1. 901.
    0
    ertesi gün gökçe taburcu olacak babasıyla, gökçenin evine geleceklerdi ve ben evde bekleyecektim beyler. nitekim de öyle oldu, sabah oldu, geldiler. ben gram uyuyamamıştım, nasıl uyuyabilirdim ki amk, hangi insan evladı uyuyabilirdi. neyse, gökçe odasına geçti, bende odasındaydım zaten. bekliyordum gelmesini. geldi. bağırdı direk babasına, "baba gel" dedi. geldi babası, "ne işin var lan burda senin bin gibtir git evine lan çık kızımın hayatından" dedi. benim halimi göreceksiniz beyler, gözler şişik, mahvolmuşum, çökmüşüm, ayağa kalkacak halim yok, hiç halim yok. ağlamaya halim yok, akıtacak göz yaşı yok. dertlenecek güç bile yok, tek istediğim gökçe, tek ilacım o. o bağırışlarda, o saniyeler arasında gökçe farketmiş olacak ki halimi, bir acıdı. o da yıpranmıştı, ulan daha bu yaşımızda yıpranmıştık be beyler. yazık değil miydi bize lan, ölmüştük, bitmiştik be dıbına koyayım. gözlerini kenetlemişti, babası hala burnundan soluyordu, ben hala sabittim, gökçe sabitti, zamanın aktığını gösteren hiç bir belirti yoktu, "gitme" der gibi bakıyordu ama "git" dedi. "gitmem. seni seviyorum, affet beni" dedim "sen beni sevsen bile ona aşıksın hep, sen onunsun hep, sen osun hep, git." dedi. bir şey diyemedim ki, desem nolacaktı ki artık, kelime yoktu ki amk anlatacak. gittim lan, mecbur gittim.
    ···
   tümünü göster