+10
... birini tanımanın en iyi yolu, onunla içki ya da kumar masasına oturmak, ya da yolculuğa çıkmaktır derlermiş eskiler..
içki, kumarı anlarız da, "yolculuk?" neyin nesi? diyebilirsiniz. eh, bundan 50 yıl, 100 yıl 500 yıl evvel, şimdiki gibi otobüsler, uçaklar yoktu, yahut yaygın değildi.
katır, deve sırtında, bu gün bir kaç saatte aldığımız yolu günlerce tepmesi gerekebiliyordu insanların, gitmek istedikleri yere ulaşana kadar.
bu uzun günler ve geceler, hem yolculuk esnasında, hem de konaklama sırasında pek çok imkansızlığa hatta tehlikelere gebe olduğundan, yol arkadaşını iyi seçmek gerekirdi.
çünkü türlü zor şartlar altında, bazen en iyi tanıdığınızı düşündüğünüz insanlar bile değişebilir, içgüdülerine teslim olarak iradesini kaybedebilirdi.
işte bu nedenledir ki, bir insanın tanımanın en iyi yolları arasında, "onunla yolculuk etmek" i de saymış atalarımız.
belki, bu gün artık eskisi kadar fonksiyonel olmasa da, yine de yollar, yolculuklar, insanları tanımak, ,insanlarla tanışmak, zaten tanıdıklarınız hakkında ise biraz daha ekstra veriye sahip olmak açısından hala önemli birer kriterdir.
yaklaşık 1.5 yıl aynı odayı, sonrasında da 6-7 aydır aynı evi paylaştığım, beraber türlü türlü masalara oturup kalktığım kankam tolga ile, bu kez de birlikte yolculuğu tecrübe ediyorduk.
9 saate yakın süren yol boyunca, kah uyukladık, kah önümüzdeki monitörden aynı filmi izledik, müzik dinledik, kah sohbet ettik..
her ne kadar yakın dost da olsak, insan günlük koşuşturmacalarının içinde, çoğu zaman oturup iki çift laf etmeye fırsat bulamıyor malum. biz gerçi bu konuda pek sıkıntı çekmiyorduk, gerekirse gecenin yarısında bile fırsat yaratırdık kendimize, siz şahitsiniz ;)
ama yine de, yan yana geçen 9 saat, velinimetti bizim adımıza. ben konuştum, o konuştu. kendi hayatından bir şeyler anlattı daha önce duyup dinlemediğim. mesela sınıfı; sınıfından pek bahsetmezdi. eh, 60 tane sapın bir araya doluştuğu amele yuvasından kim niye bahsetsin aq ehehe.. neyse inşaatçılar, alınmayın, seviyoruz sizi ;)
işte biraz bunlardan bahsetti, adam sınıfında reismiş haberimiz yok ahahaha, önce böyle espri dille anlatınca şaka sandım ama harbi harbi esaslı isimlerinden biriymiş bizim haricimizdeki çevresinde de. tam reis, ama öyle ideolojik olanından değil, tamamen karakter babında konuşuyorum.
yoksa bizim çocukların hiç birinin siyasetle işi olmazdı, aralarında en ilgili ben sayılırdım hatta.. düşün bak, en ilgilisi ben isem, diğerlerinin artık ne derece ilgisiz olduğunu sen hesap et x)
ben de bu aralar yaşadığım ve kendimi, kuruntu olduğuna inandırmaya çalıştığım düşüncelerimden bahsettim,
olumlu karşıladı, böyle bireysel olarak konuşa konuşa problemleri çözme stratejimi mantıklı buldu.."kasma aga" dedi.."sakınan göze çöp batarmış"..
o beni bu konularda, ben de arkadaşı hakkında bir süre teselli ettim onu..
allahtan ümit kesilir mi lan? inanmazsak, inancımız, umudumuz olmazsa, başka ne kalır ki elimizde zaten?
yolda önce nurişten, sonra da murat abiden telefon geldi,
durumu anlattım, böyle böyle, acil bir iş durum dedim.. olumlu karşıladı murat abi, başka bir şeyler ayarlarız artık dedi, acil şifalar diledi..iyi adam bu da be..hee.. başta böyle konuşurken de kibar kibar konuşur, tanışır insanla, ama bunu, paranoyak insanlar zaman zaman "sahte" diye yorumlayabilir.
lakin böyle anlarda da anlayışlı biri olabilmesi, iyi bir karakter olduğunun göstergesidir kanımda..eh, allah da veriyor be abicim..sen iyi olursan herkes hakkını verir zaten, 3 sene önce taş çatlasa 50 kişilik sıradan bir kafenin, bugün 100 küsür kişi alan kapasiteye, haftada 4 gün canlı müziği olan bir programa sahip olan cafe&bar a dönüşmesi de şüphesiz ki işletmecilerinin güler yüzü ve iyi niyetindendir.
sabah çıktığımız yolculuk, akşam üstü ali sami yen stadı yakınlarındaki bir özel hastanede son buldu, danışmadan isim verdik, ziyaret saatleri dışındaymışız şu anda ama biraz bastırınca çocuğun odasını öğrendik..
hadi bismillah.. salya sümük gırla gidecek gene anlaşılan.. şimdiden tolganın yüzü gözü tuhaf oldu..o öyle olunca ben de etkileniyorum tabi.. hayırlısı..
Tümünü Göster