeti saran bir insan olursunuz.

Sigara bağımlılığım yok benim ama ne kadar zorlandığını tahmin edebiliyorum. Ama halledersin bence eninde sonunda merak etme. Bırakmayı istiyorsun sonuçta, ilk adımı atmışsın.
Sigaraya ulaşmanı zorlaştıracak önlemler almanı öneririm panpa. Belki -varsa- sigara içen arkadaşlarından da bir süre uzak durman iyi olacaktır. Kriz geldiği zamanlarda onu izlemeye çalış daha önceki postumda anlattığım gibi. Meditasyon ve spor çok işe yarıyo. Kesinlikle tavsiye ederim.
Kolay gelsin.

Arkadaşlar merhaba,
Eğer ingilizce'niz varsa Kelly McGonigal'ın "The Willpower Instinct" adlı kitabını mutlaka okuyun. irade gücü, iyi alışkanlıklar edinme ve kötülerden kurtulma konusunda çok güzel bilgiler veriyor. Yazar bu konuda doktora yapmış. Kitapta ayrıca günlük hayatta uygulanabilecek öneriler var. Onları özet geçeyim:
- Meditasyon yapın. Meditasyon beynin karar verme mekanizmasını güçlendiriyor. Bilimsel makalelerde düzenli meditasyon yapan insanların kötü alışkanlıklarından daha kolay kurtulduğundan bahsediliyor. Ben bir süredir sabah uyanır uyanmaz ve akşam yatmadan 10 dakika yapıyorum. Kesinlikle tavsiye ederim.
- Vücut yorgun olduğu zamanlarda irade zayıflıyor. irade zayıf olduğu zamanlarda kötü alışkanlıklara geri dönme olasılığı artıyor. Yeterli miktarda uyumak, sağlıklı beslenmek ve düzenli spor yapmak gün içerisindeki enerjiyi arttırıyor ve iradeyi güçlendiriyor. Buna dikkat etmenizde fayda var.
- Eğer boş bulunup da bağımlılığınıza yenilirseniz kendinizi suçlamayın. Pişmanlık, suçluluk ve öfke işleri daha da kötüye zütürür. Alışkanlığa tekrar tekrar devam edersiniz. Bunun yerine kendinizi yargılamadan, neden alışkanlığa geri döndüğünüzü gözlemleyin (hatta daha da iyisi bir deftere not edin). Bir sonraki denemenizde bu durumu ortadan kaldıracak önlemler alın. Bağımlılıklarınızın sizin kişiliğinizle, sahip olduğunuz değerle hiçbir alakası yok bunun bilincinde olun.
- Kendinizi kötü hissederseniz bilgisayardan uzak durun. Çünkü en çok o zamanlarda irade zayıf oluyor ve bağımlılığınıza yenik düşme ihtimaliniz artıyor. Bu tip zamanlarda kitap okuyun, dışarıya çıkıp hava alın, spor yapın, ailenizle veya arkadaşlarınızla konuşun.
- Kendinizi çok mutlu hissettiğiniz zamanlarda da dikkatli olun. Bu gibi zamanlarda da insan kendini ödüllendirmek için bağımlı olduğu şeyi yapma hakkı görebiliyor.
- Ara ara bağımlılığa geri dönme isteği geliyor. Bu durumda isteği sakın baskılamaya çalışmayın. Baskılarsanız isteğin şiddeti artar. Bunun yerine oturun ve bu isteği gözlemleyin. Vücudunuzda ne gibi değişiklikler oluyor, beyninizde ne gibi değişiklikler oluyor gözlemleyin. Bir yandan yavaş yavaş nefes alış verişinize odaklanın. Giderek isteğin kaybolmaya başladığını gözlemleyeceksiniz. Ben şimdiye kadar hiçbir zaman 10 dakikadan uzun sürdüğüne şahit olmadım. Tıpkı bir bulutun dağın zirvesinden akıp gittiği gibi geçip gidiyor.

