kitap yazıyorummmmmmmmmmmmmmm adını siz koyun

Bölüm 3. GERÇEK...

Aslında ne var biliyor musunuz?
Her kadın aşıkken güzeldir en çirkinleri bile. Yalnız bir kadın sadece kendini kusurlu gördüğü için yalnızlığa kapatmıştır, kitlemiştir kendini. Yoksa bu kainatta hiç bir kadının yalnız kalabileceğine inanmıyorum. En çirkin kadın bile, bir erkeğin elinden tutmuş ona sarılmış, bütün duygularıyla izlerken sevgisilisini her kişinin dikkatini çeker, ve işte o anda anlarsınız her kadının güzel olabileceğini. Asla bir kadın yalnız olamaz, olmamalıdır da yalnızlık yakışmak onlara...

Yıllarca Tanrıyı erkek olarak çizmiş büyük ressamlara hiç akıl erdirememiştim. Ben bir ressam olsaydım hani o çok bahsedilen filozofluğa soyunmuş hayatlarını tablolarına yansıtıp, insanları etkileyen o kişilerden olsaydım kesinlikle Tanrıyı kadın resmederdim. Çünkü kadın bütün şekliyle Tanrı sıfatına daha yakındır. Erkek ilk olarak yaratmasıda bunun bir örneği olabilir, belkide aşıktı Tanrı kaybetti ve işte o an yarattı erkeği veya erkek yarattığı şeye çok yakındı. Kaybettiğiyle özlem gidermek istemiş olabilir, ve sonra yarattığının yalnızlık çekmemesi için kendine benzer bir hediye sunmuş olabilir ona. Kesinlik dünyanın ilk günlerden beri betimlenen bir Tanrı olmasaydı kesinlikle Dünyadaki tanrı kadın olurdu, doğurğanlığı ona yaratıcı özelliği olarak kabul edilebilir erkek sadece bir aracı olarak görülüyor olabilirdi günümüzde bile. Erkek basittir, sadece güçlü ve narsisttir, ve bu onu Tanrı'dan çok bir köle yapar. Ama kadın bütün duyguların sahibidir daha dolu yaşar öfkesi, merhameti, dizginlenemeyişi, hırsı, sevgisi, inancı, umut gibi duyguların tam olarak bünyesinde barındıran varlıktır kadın, tıpkı TANRI gibi...
Herneyse bu çok uzun bir konu, şimdi bunları anlatarak olaylardan fazla uzaklaşmak istemiyorum nerde kalmıştık?
içimdeki küfür kıyamete engel olamıyordum, böylesine güzel bir insanın sırf parası için böyle bir kişilikle ilişki içerisinde gözüküyor olması ne kadar çirkin bir görüntüydü. Paraya olan nefretim daha da katlanmıştı. Arabasına binip gitmesini izledim o gülümseyişi gözleriyle anımlarımda hala ilk dakikalardaki gibi dururken zaman ona veda ettirmişti. Hep böyle olur zaten birisine değer verirsiniz o gider. O gittikçe siz içinizde daha çok büyütürsünüz, o uzaklaştıkça siz uzaklığı kadar yer doldurursunuz. Acı bir durum belki şuanda yanınızda olsa çok farklı olurdu ondan nefret ediyor olabilirdiniz veya bırakıp giden siz olabilirdiniz, ama terkedilmek sanırım bu zorluyor insanı.
Olduğum yerden arabasının egzoz sesini dinledim bütün sokağı inlete inlete gidiyordu. Narsist kişilik sırf hava olsun diye, bir kez daha nefret ettim durumdan. iş çıkılmaz bir hal almıştı içimde. Ani bir acıyla kendime geldim sigaranın ateşi tütünü bitirmiş parmaklarıma ulaşmıştı. Ateşi hisseder hissetmez derin bir korkuyla fırlattım elimden. Kafamı çevirip bir daha baktım arkalarından o bomboş sokağa. Kabullenmek gerekiyordu bu durumu yaşam bazen adildir belkide her daim ama sırf bizi mutlu etmediği için onun bir kahpe olduğunu düşünürüz. Bir sigara daha yaktım dedim ya durumu kabullenmek gerek. Yoluma devam ettim ilk adımlarımda belki başka bir güzel daha görür bu heyecanı yaşarım diye düşünsemde ana caddeye inene kadar aklımda olan tek şey kızın beyaz teni ve o koca büyük gözleriydi, koca büyük ela gözleri... Kız kusursuzdu.
Ana caddeye vardım sonunda kıyamet gününe benziyordu, etraftaki sese koşuşturmacaya bakılırsa hafta başı ilk iş günü olduğunu anlayabilirdiniz. Gereksiz bir ses fazlalığı vardı cep telefonları, korna sesleri ani frenler, yanınızdan geçen insanların farklı farklı sohbetleri, saat öğlen olmasına rağmen göz kapakları hala kapanmamak için can çekişenler. Şehirin ünlü caddelerinden olan bu cadde tam anlamıyla sistemdeki işlemini yerine getiriyordu. Bütün köleler tam anlamıyla ister istekli ister isteksiz hizmet veriyorlardı. Şehir mutluydu ama insanlar...
Bir ağaç dibine attım kendimi sabah evden ne için çıktığımı hatırlamaya çalıştım bir faydası yok, gibtir et gözlerime tatlı tatlı uyku girerken istediğim en son şey düşünmekti. Usulsuzca gelen uyku gibisi yoktu, etraftaki sesler gitgide azalıyor görebildiğim bir kac insan ayağı bir kac hızlı gecen otomobil tekerleği ve sonrası karanlık, tanrım bu anı çok seviyorum...