1. 26.
    0
    MASTüRBASYON
    Erken bunamaya, titre­melere ve felçlere yol açtığı düşüncesiy­le mastürbasyon yani kendi kendini tatmin uzun süre hoşgörülmemiş, kı­nanmıştır. Bugün bile, yukardaki görüş­lerin yersizliği ortaya çıkmış olmakla birlikte, bu konuda hâlâ bazı tereddüt­ler vardır. Bazı kişiler mastürbasyonun sinir hastalıklarına yol açmasından yada cinsel ilişkilerde bozukluklar yarat­masından çekinirler. Gerçekte bu kor­kuların mastürbasyon yapanlarda bir suçluluk duygusuyle sıkı sıkıya bağlantı­lı olduğu sanılmaktadır. Birçok kişi mastürbasyonu cinselliğin iki amacı olan beraberlik ve paylaşma ilkelerine karşı çıkan bencil ve tek başına bir doyum biçimi olarak değerlendirir. Kinsey Raporu kendi kendini doyurma­nın zararlı olduğunu ileri süren ilkeleri kesin olarak yalanlamıştır. Gerçekten de araştırmalar sırasında erkeklerin yüzde 93′ünün, kadınların yüzde 62’sinin yaşamlarının herhangi bir dönemin­de mastürbasyon yaptıkları ortaya çık­mıştır. Ford ve Beach, hayvan ve insan cinsel davranışları üzerinde yaptıkları karşılaştırmalı incelemelerde, çoğu hay­vanların da mastürbasyon yaptıklarını ve bu cinsel doyum biçiminin hayvanın kendi vücudunu tanımada ilk belirti olduğunu ortaya koymuşlardır. Dişi hayvan, yavrularına vücudun cinsel doyum bölgelerini öğretir. Yavrular da temizlenirken cinsel bölgelerini yalaya­rak zevk alırlar.
    çocukta cinsel organların duyarlığı erken belirir; ancak cinsellik çocuğun henüz yoğun bir doyum sağlayabilmesi­ne elverişli yoğunlukta değildir. Acemi­ce denemelerden sonra çocuk mastürbasyondan bıkar ve ilgisini yitirir. Daha sonra ergenlik çağında, cinsel içgüdüsü­nün itilimiyle, mastürbasyonun ne ol­duğunu gerçek olarak keşfeder. Böylece mastürbasyon çocukta fiziksel ve ruhsal gerilimi yatıştırmaya yönelik bir alışkan­lık halini alır.
    Mastürbüsyonla birlikte derin bir suçlu­luk duygusu da kendini gösterirse, sinirlilik belirtileri ve dikkati bir noktaya toplayamama gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bu sonuçlan kendi kendini doyurmanın kaçınılmaz sonuçlarıymış gibi değerlendirmek yanlış olur. Kinsey’in araştırmaları mastürbasyonun fiziksel sakıncalarının çok önemli olma­dığını göstermiştir. Ayrıca özellikle erkek ve kadın davranışları arasında, bazı farkların var olduğu da saptanmış­tır.
    Erkeklerde mastürbasyona ergenlik ya­şından yirmi ya da yirmi beş yaşına kadar başvurulur; sonraları yavaş yavaş azalır.
    Buna karşılık kadınlarda mastürbasyon daha geç ve daha yavaş başlar ve otuz yaşlarında, çoğunlukla evlilik ilişkileri­ne paralel olarak, en yüksek etkinlik düzeyine ulaşır.
    Kinsey Raporuna göre, erkekler bu işte kadınlardan daha serbest görünmekte­dir. Erkekler, ilk cinsel itilimlerden itibaren mastürbasyon yapmaya başlar­lar ama, ilk cinsel ilişkileri doyurucu bulurlarsa, matürbasyondan genellikle vazgeçerler.
    Kadınlarda ise bu konuda bir tutukluk görülür; cinsellik konusu erkekler kadar yoğunluk kazanmaz. Hatta çoğu zaman kadının içgüdüleri bile ancak ilk flört sırasında gecikmiş olarak uyanır. Kadın­lar evlilik öncesi cinsel ilişkilerden erkeklere göre daha kolay kaçınırlar. Genç kız genellikle nişanlandıktan ya da bir erkeğe aşık olduktan sonra mas­türbasyon yapar. Bazen de kadının cin­sel doyumla sonuçlanmayan evlilik içi bir cinsel birleşme sırasında birikmiş olan cinsel gerilimi bu yöntemle yatış­tırdığı olur. Böylece cinsel ilişkiden tam olarak alamadığı zevki bu yolla sağla­mış olur. Kinsey’in belirttiği gibi, mas­türbasyon yüksek öğretim gören kişiler arasında daha yaygındır. Bu durum öğ­rencilerin öğretimlerini başarılı bir bi­çimde sürdürmek amacıyle cinsel bir­leşme isteklerini ertelemek zorunda ka­lışlarının bir sonucudur. Gerçekten de bu öğrenciler arasında birçokları evliliği ya da geçici ilişkileri öğrenimi engelle­yici bir öğe olarak görürler. Buna karşı­lık meslek yaşdıbına daha erken giren erkek ve kadınlar cinsel ilişki konusun­da serbest davranırlar. Mastürbasyonun cinsel ilişkilere hazır­lık için gerekli bir evre olarak kabul edi­lip edilmeyeceği ya da özerk bir etkinlik olup olmadığı çok tartışılmıştır. Kinsey Raporu busor’uyu da cevaplandırmakta­dır. Bu araştırmaya göre doyurucu bir cinsel etkinliğe sahip kişilerin çoğu özellikle ergenlik döneminde, az ya da çok uzun bir kendi kendini doyurma ev­resinden geçmişlerdir. Kısacası mastür­basyon vücudun bilincine ermede, cin­sel uyarılara karşı heyecansal yeteneğini tanımada ve bu uyarıları kontrol etme gücünü kazanmada yararlı bir evredir. Böylece tek başına ulaşılan cinsel zevk, ikili sevişmenin verdiği cinsel zevki do­laylı ve bireysel yoldan öğrenme evresi olmaktadır.
    Kendi kendini doyurmaya çoğu zaman hayaller de eşlik eder. Normal cinsel eğilim gösteren gençler mastürbasyon sırasında bu tür bir cinsel birleşmeyi düşlerinde canlandırırlar. Anormal cin­sel eğilim gösterenler ise mastürbasyon sırasında normal bir birleşmeyi düşler­ler. Kişilerin kültür düzeyi arttıkça mastürbasyon sırasında düş kurma yo­ğunluğu da artar.
    Kinsey ve çalışma arkadaşlarına göre, kadınlar mastürbasyon yapmak için klitorisin ve küçük dudakların düzenli uyarılmasından, baldırların sürtülmesine ve daha seyrek olarak da dölyolu içi­ni uyarmaya kadar uzanan çok çeşitli yollardan yararlanırlar. Kadınların cinsel doyum bölgeleri üze­rinde yapılan bütün incelemeler, dış üreme bölgesinin özellikle duyarlı oldu­ğunu ortaya koymuştur. Dölyolu ise si­nir uçları bakımından fakirdir; cinsel birleşme sonucunda cinsel doyuma ula­şamayan bazı kadınlar cinsel soğukluğu buna bağlamaktadırlar. Uzun bir süre, kadınların cinsel doyu­mun en üst düzeyine erkeklerden daha ağır bir biçimde ulaştığı düşünülmüştür. Oysa cinsel birleşme sırasında kadının doyuma ulaşmaması, çoğu kez birleşme sırasında erkeğin bencilce davranarak sadece kendi doyumunu düşünmesin­den ileri gelir.
    Kadınlarda mastürbasyonun yapısal bo­zukluklara, hatta hastalıklara yol açtığı kanısı yanlıştır. Bu inançlar hiç bir ciddi bilimsel temele dayanmamaktadır. Freud ve öğrencilerinin çalışmalarından bu yana, doktorlar kadının gençlik yılla­rında yaptığı mastürbasyonun, cinsel doyum bölgesini dölyolu bölgesinden klitoris bölgesine kaydırdığı kanısındaydılar. Böyle bir kadının klitoriSin uyarıl-masıyle kolayca cinsel doyuma ulaşaca­ğı, ama penisin dölyolu içine girmesinin cinsel doyumu aynı kolaylıkla sağlaya­mayacağı görüşündeydiler. Oysa Kinsey’in istatistikleri bunun tersini kanıtla­mış görünmektedir. Gerçekten de vak­tiyle hiç mastürbasyon yapmamış olan kadınların normal cinsel ilişkiler sırasın­da çok az zevk duydukları anlaşılmıştır. Evlilikten önce cinsel doyumun varlı­ğından bile haberi olmayan kadınların sadece üçte biri evlilik yaşdıbının ilk beş yılı içinde cinsel zevkin bu en yüksek noktasını keşfetmişlerdir. Cinsel doyu­mun varlığını evlilikten önce bilenler ise normal cinsel ilişkilere daha kolay ayak uydurmuşlardır.
    Mastürbasyona başvurma kişiden kişiye çok değişir. Aşırı mastürbasyonun sağlı­ğa zararlı olduğu görüşü bugün geçerli­liğini büyük ölçüde yitirmiştir. Delikanlı cinsel doyuma ulaştıktan sonra mastür­basyonu hemen tekrarlamak için bir gereksinme ya da istek duymaz. Buna karşılık depresyon ve huzursuzluk aşırı mastürbasyona yol açabilir, örneğin kızlarla ilişki kuramayan ya da günlük gerçeklerden kaçınmak amacıyle kendi içine kapanan bir delikanlı, cinsel içgü­düsünü kendi kendini uyarma yoluyle yatıştırmaya yönelir. Hatta bazı durum­larda normal cinsel ilişkilerde bulundu­ğu halde ayrıca mastürbasyon da yapar. Mastürbasyonun cinsel ilişkilere ayak uyduramamanın bir belirtisi olup olma­dığı da tartışılmıştır. Gerçekten de, karısıyle uyumlu bir biçimde yaşam süren ve onunla doyurucu ilişkileri bulunan bir erkek, mastürbasyona en­der olarak başvurur. Eğer mastürbasyon yapıyorsa, bu kişinin olgunluk yetersiz­liğinden ya da karısıyle yapacağı gerçek birleşmeyi düş gücüne dayanarak gerek­sinmelerin doyurmayı yeğ tutmamasın­dan ileri gelebilir. Böyle hallerde erkek cinsel birleşme konusunda yanlış ve yetersiz bir fikir edinmiş olduğundan mastürbasyonda başka yerde bulamadı­ğı bir zevki arar.
    Yalnızlık çeken ve yeniden bir eş bulma ümitlerini tümüyle yitirmiş olan, koca­sından boşanmış ya da kocası ölmüş kadınlar sık sık mastürbasyona başvu­rurlar. Buna karşılık, aynı durumdaki erkeklerde mastürbasyona başvurma sıklığı düşüktür. Gerçekten de erkeğin yaşdıbını yeniden kurması çok daha kolaydır; çoğu kez kendinden çok genç bir kadınla evlenebilmesi bile mümkün­dür.Az ya da çok uzun bir süre karılarından ayrı yaşamak zorunda ka­lan erkeklerde ve toplumun geçici olarak kadınsız olarak yaşamak zorunda bıraktığı erkeklerde mastürbasyon yay­gındır.
    Yeniyetmelerin ilk zevk kaynağı olan kendi kendini doyurmaya kendiliklerin­den yöneldikleri göz önüne alınırsa, bu uygulamanın doğal olduğu düşünülebilir ve ancak cinsel doyumun özel bir biçimi haline dönüşecek olursa anormal bir davranış olarak değerlendirilebilir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster