1. 76.
    0
    4. sınıfa gidiyorduk. Artık büyümüş, yolun sonuna geldiğimiz yıla gelmiştik. Geriye baktığımızda koskoca 3 sene bırakmıştık. Üniversiteye geldiğimizde yan yanaydık, son seneye geldik ve hala yan yanayız. Tüm beklentilerin tersine ilişkimiz devam ediyordu. Herkesin bunlar yakında ayrılır dedikleri çift, son seneye merdiven dayamıştı. Fakat her geçen gün biraz daha eriyordu ilişkimiz. Meryem artık dayanamıyorum sana ismail diyordu. Ben de onun bana söyledikleri karşısında alttan almayarak daha fazla uyuz olacağı şeyler yapıyordum. Okul açılmasının üstünden tam 1 ay geçmişti. Okulun başında yaptığımız konuşmaların etkisi geçmişti, belki de hiç olmamıştı. ilk gün yaptığımız bir daha bu hataları tekrarlarsak ayrılalım lafı sık sık tartışmalarımız da geçiyordu. Acaba en hayırlısı ayrılmak mıydı? O an için eski günleri aradığımız doğruydu fakat ayrılırsak ikimiz için daha güzel günlerin geleceğinin garantisi var mıydı? Ben hiçbir zaman Meryem’e ayrılalım lafını diyemezdim. Meryem’de diyemezdi fakat dile getirirdi. Sonunda bir gün bu böyle olmayacak diyerek ekim sonu kasım ayının başı civarı benden ayrıldı. Daha doğrusu ayrıldı demekten çok mecbur kaldı. Ben de pek fazla bişey demedim. Öyle istiyorsan öyle olsun dedim ve uzatmadım. Dışarıdan bakıldığında sanki benim de ayrılmak gibi bir niyetim olduğu şeklinde yorumlanabilir. Aslında ayrılmayı istemesem de en azından bu ayrılığı denemek gerektiğinin ikimiz açısından ne olacağını merak ettim ve onun ayrılalım kararı almasında etkide bulundum. Kendimi çektim, gurur yaptım sırf ben ayrılalım dememek için. Meryem’e ayrılalım artık dedirttirdim bir nevi. Ortada büyük bir sorun vardı; anlaşamıyorduk… Kendime söz verdim her ne olursa olsun en azından bir 15 gün Meryem ile konuşmayacaktım. Birbirimizin kıymetini belki bu süre zarfında anlayacaktık.
    Evet dediğimi de yaptım. Sırf Meryem’i düşünmemek için hep kafamı başka şeylerle meşgul ediyordum. Kahveden çıkmıyor, evde de playstation oynuyordum sabahlara kadar. Ayrılığımızın ilk haftasında Meryem ‘’Allah belanı versin, senden iğreniyorum’’ tarzında taciz mesajları atıyordu. Ben o mesajlara cevap vermiyordum. Verirsem daha çok kalp kıracaktım, en iyisi biraz kendimizi dinlemeliyiz ve birbirimizin yokluğunda ki halimizin ne olduğunu görmek istediğimdendi. Aradan günler geçiyordu fakat Meryem olmadığında hayat o olduğundakinden daha iyi olduğu söylenemezdi. Onsuz yaşamayı 10 günde çözemezdim biraz daha kendimi sıkmalıydım. işin ilginç yanı benden ayrılan Meryem’di fakat ondan da hiç ses seda çıkmıyordu. Normalde bana mesaj atardı hadi buluşalım yüz yüze halledelim şu durumu diye. Fakat bu ayrılığında bana hakaret mesajları dışında mesaj atmamıştı. Onun bu kendinden emin şekilde beni aramaması, benimde kalbimi kırıyordu. Ona karşı sinir kat sayım artıyordu. Hem kendisi ayrılıyor ve sonuç olarak onun araması gerekirken, o beni aramıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster