1. 1.
    0
    Bu hüzün kokan yerden hemen uzaklaştım. Rahatlamak için çıkmıştım dışarıya ve bunu layıkıyla yerine getirmeliydim. Bir mağazaya girdim. Alışveriş yapan insanlar gördüm. istediğini almıyor diye annesine mızmızlanan küçük ve tatlı çocuklar gördüm. Pahalı gıdalar alan ucuz insanlar gördüm. Daraldım. Bir taksiye atlayıp Kabataş'a gittim. Deniz havası iyi gelir diye düşündüm. Martılara simit fırlattım. Soğuk havada sıcak çayımı yudumlayarak rüzgarla birlikte sigara içtim. Edip Cansever'in Tomris Uyar'a yazdığı şiirler kadar azizdim. Ama hep boynu bükük, hep çaresiz. Her şeye geç kalmanın verdiği acizlik vardı üzerimde. Çoğunlukla yüzeysel biriyimdir, ama bunu ruhumun derinliklerinde hissedebiliyorum.

    “Acı, insanın en büyük ilham kaynağıdır.”

    Nereden geldi bu ses ?

    “Geçmişini her an yanında taşı; ama ona bir çöp gibi davran.”

    Her yerde yankılanıyordu.

    “Yakınmak istemiyorsan, bir ceset kadar soğuk olmalısın.”

    Sesin sahibini göremiyordum.

    “Kendinizi bulmak istiyorsanız, bizi arayın.”

    Vapur sefamı yarıda kesen bu gizemli ses nereden geliyor bilmiyorum ama onu bulmalıyım. Eğer sağır değillerse diğer yolcularda duymuştur. Ama hiçbiri bununla ilgilenmiyor gibi gözüküyordu. Şaşırmak yerine gazetelerini okuyup bayatlamış tostlarını yemeyi tercih ediyorlardı. Vapur iskeleye yanaştı. Kendimi hemen eve atmak istiyordum fakat içime bir merak kök salmıştı. Duyduklarım ilgimi çekmişti ve en azından ne olduğuna bir bakmalıydım. Aklımda sorularla yürümeye devam ettim. Bir caddeye geldim. Karşıdan karşıya geçmek için kırmızı ışığın yanmasını bekliyordum. Kurallara saygı gösteren bir vatandaş olduğumdan değil; kırmızıya olan saygımdan dolayı bekliyordum. En sevdiğim renktir kırmızı. Bana hiç tanımadığım birini hatırlatıyor.

    Önce sarı ışık yandı. Arabalar yavaşladı. Önümde bir araç durdu.
    Kapı bölümünde bir reklam afişi vardı. Birde sloganı: “Kendinizi bulmak istiyorsanız, bizi arayın.”

    Altındaki numarayı seri bir şekilde telefonuma yazıp kaydettim. Bir bank bulup oturdum. Numarayı çevirdim. ilk çalışta açıldı.

    “Alo, kiminle görüşüyorum?” dedim.

    “Siz kiminle görüşmek isterdiniz?” dedi, kendinden emin bir ses tonuyla.

    ''Bilmiyorum.”

    “O zaman size yardımcı olamam, iyi günler.”

    “Durun, durun kapatmayın. Ben kendimi bulmak için aradım.”

    Duraksadı. Telefondan bir öksürük sesi geldi.

    “O zaman doğru yeri aradınız. Size nasıl yardımcı olabilirim?”

    “Bilmiyorum. Ben nereyi aradım?”

    “Karanlığa Koşanlar Derneği.”

    “Ya, öyle mi? ilginç bir isim.”

    Karanlığa Koşanlar Derneği mi ? Bu, karanlık işler peşinde koşan gizli bir örgüt mü yoksa. Bilemiyorum. Ama iyice meraklandım.

    “Tam olarak nasıl bir dernek siniz acaba?”

    “Hayattan ümidini kesmiş insanlara ümit aşılıyoruz.”

    “Derneğe üye olmak için mutsuz mu olmak gerekiyor?”

    “Hayır, aşırı derecede mutsuz olmak gerekiyor. intiharın eşiğine adım atmak gerekiyor. Arada mutlu insanların aradığı da oluyor tabii. Ama 'biz sizi sonra ararız' deyip kapatıyoruz.”

    Daha önce de dediğim gibi; yorgunum! Her şeyi sorgulamak, her işin arkasında bir bit yeniği aramak çok bitkin düşürüyor insanı. Hiç bir şeyi olduğu gibi kabullenemiyorum. Çünkü gerçeğin ana fikri çoğunlukla acıdır. Fakat bu dernek beni içinde bulunduğum karanlık kuyudan çıkartıp güneşin önüne serebilir.

    “Aradığınız bütün özellikler bende var. O yüzden derneğe katılmak istiyorum. Adım Fahrettin Meriç.”

    “Memnun oldum efendim, bende Sigmund Freud.”

    “Sigmund Freud mu? Ben sizi öldü biliyorum..”

    “Ha ha ha! Bu kullandığım takma bir isim. Dernekte bulunan her yönetici karakterine göre takma bir isim kullanıyor. Ben Freud'u tercih ettim. Mesela önceden Don Kişot adlı bir yöneticimiz vardı. Yel değirmenlerine değilde; toplumun aksayan yönlerine savaş açan birisi. Yani toplumsal takılan bir tipti. Ben daha çok bireyin iç dünyasına yöneliyorum.”

    “Ne güzel. Peki benim durumum ne oldu şimdi?”

    “Yarın müsaitseniz gelin kaydınızı yapalım Fahri Bey.”

    “Fahri değil; Fahrettin!”

    “Çok özür dilerim, bağışlayın beni lütfen.”
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster