+26
-7
içeri girdik, hoca köşesine oturdu, biz de yanyana minderlere oturduk, uzat oğlum kitabı dedi verdim, kitabın üzerine bakmasıyla şaşkınlığını bir hayli arttı, nereden buldun bunu dedi, bu arkadaşın bir tanıdığı vermiş hocam dedim, bu yazma ve mühür nabati mührü oğlum dedi, hiçbirşey anlamadığımı belirtircesine suratına baktım, bunlar ifritlerle düğün yapan, çöllerde yaşayan insanlar dedi, bu çok uzaklardan gelmiş buraya, çok şerli bir kitap dedi, atakan'a bakıp sana bunu veren kefere neden verdi senden ne istedi dedi, atakan sadece yüzüne bakıyordu hocanın cevap veremedi, hiç kullandınız mı bu kitabı dedi hoca, kullandık hocam dedim, yüzünü yere düşürdü hayalkırıklığına uğramıştı bu cevabım karşısında, dikkatimi çeken şey kitabın sadece dışına baktı ama içini açmıyordu, hocam incelemeyecek misiniz dedim, inceleyeceğim oğlum önce karnımızı doyuralım dedi, hoca'da bir gariplik vardı anlamamıştım ama vardı, yemek falan yiyelim derken akşam oldu, oturduk tekrardan, kitap hocanın yanında duruyordu, güneş tam olarak battıktan sonra sanki bu anı bekliyormuş gibi hoca gözlerini atakan'a dikti, arapça konuşuyordu kimin hizmetindesin dedi, atakan'ın gözleri faltaşı gibi açıldı hocaya bakıyordu, hoca ayağa kalktı atakan'ın üzerine yürüdü amacının bizi akşam olana kadar oyalamak olduğunu anladım o an, gözlerine baktı atakan'ın *** dedi , kim o ifrit diyordu, hocanın bu anlamsız hareketlerinden hiçbirşey anlamıyordum ayağa kalktım hocam ne oluyor dedim duymuyordu beni sadece *** dedi nerde o diyordu, atakan korkarak hocaya bakıyordu kapıda mı dedi dedi hoca