1. 101.
    0
    evet beyler. mutlu sondu benim açımdan deniz ve kürşat'ın ayrılması. yani en azından ben öyle düşünüyordum. ya hani mutluyum falan dedim; ama kürşat'ın hali de perte çıkmıştı. çocuğun yanına gittim. lan o kadar şen şakrak bir adamı o halde görmek var ya. o kadar ilginç kötü bir şey yok. o sıralar hani hep bu adamla takılıyordum işte. o dönemdeki belki de en samimi olduğum adamdı ve düşündüm beyler bir kız için en iyi arkadaş satılmazdı değil mi sonuçta. lan gittim oğlanın yanına. yeni de kupon tutturmuştum. beyler 5 paket reservele gittim yanına. adam öyle kötü ki. içim yandı yemin ediyorum. neyse sigaraları verdim buna. içtik falan. destek oldum orada; ama her zaman da yanında olamazdım. beyler deli gibi sevdiğim kızdan artık nefret ettiğimi düşünüyordum. neyse ayrıldım kürşatın yanından. lan moralim öyle bozuk ki. böyle en sevdiğiniz insanları o halde germek gerçekten üzüyor adamı. beyler böyle evde de rahat duramadım. sürekli kürşat'ı en kötü saatte bir yokladım böyle. aradım, mesaj falan attım. bu denizle konuşmaya falan çalışıyormuş ama deniz'in umrunda değil. cevap falan vermiyor. beyler istediğiniz olunca hem sevdiğiniz kişiden hem de kendinizden nefret eder misiniz? o duyguyu yaşadım dıbına koyuyum. bu duyguya her ne deniyorsa artık. ben vicdan diye koydum bu duygunun adını. ne yapsam ne etsem de bu çocuğu mutlu etsem falan diyordum; ama benim de kafam bozuktu. ne yapacağımı ne yapacağımızı bilmiyordum. beyler işte paradoks denen şey bu olsa gerek. iki ucu taklu değnek diye buna deneceğini düşünüyorum. ne yapmalıydım ki ya da ne yapabilirdim...
    ···
   tümünü göster