karanlıklar ülkesi bura. insanlar kaçmak istiyo. hergün birimiz daha kovuluyoruz. en son beni ailem evden kovacak. sevdiklerimiz bizi saklamıyo. soyumuz kurusun istiyolar. göründüğümüz her yerde eziliyoruz. bazen sevgi dolu sözlerle, bazen de kavga ve dövüşle. biz ise sadece, aynı işleri yapıp, daha iyi maaşlar almak isteyen, evimizin bir odasıında elimizde bira, insanlara iç güzelliğimizle ulaşma gayreti güden tipleriz. ben o kadar cevval değilim belki. gizliden elde etmek isterim sevdiğimi. benim ilgilendiğimi kimse farketmezse kaybetmeyebilirim belki. ben heyecanlanırsam, yalnız kalırım. işte bu guruba dahil olanlara da genelde "karı-kız için kankasını satan" denilmektedir. biz ne bilelim aynı kadından hoşlandığımızı, hepimiz gizli sevdik.
çay içmek istiroyum. ama işte içerde soytarılık yapmak zorunda olduğum kimselerle karşılaşmak durumunda olduğum için, cenabet gezip, camı penceresi kapalı odamda yanmak daha makbul geliyo. isterim tabi ben de ekonomik açıdan özgür olayım. kimseye muhtaç olmayayım. ona buna hizmet altında bağlı kalmayayım. ama yok, o çay içilecek, o hararet yapılacak, o bünye duşa sokulacak, o aile görülecek, o soytarı parasız gösteri yaptığını sanacak. bana bakıyolar çünkü. mecburum. yarışta başarısız oldum diye babam ölecek. sırf son bi şans daha vermek için bana. ben kendi hayatımı yaşamak istiyorum ama, kimse düş kurdurmadı ki...
çok sevilip reddedilecek yaşa gelmişsiniz. ne güzel! bundan beş sene sonra işte, kaybetmek ve insanlıktan çıkmak arasında tercih yapmayın diye çaba gösteren abileriniz olarak sizlere dert yanmak belki huzur veriyo ama, biz de çocuklaşıyoruz. niye yapmayalım. yaşamdık hiç dedik ya. aman biri de bizi görsün diye neler yapıyoruz. olmuyo işte. biz her zaman derviş gibi, alim gibi sakin olamıyoruz. üzerimize çekirge zıplarsa, tepki veririz. olmaz yoksa insan olduğumuzun farkı etrafta yankı biçiminde. devrik oldu son cümle. pardon. ama hız kesmemek için mecbur kalıyoruz. biz de isteriz size daha güzel işler sunalım ama, insanların bizden istemediği başarıya hayran kalmakla, korkularımız arasında kalmış bulunmaktayız. babam ölmesin lan.
sevdiğim kadını umarım seneye de görürüm. onunla aynı eve çıkarız. bi dakkalığına bile görsem yetecek mi? ya evlendiyese. girip de internete bakamıyorum korkudan. intihar edecektim ben. oysa işte babam ölmesin diye yaşıyorum. ölsem babam kurtulcak ama ölmesin diye yaşıyorum. ailemin geri kalanı da var benim. onlar için çok lazım değilim. ekonumik bi bağımız yok. ama işte ben devreyi yakmış biriyim. ne konuştuğumu da bilmiyoru. güzelliklerle başlamak istedik olmadı. kurtarmaya çalıştık olmadı. devrildiğimiz için özür diledik yetmedi. saçamladık en son. anlayın artık. bu dünya kaale alıncak kadar ayakta duruyo mu?
özet: inanır mısınız?