1. 11776.
    +13
    http://fizy.com/#s/1ai0cq

    o gün bitti,

    cumartesi günü ve gecesi de programla geçti, buse söz verdiği gibi beni dinlemeye gelmişti, ben de şarkılarımın hepsini onun için söyledim ;)

    geçenlerde başıma saran grupie kızlarının yine istek şarkı istemesini ve benim "repertuvarımızda yok" diye kibarca reddetmemin ardından kalkıp giderek puruzluk yapmalarını saymazsak (sezen aksundan sarışınım ı istiyolar..oldu canım... dıbınıza koyim ben sizin emi) gece güzel geçmişti,

    valla arkadaşım, ben buseye ve onun eğlenip eğlenmediğine bakarım..gerisinin koy zütüne rahvan gitsin..giberim müşteriyi (ehehe murat abi selamlar)..

    bizim çocuklar ve nilaylar da oradaydı ama onlara kısaca selam verip, geceyi buseyle baş başa bir masada geçirdim locaya benzer iç kısımda.

    eğer sevgilinizin olmasının tek bir kötü yanı varsa (ki bu sevgilinin buse olması, o kötü yanı da minimize ediyor ya neyse) o da biraz yalnızlaşmanızdır..

    hele hele çevreniz genelde kız arkadaşlarınızdan oluşuyorsa, ister istemez biraz daha belirginleşir bu yalnızlık.

    kızlar, kendilerince ince düşünüp, "bu çocuğun artık sevgilisi var, fazla yaklaşmayalım, yanlış anlaşılır" mantığıyla araya fazladan biraz daha takip mesafesi koyarlar,

    tam tersini yapan huurlar da yok mu? var tabi ki ama o huurlardan benim çevremde yok neyse ki şu aralar..olanları da uzaklaştırdık biliyorsunuz (:

    ancak, bu iki kız davranışı türü arasında, nilayın birincisini yapması beni biraz şaşırtıp üzmüştü..

    ya... güzelim... biz senle normal bir arkadaşlık ilişkisinde değildik ki? kardeşim gibiydin sen benim? ne gerek var yani arayı açmaya filan?

    durumu ona da, şaka takılarak söyledim,

    "ne o kız, pek pas vermiyorsun artık? yengen oyar diye mi tırstın :p"

    gülüp geçiştirmişti..

    evet..yalnız bu aralar..ve mutsuz, soğuk görünüyor dışarıdan..

    iyi ama, kendi kendisini yalnızlaştırıyor ki gene? bizim ona bir şey yaptığımız yok ki?
    gene o çekilmez, melankolik tavırlarına giriyor zaman zaman, hani şu anne-babasının arasının açıldığı zamanlardaki tavırları gibi..

    kendi kendine karamsarlıklar yaratıyor..

    kaç kere çağırdım, gel, üçümüz takılırız diye * ama sadece bir kere tanışmaya geldi o kadar..

    neden böyle yapıyor ki? diye düşünürken, sonra birden aklıma, meselenin benle alakalı olmayabileceği geldi..

    tolganın da dediği gibi, her taku niye ben üzerime alınıyordum ki?
    belki de neco ve, benden öğrendiği, ona karşı hislerinden ötürüydü bu son zamanlardaki durgunluğu..

    mutsuz..

    ben ne kadar mutluysam ve git gide daha da mutlu oluyorsam, o da tam tersine çöküyor gibi..zaten yapısı küçük emrah stayla ya yatkın, bir de içine düştüğü duygusal muhakemeler, onu daha da melankolik durumlara sürüklüyor..

    acaba kötü mü ettim necoyu söylemekle?..pff :/

    benden uzaklaşan insanlar, sadece nilaydan ibaret değil tabi, bizim çocuklarla da eskisi kadar takılamıyoruz artık, dota gecelerini bile msn de konuşabilme uğruna ekmeye başladım..
    sonra begüm, bak o da uzaklaştı mesela..muhabbeti sağlam, harbi bir kızdı yani begüm de, zaman zaman, tıpkı nilay gibi onu da özlüyorum..

    okanla konuştuk epey o ara, (e paso msn başında olunca) anlattım olayları hep, hayırlı olmasını diledi, kendi ilişkisi de neredeyse 3. senesine gidiyormuş, ciddi düşünmeye başlamışlar artık baya baya..
    vay amk lan?..adama bak, sen kalk türkiyeden amerikaya git, orada kanadalı bir manita yap,onu hiç aldatma, hiç bırakma öylesine çılgın ve özgür bir ortamda (o da seni bırakmasın aynı şekilde), üstüne bir de ciddi düşün..

    valla helal olsun okan..hani, karakterli olduğunu biliyordum ama, bu kadar da adamın hası olacağını tahmin edemezdim..valla bravo kardeşime (:

    pazar gününü, plan yapmayacağım, kasmayacağım dememe rağmen, evi silip süpürerek geçirdim,
    lan millet, ev temizliğini kız arkadaşına yaptırır, ben de kız gelecek diye evi temizliyorum (:

    düşün işte artık sen durumu, durumumu.. (:

    nihayet pazar akşamı geldi çattı..
    bizim kız artık evi öğrendiği için, bana, çalan zile kapı açmak kaldı, geldi, eşikte bir kucaklaştık, ayakkabılarını ayakkabılığa aldım, ayaklarına terlik verdim gene, üşümesinler..odasında, "laptop kucakta" pozisyonunda takılan tolgaya kısaca selam attıktan sonra benim odama geçtik,

    "vaoov, demek florasan ışığı altında böyle gözüküyormuş odan :p"

    "ya, süper demi x).."

    "süper (: ..yalnız biraz.."

    "ofis gibi mi?"

    "ahaha..yani, öyle de denebilir, her gelen bunu mu söylüyor yoksa :p"

    "(: aynen, gelen her..ee..erkek arkadaş ve kız dostlarım bunu söylediler" dedim konuşma ortasında manevra yaparak..

    "hıı..(:"

    "ehe (: kilim de aldım biraz o çıplaklığı örtsün diye ama..annem izin vermiyor ya halıya..toz tutuyormuş, mikrop yuvası olur filan diyor x)"

    "haklı kadın? (: olsun güzel böyle de canım, ne farkeder, ben şaka yapıcaktım zaten, ama başkaları yapmış çoktan, kaçıncı baskı oldu artık benimki bilmem :p"

    aman aman busecim..hiç o diğerlerine girmeyelim..diğer şakacılara, diğer esprilere... diğer kızlara... aman..zor attım kafamdan, anca çıkardım hayatımdan..

    daha önceki gelişlerinde alttaki salonda takıldığımız için, odamı ilk kez ışık altında görme fırsatı bulan buse, meraklı meraklı bakınıyordu etrafa yüzünde muzip bir ifade ile..kesin gene takılacak bir komiklik arıyor (:

    "bir şeyler hazırlıyorum ben canım, gelicem, sen rahatına bak" deyip kapıya yöneldim,

    "yaa hani yoktu plan filan? ben yemek yedim de geldim?"

    "yok bitanem ya, abur cubur şeyler, içecek filan koyucam ;)"

    "ha tamam o zaman" deyip öpücük gönderdi, hevesle karşıladıktan sonra mutfağa yöneldim..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster