1. 1.
    0
    Emperyalist sistem, dünya kapitalizminin parçası olmak için verdiği yaklaşık yüzyıllık uğraşın sonunda işgal edilen,
    bölünen, sömürge haline getirilmek istenen Osmanlı’dan farklı olarak, kapitalist Türkiye’yi bir süreliğine kabullendi ve
    sosyalizme karşı mücadelenin çok boyutlu gereksinimleri adına bağrına bastı.
    Ancak Türkiye ile emperyalizm arasındaki doku uyuşmazlığının kendini bütün sertliğiyle ortaya koyması aslında yalnızca
    ertelenmişti. Sovyetler Birliği’nin çözülmesinin ardından, 1990’lardan itibaren Türkiye emperyalist­kapitalist sistem
    tarafından farklı bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
    Emperyalizmin değişen egemenlik stratejisi doğal olarak Ortadoğu’yu kapsamakta ve dolayısıyla Türkiye’nin karşı­devrimci
    müdahalelerle dönüştürülmesini gerektirmektedir. 12 Eylül 1980 darbesiyle beraber devreye sokulan ve AKP iktidarlarınca
    yeni bir evreye taşınan bu dönüşüm, Türkiye’nin emperyalizme tam boy teslimi, bununla uyumlu olarak piyasanın mutlak
    hakimiyetine girmesi ve dinci gericiliğin toplumun dokularına kadar nüfuz etmesi biçiminde özetlenebilir. 
    Bu süreç, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkeleri arasında sıralanan ve aynı zamanda birer tarihsel ilerleme olarak emekçi
    halkımızın kazanımları arasında sayılması gereken bağımsızlık ve laikliğin bütünüyle ve bir iddia olarak dahi terk
    edilmesine yönelmektedir.
    Türkiye Cumhuriyeti’nin emperyalizmin doğrudan egemenliği uğruna ve sermaye sınıfının çıkarları adına tasfiyesi, ülkemiz
    emekçilerinin yoksulluğa ve karanlığa tamamen gömülmelerinin yanı sıra, Türklerin ve Kürtlerin çatışmaya sürüklenmesini
    getirecektir. 
    Bu çözülme ve tasfiye sürecinin karşısına anti­emperyalist bir emekçi yurtseverliğiyle dikilmeksizin Türkiye işçi sınıfının
    herhangi bir başka mücadele gündeminde ileri adım atması mümkün değildir. 
    Emperyalizme karşı yaratılması gereken hareket, Türk ve Kürt kimliklerini birlikte barındırmalıdır. Ulusal sorunun çözümü
    ve farklı anadillere sahip halkımızın kardeşçe bir birlikteliği inşa etmelerinin önkoşulu, emperyalizmi kovma doğrultusunda
    ortak bir irade geliştirmeleridir.
    inci sözlük Komünist Partisi, Türk ve Kürt emekçilerinin ortak yurtsever bir kimlik ekseninde yürütecekleri anti­emperyalist
    mücadelenin ancak sosyalist devrimle zafere ulaşabileceğini; Türkiye sosyalist devrim sürecinin derinleşmesinin de anti­
    emperyalist mücadeleyle sağlanabileceğini savunmaktadır.
    Bu anlamda ikp emperyalizme karşı mücadeleyi, sınıflar arasında işbirliğini esas alan reformist, kapitalizm içi siyasal
    stratejiler çerçevesinde kavramaz. Öte yandan, işçi sınıfının iktidara yükselmesi anlamında sosyalist devrimimizin üzerinde
    ilerleyeceği ana toplumsal kanal emperyalizme karşı mücadele, sosyalist devrimin önde gelen ideolojik temalarından biri
    de yurtseverlik ve bağımsızlıkçılık olacaktır
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster