1. 26.
    +6
    beyler buraya bi bakın bişeyler karalayacam.

    edit: dilim döndüğünce anlatayım.

    bi defa endişelenmeyin. günümüz gençliğinin geçirdiği normal evreler bunlar. sosyalleşme süreci kişilere göre değişkenlik gösterir. kimileri nicelik olarak çevre sahibi olur, kimileri nitelik olarak. kimileri de orta yolu seçer. belli sayıda tanıdığı olur. kaliteli arkadaşı azdır. günümüz toplumunda sosyalleşme kavramı ne yazık ki çarpık ilerliyor. bunun dışında kalmak sorun değil. çoğunluğun davranış tarzı, onların sağlıklı olduğunu, belli bir tavır kalıbının pek çok kimse tarafından tatbik edilmesi, bunun sağlıklı olduğunu göstermez, kolay olduğunu gösterir. buna uyamamak aslında doğaldır. bunda şaşılacak birşey yok.

    başkalarının keyif aldığı şeylere iştirak edemiyor musunuz? bunun sebepleri çoktur. çoğunlukla da buradan kişilik bozukluğu ya da hastalık çıkmaz. çünkü başkalarının zaman öldürme tarzı sizi açmıyor olabilir. henüz neyle zaman öldüreceğinizi, ya da nasıl kaliteli zaman geçireceğini keşfedememiş olabilirsiniz. kişinin uğraşı, çevresini de belirler. belki de ilgilerinizle uyuşan bir güruha denk gelmediniz. belki de asla gelemeyeceksiniz. bu sizin o yönünüzü reddetmenizi gerektirmez. asosyal olduğunuzu ise hiç göstermez.

    pgibopatolojik bir takım durumlar (uzmanı değilim, az biraz bildiğimi anlatacağım) genelde basit ve zayıf ya da komplike ve şiddetli fiziksel semptomlarla kendilerini gösterirler. kalabalık içindeyken ayarsız terliyorsanız, tansiyon ve çarpıntı oluyorsa düşünmeye başlamak gerekir.

    içinde yaşadığımız dünya düzeni, iletişimin yaygınlaştığı ama etkisini yitirdiği bir noktaya varmıştır. insanlar içten gelen kahkahalar yerine metin mesajlarına gülücük koyarlar ama aslında surat ifadeleri zerre değişmemektedir. oysa bunlar yani gülme, ağlama, reflekstir ve çoğunlukla kontrollü gerçekleşmez. iligili duygunun tetiklendiği anda, kendiliğinden fiziksel tepki gerçekleşir. kişinin yazdığı şey ile fiziksel ifadesi arasındaki uçurum, gerçekte o şeyi hissetmediğini, sadece o esnada hissediyor olduğunu kurguladığını göstermektedir. bu durum, sahte bir yakınlık hissinin, yalancı bir beraberlik ilüzyonunun alametidir.

    aslında insanlar, buradaki sahte dışadönüklüğün farkındadırlar. ama farkında olduklarının ayrımında değildirler. zaten, ilüzyonun varlığı sosyal boyutta işlerlik gösterdiği sürece de sorgulamaya ihtiyaç duymazlar ve oyunu yalancı kurallarıyla oyunamaya devam ederler. bu süreç içerisinde oluşan hayal kırıklıkları belirli noktalarda güvensizliği doğurur. bunun sonucunda, birey, karşısındaki hakkında daha fazlasını öğrenmeye yönelir çünkü güven duyması için daha fazla veri gerekmektedir. buradan da, sağlıksız bir yakınlaşma, paranoyak ve doymak bilmez bir sosyalleşme ihtiyacı doğar. sonuçta, bu davranış desenini yerine getirmeyen bireyler, oyuna dahil olmayıp, kendileri hakkında daha fazla veri sunmadıklarından, gurubun geri kalan bireylerinin, görünürde iyi niyetli paranoyasına maruz kalır ve zorlanımlı olarak sürece dahil edilmeye çalışırlar.

    günümüzün beraberlik anlayışı tam olarak budur. gereğinden fazla ilgi duyan ama bunu aslında, muhatabının sınırlarına gereğinden az saygı duyarak, bireysel bariyerleri aşma cüretiyle tatbik eden grup üyelerinin bu toplu histerisine haliyle uyum sağlayamayan bireyler, bu durumun uzunca devam etmesi halinde bu sefer de şahsi paranoya geliştirip kendilerine şu soruyu sorarlar:

    "yoksa ben asosyal miyim?"

    oysa kimseciklerin aklına, toplumun dayattığı eksesif sosyalleşme sürecini sorgulamak gelmez. çünkü çoğunluğun iştigal ettiği şey ve takındığı tutum, bize doğru olarak dayatıldığı için, bu kocaman dışarılıklı unsur hakkında pek az şüphe duyarız.

    özetle sevgili panpalarım, kendisinin asosyal olduğundan şüphe edenlerin pek çoğu, asosyal değildir. aslında bu, farkında olmadan verdikleri bilinçli bir karardır. çünkü bu sağlıksız beraberlik ortdıbının kirliliği ve mütecaviz ilgisine karşı kendiliğinden gelişen savunma mekanizmamız, bize belli bir mesafe tedarik ederek, bireysel anlamda seçme şansı ve manevra kabiliyeti kazandırmaktadır.

    günümüz insanının pgibolojiye karşı takındığı tavır bu yüzden biraz sallantılıdır. her bunalan insan, her üzülen insan, soluğu terapistte alır. oysa pgibolojiye göre, üzülmek ve bunalmak doğal süreçlerdir. mevzu, üzülünmesi gerken yerde üzülebilmek, sevinilmesi gereken yerde sevinebilmektir.

    kendinizden şüphe etmeyin. herkes hastayken, sizin farklı olmanız, sizin hasta olmamanız, sizi yardıma muhtaç yapmaz.

    sevgiler, saygılar...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster