1. 1.
    0
    Eniştem; kızkardeşimin tuvaletinin en alt gözünü açtı ve
    ince kağıda sarılmış bir paket çıkardı. "Bu" dedi, "sıradan
    bir çamaşır değil." Kağıdı açtı ve çamaşırı bana uzattı.
    Zarif ve ipekliydi. Kenarları elişi dantelle süslenmişti .
    Astronomik bir fiyat taşıyan etiketi hala üstündeydi.

    "Jan bunu New York'a ilk gittiğimizde almıştı. Nereden
    baksan sekiz, dokuz yıl olmuştur. Hiç giymedi.
    Özel bir gün için saklıyordu." Çamaşırı benden aldı ve
    cenaze evine zütürmek üzere ayırdığımız diğer giysilerle
    birlikte yatağın üzerine koydu. Bırakırken eli bir an
    yumuşak kumaşı okşar gibi oyalandı. Tuvaletin gözünü hızla
    kapattı ve bana döndü ve dedi ki : " Hiçbir şeyini özel
    bir gün için saklama. Yaşadığın her gün özeldir."

    Cenazeyi izleyen günlerde enişteme ve yeğenime
    beklenmeyen bir ölümün arkasından yapılması gereken
    tüm üzücü işlerde yardımcı olurken sık sık bu sözleri
    hatırladım. Kardeşimin ailesinin yaşadığı şehirden
    California'ya dönerken uçakta yine bu sözleri düşündüm.
    Kardeşimin göremediği, duyamadığı veya yapamadığı
    bütün şeyleri düşündüm. Hala eniştemin sözlerini
    düşünüyorum ve hayatım değişti.

    Artık daha çok okuyor, daha az toz alıyorum.
    Balkonda oturup bahçemi seyrediyorum, uzayan çimlere
    aldırmadan. Ailem ve dostlarımla daha çok vakit geçiriyorum ,
    iş toplantılarında daha az. Mümkün olduğu kadar sık
    "hayatın katlanılması gereken bir dertler zinciri yerine zevk
    alınacak olaylar silsilesi olarak görülmesi" gerektiğini
    hatırlatıyorum kendime. Her anın güzelliğini duyumsayarak
    yaşamak istiyorum. Hiçbir şeyimi özel günler için saklamıyorum.

    Kıymetli tabak çanağımı her "özel" olayda kullanıyorum.
    Birkaç kilo vermek, tıkanan lavaboyu açmak, bahçemde ilk
    açan çiçek gibi özel olaylarda.. En pahalı ceketimi canım
    isterse süpermarkete giderken giyiyorum. Teorime göre eğer
    zengin görünürsem, küçük bir torba erzak için o kadar parayı
    daha rahat ödeyebilirim. Pahalı parfümü özel partiler
    için saklamıyorum. Mağazalardaki tezgahların ve banka
    memurlarının burunları da, en az parti parti gezen
    arkadaşlarımınkiler kadar iyi koku alır.

    "Birgün" kelimesi dağarcığımdaki yerini kaybetti.
    Bir şey, eğer görmeye, duymaya veya yapmaya değerse, onu
    şimdi görmek , duymak ve yapmak istiyorum.

    Hepimizin "Yaşayacağımıza garanti gözüyle baktığımız
    yarını görmeyeceğini" bilseydi eğer kızkardeşim, neler
    yapardı kimbilir ? Sanırım aile fertlerini veya yakın
    arkadaşlarını arardı. Belki eski birkaç arkadaşını arayıp
    aralarında geçen sürtüşmeler için özür dilerdi.

    Belki bir lokantaya en sevdiği çin yemeğini ısmarlardı.
    Bunların hepsi birer tahmin. Kardeşimin neler yapamadan
    öldüğünü hiçbir zaman bilemeyeceğim. Ya ben ?..
    Eğer sayılı saatimin kaldığını bilseydim, yapamadığım şeyler
    olduğu için kızardım. Yazmayı ertelediğim mektupları yazmadığım
    için kızardım. "Bir gün ararım" dediğim dostları görmediğim
    için kızardım. Eşime ve kızıma onları ne kadar çok sevdiğimi
    yeterince sık söylemediğim için kızardım. Artık hayatlarımıza
    kahkaha ve renk katacak hiçbir şeyi yarına ertelememeye,
    duygularımı dizginlememeye çalışıyorum.

    Ve her sabah gözlerimi açtığımda kendime o günün
    "Özel bir gün" olduğunu söylüyorum. Her gün,
    her dakika, her nefes gerçekten Allah'tan bize bir armağan.

    ANN WELLS
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster