+1
-2
evvvet efsooo bir hikaye buldum sizle paylasayim dedim
ismim Metin ve bankacılık finans mezunuyum. Eşimle birlikle Ankara'da çok güzel, seviyeli ve lüks bir hayat yaşıyorduk fakat çalıştığım finans şirketi iflas edince işsiz kalmıştım. Karım Gül, ev hanımıydı ve iflas'tan önce durumumuz çok iyi olduğu için arkadaşlarıyla gezip tozup, haftada bir kaç kez spora gidiyor ve her sosyete insanının yaşadığı hayatı yaşıyordu. Ayrı etten, karım dövüş sporlarına da özel ilgisi olan çok modern, kültürlü, iyi niyetli, sadık, namuslu ve biraz da saf bir bayandı. Kişisel özeliklerine artı olarak çok güzel, ciksi ve bakımlıydı. Sürekli spor yaptığı için vücudu harikadır, mankenlere taş çıkartacak kadar mükemmeldir.Bu nedenle bulunduğumuz seviyeli ve uygar ortamdan dolayı karım rahatlıkla mini etekler, elbiseler ve kısa dar şortlar giyebiliyordu. Bu giyim tarzı hayatının bir parçası olmuştu ve dediğim gibi, yaşadığımız ortamdan dolayı bu hiç rahatsız edici bir durum yaratmıyordu. Gül'le evli olduğum için çok gururluydum. Şirketin iflası hayallerimizi ve yaşam tarzımızı yıkmıştı. Bu zamanda iyi ödenekli bir iş bulmak çok zordu. Sürekli iş ilanlarını takip ediyor başvurularda bulunuyordum fakat ne yazık ki sadece bir kişiden cevap gelmişti. Teklif Ankara'dan uzak bir kasabada, bir bankadan gelmişti. ilk başta Kabul etmek istemedik fakat artık ev kiramızı ve böyle lüks bir hayat yaşmak için gücümüz kalmamıştı o yüzden bu işi kabul etmek zorunda kaldım.Çalışacağım banka aracı olarak bize küçük basit bir ev ayarlamış ve hemen işe başlamam için çağırdılar. Karımla ben hayal kırıklığına uğramıştık ve böyle bir ortam bizi çok üzmüştü. insanlar biraz daha basit, erkekler böyle kıro tipli, bayanlarında çoğu türbanlı olup gelişmemiş bir kasabaya yerleşmiştik. Karım arkadaşlarından uzak olup onlarla birlikte yaptığı günlük etkinlikleri de artık yapamayacaktı. "Canım ben ne yapacağım bu sıkıcı yerde?" "Bilmiyorum gülüm fakat sık dişini biraz, yeni bir iş bulana kadar burada idare etmeliyiz" "Anlıyorum canım, fakat ben bütün gün evde oturacak mıyım?" "istersen yeni komşularınla tanış, yeni arkadaşlar edin, belki umduğun kadar kötü değildir buraları" "Haklısın, yan komşu görür görmez davet etmişti, iyi bir insana benziyor, en iyisi gidip bir tanışayım".Karım yeni komşularıyla gidip tanışacağı için ne giyecek diye gereksiz yere telaşlanmaya başlayınca, bende ona "ne önemi var süse veya güzel kıyafetlere, baksana herkes nasıl giyiniyor, kimse modaya bile önem vermiyor" dedim. Karım "haklısın" deyip sadece ayakkabılarını giyerek üzerindeki eteğini ve günlük giydiği bluzunu değiştirmemeye karar verdi. Karımın eteği fazla kısa sayılmazdı fakat uzunda değildi, dizinden sekiz veya dokuz parmak üzerindeydi, yani bizim alışık olduğumuz ortamlar için normal sayılacak bir boydu. Üzerinde giydiği beyaz bluzda basit fakat biraz dar hafif de dekolte olup o güzel pürüzsüz sıkı göğüslerinin yuvarlak hatlarını belli ediyordu. Karımla birlikte bende dışarı çıktım ve komşuya kadar ona eşlik edip oradan da biraz dolaşıp etrafı tanımak istedim. Yeni komşular karımı kapıda karşıladılar ve Gül ayakkabılarını çıkartarak bana el salladı ve içeri girdi. Ben biraz dolaştıktan sonra eski biçimsiz evler ve basit esnaf dükkanlarından başka bir şey göremediğim için sıkıldım ve karımın yanına gitmeye karar verdim. Komşunun bahçe kapısına yaklaştığım zaman tuhaf sesler ve konuşmalara şahit oldum. Komşuların kocaları, (biri ev sahibi olan diğeri de bir kaç ev öteden olan komşu) evin ön kapısının önünde ot söküyorlarmış bir biçimde çaktırmadan içeri bakarak aralarında terbiyesizce yorumlar yapıyorlardı. "Üfff, karının bacaklarına bak lan!" "Vay dıbına koyum, ayaklara bak ayaklara, bu ayaklara tapılır".Ben gizlice bahçe kapısından ne konuştuklarını anlayabilmek için baktıkları yere bir göz attım. Meğer herifler benim karımı süzüyorlar hayaller kuruyorlardı. Kafamdan kaynar su dökülmüş gibi olmuştum ve nasıl bir tepki veya ne yapacağımı bilmedim. Adamların konuşmalarına çok öfkelenmiştim fakat aynı zamanda da kendim bile çok utanmış öylece orda donup kalmıştım. içerde dört beş bayan vardı ve aralarında bir tek benim eşim mini bir etek giyiyordu. Karım kadınlarla derin sohbete girmiş kimsede dışarıdaki kıro tipli kocalarını fark etmemişti. Bende oranın yabancısı olduğum için ortaya çıkmayarak bir süre onları gizlice izleyip karıma göz kulak olurum diye düşündüm. Adamlar aynı şekilde konuşmaya devam ediyorlardı. "Lan bu karıyı gibmek için neler vermezdim" "ben hayatımda böyle avrat görmedim, benim yarak şalvarı delecek şimdi" "dur lan, dikkat çekme... üüfff bak bak bak.. vay dıbına koyum beyaz külotunu gördün mü lan?". Karım bacak bacak üstüne atarken yanlışlıkla frikik vermişti, nasılsa kadınlarla birlikteydi ve dışarıdaki röntgencilerden habersiz olduğu için rahatça hareket ediyordu. Adamlar resmen kendilerinden geçmek üzereydiler ve hallerinden belliydi ki hayatlarında böyle etkileyici ve büyüleyici ciksi bir afet görmemişlerdi. "Lan bir bizim avratlara bak birde bizim komşunun avrada bak, ayakları bile bir içim su, sabaha kadar yalarım ben o ayak parmakları" "oğlum Apo, bizde ne gezer öyle şans, bu bir kerelik görüntüye şahit olduğumuz için Allah'a şükretmek lazım, piyango şansı gibin lan".