Merhaba arkadaşlar,
Uzunca bir zamandır bu başlığı takip ediyorum. Başlığı açan arkadaşa ne kadar teşekkür etsek azdır. ferrenun ne kadar zarar verici olabileceği konusunda farkındalık yarattı. Bunu da mümkün olduğunca bilimsel yollarla açıkladı.
Çoğu yabancı sitede bu konuda tonla kaynak var, bilimsel makaleler var. Bildiğim kadarıyla Türkçe kaynak yok. Doğal olarak birçok insan ferrenun zararsız olduğunu düşünüyor.
Uzunca bir süredir ferre izlemeyen bazı arkadaşlar bundan herhangi bir fayda görmediklerini söylemişler. Ben de onlara şunu sorayım o zaman: diyelim ki ağır sigara tiryakisiydiniz ve sigarayı bıraktınız. Herhangi bir değişiklik olmadı diye tekrar sigara içmeye geri döner misiniz?
Değişiklik oldu arkadaşlar siz farketmeseniz bile. Beyninizdeki nöronlar yeni bağlantılar oluşturdu. Sık sık ferre izlerken oluşan nöron bağlantı yolları zayıfladı. Faydasız hazların esiri olan bir insan olmaktan çıkıp nefsine hakim olabilen, daha özgür biri haline geldiniz. Size soruyorum, kiminle arkadaş olmak istersiniz: basit zevklerin kölesi olmuş, sürekli negatif düşünen, hayattan zevk almayan biriyle mi, yoksa nefsine hakim, hayata pozitif bakan, etrafa neşe saçan biriyle mi? Ya da kadın olsaydınız bunlardan hangisiyle beraber olmak isterdiniz?
Hadi gerçekten hiçbirşey olmadı diyelim. Ekranın karşısında vaktinizi tanımadığınız insanların birbirini gibmesini izlemekle heba etmek de mi sizin için birşey ifade etmiyor?

süpersiniz arkadaşlar. çabalarınızı okudukça, bişeyleri değiştirebildiğinizi gözlemledikçe mutlu oluyorum. bunlar kendi mücadelemde de ekstra güç veriyor bana.

ayrıca o ted videosu gerçekten işe yarıyor. bugün moralim bozulur gibi oldu, duruşuma biraz çeki düzen verip tuvaletin aynasında Usain Bolt pozu verince kendimi on numara hissettim. Yalnız etrafta başkaları varken garip görünüyo, tek başınayken yapmakta fayda var *
ben de başka bir ted videosu paylaşayım. Kısaca başarının anahtarı süreklilik diyor:
http://www.ted.com/talks/...h_the_key_to_success_grit
bunda da türkçe altyazı mevcut arkadaşlar.

ayrıca yeni hedef olarak mesleğimde bana fayda sağlayacak kitapları tekrardan gözden geçirmeye başladım. bilgisayar mühendisiyim ben arkadaşlar, aşağıdaki kitapları sırasıyla -kod yazarak- bitirmeyi planlıyorum:
Algoritms - Cormen
OS concepts - Silberschatz
Linux system programming - Robert love
Code Complete
Desing patterns - gang of four
Başka teknik kitap tavsiyelerine de açığım *

bir de, kitap okumayı seviyorsun anladığım kadarıyla. kadınları güzel işlediğini düşündüğün yazarlar kimlerdir? benim bildiğim jane austen ve milan kundera var mesela

genellikle davranışları önceden kestirilebilir, ölçülü bir insanım. belki de bu yüzden kadınların beni genelde sıkıcı (efendi erkek derken kastedilen şey bu sanırım) bulduklarını düşünüyorum. en azından bana öyle geliyor belki durum daha farklıdır.

ama zaman zaman beklenilenden tamamen ters tepki veriyorum, bunu da odun gibi değil biraz ince espri katarak -bazen aşırı ince olduğu da oluyor * - yapıyorum (gavurcası dry humor sanırım). bunu istemli yapmıyorum tamamen doğal olarak içimden geliyor. böyle zamanlarda hiç istisnasız karşı tarafın ilgisini çekiyorum. bu durum bana çok garip geliyor nedense. acaba sürekli böyle mi iletişim kurmak lazım?

sevgili arkadaşlar, ben başlığı takip etmeye devam ediyorum.
reyizin işleri yoğun anlaşılan, mutlaka dönecektir merak etmeyin. şimdiye kadar anlattığı şeyler bile önemli. arada tekrar okuyup özümseyin. diğer arkadaşların tavsiyelerini de göz önünde bulundurun.
temel şeyleri oturtabilmek biraz zaman alacaktır. ama umudunuzu yitirmeyin, eninde sonunda herşey bir düzene girer. ben de o noktaya ulaşmak için çabalıyorum, ama hiç uğraşmamaktan kat kat iyidir. asla pes etmeyin amk.
karı kız meselesini de kafaya takmayın çok fazla. inanın bana üzerine düşmediğiniz zaman kendiliğinden bişeyler gelişiyor zaten rahat olun. daha önce de dediğim gibi, zamanınızı iyi değerlendirmeye bakın. kendinizi geliştirin, hobi edinin, mesleğinizde kendinizi geliştirmeye uğraşın, yabancı dil öğrenin.
Kalın sağlıcakla.

@ana faka
panpa bir kerede her şeyi birden değiştirmek zor gelebilir. ben bu işe nasıl yaklaştığımı paylaşayım. aklına yatarsa sen de uygularsın:
21 gün (3 hafta) boyunca sadece bir kötü alışkanlığı kaldırıp yerine iyi bir alışkanlık koymaya çalışıyorum.
örnek vermek gerekirse, önümüzdeki 21 gün boyunca sadece internet bağımlılığımı azaltıp (kötü alışkanlık) güne en öncelikli işlerimi halletmeyle (iyi alışkanlık) başlamaya çalışmak gibi.
21 gün bitince, eğer istikrar tutturmuşsam, diğer alışkanlıklara odaklanıyorum. yoksa istikrar tutturana kadar buna devam ediyorum.

@lesnicy @acımadi kii
aynen. ben de en azından üç ay boyunca 31'i bırakmaya karar verdim. ondan sonra haftada bir hiç fantazi falan kurmadan
31 çekmeye geçebilirim. çünkü itiraf etmek gerekirse bende ferre bağımlılığı vardı. beynin ödül mekanizmasını düzeltme sürecini
hızlandırmak için bir süre 31 de çekmesem iyi olur gibi geliyor. bu süre zarfında ciks yapma ihtimalim de pek olmayacağı için yatak performansı derdim de yok zaten. hem olsa bile çok önemli değil, önümüzdeki cikslere bakarız *

normalde yasaklara karşı bir insanım ama şu ferre illetini yasaklasalar hiç hayır demem. boşa giden onca zaman, enerji,
ferre yüzünden kötü giden, bozulan ilişkiler...

Arkadaşlar merhaba. Başlığı fırsat buldukça takip etmeye çalışıyorum.

Yaklaşık bir aydır temel şeyleri düzenli olarak uyguladığımı söyleyebilirim. Çok katı bir disiplinim yok ama bir süreklilik yakalamaya dikkat ediyorum. Yediğime içtiğime dikkat etmeye başladım. Şekeri tamamen hayatımdan çıkardım. Kola, cips, bisküvi vs. de hiç yemedim bu süre zarfında. Gerçi önceden de pek yemezdim ama artık tamamen kestim. Sabah kahvaltımı kendim yapıyorum. Öğle ve akşam yemeğini de elimden geldiği kadar okulun yemekhanesinden yiyorum. Bu süre zarfında fast food yemedim. Sigaram yoktur zaten, alkolü de sadece arkadaşlarla beraberken abartmayacak şekilde içiyorum. Her gün mutlaka omega-3 hapı alıyorum. Kullanıdığım hapın EPA ve DHA değerleri 250 mg.'dan fazla.

Sporu haftada 3 kere yapmaya çalışıyorum. High intensity interval training yapıyorum. Spor sonrası iskoç duşu alıyorum (sıcak suyla başlayıp en soğuk ayara geliyorum).

Bu süre boyunca ruhsal mod olarak kendime ortalama 10 üzerinden 7 verebilirim. Bi kaç gün önce biraz bunalıma girdim. Lisans biteli iki sene oldu. Bir nevi geçiş döneminde olduğumu söyleyebilirim. Bir miktar belirsizlik var o biraz canımı sıkıyo. Ama onun dışında kendimi fiziksel ve zihinsel açıdan eskiye göre
daha iyi hissediyorum.

internette elimden geldiğince az takılmaya çalışıyorum. işlerimi halletmek, beğendiğim birkaç blog ve bu başlığı takip etmek dışında vakit harcamamaya özen gösteriyorum. Daha önceki entrylerimden birinde Facebook hesabımı kapattığımı söylemiştim. Bu benim görüşüm, katılmayabilirsiniz ama tam bir vakit kaybıydı. News feed'de başka insanların "kusursuz" hayatlarını gördükçe, onları istemsiz olarak kendi hayatımla kıyaslıyordum. Doğal olarak kendimi mutsuz hissediyordum. Hesabı kapattıktan sonra bir süre kendimi yalnız hissettim. Ama daha sonra duruma alıştım. Şimdi sayısı iki elin parmakalarını geçmeyecek arkadaşlarımla daha iyi iletişim kurduğumu söyleyebilirim.

Benim en büyük problemlerimden biri erteleme hastalığımdı arkadaşlar. Şu anda da onu yenmeye çalışıyorum. Çok güzel bir teknik buldum onu uygulamaya başladım.
Sizinle de paylaşayım:
1- Yarın yapılması gereken en önemli 3 işi bugünden belirliyorum. Bunları not ediyorum. (işim bilgisayarla olduğu için desktop'ta bir txt dosyasına kaydediyorum ben)
2- Ertesi sabah, güne bu üç işten en can sıkıcı olanından başlayacak şekilde (bu çok önemli) çalışmaya başlıyorum. Çalışırken de pomodoro tekniğini uyguluyorum.

Pomodoro tekniği baya işe yarıyor arkadaşlar. Şu linkte ayrıntılı olarak bahsedilmiş:
http://pomodorotechnique.com/
Özetle, 25 dakikalık süre tutuyorsunuz. Bu süre bir pomodoro olarak geçiyor. O süre boyunca ne iş yapacağınıza karar veriyorsunuz. 25 dakika konsantrasyonunuzu TAMAMEN o işe veriyorsunuz. Daha sonra 5 dakika ara veriyorsunuz. Arada zihninizi dinlendiriyorsunuz. Sonra yeni bir pomodoroya başlıyorsunuz. Her 4 pomodoroda bir 15 dakikalık büyük ara veriyorsunuz. Böyle böyle gün içerisinde dünyanın işini hallediyorsunuz. Zihniniz de yorulmuyor ayrıca. Ben ilk günden çok yüklenmemeyi tavsiye ederim. Mesela geçen hafta 6 gün (pazar hariç) her gün minimum 8 pomodoroyla başladım. Bu hafta bunu 9'a çıkardım. Bunun için akıllı telefonlara güzel uygulamalar yazmışlar. Ben androidde "Clear Focus" diye bir uygulama kullanıyorum. Ama süre tutabileceğiniz her türlü araç işinizi görür.

Ayrıca haftalık değerlendirme yapmaya çalışıyorum. Haftayı nasıl geçirdim, önümüzdeki hafta neler yapacağım bunlar üzerinde kabaca da olsa düşünüyorum.

Dediğim gibi, bir geçiş aşamasındayım. Bu aşamayı keyifli bir hale getirmeye çalışıyorum. Farklı şeyler deniyorum, bana faydalı olabileceğini düşündüğüm şeyleri bir şekilde hayatıma entegre etmeye çalışıyorum.
Şunu farkettim. Hayattaki en önemli varlığımız zamanımızdır arkadaşlar. Onu nasıl değerlendirdiğimiz, bir bakıma bizim nasıl bir insan olacağımızı belirliyor. Bunun sorumluluğu tamamen bizim elimizde. Zamanınızı güzel şeylerle doldurun. Yaşadığınız her anın farkında olun. Bu kendim için de geçerli *

@buzzuklerinefendisi rica ederim. Biraz daha ilerlediğimiz zaman dökümana güncelleme yaparım. Asıl senin emeğine sağlık panpa.

@jackbenton panpa bilerek word formatında paylaşmıştım. Çünkü sayfaları olduğu gibi çektiğim için araya ekstra şeyler de girmişti. indiren arkadaşlar belki dökümanı editleyip daha okunabilir bir hale getirmek isterler diye düşündüm.

Bu arada sağlam omegaymışım ben de. Ama yavaş yavaş da olsa iyi yönde değiştiğimi hissedebiliyorum. Sırf gereksiz kaygılarımdan kurtulmak bile büyük bir gelişme benim için.

sevgili panpalar reyizin şu ana kadarki entrylerini script kullanarak bir text dosyasına attım. word formatında kaydettim. aşağıdaki linkten indirebilirsiniz:
http://inci.ca/uiz_o69apk
formatta biraz sıkıntı var ekstra şeyler de araya girmiş pek ayrıntılı bakamadım. aslında chrome'a ekşi ve inci sözlük entrylerini indirebilmek için plug-in yazmışlar ama çalışmadı nedense.

sol dizde gülen surat var. bi de döşünü iyi ört hasta olma

@1454 ben bir ara yapmayı denedim ama çok uzun sürüyo panpa. elle tek tek kopyala yapıştır zor olur. Bunun için bir script yazılabilir mi araştırırım.

bu arada ben türkü dinlemeyi çok severim panpalar. gaza getiren çok güzel türkülerimiz var. sübliminal mübliminal falan da yok mis :D Mesela:
http://www.youtube.com/watch?v=U-1FlPEItRU
http://www.youtube.com/watch?v=DDuLOWPkvL8

Ben iç anadolulu olduğum için özellikle bozlakları çok severim ama depresif olanları fazla dinlememekte fayda var. Oyun havaları candır ama :D
http://www.youtube.com/watch?v=Z9klNWDlauY
http://www.youtube.com/watch?v=kSREvpEQLYQ
http://www.youtube.com/watch?v=IfW3VrwNgmw

@ibbnintekniksolacigi kardeşim aynı dertten ben de muzdaribim. insan ister istemez kendini kıyaslıyor etkileşimde bulunduğu insanlarla. sırf bu hissi azaltmak adına facebook hesabımı kapattım. başkalarının hayatı dört dörtlükmüş gibi görünüyor, halbuki alakası yok. ama gel de bunu bilinçaltına anlat *
bir şekilde bu döngüyü kıracağız merak etme. ama herşey sırayla. önce temeli oturtmak lazım. sen de iyi ki varsın, mücadeleye devam ;)

@1419 böyle iki cümle yazıp gidersen kimse seni ciddiye almaz. beğenmediysen sebeplerini açık açık yazman gerekir. neden saçma? neden okumaya değmez? okumaya değer yazı nasıl olur? insana umut vermek kötü bir şey midir?

Arkadaşlar selamlar. Güçlü insanın tanımı konusunda sizin fikriniz nedir?
Şu anda pgibiyatrist Nathaniel Branden'in "six pillars of self-esteem" diye bir kitabını okuyorum. Yazar özetle özgüven sahibi olmak için aşağıdaki özelliklere sahip olmanın gerektiğini savunuyor, ve bu özelliklerinin biri bile olmazsa ortada bir özgüven problemi olduğunu belirtiyor:
- Güçlü insan farkındalık sahibi insandır. Davranışlarının, düşüncelerinin farkındadır. Beyninin ön lobunu aktif olarak kullanır.
(self awareness)
- Kendini olduğu gibi kabul eder. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak artılarını ve eksilerini yargılamadan benimser. Kısaca kendiyle barışıktır.(self acceptance)
- Aldığı kararların, ulaştığı yargıların sorumluluğunun tamamen kendisinde olduğunu bilir. Kötü sonuçların sebebini başka yerde aramaz. (self responsibility)
- Duygu ve düşüncelerini düzgün biçimde ifade edebilir. Bunda çekince görmez. (self assertiveness)
- Amaçları vardır. Bu amaçlar doğrultusunda hareket eder. (Living purposefully)
- Kendini ifade ederken kendisiyle çelişmez. Tutarlıdır. (Personal integrity)

Panpalar müsadenizle çok sevdiğim bir şiiri burada paylaşmak istiyorum. başlıkla da alakalı.

Rupyard Kipling - Adam Olmak

çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisine de vermeyebilirsen değer
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden

döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı-turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek

herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakkasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum adam oldun demektir

@1366 görüyorum ve arttırıyorum o zaman. Ben 26 yaşındayım. şimdiye kadar sadece 1 tane sevgilim oldu, o da tak gibiydi. Kardeşim hiç canını sıkma kendini geliştirmeye bak. sahip olamadığın şeyler üzerinden tanımlama kendini. inan bana yaş ilerledikçe bu tip şeyler önemini kaybetmeye başlıyor.

iyi akşamlar beyler.
az önce spordan döndüm. normalde hiç gidesim yoktu. bunun üzerine çaktım loop break'i, çektim eşofmanları, kendimi spor salonunda buldum. tabiri caizse arkaümden ter çıkana kadar çalıştım. üstüne soğuk duş aldım.
kendimi şu anda aynen şöyle hissediyorum:
http://inci.ca/uyboldysp1

ara vermişiz gibi görünüyor. ben de bu aradan istifade kendi hikayemi anlatayım biraz.

neden buraya katılma isteği duydum?
ben biraz içe dönük bir insanım. nedendir bilmiyorum ama kendimi bildim bileli insanlarla
ilişkilerimde hislerimi çok fazla dışa vurmaktan hep kaçındım. bu bazı yerlerde avantaj
sağlasa da, duygularımı belli etmem gereken yerlerde -özellikle kadın-erkek ilişkilerinde-
sıkıntıya neden oldu.
şimdi 20'li yaşlarımın ikinci yarısına başlıyorum. iş güç açısından pek bir sorunum yok çok şükür,
ama insan ilişkilerindeki bu sıkıntım yüzünden şimdiye kadar gençliğimi biraz mutsuz yaşadım.
dolu dolu geçmesi gereken üniversite yılları yavan geçti. bu problem hayatımın diğer alanlarını
da olumsuz etkiliyor ister istemez. birkaç sene önce pgibiyatriste gitmiştim. daha ilk seansta
bana antidepresan yazdı. biraz kullandıktan sonra bıraktım. belki yanlış düşünüyor olabilirim ama
ilaç kullanmanın problemlerimi ortadan kaldırmayacağını düşündüm. pislikleri halının altına süpürmek
yerine onları adam akıllı temizlemek istiyordum. işte o zamandan bu zamana @buzzuklerinefendisi reyizin
tabiriyle kendimi yenmeye çalışıyorum panpalar.

arada sırada inciye bakarım. şans eseri bu başlığa denk geldim. reyizin üslubu hoşuma gitti.
okumaya devam ettim ve en sonunda ben de aktif olarak katılmaya karar verdim.
ümidim var, sorunlarımın er ya da geç üstesinden gelicem evelallah. siz de ümidinizi kesmeyin sakın
panpalar. yaşadığımız sürece her zaman ümit vardır.

bu arada seçtiğim kullanıcı adı da bu başlıkla ilgili.
monte kristo kontunu okudunuz mu? o hikayede ana karakter edmond dantes arkadaşlarının oyununa gelip
suçsuz olduğu halde hapise düşüyor. tam umutsuzluğa düşüp intihar edeceği sırada abbe faria adlı
bilge bir karaktere rastlıyor. abbe faria ona bildiği herşeyi öğretip yetiştiriyor. tabiri caizse
edmond dantes'in monte kristo kontu'na dönüşmesini sağlıyor. ezel dizisini bilenler bilir. ramiz
dayı karakteri de abbe faria'dan esinlenmiş gibiydi.
hayatta her zaman bir abbe faria'ya denk gelmek mümkün olmuyor maalesef panpalar. @buzzuklerinefendisi
panpam öyle birine rast gelmiş sanırım. bizim bir şekilde kendi kendimizin abbe faria'sı olmamız
gerekiyor galiba *

@brothersinarms2 panpa gerçekten hakkın varmış. Bugün playlist'ten hüzünlü, pesimist ne kadar parça varsa hepsini çıkardım. Onun yerine şuna benzer parçalar koydum
http://www.youtube.com/watch?v=rMbATaj7Il8
fark ediyor hakkaten

@1238 panpa vücudun zaten alışıksa sorun olacağını sanmıyorum.

iyi akşamlar panpalar.
Madem @buzzuklerinefendisi reyiz bu başlığın interaktif olmasını istiyor, ben de bir süredir
uyguladığım, depresyona iyi gelebileceğini düşündüğüm bir tavsiye paylaşayım: soğuk duş.

Şurada soğuk duşun faydalarından bahsediyor:
http://www.medicaldaily.c...s-good-your-health-289524
Özetle:
- Dikkati arttırıyor
- Cildin ve saçların canlılığını arttırıyor
- Bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve kan dolaşımına fayda sağlıyor
- Vücudu soğuktan koruyan yağ tabakasını aktif hale getirerek fazla kaloriyi yakmayı sağlıyor
- Kas ağrılarının geçme sürecini hızlandırıyor (futbolcular bu yüzden ağır antrenman sonrası soğuk suya
giriyor sanırım.)
- Stresi azaltıyor
- Depresyona iyi geliyor
Bazı kaynaklarda vücuttaki testosteron üretimini arttırdığı da söyleniyor.

Ben soğuk duşa direk girmek yerine iskoç duşunu uyguluyorum. James Bond duşu olarak da biliniyor.
Önce sıcak suyla temizleniyorum. Sonra kademe kademe suyun soğukluğunu arttırıyorum. Son beş dakika,
önce bacaklardan başlayacak şekilde son kademe soğuk suya giriyorum. ilk başta çok fena oluyo ama duş
bittiğinde on numara hissediyorum. Özellikle spordan sonra süper oluyor.

Yalnız dikkat etmek gereken önemli bir nokta var. Soğuk duş kalp rahatsızlığı, hipertansyonu olanlara ve
ağır ateşli durumlarda tavsiye edilmiyor panpalar. Öyle durumlarda doktor tavsiyesi olmadan denemeyin derim.

@1
Sırf bu başlığa aktif olarak katılabilmek için sözlüğe üye oldum. Beni de gruba dahil edersen sevinirim panpa.
Yaklaşık iki haftadır tavsiyelerini uygulamaya çalışıyorum. Eskiye göre kendimi daha iyi hissettiğimi söyleyebilirim. Biraz daha zaman geçsin bakalım, daha ayrıntılı bir feedback veririm.
Takipteyim, yazmaya devam et lütfen ;)