Benim Chicken Whopper, TenderCrispSPM En sevdiğim hamburger çeşitleri. Diğerlerini sevmiyorum. Hamburgerin etlisini sevmem ben.

Patates severimde. Hamburger yemekten ciğerim soldu. Döner falan sipariş ediyoruz arada *

Öyle bir şey düşünmedim sonuç olarak prosedürler ve işleyiş aynı şekildedir. Açılış - Mit- Kapanış işlemleri aynı .

1404 TL Ekip Üyelerinin Aldığı Para
1450 Expertlerin Aldığı Para
1550-1600 Services Süpervizörlerin aldıgı para.
1800-2000 Arası Vardiye Müdürü
2000-2500 Restoran Müdür Aldıgı Para

Ucuzluk bakımından bakıldığında Tavuk Burger, KingChicken.
Et Menüsünden whopper , KöfteBurge En Çok Tüketilen Ürünlerdir

6 Tane Yağ ünitesi bulunmaktadır. Yağların derecesi Günde 3-4 Defa kontrol edilmektedir. Eğer yağ atıksa . Yağ boşaltılır filtrasyon yapılır ve yerine yeni yağ dökülür. Aletlerle ölçüm yapılır. Hergün restorant kapandıgında yağlar değişmektedir.

Patates üretimi https://www.youtube.com/watch?v=VfrU_3pFvDc buradan bakabilirsin. Arada çok az ucu yeşil patatesler çıkmaktadır. Herhangi bir zararı v.s yoktur. Sebebi patates fabrikasındaki çalışanların gözünden kaçmış olabilir

Adana kanka * Gelirsen bekleriz

Günlük Paket Ortalama : 3-4 Bin TL Yapar.

Special Board, ve wooper board'dan çıkan ürünler + yan ürünler. Yani gece sonunda ortalama kazanç 15-20 bin minimum. iyi bir yerdeyse mekan kalabalıksa 25-30 bin cüro yapar.

Dostum Ortalama bir wooper fiyatı 17 lira olarak farz edelim. Toplam maliyeti onun 5-6 Lirayı geçmez. Gerisi kâr dır

Beleşçi olmak için aldığınız şubeden bir arkadaşınız olmalı. Patatesi büyültür kolayı büyültür. Ücretli soslardan koyar. Sıkıntı yok yani :D

Buz kasiyer kafasına göre giriyor. Kasiyere az buzlu dediğinizde az verecektir. Yada buz istemeyebilirsiniz.

Etler Dana Eti %100 . Bakanlıktan özel izinlerle Burgerking türkiye fabrikalarında işlenmektedir. Etler fabrikadan dondurularak getirilmektedir. Zaten gelen etler 3 gün içerisinde hepsi satılıyor ve yenileri sipariş ediliyor. Hepsinin bekleme süreleri var.

Adana'da bir yer adını vermeyeyim.

Hayır değişmedi , Küçük , büyük , Mega olmak üzere 3 çeşit kola bardakları var. Ayrıyeten patates ünitesi içinde aynısı gerekli. Küçük - Orta - Büyük - King Boy olarak fiyatlandırma yapılmaktadır

BurgerKing'de çalışmaktayım. A'dan Z'ye Sorularınızı Sorabilirsiniz...

Yine 14 Şubat Yalnızlar Günü Gelip Çattı.

Sevgililer gününü soğuk havada parklarda geçiren ellerinde tuborglar, belki sıcak bir odada 3-5 buz içerisinde rakılarıyla, açılan müslüm gürses ile ısınan bir gün gelip çattı.

14 Şubat Sevgililer günü. Alınan hediyelerle sevdiğini mutlu eden, 3-5 güzel söz söyleyip kızı mutlu edenler, akşam da gel film izleyelim derken ikişki geçirenler...

Bir tarafta yalnızlar;

Ağlayanlar, meyhaneci kardeşlerimizle takılanlar, arap şükrü dinleyenler, klarnet çalanlar, hüzünlenenler. Soğukta 3-5 kişi toplanıp sevdiğini söyleyemeyenler, içine atanlar... Ard arda yanan sigaralar.. Prestijler, 10 liralık şaraplar. Yalnızlar için yanıyor bugün. . . Bir odaya kapanıp pencereden yıldızlara bakan kardeşlerimiz için acılı bir gün başlıyor bugün.

Kekolar, Adidaslılar, Fosforlular... Ağzında küfür ekgib olmayan tuhaf saçlı tipler için mutlu günler başlıyor. Çünkü efendi insanlar sevilmiyor. Sevgilileri olmuyor. Söyleyemiyor. Hiç sevgilisi olmayanlar geliyor akıllara. Utangaçlar, Yaralılar... Sevdiğine açılamayanlar içiyor bugün. Sigara 5dakikada bir yanıyor... Rakılar birbirine vuruluyor... Herkes anlatıyor sevdiğini tek tek. Teselliler başlıyor. Sövülüyor sayılıyor.

Yalnızlık kokuyor odalar. . . Tekel bayiler zengin oluyor. Soğukta köşe başında bir parkta oturuluyor. Belki de oturmuş yalnızlıktan bilgisayar oyunları oynanıyor. Fazla arkadaşı olmayanlar çıkıyor ortalığa... Telefonu olanlar , fakat vodafone kontör yükleyin mesajı alanlar, bankadan borç bildirimi mesajı alanlar geliyor akıllara. Asla telefonu aranmayan kardeşlerimiz geliyor akıllara.

Dalıp gidiyor yalnızlar gecenin karanlığına... Hayaller kuruluyor... Sigara paketten çıkıyor. Kadehler içiliyor. Zaman geçirecek bir sevdiği bulunmuyor kardeşimin. Onunla sinemaya gidemiyor. Gözlerine bakamıyor. Ona sarılamıyor...

Ne mutlu sana yalnız adam.
Ne mutlu sana içini sigaraya alkole döken yalnız adam
Ne mutlu sana saniyelik iltifatlara kendini kaptırmayan yalnız adam
Ne mutlu sana iyi kalpli, zararsız yalnız adam...

14 Şubat Yalnızlar Günümüz Kutlu Olsun...

2008 - 2009 yıllarında tripkolik miydi neydi onun albümlerini çalardım

Sigara yakıyoruz bu gönderiye...

Yine bir 14 şubat ve Küresel sermayenin bayram ettiği o lanet bir gün.

Sevgililerin birbirine güzel sözler söylediği , hediyeler aldığı birbirlerine ordan burdan bulduğu sözlerle kalbini kazanma günüdür.
"Seni ömür boyu seveceğim, aşkım benim hayatım bitanem... " ne kadar romantik değil mi.

Bir yanda da yalnızlar. Yalnız olanlar. Utangaçlar, açılamayanlar, sevenler, adam gibi sevenler. Sevdiği kişinin yanında olması için dünyaları verebilecek insanlar. Kısaca platonik aşıklar.

Bunlar için dert , derbeder bir günden başka birşey değildir. Acının dibine vurulan bir gündür. Alkolü içersin, yakın arkadaşına açarsın duygularını. Dostun sigaranın o gün seninle birlikte ısındığı bir gündür. Ardı arkası kesilmeyen dumanların ve gözyaşların günüdür. Dalar gidersin hayallere. Ama sevdiğine bir türlü açılamassın. Yanına konuşmaya geldiğinde elin ayağın tutulur, mala bağlarsın, göz göze gelirsin konuşamassın.

Diğer yanda aşkını cinsel bir objeye dönüştüren insanlar, bir kızla değil üç beş kızla sevgililer günü yaşayanlar. Keko tipliler, cahiller, şebelekler, kabadayılar, hanzo kıro tipli insanlar. Sevgilisi olan ve cool takılmaya çalışan erkek kısmı.

Üzülüyorsun yavaş yavaş...
Utangaçlığına, mallığına, konuşamamana, gözlerine bile bakamamana üzülüyorsun. Sadece uzaktan kendini mutlu hissedenlere, ama içinde yaralar olan insanlar birer birer üzülüyor. Tekel bayinin yaşadığın bir gün geliyor çatıyor.

