0
meteorolojik bilgisizlik içinde, çakan şimşekleri ve yıldırımları zeus’un fırlattığını zanneden ilkel insanlar, aynı şekilde fizyolojik bilgisizlik içinde kendi vücutlarının da bir ruh tarafından idare edildiğini zannetmişlerdir. genel inanış, ruhun yaşam boyunca vücudun içinde bulunup onu yönettiği, ölünce de vücuttan ayrılıp başka yere gittiği biçimindedir. bu açıklamalar cahil insanların ve çocukların kolayca anlayabileceği düzeydedir.
ancak günümüzde biliyoruz ki, yıldırımlar ve diğer gökyüzü olayları bilimsel olarak açıklanmıştır. ruh ve beden kavramı da bilimsel olarak açıklanmıştır. bilimsel açıdan, ruh yoktur. insan vücudu içinde, diğer hayvanlarda olmayan özel bir “ruh” olgusunun olmadığı gibi, insan öldüğü zaman vücuttan ayrılıp başka bir boyuta giden herhangi bir parçası da yoktur. insan hayatı boyunca yapılan tüm yaşamsal aktiviteler, nefes almaktan başlayıp aşık olmaya kadar, kimyasal ve biyolojik süreçlerle açıklanmıştır. bu süreçler, ölümsüz bir ruh tarafından değil, beyin tarafından yönetilmektedir..
herhangi bir kutsal kitabi okuyun
açıkçası bu madde hakkında burada ne kadar alıntılar yapsak da aynı etkiyi yapamayız. elinize milyonlarca insanın inandığı, evrendeki en mükemmel varlık (tanrı) tarafından yazıldığı söylenen bir kutsal kitap alıp, rasgele bir sayfa açın. ve kendi gözlerinizle görün… açtığınız sayfada şunun gibi bir şeye rastlayacaksınız:
•
*ey peygamber'in eşleri! eğer siz ikiniz allah'a tövbe ederseniz, ne iyi. çünkü kalpleriniz kaydı. eğer peygamber'e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki allah onun yardımcısıdır, cebrail de, salih mü'minler de. bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar. eğer o sizi boşarsa rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir. (tahrim 4-5)
tanrının, peygamberin eşlerini muhatap alması başlı başına gariptir. peygamberin iki eşinin birbirine arka çıkmasından ne kast edilmiş bilemiyoruz ama eğer yaparlarsa diye tanrı onları tehdit ediyor. üstelik işe melekler filan da karışıyor. kitap indirmekle görevli cebrail gelip bizzat peygamberin ailevi problemlerine el atıyor… yetmiyor, “yeni bakire eşler veririm haa” diyerek tanrı bu kadınları kıskandırmayı ya da aşağılamayı amaçlıyor!
hadi dünyadaki milyarlarca insana inen bir kutsal kitapta, bu komik ayetin niçin yer aldığını geçelim. geçmişi ve geleceği, her şeyi bilen tanrı, bu kadınların birbirlerine arka çıkıp çıkmayacaklarını bilmiyor mu? daha ötesi, haklarında böyle olumsuz vahiyler inen bu kadınları yaratan, onları peygamber eşi yapan, aynı tanrı değil mi?
burada 3-4 tane bunun gibi komik ayeti gösterip tüm kitaba genelleme yapabilirdik. ama amacımız bu değil. diyoruz ki, hiçbir yönlendirme olmadan, bizzat kendiniz de rasgele bir sayfa açarak bunun gibi fantastik bir sürü ayet bulabilirsiniz. tek yapmanız gereken dikkatli bir şekilde bakmak…
peygamberlerin hayatindaki iğrençlikleri düşünün
şüphesiz toplu kıyımlar, işkenceler, kölelik ve bugün bize anormal gelen pek çok örnek verilebilir. ancak çok bilinen ve eleştirilen bir konu da muhafazid ve (sübyancılık) pid0filidir. yakın arkadaşı olan ilk halife ebu bekir’in öz kızı, ayşe ile 6 yaşında evlendiği ve 9 yaşındayken de gerdeğe girdiği iddia edilen 55 yaşındaki muhafazid’in bu davranışı maalesef sonraki yüzyıllarda kötü örnek oluşturmuştur. 21. yüzyıl türkiyesinde hala bir takım “dini bilgiler” kitapları içinde pid0filinin alenen teşvik edilmesi, kendisini koruyamayacak yaştaki kız çocuklarının istismarını kolaylaştırmaktadır. burada anlaşılması gereken nokta şudur ki, günümüzde hem ahlakdışı hem de yasadışı olan sübyancılığın, 7. yüzyıl için sıradan bir olay olması veya olmaması, önemsizdir. çünkü son kitapla gelen son peygamber olma iddiasındaki kişinin, sıradan bir 7. yüzyıl erkeği zihniyetinde davranması, zaten kendi iddiası ile çelişmektedir...
