http://fizy.com/#s/1d77sb
bir süre sonra gül satan bir çingeneye denk geldik..şaşırdım mı? tabi ki hayır..
sıradan bir günde bile kordonda en az 3-5 tanesi olurken, böylesine bir günde sayıları 10 misline çıkmış olsa şaşırmam..peki itirazım var mı?
lan?
manyak mısınız ne itirazım olacak, ahaha, hoşuma bile gitti, işime geldi lan x)))
hafif tombik, güzel yüzlü çingene kızı, biz genç çifti görünce hemen yapıştı,
"abiğ, güzel ablama gül almaz mısın?"
buse şaşkınlıkla bana sokuldu,
ben gülmeye başladım, bir iki şaşkınlık ünlemi yaptım filan (ki dediğim gibi hiç şaşkın değilim, bunun böyle olacağı belli, ama yanınızdaki insan şehrin yabancısıyla şaşırması doğal tabi)..
"güzel ablama güzel kırmızı güllerimden almaz mısın?"
buseye baktım, kaşları havada, ağzı yarı açık-güler pozisyonda..tamamen şaşkın..
"almaz olur muyum ya?" dedim gülerek, çiçekçi kız hemen boyun kırdı, gül demetinin içinden, müşterisine karpuz beğenen pazarcı edasıyla bir tane gül seçti güya itina ile (: ..
buse kolumu tuttu hafifçe, baktım bir an,
"yaa gerek yok (:" dedi hem telaşlı, hem utanmış hem de şaşkın..gülümsüyor bir yandan, kaşlar havada..
"olsun" deyip göz kırptım, olsun..olsun tabi ki? neden olmasın? (:
çiçekçiye parasını verdim, alt tarafından tutmalık yeri folyoyla sarılı gülü almak için uzattım elimi..aferin, dikenler, narin parmaklarını hırpalasın istemem..
çiçekçi, "ablama veriyorum (:" deyip beni çalımladı, gülü buseye uzattı, kız bir bana, bir çiçekçiye bakıyor..ağzı kulaklarında ama bir yandan da hala tereddüt içinde, kaşlar da inmiş değil yani x)
neyse aldı sonunda,
"allah mutlu mesuud etsin abiğ
* " dedi gerdan kırarak işveli çiçekçi kız,
kafamı çevirip son son, "eyvallah p:" deyip sırıttım,ehehe, len ne kıyak oldu be x).. yürümeye yeniden başlarken, elindeki güle hala şaşkın şaşkın bakmakta olan buseye döndüm sonra,
o da bana baktı, "gerek yoktu ya (:" dedi epey mahcup şekilde,
hemen şakadan itiraz ettim,
"aa..olur mu? buse hanım? madem bu kutsal günde sevgili çiftlerimizin arasına sızdık, o zaman kurallara uymak zorundayız! kamuflaj şart! x)"
gülmeye başladık tekrar..kafasını sağa sola salladı, gözlerini kırpıştırdı..ağzımız kulaklarımıza varıyor ikimizinde..
"peki öyle olsun (: ..uyum sağladık demi şimdi? (:"
yalandan düşünüyormuş gibi mimikler yaptım,
"eeaaa... yani..iyi gidiyoruz evet.." sonra eğilip fısıldadım, "aman ha, çaktırmamamız lazım ajan olduğumuz ;)"
tekrar gülüşmeler..
biraz daha yürüdük..biraz daha lafladık..
saat sekize geliyor..kafeye de yaklaştık..yavaş yavaş yönümüzü yola doğru çevirelim bakalım,
"bir yerlere oturalım mı ne dersin? (:"
"olur? fark etmez? sen mi üşüdün yoksa :p"
"yoo (: daha yürürüz gece gene, yormiyim dedim seni (:"
"tamam oturalım o zaman..ama bir şartım var?"
"nedir efendim? (:"
"içecekler-yiyecekler benden"
"eeeımm..söz vermeyeyim o konuda (:"
"aa olmaz o zaman..hani uyum sağlıyorduk?"
"ama uyum sağlayacaksak benim vermem gerekiyor busecim :]"
"hiç de bile..sen, sevgiline gül hediye ederek romantik bir jest yaptın, şimdi o da bu şekilde elinden geldiğince durumu dengelemeye çalışacak..demi yani? x)"
"ııı... yani.."
"öyle öyle..itiraz yok (: ..valla anlarlar bak sonra ona göre :p"
güldüm..
"peki..ama sırf uyum sağlamak için bilesin :p"
"tabi canım..çaktırmıyoruz :p"
gülüşerek yol tarafına ilerledik, saat tam sekize beş kala, güç bela reserve ayarladığım yerin önündeydik,
"burası nasıl?"
"iyiii? gibi ama..boş yer yok galiba..amma dolu haa..bilindik mekan heralde.."
"bir bakalım ya? ne olur ne olmaz, yoksa başka yere gideriz.."
"eh iyi, ama hiç sanmıyorum (:"
içeri doğru ilerledik..