1. 1.
    0
    Yeterince yürüdüğümün farkına vardım. Bir taksiye binmek istedim. Ama taksici - müşteri ilişkisi beni her zaman geriyor. Bütün gün direksiyon salladığından dolayı kimseye açılamayan şoförler, hırsını müşteriden çıkarmaya çalışıyor. Haliyle, sıkıcı bir sohbet havası esiyor taksinin içine. Ama bu kadar yolu yürümenin imkanı yok. Riske girip bir taksi çevirdim. Korktuğum başıma gelmedi. Adam dünyevi işlerden elini ayağını çekmiş, artık 'her şey olacağı yere varır' felsefesiyle bezeli bir hayat sürmeyi seçmiş anlaşılan. Yol boyunca çok az konuştuk. Bir Zen Ustası kadar sakin görünüyorduk.
    Arabanın camından kış manzarasını yine büyük bir hayranlıkla izledim.

    Kabataş'a geldim. Ücreti verip taksiden indim. Ama sizce de hikayede bir gariplik yok mu? Dün öğlen saatlerinde yarın buluşmak üzere randevu almıştım ama elimde hiçbir adres yoktu. O kadar heyecanlıydım ki konuşurken, adres istemeyi akıl edememişim. Üstüne birde konuştuğum kişinin Sigmund Freud olduğunu öğrenince iyice afalladım. Bunun bir tür şaka olduğunu düşündüm. Etrafta kamera var mı diye kontrol etmeye başladım. Varsa eğer el sallayacaktım. Belki orta parmak da yapardım.
    ···
   tümünü göster