0
1-2 hafta sonra hayatıma çok sayıda kız girdi. Artık deryayı düşünmeme pek vakit kalmıyordu
dışarda olduğum için genelde eve yorgun argın geliyor
geldiğimde de yastığa koyduğum gibi kafamı uyuyordum.
taa ki o gün gelene kadar herşey çok iyiydi. Sonra rüyamda deryayı gördüm beyler.
rüyamı anlatıyorum;
“uzun ve bir o kadar da dar bi yol vardı. Üzerinde derya, arkasında ben..
o gittikce gidiyodum peşinden, o yolda her adım attıkca bedeninden küçük bir parça
kopup yüzüme gül yaprağı olarak çarpıyordu.. o gittikce gitti,
ben kopan güllere aldırış etmeden devam ettim. Yolun sonu yok gibiydi
yürüdükce yürüdük, sonra ben ona yakınlaşmaya başladım, o hafif durmaya başladı..
tam sarılıcakken arkasında deli bi rüzgar esti,
rüzgarın etkisiyle gözlerimi kapattım. gözlerimi açtığımda havada gül yaprakları uçuşuyordu.”
ardından telefonun sesiyle uyandım. Telefonun melodisi bizim şarkımızdı deryayla.
dumanın bal parçası.. ;
“Askim sen benim canimsin kanima girmis kanin..
Söyle kimlerden kaçarsin?... bosuna durmadan aglarsin
Yavrum sen benim balimsin.. tadina alismis canim
Aaah güzelkusum gir kanima ben zaten sarhosum..
Nerdesin... sevgilim...
Söyle nerdesin bal artik benlesin bal
Söyle nerdesin bal artik benlesin bal.
Artik sen benim canimsin canli kalan tek yanimsin.. “
deryaya okutup telefonuma melodim yapmıştım bu şarkıyı..
sanki tanrı beni tekrar aşık etmek istiyordu deryaya.
darbe üstüne darbe alıyordum. Yara üstüne yara..
kapı çaldı. Saat 1 civarıydı gelen yeni tanıştığım kızlardandı. Adı selin.
uzun uzun bakıştıktan sonra ”beni içeri davet etmicek misin?” Dedi
deryanın “hilali ettiğin gibi beni içeri davet etmicen mi?” lafı aklıma geldi..
ya çok fena paranoya yapıyodum, ya onu özlemiştim.
- senin suratına ne olmuş? Dedim
- ne olmuş dedi?
- camiye molotof atıp kaçtın mı naptın dedim
- anlıyamadım dedi
- hadi gibtir git diye kapıyı suratına kapattım.
yüreğime tekrardan saplanmıştı aşkın o paslı hançeri..
o acı günlerin izi bedenimin her köşesine yayılmaya başlamıştı bir tümör gibi..
kapı tekrar çaldı. Derya umuduyla açıp, selini karşımda görünce
- git demedim mi sana dedim
- ne oluyor tugay dedi
- gibtir git. Arkadaşlarını al gibtirip gidin. Hepiniz gibtirip gidin diyip gözyaşlarımı salıverdim
içeri girmek için yeltendiğinde ” gelme. Selin git” dedim.
Geriye adım attığında kapıyı çarptım suratına meğer aşk ne vefasız bi düşmanmış..
tam unuttum derken nasıl da hatırlatıyormuş insana dünyanın kaç bucak olduğunu..
istesende aşktan kaçılmıycağını.. herşey bu denli zor olmak zorunda mıydı?
Tümünü Göster