ocak ayına tam anlamıyla yakışan bu havanın ciğerlerimi dondurmasını iliklerime kadar hissediyorum. umduğumdan daha kuru ve sert havanın içinde hızlıca yürüyerek aydın"ın oturduğu apartmanın önüne geliyorum. sokakta alışkın olmadığım derecede mutlu yüzler görmek keyfimi az da olsa yerine getiriyor her şeye karşı nazik ancak bir o kadar da eleştirel yaklaşma alışkanlığıma rağmen, sanal mutluluklar yaşayan bu insanların yaydıkları pozitif elektiriğin beni adeta bir meleğe dönüştürmesi kaçınılmaz. günün şartlarına uymaya çalışmış giyim tarzlarının altında birbirleriyle bağırarak şakalaşan bu üniversite gençliğinin içindeki doymak bitmez kahkahalara her zaman imrenirim bir şeyler konusunda çözüm bulamıyorsan en azından o konuda kötü bir iyimser olmalısın. iki sene sonrasında devlete binlerce liralık kredi borcuyla işsiz bir insan olarak sokakta göreceğim insanların arasından geçerek apartmanın bozuk kapısını itip içeri dalmıştım aydın"ın dairesi giriş katında olduğu için bu köhneapartmanın daha fazla beni daraltmasına izin vermeden zili çaldım.
90*lardan kalma o aptal kuş ötüşlü zili çalmamdan yaklaşık bir dakika sonra aydın kendinden geçmiş gözleriyle kapıyı açtı. hiçbir zaman selamlaşma seromonilerinde başarılı olmamışımdır. aptalca bir hoşbulduk"un ardından kendimi adeta orman yangınında bulmuştum. gördüğüm kadarıyla parti çoktan başlamıştı. yasal olmayan bir kafa yapıcının iinsanlar arasında bu kadar yaygın kullanımı benim de bu ortamlarda rahat takılmamı sağlayan etkenlerin başında gelmiştir. kimisine göre içilen bir cigaranın açtığı kapılar anlatılmayacak boyutta şaşırtıcı olur. ancak odaya girdipimde görebildiğim tek şey kendinden geçip adeta altı yaşına dönmüş benjamin buttonvari 2 insandı. dünyanın her türlü dertlerinden kendini soyutlamış bir kadın ve bir erkek. çok fazla geçmemişti ki ot takılarak ruhsal ermişliği arayan hafif esmer ve toplu çocukla çok az da olsa göz teması sağlamıştım ancak dikkatimi beni görmezden gelen kıza odakladım sandalyemsi koltkta oturan bu güzel kızın elindeki telefonu bırakarak beni algılayabilmesi birkaç dakikasını aldı üzerindeki daracık t-shirt"ünden fırlayacakmış izlenimi veren iri göğüsleri ve kırmızı dudaklarının anlatılmaz güzelliği " iyi ki testosteronumuz kokmuyor " diye düşündürecek kadar dağıttı beni.
kısacık anda onun hakkında kurduğum bunca fantezinin ardından " herhalde ilk defa öğrenci evine takılıyorsun " dedi. eve girdiğimden beri yaşadığım hezeyanların suratıma yansıyan hali böyle düşünmesine sebep olmuştu sanırım. aydın"ın boğuk sesi devreye girdi ve " bu geceki misafirimiz olacak kendisi" diyerek anlamsızca kıkırdadı
zombilerin içindeyim.
sessizlik.
thelorderror şukularla yaşıyorum.gom ":)"