+2
-1
o gece için alışverişi yapıp, yatta hazırlıklarımı yaptıktan sonra ceylin'i almaya gittim. ceylin'i gördüğümde neredeyse küçük dilimi yutacaktım. birkaç yaş olgunlaşmış gibiydi. üzerinde son derece şık bir gece elbisesi vardı saçlarını düzleştirmiş ve çok sevdiğimi bildiği için siyah ojelerini sürmüştü. ancak beni asıl şaşırtan şey ceylin'in bakışları ve yüz mimiklerinin kusursuzluğuydu. ceylin'in o günkü bakışlarını unutmak mümkün mü! tebessüm ederken gözlerinden görmüş geçirmiş insanların zarafeti saçılıyordu. birbirimize sarıldıktan sonra;
+beni her gün şaşırtmak zorunda mısın ceylin
-şimdiden şaşırmaya başladıysan, ilerleyen zamanlarda 10 asır ileriye gitmiş gibi olursun metehan
ben konuyla, 10 asır ile ne alakası olduğunu anlamaya çalışırken ceylin o harika vurgusuyla şapşal valizimi alsana dedi (ceylin bu sözcüğü diğer sözcüklere göre farklı vurgulardı. kafam gittiğinde, dikkatim dağıldığında, sakarlık yaptığımda veya ona komiklik yaparken uzatarak şapşall der, kızdığında ise tekdüze bir sesle bu sözcüğü söylerdi)
ceylin'i görmenin heyecanıyla bu valizi farketmemiştim, ceylin'in yanında yerde minik bir el valizi duruyordu. ben yine ne bu dercesine bakıyordum ki ceylin merakımı gidermekte gecikmedi:
+bütün bir geceyi bu elbiseyle ve topuklularla geçirceğimi düşünmüyorsun herhalde
-geçirsen ne olacak ki
+yaa aptal bir dene istersen
-yok sağol tatlım ben almayayım
+haydi kaytarma yok al bakalım onu yerden
ceylin'le yürüyorduk, birlikte yürüdüğümüz sokakların, oturduğumuz mekanların benim için bambaşka bir anlamı vardı. çünkü bir şehiri yaşanabilir kılan asıl şey o şehrin güzelliği değil yaşanmışlıklarıdır. bir şehir ne kadar güzel olursa olsun o şehirdeki anılarınız güzel değilse o şehirden nefret edersiniz. ceylin yanımda olduğu sürece dünyanın her yeri benim için güzeldi. bu şehirde, bu dar sokaklarda, neler yaşanmamıştı. nice anılar, mutluluklar, hüzünler, hayal kırıklıkları, öfke nöbetleri yaşamış-yaşatmıştım bu sokaklarda. yinede bütün olumsuzluklara rağmen güzeldi, yaşanabilirdi bu şehir hala, havası solunabilirdi çünkü yanımda sen varsın diye düşündüm içimden. birden ceylin'in sesiyle bu düşüncelerden sıyrıldım;
+ne düşünüyorsun metehan
-zamanın ne kadar çabuk geçtiğini düşünüyorum, çok değil birkaç yıl önce bu sokaklarda tek başıma yürüyemiyordum bile ama bak şimdi büyüdük bu süre dün gibi aklımda, acaba bundan 10 yıl sonra buradan geçerken ne düşüneceğim
+sanki kocadında zaman akışından dem vuruyorsun daha gençliğinin başındasın
düşüncelerimin ağırlığından mı, yoksa lakayıt bir şekilde karşılık vermesinden dolayı mı bilmiyorum ama ceylin'in bu cevabına çok sinirlendim.
-boşver ceylin sen haklısın, gel bir şeyler yiyelim
dedikten sonra deniz kıyısında bulunan bir balık restaurantına girdik. ceylin muhabbet açmaya çalıştıkça soğuk yanıtlarla karşılık veriyordum. siparişler verilirken birde ufak rakı söyledim. ceylin ne oluyor dercesine suratıma bakıyordu.
+bugün içmeyecezde ne zaman içecez
-metehan bir problem mi var
+hayır yok
-yok sende bir şeyler var ama anlayamadım
+bir şeyim falan yok ceylin, 2 duble rakı içecem şurda balığın yanında o mu battı sana
-benimle böyle konuşamazsın
+ben dedeyim ya, düşünemiyorum işte kusura bakma
-ayy sen oraya mı takıldın metehan
+evet takıldım ne olacak
-ben lavoboya gidiyorum
biraz fazla abartmıştım. ceylin döndüğünde, gözleri hala hafif nemliydi. olmayacak bir meseleden ceylin'i yine üzmüştüm. ceylin dedim, duymamazlıktan geliyordu. 4 kez ismini söylememe rağmen dönüp bir kere bakmamıştı bile. başını masaya eğmişti.
+ne olur gözlerin, gözlerime değsin ceylin
-(gülümseyerek) şapşalsın sen
+sayenizde bayan
-cıvıtma hemen
+sende doğum günümde bana trip atma
-trip atmıyorum ki
+ne yapıyorsun peki
-naz yapıyorum
+eh peki hakettim ben bunu
siparişler geldiğinde ceylin'e olan saygımdan dolayı rakıya hiç dokunmadım. ceylin rakı sevmiyordu ancak bir anlık sinirle bunu düşünememiştim. ceylin neden içmiyorsun diye sorduğunda olmaz diye yanıtladım.
-madem içmeyeceksin neden rakı istiyorsun masaya
-vazgeçtim
+boşuna masraf
-parasını ödemeyeceğim ki
+nasıl olacak o
-bir yudum alıp şefi çağıracağım sahte bu diyeceğim hatta bizden yemeğin parasını bile almıcaklar
+(gülümseyerek) asıl süprizlerle dolu olan sensin mete..
Tümünü Göster