1. 51.
    0
    @1 al bakalım gib kafalı ergen ateist kardeşim buyur sana cevap;

    AYIN YARILMASI MUCiZE DEĞiL HURAFEDiR

    iktibas’tan alıntılanmıştır.

    OLAY NASIL OLDU

    Hz. Peygamber zamanında hicretten beş sene evvel Mekke'de bir akşam vakti dolunay halindeki ayın ikiye bölündüğü rivayeti Buhari, Müslim, Tirmizi, Ahmed b. Hanbcl, Ebu Davud, Beyhaki ve daha bir çok kaynak tarafından nakledilmiştir. Olayın sahabe arasındaki ravileri ise Enes b. Malik, Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Ömer, Cübeyr b. Mut'im, Ab­dullah b. Abbas ve Hz. Ali'dir.

    Tefsir kitaplarına baktığınızda Hadis kitaplarından esinlenerek -aslında buna, hadis kitaplarının manyetik etkisi altında kalarak desek daha doğru olur- ilgili ayetin aynı şekilde, ayın gerçek anlamda yarıldığına delalet ediyor tarzında yorumlandığını görürsünüz.

    Tüm bu klagib eserlerde ortak olan bir tarafı varsa o da "gerçekten ayın ikiye bölündüğünün" anlatılması­dır. Tüm diğer hadis kitaplarındaki rivayetlerin de özeti mahiyetinde olduğu için biz Buhari'nin konuyla ilgili olarak Kitabı'na aldığı rivayetleri ele aldık, bera­ber okuyalım:

    1 - "Müsedded ... ibni Mesud'tan: Dedi ki (ibni Mes'ud), Rasulullah zamanında ay iki parçaya ayrıldı. Bir parça dağın üst tarafında, bir kısmı da diğer tarafında idi. Rasulullah 'şahid olunuz' dedi."

    2 - "Ali (îbni Abdillah) ... Abdullah'dan (ibni Mcs'ud olmalı): Biz Rasulullahla beraberdik, ay yarıl­dı ve iki parça oldu. Bize 'şahid olun' buyurdu."

    3 - "Yahya b. Bükeyr ... ibni Abbas'dan: Ay Rasu­lullah zamanında yarıldı."

    4 - "Abdullah b. Muhammcd ... Enes'den: Ay iki fırkaya ayrıldı."(l)

    Buharinin hadislerinin hepsi bu kadar.

    Olayın hicretten beş sene önce gerçekleştiği, yu­karıda Abdullah b. muhafazid'in Enes'den yaptığı rivayete göre, müşriklerin Hz. Peygamber'den mucize istedikleri, bunun üzerine gerçekleştiği, diğer rivayet­lerde ise böyle bir talebin bulunmadığı anlaşılıyor. Yine bazı rivayetlerde olayın Mina'da gerçekleştiği, ayrıca Müslim'in ibni Mes'ud’dan ve Ahmed'in Enes'den yaptığı rivayetlere göre de iki defa bölünme olayının olduğu bildirilmektedir.

    Yine bu rivayetlere bakılırsa, ay yarıldığında müşrikler, "bu ibni Ebi Kebşe'nin (Peygamberimiz kastediliyor) büyüsüdür" demişler. Sonra, muhafazid bizi büyülese dahi tüm insanları büyüleyemez ya, dışa­rıdan gelenleri bekleyelim ve bir de onlara soralım de­mişler, seferden gelenler olayı doğrulamışlar. (3)

    ibni Kesir de ayın yarılmasının şimşek çakar gibi çok ani bir süratte olduğu ve hemen geri kapandığı gö­rüşündedir.

    __________________

    OLAYIN KRiTiĞi

    1 - Kur'anî Bakış

    Kamer süresi de diğer Mekkî sureler gibi ahiret hayatına dikkatleri çeken, ahirete imanın önemini vur­gulayan bir suredir. Allahu Teala kıyametin yaklaştığını ihbardan sonra, Kur'an'ın bir öğüt kitabı olduğunu vurguluyor. Sonra Nuh, Ad, Semüd, Lut, Firavun kavimlerinin başlarına gelen olaylar, onlara yapılan çağrıya rağmen öğüt dinlemeyip azgınlıklarına devam et­meleri ve sonuçta uğradıkları azaplar anlatılmakta ve nihayet Mekke müşriklerine söz getirilerek şöyle de­nilmektedir:

    "Şimdi sizin kafirleriniz onlardan daha mı iyidirler? Yoksa kitaplarda sizin için bir beraat mi vardır? Yoksa 'biz birbirimize yardım eden bir topluluğuz' mu diyorlar?" (5)

    işle surenin genel karakteristiği budur. Şimdi de konumuz olan, surenin ilk ayetlerini okuyalım:

    "Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. Onlar ne zaman bir mucize (ayet) görseler 'eskiden beri devam edegelen bir büyüdür' derler. Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her işin bir gayesi (durma yeri) vardır. Andolsun onlara kötülükten önleyecek nice haberler gelmiştir. Bunlar, gayesine ulaşan birer hikmettir. Fakat peygamberlerin uyarıları fayda vermiyor. Çağıranın görülmemiş, tanınmamış bir şeye çağır­dığı gün sen de onlardan yüz çevir." (Kamer- 1-6. ay­etler)

    Görüldüğü üzere surenin bu ilk ayellerinde, insanlara kıyametin yaklaştığı, bir gün hesaplaşma anı­nın geleceği hatırlatılmaktadır. Sure, ilk olarak "kıya­met yaklaştı ve ay yarıldı" sözüyle başlıyor. Burada ilk olarak, kıyametin yaklaştığının ihtar edildiği kesin­dir, bunda şüphe yoktur. Fakat ayetin ikinci kısmı, yani "ay yarıldı" (inşakkal kamer) ifadesine gelince işte olayın yanlış anlaşılması buradan itibaren başlıy­or. Lakin bu meseleyi Kur'an'a bütüncül bir şekilde baklığımızda anlamakta hiç bir güçlük çekmeyiz.

    Kuran'da "yarıldı" ve benzerî ifadeler:

    Kamer surcsinin bu ilk ayeti, yani "ay yarıldı" ifadesi esasen Kur'an'daki benzerlerinden birisidir. Bil­hassa kıyamet sahnelerim tasvir eden, ahiret ahvalin­den bahseden surelerde ve ayetlerde, bu şekilde "gök yarıldı" "yer yarıldı" gibi deyimler kullanılmıştır. Biz şimdi bu ayetlerden bazılarını okuyucunun dikkatine sunacağız:

    l- "O gün gökyüzü beyaz bulutlar halinde yarılıp melekler bölük bölük indirilirler."(6)
    2 - "Gök yarılıp da erimiş yar gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman"(7)
    3 - "Gök de yarılmış, çatlamıştır."(8)
    4 - "Gök yarıldığı zaman"(9)

    Bu ayetlerin hepsinde de "yarılma" olarak tercü­me edilen fiiller ş-a-k-k-a fiilinin türevleridir ve hepsi de mazî sîgasıyla kullanılmıştır. Yani hepsi de gele­cekte, kıyametin kopması anında vuku bulacak hadise­leri bildirmesine rağmen, hep mazi (geçmiş) sigasıyla anlatılmıştır. Ama bu ayetler nasıl "yarılacak", ("o gün) yarılır" gibi tercüme ediliyorsa, Kamer suresinin ilk ayetinin de bu şekilde tercüme edilmesi olanaksız değildir ve tercüme edilmese de biz o anlama geldiğini bilmeliyiz.

    5- "Bundan dolayı neredeyse gökler çatlayacak, yer varılacak, dağlar yıkılıp dağılacaktır. (10)

    Bu ayet, hristiyanların "Rahman çocuk edindi" diye iftira etmeleri üzerine inmiştir.

    6 - "Sonra toprağı bir yarışla yardık."(l1)
    7 - "O gün yer yarılır, onlar kabirlerinden dışarı çıkarlar... (12)
    8- "... öylesi (taşlar)da var ki çatlar da onlardan su fışkırır."

    Yukarıda dediğimiz gibi, bizzat 'ş-a-k-k-a" türev­li fiillerin kullanıldığı bu ayetlerin dışında), anlam ola­rak yine aynı, yani "yarılma" olayından bahseden, değişik kelime ve fiiller Kur'an'ın Mekki ayetlerinde kullanılmaktadır. Bunlardan birisi Müzemmil suresi­nin (ki ilk inen surelerdendir) 18. ayetinde geçen "münfetir" kelimesidir: "Gök kubbe yarıldığı zaman" Bir diğeri ise Nebe suresinin 19. ayetindeki "fütiha" kelimesidir: "O gün gök yüzü açılır... "

    Daha bu ayetlerin dışında, Mekke'de nazil olup, kıyametin kopuşu ve ahiret ahvalini tasvir eden sure­lerde böyle, alışılmışın dışında olayların cereyan ede­ceği çok sık bir şekilde vurgulanmaktadır.

    "Yer yarıldığı (zaman) (13);

    "Güneş katlanıp durüldügünde, yıldızlar kararıp döküldüğünde, dağlar sallanıp yürütüldüğünde... denizler kaynatıldığında... "(14) gibi ay­etler sözünü ettiğimiz tasvir ayetlerinden sadece bir kaçıdır.

    Şimdi Kamer suresinin ilgili ayetini bu ayetlerden ayırmaya imkan var mıdır? "Ay yarıldı" ayetinin, bu yukarıdan beri sıraladığımız ayetlerden hiç bir farkı yoktur anlam itibariyle. Yani o da kıyametin -tıpkı se­manın yarılmasından bahsedildiği gibi, dağların atılmasından denizlerin kaynatılmasından ilh. söz edildiği gibi- ayın da yarılacağı bildiriliyor...

    Kur'an'ın anlattığına göre kıyamet denen olayın normalin ötesinde bir hadise olacağı anlaşılıyor. Ama insanoğlunun tecrübe edemediği ve mahiyeti hakkında şimdilik fazla bir bilgi sahibi olmadığı bu sahnenin bir parçası olan ay yarılmasının da nasıl vuku bulacağı hakkında bir şey dememiz zordur, yazımızın konusu da bu değildir zaten.

    Konuyla ilgili olarak önemle altını çizmemiz ge­reken husus, Sayın Süleyman ATEŞ'in isabetli tesbitinde olduğu gibi (15), Kur'an-ı Kerim'de gelecekle il­gili haberlerin geçmiş (mazî) sigasiyle bildirilmesidir. Buna Nahl suresinin l. ayetini örnek vermektedir sayın Ateş: "Allah'ın emri gelmiştir... "
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster