http://fizy.com/#s/2b3ati
bursaa..bursa..
ailem..yeni mahallem..deniz manzaralı balkonumuz, yeni odam..evet hala yenisiniz..öyle bir yaz da alışılmıyor malum..nerede o eski cümbüş..sokaktan eksilmeyen çocuk sesleri..komşuların balkondaki sohbetleri, çınlayan kahkahaları..
şimdi sadece kuş ve böcek cıvıltıların bozduğu, uzaklarda koyu mavinin durgun durgun salındığı sessizlik, bir portre gibi duruyor önümde..
gurbette okumak, o gurbetin adı istanbul da olsa, izmir de olsa, paris de olsa, londra da olsa zor be beyler... neresi olduğu fark etmez..adı tek..gurbet..
eve aylar sonra her gelişimde, kardeşimi biraz daha büyümüş, annemi, babamı biraz daha yaşlanmış buluyorum..zaman nasıl da geçiyor..bensiz..onlarsız..kimseye ihtiyaç duymadan..kimseye ihtiyacı olmadan..zaman, kimine ilaç, kimine zehir olacak şekilde..geçiyor..
pazar öğleden sonra geldiğim bursadan, perşembe sabahı ayrılırken de yine benzer düşünceler içerisindeydim..
nasıl da geçiyor..hiç acıması yok ulan..allahı yok bu saniyelerin..saatlerin..dini, imanı yok..
bilmem söylememe gerek var mı? yine klagib kavuşma ve ayrılışların yaşandığını..anneannemin, sanki hala ilk defa gidiyormuşumcasına gizli gizli gözlerini silerek el sallayışını anlatmama gerek var mı?
ya da "kız arkadaşınla aranız nasıl?" diye yarı esprili, meraklı sıkıştırmalarını anlatmama gerek var mı? ve benim gene..tekrar ve tekrar müstakbel gelinlerini, ebrunun mazide kalmış fotorağlarındaki hali olarak bilmelerini sağladığımı söylememe gerek var mı?
burçinle mesajlaşmalarımızdan bahsetmeme gerek var mı? ve tabi onların bunu bambaşka birine yormalarını..
babamı fifa da yendiğimi söylememe gerek var mı?
ya da kardeşimin yanımda parmak uçlarında durup "baak! sana yaklaştı boyum x)" diye sevimlilik yaptığını?
aile işte..başka bir şeye benzemiyor..dışarıda, kaplan, aslan,sırtlan, akbaba ya da her ne haltsa o olan tsigalko, ana babasının kollarında, anneannesinin dizinde yine kuzu oluyor..ve ona en çok da, böyle zamanlarda, geçici de olsa hatırladığı eski, masum zamanlarından kalan hatıralar koyuyor..
keşke öyle kalabilseydim..
keşke ben de normal olabilseydim..keşke..
ama..yaradılışında, mayasında kötülük olmayan biri, sonradan kötü olabilir miydi ki?..sonradan kötü olabildim mi dersiniz? becerebiliyor muyum?..fena sayılmam ha?..gerçi, özümde ne vardı onu da bilmiyorum ya... bana, uzun süreler boyunca zorlama gibi gelen, ama artık alıştığım bu halim, belki de zaten benim "böylesine sevgi dolu bir aile ortdıbına düşmeseydim" dönüşeceğim şeydi zaten..
kendimi kaybettim sanarken,
kendimi mi bulmuştum yoksa üzerime örülmüş el emeği "iyi insan" maskesinin ardında..
perşembe günü öğleden sonra geldim öğrenci evine, dostlarla yapılan hoş geldin, beş gittin muhabbetinden sonra odama çıkıp biraz uzandım..güç toplamalıydım..yol yorgunluğu malum... akşama da burçinle buluşacağız..yol yorgunu olursun, hafta sonuna erteleyelim filan dedi ama..ben ısrar ettim..çünkü öbür türlü gene dönüp dolaşıp bize uğursuz gelen kafede buluşmak zorunda kalacağız, yarın program, iki gün sonra da yılbaşı zaten..o yüzden bu gün buluşmak en iyisi..
buluşma yerimiz neresi mi peki..
bizim ev?..