+10
-1
babam eskiden askerdi. bir görev için ıraka gitmştiç o zamanlar şark görevi vesilesiyle diyarbakıra taşınmıştık. daha 2. sınıfa sınıfa gidiyordum ve diyarbakırın pis suyundan dolayı hasta olmuştum. beni diyarbakır asker hastanesine yatırdılar. bir gece sonra babam geldi. o dağ gibi adam kapıdan içeri girip beni bir kolumda serum bir kolumda kan torbası görünce, o dağ gibi dediğim babam. 1 2 kare hatırlıyorum o güne dair. 1. kare kapıdan bana bakıp ağlayan babam 2. kare kocaman kırmızı bir uzaktan kumandalı araba.
çocukluğuma dair, babama dair hatırladığım tek şey bu 2 kare. 21 yaşına geldim, arkadaşlarım ve sevgilim hala özel günlerde uzaktan kumandalı araba, model araba alırlar bana. oyuncak arabalara ilgimden dolayı dalga geçerler koca adam oldun diye ama hiç biri benim hayatımda aldığım en güzel hediyenin o olduğunu bilmiyorlar. ben 21 yaşındayım ve babamın beni bir gün öptüğü bir gün bana sarıldığını bilmem. üniversite için başka bir şehire geldim babamı 2 3 ayda bir görürüm sadece tokalaşırız. bayramlarda ben onun elini öperim sadece o beni asla öpmez. ama bilirim ben. o sevgisini içinde yaşar. ben bilirim arasam baba başım sıkıştı desem iki eli kanda olsa yine çıkar gelir. ama oğlum deyip sarılmaz bana. senin için endişelendim, senin için korktum demez. gelir başımı beladan kurtarır harçlığın varmı diye sorar ve tekrar eve döner.
gecen yaz 2 günlüğüne dayımlarda kaldım. sabah beni dayım uyandırdı. ben üzerimde çarşaf kuzenin yatağında yatarken birden atladı üstüme yüzümü ısırdı kalk tosun kalk az gezelim karıya kıza bakalım dedi. yengem arkadan gülüyordu bize bakıp. şuan yazarken bile bi garip oluyorum o gün o yaşadıklarımı bir sabah babamla yaşayıp idam sehpahasına koşa koşa gitmeye razıyım.
21 yaşına geldim ve koca adam oldum ama ben hala babamın çocuğuyum. okul zamanı bi arkadaş vardı o yurtta kalıyordu. doğum gününde annesi ve babası buraya 650 km uzakta olan bir şehirden çıkıp gelmişler sırf doğum gününde biz uyandıralım diye, benim babam bir kere doğum günümü kutlamadı. ama olsun o bana hayatımda aldığım en güzel hediyeyi verdi. şuan hayal mayal hatırladığım o kırmızı uzaktan kumandalı arabayı.
keşke babam bu yazdıklarımı okusa. yapmacıktanda olsa bigün çıkıp gelse buraya. onurdan evin anahtarını alsa, sessizce eve girse ve yatağıma yaklaşıp kalk lan kerata saat kaç oldu daha yatıyon dese. yatağa gelse o dokunmaktan korktuğum bedenine sarılsam ve dünyanın en güzel en mutlu uykusunu uyusam incinin deyimiyle zütüme plazma sokup caps atmazsam eksi yağmuruna sokun lan beni.
nerde bir baba oğul görsem ağlamak isterim.
bir baba oğluna sarıldığında koşup o adamı tebrik etmek isterim oğluna sarılan bir baba olduğu için.
bir arkadaşım babasıyla ilgili bir anısını anlatsa o anıyı babamla ben yaşamış gibi başka insanlara anlatırım.
bir gün babam ölecek ve ben ağlayacağım. onu bir daha göremeyeceğim için değil yaşarken bir kere doya doya sarılıp, baba oğul gülüp eğlenemediğimiz için.
acaba oda üzülüyo mudur benimle bir an olsun mutlu vakit geçiremediği için?