@129 mantığını gibeyim.
1) herkes vergi kaçırıyo madem öyle vergi kaçıranların cezasını bütün vatandaşlara ödetelim.
vergi kaçırılıyorsa bu devletin beşarısızlığıdır.
ayrıca sen sadece benzinden mazottan mı çıkarılıyo sanıyosun? elektronik aletlere bak arabalara bak. neredeyse kendi fiyatı kadar vergi ödüyoruz aldığımız şeylere.
2 sene önce bir astra aldık mesela. alırken nelere para ödediğimizin listesi vardı. 40bin liraya aldık. yemin ederim sana 20bini devlete. bu birçok araçta ve elektronik alette böyle. sözde yüzde 18 kdv ödüyoruz koymuyo. bir ton vergisi var katkı payı kdv si gümrük vergisi osu busu.
neye para versek bi o kadarını da devlete bayılıyoz. he tabi vergi kaçıran çok. ama devlet bununla başa çıkamıyo diye hesabı bize ödetmemeli. öyle devletin dıbına koyayım.
2)asgari ücret alan adamın arabayla sigarayla benzinle işi olamıyor.
işte o adam asgari ücret aldığı için bunlarla işi olamıyor. ve birçok şeyle.
o adam sadece arabadan mahrum kalmıyor o adam aynı zamanda çocuğuna ayakkabı almaktan, yazları ailecek tatile gitmekten, çocuğunu iyi şartlarda okutmaktan vs. çok çok şeyden mahrum kalıyor.
gelelim araba meselesine. adamın kapısının önünde otobüs durağı var. binse yarım saat sonra iş yerinin kapısının önünde. ama para tak tabi. jipine biniyor 10 dakikada son derece konforlu bir şekilde işine varıyor.
asgari ücret alan vatandaş gibe gibe zorluk çekecek. ister durak kapısının önünde olsun, ister ta ebesinin dıbına kadar yürüyüp öyle binmek zorunda olsun, ister işine giden bir toplu taşıma aracı olmasın yürüsün. yağmurda çamurda o adam sıkıntı çekecek. araba alamıyor. alsa da benzin parası yetiştiremez. niye asgari ücret alıyor.
niye asgari ücret alıyor? yaptığı iş kimilerince değersiz görülüyor, o adam olmasa o işi yapabilecek binlerce insan var da ondan.
3)gelişiyoruz evet. işçi kesimiyle alakası yok sermaye gelişiyor. zengin zengin oldukça fakir daha da fakir oluyor. bunun adına da gelişmek deniyor.
kapitalizmde gelişmişlik göstergeleri bunlar tabi. büyük bir kısmı parasızlıktan, işsizlikten, aşsızlıktan ağlarken dünyanın en gelişmişi olalım zütümdeki kıl kadar değeri yok. sözde çin dünyanın en gelişmiş ülkelerinden. ama vatandaşlar boğaz tokluğuna çalışıyor. köleden farkları yok. insanlar intihar ediyor lan intihar. parasızlıktani borçlardan, ailesini geçindirememekten. gelişmiş de ne olmuş? en büyük ekonomilerden biri olmuş da ne olmuş?
tabi gibtiğimin kapitalizmi vatandaşı en çok köleleştirene, vatandaşı en iyi sömürene gelişmiş diyo. gerizekalılar da bununla övünüyo.
kapializm hatta okul kitapları bile ucuz iş gücünün iyi bir şey olduğunu söylüyor. ucuz iş gücü demek az parayla çok iş yaptırmak demek dıbına koduklarım. çok işçi varsa iş gücü ucuz olur. bu işçilerden bir kısmı işsiz kalacak bir kısmı çalışacak çünkü çok işçi var. çalışan kısmı iş bulduğuna para kazandığına şükrediyor. hakkımı verin ben bu kadar paralık çalışmadım daha fazlasını hakediyorum diyemez. anında kapı dışarı edilir ve ertesi gün yeri dolmuştur bile.
yani evrensel olarak kabul gören faktörler göz önünde bulundurulduğunda gelişiyoruz evet. ama ülke genelinin haline bir bak. vatandaşların o günlerden bu günlere ekonomik durumları yükseldi mi?
---
"bir zamanlar ekmek karneyle alınıyodu şimdi herkesin evinde bilgisayar var" edebiyatına hiç girme. ekmeğin karneyle alınmasının sebebi o zamanlarda istihdam sorunu vardı. buğday üreticisi nakliyecisi uncusu fırıncısı falan... bu zincirde bozulma vardı. hatta o zamanlar unun sadece ekmek yapımında kullanılması ve pasta ve benzeri şeyler yapılmaması yönünde kurallar vardı. tamam doğru bir zamanlar insanlar çamaşırlarını elde yıkıyorlardı. şimdi makinede. zamanın getirdiği gelişmeler tüm insanlara yansır. kimine önce kimine sonra yansır. ben bu makineyi icat ederim. muazzam fiyatlara satarım. en zengin ülkelerden en zenginler alır. bu makineyi başkaları da üretmeye başlar sadece en zenginler değil zenginler de alabilir. bu makine sıradanlaşır sıradan insanlar da alabilir. "gibik bi makine işte amk" halini alır ve o zaman en ücra köylerdekiler, afrikadakiler, açlıktan ağlayanlar vs. bile alabilir. yani bunlar ülke genelinin gelişimi değil. zamanın gelişimi insanlığın gelişimi. az önce dediğim gibi. insanlığın gelişimi her insana yansır. er ya da geç. yazı medeniyetin zirvesinde bulundu. git gide eteklerine indi. okur yazar dünyanın en aydın kişileriydi. benim gibi gibik bir adam okur yazar. yarın öbür gün dünyanın en zengin adamları ışınlanma makinesini kullanabilecek. daha da sonra? daha sonra gibik bir işçi sokağa çıkıp ışınlanma noktasına kentkart/akbil vs. basıp ışınlanacak.
bu devletlerin vatandaşlarına sunduğu bir hizmet değildir. bazı insanların insanlığa, insanlığın tüm insanlara sunduğu bir hizmettir.
şu an ellerimiz altında bilgisayar olmasının sebebi tayyib erdoan değildir. o zamanlar olmamasının sebebi de ecevit değildir.
4)işte en küfür ettiğim cümlen:
dünya da bu böyle aptal ve tembelsen malesef döngüden çıkamayıp fakir kalıcaksın malesef hadi bb
be ulan huur çocuğu! sadece tembel aptal olanlar mı fakir oluyo sanıyosun? senin beynini de zihniyetini de gibeyim. yaz demeden kış demeden inşaatlarda, kaldırımlarda, kanalizasyon çalışmalarında, yol yapım çalışmalarında vs. ter döken kazma kürek sallayan kilosu kadar tuğla taşıyan ve asgari ücret alan bilemedin bin tl alan ve bir aile geçindirmekle zorunlu olan fakir adama nasıl olur da tembel dersin aptal dersin be huur çocuğu?
sanıyorum ki aptal, tembel diyerek okumamış, gençliğini haytalıkla geçirmiş insanları kastediyosun. okumamış olması insanın haytalığından kaynaklanmaz sadece. eskiden zaten üniversiteler liseler bu kadar yaygın değildi. okumayana ekmek yok kavramı eskiden zaten yoktu. en azından günümüzün 40-50-60 yaşındaki insanları için. o zamanlar çalışan, alın teri döken, bileğinin hakkıyla kazanır zihniyeti vardı. okumuş üni bitirmiş kaç insan görmüşlerdir hayatlarında? o zamanlar okumayıp çalışmaya yönelmenin 2 sebebi vardır. ya bu söylediğim zihniyetten dolayı ya da parasızlıktan çalışmak zorunda olmasından dolayı. bu insanlara aptal tembel diyebilir misin? diyebileceklerin de var tabi. babasının parasına güvenen ya da yarın ne olurum kaygısı olmayan haytalar okumayıp çalışmayıp nerede eğlence nerede macera orada olan insanlar belli bir yaşa gelince gib gibi kalır ortada. baba elini eteğini çeker. parasız, işsiz, tecrübesiz, bilgisiz kalır ortada. bu adama müstahaktır. niye? bu adam geleceğini değil anlık isteklerini ön planda tuttu. aptal tembel diyeceğin tipler bunlar. bunlara de. ama sen tüm fakirlere dedin bu lafları.
he diyelim ki lafın taa eskilere değil. yeni yetme fakirlere. herkes anasından şanslı doğmuyor. kimisi ilkokulu bitir bitirmez tarlaya bahçeye sürülüyor. kimisi dershane parası bulamıyor, kimisi de eğitim sisteminin kurbanı oluyor yetenekleri köreliyor yapamayacağı mesleklere yönelmek zorunda kalıyor, keşfedeni yol göstereni olmuyor sonra da başarısız oluyor vs. işte sen bunlara da aptal tembel dedin. okulunu okuyacağına nerede akşam orada sabah karılar kızlar içkiler ohh. diyen adamlara desen tamam haklısın. anası babası okusun ders çalışsın üniversite kazansın diye zütünü yırtıyorsa ve o adam gezip tozmayı oyun oynamayı arkadaş muhabbetlerini meti2 oynamayı vs. tercih ediyorsa o adama bunları söylemekte haklısın.