güneşin 6 ay boyunca batmadiği kuzey kutbunda oruç tutmayi deneyin
ama isterseniz denemeyin, çünkü yaz dönemine denk gelirse açlıktan ölürsünüz. kış aylarında ise, isteseniz de tutamazsanız çünkü güneş hiç doğmaz. kutuplarda oruç tutmak bir paradokstur. yine bir bilgisizlik ve ilkellik örneğidir. dünyanın düz olduğuna, güneşin ve diğer gök cisimlerinin dünyanın etrafında döndüğüne inanılan yermerkezci görüşün bir uzantısıdır. 17. yüzyıla kadar ağırlıklı olarak tüm dünyada bu görüşe inanılırdı. ama bugün biliyoruz ki, dünya tabak gibi düz değil, güneşin hareketi de dünyanın her yerinden aynı şekilde gözlemlenmiyor. ama bu durum nasıl olmuşsa tanrının gözünden kaçmış ve bazı ibadetleri güneşin hareketlerine göre belirtmekte bir problem görmemiş. veyahut kuran, arap yarımadasının coğrafyasıyla dünyanın geri kalanının aynı olduğunu zanneden, 7. yüzyılın bilgi düzeyindeki biri tarafından yazılmış, insan üretimi bir kitaptır. sizce?
tanrinin yaptiği cinsel ayrimi düşünün
iyi kadınlar, itaatkardırlar. başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın, onları dövün. (nisa 34)
birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. (bakara 282)
size helal olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın veya sahip olduğunuz cariyeler ile yetinin. (nisa 3)
kadınlarınız, sizin için bir tarladır. o halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın. (bakara 223)
allah size, çocuklarınızın alacağı miras hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (nisa 11)
tarihteki binlerce uyduruk dini düşünün
tarih bir dinler çöplüğüdür. eski mısırlıların tanrı olarak gördükleri kralları için yaptıkları piramitlerin kalıntıları bile görkemlidir. ancak bugün onların inandıkları şeylerin uydurma olduğunu biliyoruz. artık piramit inşa etmiyoruz veya krallarımızı mumyalamıyoruz.
şimşekleri ve yıldırımları zeus’un bize kızdığı için atmadığını biliyoruz… güneş tutulmasını bir tanrısal mesaj olarak algılamıyoruz, çünkü ne zaman nerede gerçekleşeceğini önceden bilebiliyoruz. örnekler çoğaltılabilir.
bugün –henüz- terk edilmemiş olan dinlerin de, eski dinlere benzer yönleri vardır. sayısız çelişki ve uydurma hikaye içermektedir. üstelik dikkatle incelendiği zaman kendilerinden daha eski olan diğer dinlerin anlatımlarını biraz değiştirerek kullandıkları kolayca görülebilir. tevrat ve kuran’ın sümer’deki kökeniyle ilgili internette pek çok makaleye ulaşabilirisiniz. tek yapmanız gereken dikkatli bir şekilde bakmak…
•
*batıl inançları ve hurafeleri düşünün
tarihteki uyduruk dinlere 3 numarada değinmiştik. batıl inançlar ve hurafeler ise henüz tarihe karışmamış olan mevcut dinleri ilgilendiren konulardır. bilimin gelişmesi ve toplumların bilinçlenmesi ile her geçen yüzyıl dinlerin etki alanları daralmaktadır. bu daralma dinleri kendi içlerinde de değişmeye zorlamıştır. ortaçağ avrupa’sında, din adına yapılan ve yaklaşık 300 yıl süren cadı avcılığı dönemi ve sona erişi dehşet verici bir örnektir. yüzyıllar boyunca uygulanan, sayısız masumun canını alan bir uygulamalar zinciri, daha sonradan hurafe sayılabilmektedir.
bunun sebebi, belli bir noktadan sonra dini uygulamaların bazılarının çağdışı kalması ve bilimle çelişmeye başlamasıdır. bunun üzerine din adamları, sanki eskiden aynı saçmalıkları topluma benimsetenler kendi meslektaşları değilmiş gibi, bu uygulamaları hurafe sayıp dini bunlardan “temizlemeye” çalışmışlardır. dinlerin yüzyıllar içinde geçirdiği bu evrimler, aynı dinde çok sayıda
Tümünü Göster