1. 26.
    -1
    Osmanlı tarihçisi ve Şeyhülislamı Hoca Sadedin, Tacü’t Tevarih adlı eserinde Osmanlı fetihlerini anlatırken “Türk yiğitleri”, “Zaferleri gölge edinmiş Türk askerleri” gibi ifadelerle Osmanlı askerlerini över. 17. yüzyıl tarihçilerinden Solakzade Mehmet Hemdeni de eserlerinde “Konstantiniyeyi feth eden Türk’ün oğlu” gibi deyimler kullanır. 16. yüzyılın en büyük tarihçilerinden Gelibolulu Mustafa Ali ise Kühn-ül Ahbar adlı eserinde “seçkin millet, güzel ümmet, Türk milleti” nitelemesi yapar.
    Osmanlı zamanındaki saray tarihçileri Osmanlı Hanedanı'nı Oğuz Han’a ve Orta Asya’ya bağlarlar. Bu eserlerde; Osmanlılar, Oğuz neslinden ve Kayı boyundandır. Osmanlı Tarihi, Türk Tarihinin bir parçası olarak ele alınır. Fatih Sultan Mehmed, Cem Sultan'dan olan torununa “Oğuz” ismini verirken, II. Bayezid'den olan torununa “Korkut” adını vermiştir.[1]
    Osmanlı, son yüzyılına kadar bir millet ismi olarak değil, tıpkı Selçuklular, Karahanlılar, Gazneliler gibi bir hanedan adı olarak algılanmıştır. Fakat devletin milliyetçilik akımının da etkisiyle dağılma dönemine girmesiyle 19. yüzyıldan itibaren bir Osmanlıcılık fikri ortaya çıkmış, bu fikir kapsamında Osmanlı milleti anlayışı ortaya konmuş, Osmanlı içerisinde yaşayan her kökenden insanın Osmanlı olarak anılması öngörülmüştür.[2]
    2. Murat döneminde Timurlular gibi kendilerinin de Türk olduğunu göstermek için, paralara ve toplara Kayı Boyu'nun tamgası (damga) vuruldu.
    2. Murat döneminde Türkçe’nin ön plana çıkarıldığı ve Yazıcızade Ali’nin ibn Bibi’den çevirdiği ve ilaveler yaptığı “Selçukname” isimli eserde Oğuzlar ve Türklük anlatılır. Timur gibi Türklüklerini göstermek amacıyla 2. Murat dönemi ve Fatih dönemi Türk kimliğinin ön plana çıkarıldığı zamanlardır. 2. Murat döneminde dini, edebi, ahlaki, tıbbi, siyasetnameler, sözlük ve angiblopedik eserler Türkçe’ye çevrilmiştir.
    ···
   tümünü göster