Müzikler dinleniyor. Yalnızlık müzikleri, açılıyor kadahler, rakılar , biralar, votkalar, sigaralar. Dostluk başlıyor onlarla. Sen onlara içini döküyorsun onlar senin başını döndürüyor. Acı çekiyorsun, ertesi gün mutlu oluyorsun, mesaj atıyor yine aklına geliyor üzülüyorsun. Eski günlerin beraber geçirdiğin vakitler geliyor aklına yine üzülüyorsun. Sigaranın ardı arkası kesilmiyor o vakit...

Diğer yanda o günü sevgilisiyle geçirenler...
Beraber gezenler, bi yemeğe zütürenler, hadi bide hediye alanlar, sonra kıza çakanlar. Seviyorum sözcükleriyle umut bağlayanlar ama 3-5 gün sonra ayrılanlar. Bunların günü. O lanet olasıca karaktersiz insanların günü.

"" Yalnızlığın dibine vurulan bir gün, acının dillere düştüğü bir gün. Mutluluğu kadehlerde arayan bir gün ve niceleri için 14 Şubat Acıların günü... ""

Yine bir 14 şubat ve Küresel sermayenin bayram ettiği o lanet bir gün.

Sevgililerin birbirine güzel sözler söylediği , hediyeler aldığı birbirlerine ordan burdan bulduğu sözlerle kalbini kazanma günüdür.
"Seni ömür boyu seveceğim, aşkım benim hayatım bitanem... " ne kadar romantik değil mi.

Bir yanda da yalnızlar. Yalnız olanlar. Utangaçlar, açılamayanlar, sevenler, adam gibi sevenler. Sevdiği kişinin yanında olması için dünyaları verebilecek insanlar. Kısaca platonik aşıklar.

Bunlar için dert , derbeder bir günden başka birşey değildir. Acının dibine vurulan bir gündür. Alkolü içersin, yakın arkadaşına açarsın duygularını. Dostun sigaranın o gün seninle birlikte ısındığı bir gündür. Ardı arkası kesilmeyen dumanların ve gözyaşların günüdür. Dalar gidersin hayallere. Ama sevdiğine bir türlü açılamassın. Yanına konuşmaya geldiğinde elin ayağın tutulur, mala bağlarsın, göz göze gelirsin konuşamassın.

Diğer yanda aşkını cinsel bir objeye dönüştüren insanlar, bir kızla değil üç beş kızla sevgililer günü yaşayanlar. Keko tipliler, cahiller, şebelekler, kabadayılar, hanzo kıro tipli insanlar. Sevgilisi olan ve cool takılmaya çalışan erkek kısmı.

Üzülüyorsun yavaş yavaş...
Utangaçlığına, mallığına, konuşamamana, gözlerine bile bakamamana üzülüyorsun. Sadece uzaktan kendini mutlu hissedenlere, ama içinde yaralar olan insanlar birer birer üzülüyor. Tekel bayinin yaşadığın bir gün geliyor çatıyor.

Müzikler dinleniyor. Yalnızlık müzikleri, açılıyor kadahler, rakılar , biralar, votkalar, sigaralar. Dostluk başlıyor onlarla. Sen onlara içini döküyorsun onlar senin başını döndürüyor. Acı çekiyorsun, ertesi gün mutlu oluyorsun, mesaj atıyor yine aklına geliyor üzülüyorsun. Eski günlerin beraber geçirdiğin vakitler geliyor aklına yine üzülüyorsun. Sigaranın ardı arkası kesilmiyor o vakit...

Diğer yanda o günü sevgilisiyle geçirenler...
Beraber gezenler, bi yemeğe zütürenler, hadi bide hediye alanlar, sonra kıza çakanlar. Seviyorum sözcükleriyle umut bağlayanlar ama 3-5 gün sonra ayrılanlar. Bunların günü. O lanet olasıca karaktersiz insanların günü.

"" Yalnızlığın dibine vurulan bir gün, acının dillere düştüğü bir gün. Mutluluğu kadehlerde arayan bir gün ve niceleri için 14 Şubat Acıların günü... ""

arkadaki messinin trabzonlu hali sanırsam kardeş

Merhaba arkadaşlar adını vermek istemeyen malın tekiyim...

Öncelikle 70lik rakı devirme sonrası sizlere bu satırlarımı yazıyorum.
Neyse ben 1.82 boyunda, baby face, köse yakısıklı bir delikanlıyım. Yaşım 20.

Şunu belirtmek istiyorum hiç sevgilim olmadı benim. Çünkü utangaçlık hep bu yaşıma kadar önüme geçti. Kızlardan hep utanırım, konuşamam, normal kız arkadaşlarım bir elin parmaklarını geçmez. Facebookta 150 arkadaştan 140ı erkektir. 10 Tane kız bulursun. Neyse buralar taktan esas meseleye geçiyorum.

9.Sınıftayız bi kız benden hoşlanıyordu. Kız benim için ağlardı, hediyeler alır bana vermeye çalışırdı. Bana bakardı hep derste, evime kadar takip ederdi. Tabi ben anlamam bu işlerden, taktan biriyim kız nedir sevgili nedir hiç heveslenmem. Neyse bi ara bu teklif etti. Ben kabul etmedim. Aradan 2 ay geçti. Bir daha geldi yine teklif etti. Arkadaşım dedi beni kırma gel şunla çık falan. Tabi ben kızla ne konuşulur onu bilmiyorum. Çektim okul bahçesine sırtına vurdum . Dedim "Gardaş bu işler boş işler, okuluna bak sınıfta kalcan" kız ağladı gitti.

10.Sınıftayız bu yıl kızlarla falan işim olmadı.

11.sınıftayız bu yılda da kızlar yazmaya başladı. Ama benim hiçbirşey gibimde değil ruh gibi geçerim okulun köşesine milleti izler, kim ne yapar ne binlik yapıp kendini kızlara güzel göstermek ister onların şebelekliğine bakardım

12.Sınıf artık okulun reyizi olmuşsun. Karizma tip, boy, falan hepsi yerinde allaha şükür. Neyse sıraya bir ara bi kafa çizmiştim. Ders o zaman Milli Güvenlik dersiydi. Neyse 2-3 gün sonra bi baktım sıraya bunu kim yazdı diye sıraya not düşmüşler. Neyse sıra üzerinden yazışıyoruz. Mevzuya bakarmısın sıra bildiğin sosyal medya oldu amk.

Neyse kız yazmış yarın buluşalım tamam dedim. Bekliyorum güzel bi kız falan gelir. Bi geldi çirkin bişey, konuşmayı bilmiyor arkadaş olmaya çalışıyor. Yok dedim yol verdim gitti

Aradan 1 ay geçti. Din kültürü öğretmenimiz bi kitap çıkarma aşamasının başındaydı. Ortalama 1 yıl boyunca kitabın internet üzerine yazımı bana aitti. Bu yüzden kütüphaneye gider okulda 2 bilgisayar üzerinde çalışırdık.

Tabi kütüpphane oldugu için öğrenciler girer çıkar benim bilgisayarda karşı sınıfın çaprazında sınıftakı ogrencıler benı gorebiliyor.

Neyse ben cool olarak takılıyorum falan kütüphaneye kızlar giriyor cıkıyor, beni kesiyorlar. Ama farkındayım. Neyse kızlar baktım yanıma geliyor tanışmaya çalışıyorlar. Tanıştık falan.

Sonra kızın biri bana geldi şu kız senden hoşlanıyor dedi. Heyecan başladı bende amk. Elim ayagım titriyor. 18 yaşına gelmişsin daha sevgilin olmamış tuhaf birşey. Neyse arkadaşım dedi git teklif et. 2 Cümle kuramıyorum amk neyse ettim teklif çıkıyoruz biz. Neyse 1-2 gün oldu kız geliyor yanıma öpüyor konusuyoruz falan. Bir ara tenefüste 5 kız geldi bide benimki oturuyorlar benımkı ayaga kalktı. Oturdugu sandalyeyi arkadaşı bi çekti kız yere düştü.

Beni bi gülme tuttu kahkaha atıyorum amk. Neyse kız bana bi baktı. Ağladı gitti. 3 gün konusmadık. Neyse özür diledim. Barıştık falan aradan 2 gün oldu sıkıldım . Unuttum amk kız arkadaşım oldugunu okula gelmiyorum gibimde değil artık.

Neyse bu kız olayı bitti. Diğer olaya geçiyorum

* Bizim okulda bir köşemiz var takılıyoruz orda hep, okulun cool'larından birim. Arkadaşımın manitası vardı. Kızında bir arkadaşıyla beraber oturuyordu bunlar. Benim arkadaş gitti bunları bizim yanımıza getirdi. Benim eller cepte falan okula genel bi bakış atıyorum. Gelen kızda asyalı tipli çokgüzel bir kızdı. Tanıştık işte adını söyledi. Kız bana bakıyor, ben ona falan.

Neyse gittiler bunlar kız demiş ne kadar tatlı birisi, falan beni araştırmaya başlamış. Öğrendim ben bunu arkadaşım dedi bu seni seviyor. Tenefüslerde karsımıza oturuyorlar. Bakıyor konusuyorlar

Ama ben malım. Utanıyorum yanına gidip 2 kelime etmeye utanıyorum. işte bu yüzden benden bi tak olmaz. Hep platonik , hep sadece bakmayla yetiniyorum. Bir gün nöbetçiyim dış kapıda oturuyorum, pencereden bağırıyorlar ... seni seviyor diye. Sonra içeriye kaçıyorlar.

Kız hep beni koridorda beklerdi yanıma gelir ümidiyle... Dediğim gibi ben malım gitmezdim. Utanırdım... Başımı önüme eğip giderdim.

Çok şey kaybetttim bunun yüzünden, konuşamamak yüzünden, utangaçlık yüzünden...

Artık kimseyi giblemez oldum. Lise bitti diplomayı aldık gibtirip olup gittik. Okul bitti...

YGS Falan girdik 250 aldık, dedim seneye cok calısır dershaneye giderim daha iyi bir yer kazanırım...

Dershaneye kaydoldum. Yaz kampındayız, elimde WEB Tasarım ve Programlama ile ilgili kitap var okuyorum. Arkadan sesler geliyor bu neden konusmuyor diiye. Aradan 2 hafta sonra bi sınav olduk. Evde bilgisayarda takılıyorum. Bi mesaj geldi biri eklemiş. Bi gittim mesaj şu şekilde ;

-Sınavın nasıldı ?
•
iyi geçti fakat sen kimsin ?
- Ben telefonu olmayan kız

neyse sohbet ediyoruz fakat ben daha kızı tanıyamadım baktım fotograflarına bizim aynı sınıfta. Neyse konuşmaya başladık.
Birbirimize sorular soruyoruz. ilk defa sosyal medyada bir kızla yazışıyorum. Ama yüzyüze konuşmaya utanıyorum.

işte hobilerden, ondan bundan şundan derken. Sevgilin varmı dedi bana. Yada dershanede hoşlandıgın biri ! Dedim var yakınımda birisi. Ben sordum ona oda var esmer tenli oda yakınımda diye. Beni tarif ediyor

Neyse birbirimizi tanımaya calısıyoruz falan, kız benden birşeyler bekliyor ama ben MALIM. UTANIYORUM, utanıyorum, utanıyorum...

Gecenin 2- 3 lerine kadar facebookta mesajlaşıyoruz. içini döküyor, bende elimden geldiğince onu mutlu etmeye calısıyorum. Bilmiyorum her mesaj attıgında heyecanlanıyorum. Aşık olmuştum ona.

Fotoğraflarına bakıyordum her dakika. Müziğimi açıyordum. 70lik votkamı, 70lik rakımı mezemi kuruyordum saatlerce resmine bakıyordum ben.

Ama asla cesaret edemiyordum. Çünkü benden bir tak olmazdı. içini yiyen içkiyle kendini giben biriydim. Platonik biriydim.

Dershaneye gittim dedi bulusalım. Buluştuk yanında arkadaşı vardı test cozuyorlardı.
ilk defa göz göze geldik titredim. Dilim dolandı konusamıyorum. kalbim atıyor falan.

Neyse , 5 dakika muhabbet ettik benim akıl gitti. Zil çaldı dersliklere giriyoruz. Aklımda hep o...

neyse buluşmaya başladık, sinemalara gidiyoruz , yemek yemeye gidiyoruz, geziyoruz falan. Kız birşeyler bekliyor ama ben malım. Bende icraat yok.

Hayatımda ilk defa bir kıza aşık olmuştum. Dersleri boşladım hep aklımda o.

Birgün kar gezisine gittik. Dershanece 2 arkadaş ve ben. O gelmedi. Tekelciden bi 100lük votka aldım, atıştırmalık falan. Zula hazır. Karda bile onu düşünüyorum . Kafa güzel uzandım kara sayıklıyorum. Aklımdan cıkmıyor dıbına koyayım

Şuan bunlar yazarken bile duygulanıyorum, kendimden utanıyorum, kişiliğimden utanıyorum. Ben buyum değiştiremiyorum kendimi. O cesaret gelmiyor dıbına kodumun kalbine.

YGS Girdik. 170 aldım sınır 180. Barajı geçemedim...

Dershaneyi bıraktım. Yaklaşık 3 ay önce dedim çalışayım amk bilgisayar başında kalmayayım. Şuan 5 yıldızlı bir otelde dekoratör olarak çalışmaktayım. Alman oteli.

Unutuyor gibi oluyorum, bi bakıyorsun mesaj atıyor. Aklına giriyor. 3 günde bir rakı deviriyorum. Bar'dan çıkmıyorum. Geceleri sahile gidiyorum düşünüyorum birşeyleri.

Mal gibi geziyorum... Karı kıza bakıyorum. Vuruşuyorum, ama olmuyor işte. unutamıyorsun. ilk unutulmuyor dıbına koyayım.

Bunları neden yazıyorum, dertleşmek için. Yorum gelirmi bilmem ama @2 gibti, altın vuruş yaptı, mal bu çocuk diceksiniz. Haklısınız

Utanıyorum, utangaçlık, konuşamamak... Benim bir tak olamamam içimi yemem. Saçlarımın beyazlaması... Günde 2 paket sigara içmem... Hepsi adamı gibiyor işte.

Bu satırlarımı burada bitiriyorum. Yarın 9 iş başı. Ben gidiyom amk. Kendinize iyi bakın. Utanmayın, yoksa benim gibi salak birşey olursunuz...

Saygılarımla...

Merhaba arkadaşlar;

• Antalyada bir otelde çalışıyorum. izinli günümdü ulan dedim bugün kişisel bir çapta sosyal deney yapayım dedim. Takım elbiseyi giydim , altta kundura, üstte kaban, atkı falan bildiğin şık giyinmiş zengin tipi oldum mk. Arkadaşımda takım elbise giydi falan.

Neyse cüzdanada 500 TL falan koydum. MarkAntalya'da yemek yemeye gittik. Şimdi oturur oturmaz 2 - 3 çalışan geldi başımızda birşey içermisiniz beyfendi falan çekiyor. Biri masaları siliyor. Biri defter uzatıyor. Neyse oturduk yemeklerimize söyledik kuğul bir şekilde. Yan masaya normal giyimli insanlar oturdu bi kişi geldi başlarına 1 dakkada siparişi aldı masa silme falan , servis açma yok.

"Kıyafet olayı nelere kâdirmiş demekki "

• Neyse bi mekana gittik, kahve falan içelim dedim oturduk işte kızların bol oldugu yere.
Neyse garsonlar geliyor falan birşey içecekmisiniz efendim diyorlar. Kızlar falan bakıyorlar tip tip, gülüyorlar , saçlarıyla oynuyorlar. Arkadaşıma dedim swarm'a gir kim yer bildirimi yapmış. Kadınlar anladı demekki 3-4 kız swarmda saniyeler arayla yer bildirimi yapmışlar.

Sokakta gidiyorsun bakıyorlar, inceliyorlar. Ulan dedim bi kıyafet insanların üzerinde neler değiştiriyor bakış açıları değişiyor. Davranışları konuşmaları, hizmetleri. Eşitlik denen kavram bozuluyor para çok, az ilişkisine giriyor. insanlığını kaybediyor yaratılmış kullar.

Güzel düşünce biliyormusun ! Paran olunca ilk iş bi otel yaptırmak olsun mesela. 600 Kişilik 4 Yıldızlı bir otelden hesaplasan. Büyük ve geniş. Günlük kazancımız misal bizim 500 milyar :D 1 Ayı hesapla bide :D