1960’lı yıllarda Sovyetler Birliği ve ABD, Mars’a keşif araçları yollamaya başladı. Ruslar, sırasıyla Mars 1M ve Mars 3MV araçlarını gönderdi ancak her ikisi de Kızıl Gezegen’e ulaşamadan kayboldu. Benzer bir sorunu, ABD 1964 yılında Mariner 3 uzay aracıyla yaşadı. NASA’da görev almış bilim insanı Gregory Moleenar, 1960’lı yıllarda başlayan keşifleri şöyle anlatıyor:
“Rusların iki esrarengiz başarısızlığının ardından, aynı durumla karşılaşan Amerikalılar kendi aralarında Mars’ta bilerek bu keşif araçlarının önünü kesen bir şeyler olup olmadığı hakkında şakalar yapmaya başladılar. Kasım 1964’te ABD Mariner 3 ve Mariner 4 keşif araçlarını Mars’a yolladı. Mariner 3 uzay aracı Mars yüzeyine ulaşmayı başardı, ancak görüntü almak için kamerasını çalıştırmaya çalıştığı anda kamera sistemi bozuldu.”
Mariner 3’ün, güneş panellerinde yaşadığı teknik arızadan dolayı Mars yüzeyine inemediği ve bataryaları tükenince öldüğü açıklandı. Mariner 3’ten 28 gün sonra fırlatılan Mariner 4 ise yedi buçuk ay süren yolcuğunun ardından Mars’ın yörüngesinden geçebilen ilk uzay aracı olma başarısını gösterdi.
Ruslar, hiç geri kalmadı ve aynı başarıyı kendileri adına gerçekleştirmek için 30 Kasım günü Zond 2 uzay aracını Mars’a yolladı. Araç Mayıs 1965’te başarılı bir şekilde Mars’ın yörüngesine indi ve ilk birkaç dakika sorunsuz bir şekilde görüntü iletmeye başladı. Ancak aniden keşif aracıyla bağlantı kesildi. Bu olay o tarihe kadar Mars projelerinde iki ülkenin yaşadığı toplam altıncı başarısızlık olmuştu.
ÇABALAR BÜYÜK SÜRPRiZLE SONUÇLANDI
iki ülke, ilerleyen yıllarda Mars yarışında 10 deneme daha yaptı. Rusların Mars 4, Mars 5, Mars 6 ve Mars 7 uzay araçlarından üçü, gezegene inmeye başaramadı ve atmosferi sıyırıp geçti. Mars 6, atmosfere girmeyi başardı ancak yüzeye çarparak devre dışı kaldı. 12 Mart 1974 günü yaşanan kazada, uzay aracı çarpmadan önce geçen 224 saniye boyunca Dünya’ya veri iletti ve Mars’ın yüzeyinden Dünya’ya veri iletmeyi başaran ilk keşif aracı oldu.
Rusların 1960’da başlayan Mars keşif programı, en son uzay aracının ateşlendiği 1973’e kadar sürdü ve istenilen başarının çok gerisinde kalındı. ABD ise yoluna devam etti ve tarihler Temmuz 1976’i gösterdiğinde, Mars keşfinde yeni bir sayfa açılmasını sağlayan büyük bir başarı elde edildi.
ABD’nin Viking-1 uzay aracı, 19 Haziran 1976’da Mars atmosferine girdi. ABD’nin bağımsızlık günü olan 4 Temmuz’da iniş yapması planlanan uzay aracı, iniş bölgesinin yeterince güvenli olmadığına karar verilince yörüngede bekletildi. 20 Temmuz günü, yörünge aracından ayrılan Viking-1, Mars’a indi. Viking-1 için seçilen ilk iniş bölgesinin kayalıklarla kaplı olması, uzay aracının esrarengiz yapılarla dolu bir alana inmesini gerektirirken, bilim dünyası hiç beklemediği bir durumla karşı karşıya kaldı. Cydonia adı verilen bu bölgede, piramit benzeri yapılar ve ve en önemlisi, insan suratını andıran devasa bir kaya bulunuyordu.
“SADECE GÖZ YANILMASI”
Mars hakkında cevap bulunması istenen yığınla soru işareti vardı. Ancak Viking–1 uzay aracının dünyaya gönderdiği görüntüler analiz edildiğinde, Cydonia adı verilen bölgede yer alan şekil, NASA yetkililerini hiç beklemedikleri bir durumun içine soktu.
http://myenigmasblog.com/...ds/2011/02/Cydoniapn9.gif
http://myenigmasblog.com/...oads/2011/02/marsface.jpg
Eski NASA çalışanı Gregory Moleenar'a göre Mars'ın koşulları akıllı varlıkların yaşamasına uygun değil: “NASA’nın ‘yüze’ yönelik ilk açıklaması, bunun sadece güneş ışınlarının yaptığı bir yanılma olduğuydu. Kimse Mars’ın yüzeyinde devasa bir insan yüzü oyulmuş olacağına inanmamıştı. Böyle bir şeyi kim yapmış olabilirdi? Ayrıca Mars bildiğimiz kadarıyla akıllı canlıları barındırabilecek yaşam koşullarına sahip değildi. Bu yüzden NASA ilk başta bu olasılığı ele almadı. insan yüzünü içeren görüntüye 'Head' yani kafa ismi verildi.”
NASA yaptığı bir açıklamada, “insan yüzüne benzeyen şeklin yer aldığı fotoğrafın, Viking-1’in başka bir açıdan aynı bölgenin tekrar çektiği bir görüntüsü olduğunu ve bu görüntüde aslında hiçbir şey olmadığını” savundu. NASA’nın sunduğu görüntüde, yüz yerine incin bir kum tepesi görülüyordu.
NASA arşivlerin girme yetkisi bulunan Moleenar ise araştırmalarına devam etti ve aynı bölgeyi başka uyduların görüntüleyip görüntülemediğini kontrol etmek için arşivlere baktı. Moleenar, “NASA ilk başta yok demişti ama biz arşivlerde bulduk. ikinci görüntülerde ilkinden çok daha belirgin bir şekilde insan yüzü görülüyordu. Hatta gözlerde göz bebekleri, ağızda ise dişler belli oluyordu. Bunu gördüğümüzde çok etkilendik.”
http://benmargolis.com/spaceart/Face1024.htm